28.Bölüm - Cevaplamaya Korktuğumuz Sorular

avatar
766 2

Sahte Adam - 28.Bölüm - Cevaplamaya Korktuğumuz Sorular


Tanrı'yla aramda bir sorun yok, ama onun benimle sorunu olmadığına emin değilim.

 

 

Yere yığıldım.

 

Ivan eğilip koluma girdi. "Orada kendini çok zorladın. Doktorun sana ne dediğini unutmuştum, çok özür dilerim. Orada yaşananların sebebi benim."

 

"Özür dileme artık. Ben usandım, sen yorulmadın. Senin hatan değil. İçeride neyle karşılaşacağıma dair beni uyarmıştın. Ciddiye almamak benim hatam."

 

"Biliyorum... Ama yine de..."

 

"Elinden bir şey gelmezdi."

 

Ivan kolumdan tutup kaldırdı.


Destek olmadan yürümekte zorlanıyordum.


İkinci kata vardığımızda ikinci odaya girdik. Tertemiz bir odaydı. Pencerenin önündeki yatak haricinde başka bir şey yoktu.


Ivan beni yatağa oturtup karşımda dikildi. "Nasıl hissediyorsun kendini?" diye sordu.

 

"Bu oda benim için mi, Ivan?"

 

Ivan gülümsedi. "Evet. Nasıl buldun?"

 

"Güzel. Benim gibi sade ve içi boş."

 

"Böyle betimlemek pek yanlış olmadı sanırım," deyip güldü. "Zagreb'in tek büyük mafya ailesi, iki büyük mafyası vardır: Snisič bölünmesi."

 

"Snisič bölünmesi mi?" dedim merakla.

 

"Babam Boris Snisič; amcam Loris Snisič. Zagreb'in iki büyük mafyası ve iki büyük düşmanı."

 

Demek Ivan'ın beni sözleriyle uyarıp kollamaya çalıştığı şey kendi ailesiydi... Adaleti kendilerince işleyip, toplumun gözünde suç sayılabilecek icraatları yapan mafya ailesi.

 

"Yıllardır babam ve amcam birbirlerine düşman. İki taraf, kendi kanına yapmaması gereken zalimce şeyler yaptı. Amcam... O... Neyse, bilmen gereken mesele şu: Benimle kalacaksan eğer, neleri göze aldığını bilmen gerek. Acımasızca öldürülebilirsin veya daha kötüsü işkence görebilirsin, belki de zorunlu itki sebebiyle birini öldürebilirsin... Benimle kalacaksan sayısız kötülüğe sırt çevirmemek, göz yummamak anlamına geliyor, anlıyor musun?"

 

benim için yaptıklarından sonra, onun için yaşadıklarımdan sonra, bana hâlâ cevap bekleyen gözlerle bakması rahatsızlık verici. "Ivan, babana içerde ne cevap verdiğimi hatırlıyorsun. Senin içinde olduğun bir olayda dışarda olmam artık mümkün değil. Bir daha önerirken seçenek niyetiyle soru sorma, hazır mısın babında sor. Senin olduğun her şeye ben hazırım."

 

Ivan'ın yüzüne baktığımda hiç beklemediğim bir tepkiyle karşılaştım.

 

"Neden ağlıyorsun?"

 

"Ben..." dedi göz yaşlarını silerken ağlak ses tonuyla. "Üniversiteye gitme sebebim buydu. Hayatım boyunca hiç gerçek arkadaşım olmadı. İnsanlar benden korktukları için arkadaş oldular, sevdikleri için değil. Scott, Isabella, Alexa ve sen... Sizler benim ilk gerçek arkadaşlarımsınız ama senin özel olmanın bir sebebi vardı Beautiful: Seni ilk gördüğümde içimde bir yerde benimle aynı kaderi paylaştığını hissettim... Seninde hiç gerçek arkadaşın olmadı. Etrafındaki kişiler hep belli nedenlerle toplanmış sahte kişiliklerdi, öyle değil mi?"

 

İşte şimdi sahiden onu tanımaya başlamıştım. Sahiden, gerçek Ivan'la tanışmıştım.

 

Elimi uzatıp, "Tanıştığımıza memnun oldum, Ivan. Ben Beautiful, neden böyle bir isme sahip olduğumu merak ediyorsan arkadaşımdan öğrenmen gerek."

 

Ivan gülümsedi ve elini elimle sıkıca tokuşturdu. "Tanıştığımıza memnun oldum. Arkadaşının yaratıcı bir akla sahip olduğunu sana bakınca anlayabiliyorum," dedi.

 

Bir süre ellerimiz ayrılmadan tebessümle tutuştuk. "Elimi bırakabilirsin. Fazla eşcinsel oldu sanki."

 

"Evet, haklısın," deyip elini çekti ve kapıya doğru hareketlendi.

 

 

"Kendini ölmüş göstermenin sebebi amcanın korunamayacağın ülkede seni rahatça öldürtebileceği gerçeğiydi yani?"

 

"Evet."

 

"Sadece o değildi, öyle değil mi?.. Bana söylemedin, çünkü beni de tehlikeye atmak istemedin."

 

Ivan, sorumu cevapsız bırakarak kapıyı üzerime örttü.

 

"Kesin seni ikilemde bırakmak için yaptı sarı pipi."

 

Yatağa yavaşça uzanırken onu görmezden gelmeye çalıştım.

 

"Ooo, dev yatak almışlar sana. Kaysana, yanına uzanayım."

 

"Git başımdan."

 

"Bana Gereksiz diye hitap etmeyi bırakıp güzel bir isim bulsak nasıl olur? 'Beautiful İki' falan mesela? Yeni ve daha az kusurlu model misali?"


Yatağımın boş kısmına zıpladı. Birazcık sarsıldım.

 

"Seni yaratan benim zihnim olduğu için ben bir nevi senin gözünde Tanrı mı, oluyorum?"

 

Gereksiz iki elini başının altında birleştirmişken bana döndü. "Güzel soru, sen cevapla."

 

"Öteki yana dön. Rahatsız oluyorum."

 

"Arkamdan sarılacak mısın peki?" dedi ellerini yanağıma atıp.

 

Elini tokadımla savurdum. "Ciddiyetsizliği bırak artık."

 

"Ne istiyorsun? Ne?"

 

"Ailem... Çocuğum ve o. O... Tek istediğim onu görmek. Aslında tek istediğim gözlerimin sadece onun yüzüyle bulanmış bir körlüğe kapılması."

 

 Gereksiz'in yüzü her zamanki gibi ifadesizdi. "O zaman yap. Sana engel olan Ivan değil, sensin. Ivan'a olan borcun can borcundan bile öte, ona olan borcunu ömrün boyunca ödeyemezsin. Kendini kısıtlama ve tekrar eskisi gibi ol, istediğini yap. Beraber yapalım. Eskisi gibi..."

 

İkimizde sessizlik içinde birbirimize bakarken tavana doğru dönüp suskunluğa gömüldük. Haklıydı. Ivan'a karşı büyük bir borcum yok. O öyle bir borç ki, borç denemeyecek kadar güçlü.

 

"Duydun mu? Isekai ve iblisli miblisli ergen novel yazmayanı dövüyorlarmış."

 

Daha iki dakika düşünmeme fırsat vermeden başladı yine başımın belası. "Bu sefer derdin kimle ve yine ne istiyorsun?"

 

"İnsanların biraz yaratıcı ve orijinal olmasını. Mümkünse yeteneksizlerin bu işe bulaşmamasını," derken ayağa kalkıp odada volta atmaya başladı.

 

"Bu işler her zaman arz-talep meselesi. Anime severlerin genel olarak yaş kitlesi düşük olduğu için ve çocuksu fantezilerden hoşlandıkları için ecchi ve isekai gibi yapımları sevmeleri normal," dedim.

 

"Ecchi şey değil mi ya sübyancı mangakaların gizli fetişlerini barındıran yapımlar."

 

"Harika. Güzel özetledin. Gidebilirsin," dediğimde yaşanan kısa süreli sessizliğin ardından kafamı çevirdiğimde orada olmayacağını düşündüm, ama döndüğümde bana ciddiyetle baktığını gördüm.

 

Kaşlarını ve gözlerini arkasını işaret edercesine oynattı. Arkasına baktığımda hastanede ne demek istediğini anlamıştım. "Sen... O gün kendimi... Ben olmuştun."

 

Yine eski asker traşlı saçını, gür sakallı ve orta yaşlı görünümüne geri dönmüş. "Hepimiz parçaların bütünüyüz, Beautiful."

 

"Tersiydi yanlış hatırlamıyorsam," dedim yatakta doğrulurken.

 

"Bütün sensin, bizler sadece parçanız. Bütün dağılırsa parçalanır. Parçalarını tekrardan bütünleştirmek istedim, lakin parçalanan bütün, tekrar aynı parçalarla bütün olmaz."

 

Benim felsefemem kendime yetmiyormuş gibi bir de halüsinasyonlarım bana felsefe yapıyor. Kendimi anlamanın zor olduğu yetmezmiş gibi bir de onları anlamaya çalışıyorum. Tanrı şizofrenik yanılsamaların bile hayırlısını versin.

 

"Demek ikiniz aynı şahsiyet değildiniz," dedim. "Sana nasıl hitap etmeliyim?"

 

Aslında birazcık düşününce komik gelmişti. Halüsinasyonuma saygı duyuyordum.

 

"Ugly."

 

Gereksiz bu kelimeyi işitince hemen lafa atladı. "Güzel ironik mizahlar zeka oyunları falan. Ben de bad koyayım hiç değilse bir şeye gönderme olsun. Çok düşündün mü?"

 

"Ona katılmak ne kadar yüreğimi sızlatsa da maalesef haklı," dedim.

 

"Gereksizden iyidir," dedi gözlerini küçümsercesine devirip.

 

"Gereksizi ben takmadım bunak herif. Sana önce para vereyimde git sakal tıraşı ol."

 

"Katlandığım bir çok problem yetmezmiş gibi bir de yanılsamalarımın tartışmasını kafam artık kaldırmayacak. İkinizde istediğiniz zaman gelip gidebiliyorsunuz, ben neden aynı şeyi size karşı yapamıyorum."

 

"Kendinden kaçamazsın," dedi Gür Sakallı.

 

Gür Sakallıyı görünce gariptir ki, içimdeki güven duygusu uyanmıştı. Ben bile şaşırmıştım bu duygunun kıpırdanmasına. İçimde, o yataktan doğrulduğumdan beri gizlediğim o soruyu sonunda güvence içinde sorabilirdim... Lakin sorunun cevabını düşünmek bile vücudumun titremesine sebep oluyordu. "Sana bir şey sorabilir miyim," dedim.

 

Gereksiz, "Hayır," diyerek atladı soruya.

 

Büründüğüm ciddiyeti anlayınca, Gür Sakallıya müsaade edercesine kenarıya doğru çekildi.

 

"Bunu sanrılarımın birinden istemek garip olacak, ama kendime sormaya korktuğum bir soru var: Ivan... Etrafımda gerçekleşen olaylar... Şizofrenik görüm değil, öyle değil mi?"

 

 

 


Neredeydim... Pardon ben değil, çalışkanlığı hakkında kitabı yazılıp, sonuna tembeldi diye eklenen yazarım neredeydi, asıl sorulması gereken bu. Tabii ki ölmekle meşguldü. Tamam, hasta olabilirsin, ama bu benim problemim değil. Sen ölürsen ben de öleceğim. Düşününce, benim problemimmiş. Kendine dikkat et biricik yazarım. Siz de celallenmeyin. Keyfi isterse yazar. Tembel değildir. Tembel diyen tembelin en alasıdır. Görüşmek üzere... Sahiden görüşmek mi üzere?..






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44330 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr