14.Bölüm - Aile Olmak

avatar
1034 2

Sahte Adam - 14.Bölüm - Aile Olmak


Hümanistler dahi çaresiz kaldığında ailesinden görmediği bir kimse için merhametsiz olur.



Havalimanındaydım; uçağımın kalkış saatini bekliyordum. O sıra omzuma bir el dokundu. İrkildim.


Kafamı çevirip baktım; hiç beklemediğim bir yüzle karşılaştım: Gördüğüm yüz, daha önce kafede yanıma oturan, saçını asker tıraşı kestirmiş olan patavatsız adamdı.


 

"Naber?"

 

"Belirsiz," dedim.

  

"Belirsiz ne lan?'' dedi. ''Kaybedenler Kulübü mü burası?"

 

Tepki vermedim.

 

"N'oldu? Bugün pek anormalsin."


"Sen de öyle," dedim.


Asker tıraşlı adam yanıma oturdu. "Anlat bakalım.''

 


"Çocuğun var mı?"


"Beş tane var,'' dedi, ''ama onlara çocuk demek pek mümkün değil. Hepsi de baş belası.''


 

"Çocuk sahibi olacağımı öğrendim."

 

Kollarını göğsünde bağladı. "Bir insanın hayatında yapabileceği en güzel ve en kötü hata.'' dedi. ''Fakat sen oldukça sakin görünüyorsun."

 

"Evet.'' dedim. ''Öğrendiğim zaman da hiçbir tepki vermedim. Yahut veremedim."

 

"Ne konuştunuz?"

 

"Konuşmadık. Bir müddet ikimiz de evimize geri dönüyoruz. Buraya döndüğümüz zaman konuşacağız."


"Ne hissediyorsun?"


"Hiçbir şey... Sence bu normal mi?"


"Hissedeceksin.'' Asker tıraşlı adam ayaklandı. "Vakti geldi yol almanın, gidelim."


Kalktım ve valizimi alıp kalkış için uçağın yolunu tuttuk.


 

                              ***

 


Uçaktan indiğimde onu bir daha göremedim.


Uzunca bir sürenin ardından ailemle buluştum. Annem tabii ki de boynuma atlayıp sarıldı; ufak bir karşılık verdim. 


Babamla tokalaştım. Babam soğuk biri olmasa da aramızda yaşananlardan ötürü bana karşı çoğu zaman sert ve resmiydi.


Babam bavulumun birini aldı.


Annem... elleri yüzümde, "Güzel oğlum, yakışıklı oğlum, oralarda aç kaldın mı?" diyerek başımın etini yiyordu.


"Anne. Tamam. Arabada devam edersin. İzin ver de yürüyeyim." 


"Tamam, oğlum, huysuzlaşma. Seni özledik."


Bavullarımı ve çantamı bagaja yükledim. Sonra ön koltuğa geçtim. Uzun süredir pek de özlemediğim... aslında hiç dönmeyi istemediğim eve doğru yola koyulduk.

 

"Okul nasıl gidiyor evlat?" diye sordu peder.

 

"Güzel."

 

Telefonda belli belirsiz konuşmalarımız oldu; yakınlığımız ve yer yer kavgalarımız gibi. Lakin bir araya geldiğimizde boğucu atmosfer de yerini almış oluyordu.

 

"Oğlum. Oralarda aç kaldın mı? Yolladığımız para yetiyor mu? İş buldun mu? Arkadaşların var mı?"


"Anne, sakin ol. Kalmadım. Yetiyor. Bulmadım. Var."


"İyi iyi, güzel,'' dedi annem, ferah bir iç çekerek.


O günkü olayı tekrar hatırlamıştım. Zihnimin her köşesi, cevabını alamadığım soruyu kurcalamak istiyordu.


"Kumar mı oynuyorsun?" diye ansızın sordum.

 

Sanki; ezici, puslu, boğucu ortamı ben yaratıyormuşum gibi hissettim.


Belki de öyleydi.

 

"O gün borç aldım,'' dedi babam.

 

"Ben aptal değilim,'' dedim.

 

"Olsaydın benim oğlum olurdun, değil mi?"


Bir savaşta havadan yağan binlerce ok sadece bana saplanmış gibi hissettim. Çünkü bu cümleyi daha önce ona karşı kurmuştum.


"Yine kavga etmeye başladınız,'' dedi annem hüzünlü bir sesle. ''Lütfen. Oğlum sen biraz saygılı ol. Hayatım, sen de sakin ol. Telefonda tartıştınız, oldu bitti."


Babam da ben de çenemi kapattım.

                           

                              ***

 

Evimize geldik: Gerçek Ailem ile yaşadığım evden iki blok ötede. Uzun zamandır düşüncelerimin ve hislerimin bir tarafında o yüzden yoktu o uğursuz anı... Ne zaman burada olsam, yaşananları hatırlıyorum. Buradan çok çok uzağa kaçmamın sebebi, anılarımdı belki de.

 

İçeri girdim. Balonları ve masadaki pastayı gördüm.

 

"Oğlum, doğum gününde yanında olamayacağımız için şimdiden kutlamak istedik. İyi ki doğdun."

 

"Anne... Sana doğum günler-"

 

"Tamam. Biliyorum. Bugünlük kutlamamıza izin ver. Seninle gurur duyuyoruz."

 

"Teşekkürler. Ama biliyorsun... Kutlamak istemiyorum," deyip odama doğru yol aldım.


Babam, "Bizi seviyor musun?" diye seslendi.

 

Donup kalmıştım. Nasıl cevap vereceğimi, ne diyeceğimi bilemedim.

 

"Ne demek istiyorsun?"

 

"Basit bir soru sordum: Bizi seviyor musun?"

 

Hışımla arkamı dönüp baktığımda, annemin gözyaşlarını gördüm.


Babam sert ifadesiyle dikiliyordu.

 

"Seviyorum desem... İnanır mıydınız?"

 

"Söylemene gerek yok, oğlum,'' dedi annem tizleşmiş bir sesle. ''Bizi sevdiğini biliyoruz," 

 

Ne diyeceğimi, ne düşündüğümü dahi bilmiyordum. Hislerim kontrolü devralmış gibi ağzımdan sözcükler dökülmeye başladı. "Birisiyle tanıştım...'' diye mırıldandım. ''Onunla ilgili bazı şeyler öğrendim. Ailesini kaybettiği ile ilgili. Ama ne düşündüm, biliyor musunuz? Ne kadar da acı, onun yaşadıklarını hayal bile edemem. Benim için anlamınız buydu. Bana gerçek ailemi unutturacak kadar iyi baktınız.''

 

Babam, "Evlat... ben..." diye tek tük cümleler sarf ederken, bavulumu kapıp odama yol aldım.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44312 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr