59.Bölüm - Yeni Bir Başlangıç İçin

avatar
549 2

Sahte Adam - 59.Bölüm - Yeni Bir Başlangıç İçin


Ne kadar süredir baygın olduğumu bilmeden gözlerimi yavaş yavaş açmaya başladım. Göğsüme bağlanmış zımbırtıları ve sağ kolumda serumu gördüm. Ağzımda ise hava maskesi takılıydı. Sağ yanımda yüzüme endişeyle, hüzünle bakan bir yüz gördüm. Ellerini dizlerinin üstünde birleştirmiş beni izliyordu.

Sanki koca bir yük rüzgarın beni savurmaması adına göğsüme bırakılmış gibiydi. Acı sürekli göğsümdeydi. Ağzımdaki maskeyi çıkardım, göğsümdeki kabloları söktüm.

''Ne yapıyorsun!'' diye öfkeyle çığırdı Aylin. ''Kalp krizi geçirdiğinin farkında mısın sen!''

Belimin üzerine yükselip yatakta doğruldum, kıyafetlerim üzerimde yoktu. Hastanenin verdiği kıçımızı savunmasız bırakan o saçma kıyafet üzerimdeydi. Yatağın hemen yanında yer alan ayakkabılarımı giymeye koyuldum.

Aylin ayaklandı ve dolanıp benim tarafıma geldi.

''Beautiful, ne yaptığını soruyorum sana! Bu yaptığın çok tehlikeli! Ölümden döndüğünün bilincinde misin!''

''Yeni bir şey değil,'' diyerek geçiştirdim.

Omzuma bir annenin şefkatiyle dokunan bir el hissettim. İçimde ansızın patlayan öfkeyle eli omzumdan savurdum.

''Bir daha bana dokunursan parmaklarını kırarım.''

Bir cevap gelmedi. Ayakkabılarımı giyerken sadece belinin aşağısını görüyordum. Birkaç saniyenin ardından dönüp yanımdan uzaklaştı. Ayakkabılarımı çıkardım, pantolonumu giymek için masanın üzerinde duran kıyafetlerime yöneldim. (Tabii ki yatağın yanı başında duran bastonumu almayı ihmal etmedim.) Duvardaki saate baktım, 08.23'ü gösteriyordu.

''Hiçbir yere gitmemelisiniz. Hala hayati tehlikeniz olabilir.''

Başımı kaldırdım ve hemşireye baktım. Pantolonum hala kıçımdan geçmemişti ve vaziyet oldukça garip görünüyordu. Hemşirenin bu görüntüden pek rahatsız olduğu sanırım söylenemezdi. Açıkçası ben de rahatsız olmamıştım ama onun rahatsız olmaması rahatsızlık verici.

Pantolonumu güçlükle kıçıma çektim.

''Gitmemelisiniz dediniz,'' diyerek söze girdim, ''yani beni burada tutamazsınız değil mi? İstediğimi yapabilirim anlamına geliyor.''

Hemşirenin arkasında başka önlüklü bir adam belirdi.

Doktor, ''Sadece iyiliğinizi istiyoruz,'' dedi net bir dille. ''Anjiyo yapılması gerek.''

''Hayatım boyunca hiç kimseye güvenmedim ve güvenmiyorum. Ama bir kişiye veya kişilere güvenseydim şüphesiz ilk düşüneceğim sizler olurdunuz.''

Bastonumdan kuvvet alarak ayaklandım. Göğsümü sarmalamış ağrıyı hiçe sayıp hemşire ve doktorun yanından yavaş adımlarla geçerek kendimi koridora attım. Şu durumumda oldukça uzak görünen asansöre göz diktim ve ona ulaşmam gerektiği fikri gözümü korkuttu.

Hemşire gelip koluma girdi, ''En azından asansöre kadar size eşlik edebilirim,'' dedi.

Yardım istemediğimi söylememe, reddetmeme rağmen koluma girdi ve bana eşlik etti. Asansöre bindim, hastanenin giriş katına indim ve ağır adımlarıma rağmen boğucu bir nefes darlığı geçirdiğim için bir müddet duraksadım. Dışarıya vardığımda rüzgarın tatlı esintisi yüzüme çarparken havanın terletecek kadar sıcak veya üşütecek kadar soğuk olmaması beni mutlu etmişti. Sonunda bir konu hakkında mutlu olmak beni şaşırtmıştı. Bir çift benden daha önce davranıp taksi çevirdi. Halimi gören çift taksiye binmeme müsaade etti ve başımla hafifçe selamlayıp taksinin ön koltuğuna atladım.

''Taksimetreyi hiç açma cebimde gideceğimiz yolu karşılayacak para yok.''

Başımı çevirdiğimde yaşı epey geçmiş adam bana tip tip bakıyordu. Önce baştan aşağı beni süzdü, ''Nereye gideceksin?'' diye sordu.

''Kadıköy'e ama ilk iş günüme başlamadan önce milattan öncesini görmüş senden bile beni yaşlı gösteren şu sakallarımdan kurtulmam lazım.''

''1 ay sonra maaşını aldığında yazacak tutarın iki katını ödemeye razı mısın?''

''Bana Arap muamelesi yapman pek hoş olmadı ama kabul ediyorum.''

Vitesi attı ve hastanenin bahçesinden çıktık. Gideceğimiz berberi tarif ettim, şom ağızlı taksiciye denk gelmiş olmak üstümdeki aptal mayışmışlığı def edeceği için biraz şanslı sayılabilirdim. (Kalp krizi geçirmek dışında tabii ki güne iyi başladık.)

''Yeğenim, ben haberlerde gördüğün adımızı lekeleyen taksicilerden değilim. Arabama Arap prensi binse bile ne yazıyorsa onu alırım.''

''Evet ben de bana seks teklifinde bulunan kadınlara zinanın kötü bir şey olduğunu dile getirip reddederim.''

Dayı hisli bir iç çekti, ''Yeni nesil gençlerin ağzı çok bozuk,'' dedi.

''Doğru diyorsun ya dayı saygı falan kalmamış piçlerde.''

''Yeğen,'' dedi, ses tonu ciddileşti. ''Beni tanımazsın. Ben de seni tanımam. Korkusuzluk aptallıktır bilesin. İnsan insana hayal bile edemeyeceğin şeyler yapıyor.''

Güldü.

''Sakın sözlerimi tehdit olarak algılama. Ben torunlarına aşık olan işinde gücünde basit yaşlı bir adamım. Sen de önünde uzun ömrü olan genç bir çocuksun. Tanımadığın insanlara karşı sözlerinde daha çok dikkat etmeni tavsiye ederim.''

''Mesela?'' diye sordum, ''insan insana ne türlü hayal edilemeyecek şeyler yapıyor? Mafya babasını, onun en sağlam iki adamını, hatta mafya babasının en ezeli düşmanını bile öldürebilecek tarzda insanlar olabilir mi bu koca dünyada?''

Kırmızı ışıkta beklerken adamın bakışları ışık ve gözlerim arasında gidip geldi.

''O tarz şeyler,'' dedi, bana bakarak söylemişti. ''Ne yaparsın sen?''

''Boş boş gezip arada Tanrı'nın arkasından atıp tutarım. Arkasından diyorum çünkü defalarca cevap hakkı doğmasına rağmen bana hala bir karşılık vermedi. Belki de pek umurunda değilim.''

''Siz yeni nesil gençler pek isyankarsınız bu doğru. Yaratıcımızın cevabı yaşamın içindeki sınavıdır.''

''Sizlere gerçekten acıyorum,'' dedim. ''Hepinizin cevapları aynı. Aynı çarkı çevirip duruyorsunuz. Ya ben onun sınavına katılmak istemiyorsam? Eğer yaratıcın varsa beni bana danışmadan yaratıyorsa, beni zorunlu olarak bir sınava tabi ediyorsa özgürlük bunun neresinde? Madem insanların yaptıkları kendi hür iradeleri dışında Tanrı'nın çizdiği yola bağlı, o zaman bize iyiliği de kötülüğü de yaptıran da kendisidir öyle değil mi? O zaman Yaratıcın masum değildir yanılıyor muyum?''

Yaşlı adam içtenlikle güldü. 

''Ve yeni neslin aklı da zehir gibi.''

''Cevap veremiyorsan geçiştirmek için çabalama.''

''Cevap aramıyorum da ondan. Ben inançlı bir insanım inanmak dinim için yeterli.''

''Sorgulamakta aklın için gerekli. Sorgularsan inançsız bir insan olacağından mı korkuyorsun? İnancını yitireceğinden mi korkuyorsun? Dinin mantıksız gelebileceğinden mi korkuyorsun?''

Araba duraksadı, başımı yana çevirdiğimde tarif ettiğim berbere varmıştık.

Kapıyı açıp arabadan güçsüz bacaklarımı çıkardım, bastonumu elime alıp ayaklandım ve kapıyı kapattım. Eğilip açık camdan yaşlı adama seslendim. 

''1 ay sonra görüştüğümüzde beni tatmin edecek cevaplar verirsen sana o taksimetrede yazanın 2 değil 4 katını öderim.''

İşbaşı yapacağım kafenin adını söyledim ve taksi yanımdan ayrıldı.

Ağır adımlarla dükkandan içeri girdim, berber güler yüzle buyur edip boş koltuklardan birine oturttu.

Ardıma geçti, neredeyse belime kadar uzanmış saçlarımı havaya savurdu, göğsüme kadar uzanmış sakallarımı sıvazladı, ''Epey bir iş var,'' dedi aynadan beni süzerken. ''Saça sakala girişiyorum abim uygun mudur?''

''Saçlarıma dokunma, sakal yeterli,'' dedim. ''Yeni bir başlangıç için.''










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44561 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr