18.Bölüm - Eski Dost

avatar
1057 2

Sahte Adam - 18.Bölüm - Eski Dost


Lucifer davasında haklıydı. Benden daha güçsüz birine boyun eğip, bunun verdiği haz ile yozlaşmasına neden izin vereyim ki?

 

 

Neden yaşamam için var olmam şarttı?

 

"Bok gibi görünüyorsun, Beautiful. Seni bir güzel benzetmişler."

 

Yaklaşık bir saattir boyu boyuna uzandığım kaldırım taşında gökyüzünü seyrederken, ters bir şekilde beni izleyen bir yüz belirdi önümde.

 

"Teşekkürler, Scott."

 

"Niçin dayak yedin?"

 

"Hatırlamıyorum. Kafam güzeldi. Dedektif değilim ama uçuş halindeyken bir şeyler yapmış olabilirim."

 

 

Scott, kafasını gökyüzüne doğru kaldırdı, sigara paketini cebinden çıkarıp sigara yaktı. "Sana soru sorabilir miyim?"

 

"Unuttun mu, Isabella'nın soru sorma hakkını almıştın."

 

Sanki birazcık tebessüm etti.

 

"Beş ay önce bu olay yaşandığında, niçin hiç bizimle konuşmadın?"

 

"Konuşacak ne vardı ki?"

 

"Bizi hiç arkadaşın olarak gördün mü?"

 

"Hayır.''


Sigarasından bir duman daha aldı, üfledi ve kafasını iki yana salladı. ''Sana inanmıyorum," dedi. "Bizden yardım istemedin; çünkü kendi egona yenik düştün. Kimseden yardım almadan yapabilirim, dedin. Yanılıyor muyum?"

 

Cevap vermedim.


"Biz de yıkıldık. O bizim de arkadaşımızdı. Ama hayat devam ediyor. O gitti diye sen de onunla gitmek zorunda mısın? Herkes bir gün gider. Daha da önemlisi çok büyük bir sorumluluğun var, Beautiful. Üç aydır onu görmüyorsun. Çocuğun olacak yakında, kendine çeki düzen verip onun yanında olmalısın. Sen bok çuvalı gibi gezdiğin için ona Isabella, Alexa ve ben destek çıkıyoruz."

 

"Ne kadar da düşünceli arkadaşları varmış.''


Scott'ın savurduğu tekme, karnımın tam ortasına isabet etti. Yerde bir müddet kıvranırken acı acı inledim.

 

O sıra insanlar yanımızdan geçerken bir yandan bizi izliyordu, ama ikimiz için de önemli değil.

 

"Tam bir götsün. Tanrı seni kurtarsın."

 

Karnımı tutarken bir yandan bu sözlerine gülmeye başladım. 

 

"Komik olan ne?" diye sordu.

 

"Komik olan senin şu Tanrı. Onun beni kurtaracak gücü var, ama kurtarmayı isteyecek merhameti yok."

 

İçtiği sigaradan son bir kez daha çekip üzerime fırlattı. Öfkeyle, "Tanrı hakkında ne biliyorsun ki?" diye çığırdı.

 

 

"Ben din adamı değilim,'' dedim usulca. ''Kendisine inanmayan insanlara daha fazla sempati beslediğini iyi biliyorum."

 

Kafamı yukarı kaldırdım; Scott'ın halime acıyan yüz ifadesini gördüm.


"Tanrı seni kurtarsın... Gerçekten berbat durumdasın ve hâlâ tek çaban kendi sikik felsefeni koruman. Tanrı seni kurtarsın, Beautiful."

 

"O zaman umalım ki Tanrı meşgul değildir. Benim gibi kurtarılmayı bekleyen bir çok insanı kurtarıyor olabilir."

 

İflah olmayacağımı fark etmişti. Bana olan son umudunu tüketmişti. Dönüp yoluna devam etti.

 

Pek sevmediğim ama tanıdık bir ses duydum.


"Yerde ne arıyorsun ucube?" dedi ve elini uzatarak yerden kaldırdı.

 

"Sen nerede ne arıyorsun peki? Bir saat önce burada olmalıydın."

 

"On dakika önce gelmiştim ama arkadaşınla hararetli bir tartışmaya girişmiştiniz, bölmek istemedim."

 

"On dakika öncesi yine de erken geldiğin anlamına gelmiyor. Ayrıca, o benim arkadaşım değil.'' Torbacımın üzerine bakındım. ''Getirdin mi?"

 

"Bir iğne eksik getirdim. Elimdekiler oldukça azaldı. İğne eksikliğini şu güzel haplardan vererek kapatabilirim."

 

"Al parayı, ne veriyorsan ver," diyerek değiş-tokuş yaptık ve ikimiz de olduğumuz yerden ayrıldık.

 

Verdiği iki hapı içeceksiz yuttum, iğneyi ise yolda ilerlerken, insanların tiksinç bir ifadeyle bakan yüzlerinin önünde koluma sapladım.


Hepsi Ivan'ın yüzünden. Kendisiyle arkadaş olmak istemedim. Benimle zorla arkadaş oldu, hayatıma girdi, kendisine değer vermemi sağladı ve beni bir anda terk etti. O, benim için birçok şey veya hiçbir şey değildi. O, benim için bir şeydi... bir dost... en iyi dostum.

 

Telefon çalıyordu.


Babam.

 

"Ne var?"

 

"Evlat, iyi misin? Senden uzun zamandır haber alamadık. Çok endişelendik. Oraya gelmeyi bile düşündük, hatta gelecektik ama O, gelmemizin doğru olmayacağını, seni rahatsız edeceğini söyledi."

 

"Doğru söylemiş."

 

"Annen seninle konuşmak istiyor."

 

"Şu an onunla konuşacak kafada değilim, yapamam.'' İç geçirdim. ''Daha doğrusu senle de konuşacak durumda değilim. Beni aramanızı istemiyorum. Ben sizi doğru hissettiğim zaman arayacağım.”

 

"Tamam, oğlum...''


Telefonu kapattım.

 

Dünyam ışıldamaya, güzelleşmeye başlamıştı.


Uyuşturucu yasal olmalı. İnsan sağlığına zararlı olduğu içinse, tamamıyla aptallık. Duyguların da insan sağlığına zararlı olduğunu düşünüyorum. Duygular da yasaklanmalı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44341 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr