2.Bölüm - Davet

avatar
2022 6

Sahte Adam - 2.Bölüm - Davet


"Hello, Beautiful,” diye bir ses işittim, kampüste ilerlerken.


Döndüm. Karşıma çıkacak kişinin kim olduğunu biliyordum. Çünkü bana 'Beautiful' diye hitap eden tek kişi vardı. Ivan. Ondan bahsedecek olursak okulun en popüler ve tartışmasız en yakışıklı çocuğuydu. Modeldi. Oyunculuk dersi alıyordu. Hırvat'tı. Sarı saçlara, sarı kaşlara, altın orana yakın yüz hatlarına sahipti.


Bu novel bir yaoi noveli olsaydı, yazarımın onla shiplemesine itirazım olmazdı sanırım.


Ancak ne gariptir ki kendisi beni çok ‘güzel’ bulduğunu söylerdi. Sakallarımı kestiğimde çoğu kızdan güzel olduğumu iddia ederdi.


Samimiyetsiz arkadaşlık ilişkileri böyle olsa gerek.


Türkiye'de samimi olacağım kişiler, "Aktif misin, pasif mi?" gibi sorular sorardı.

 

"Dersten sonra buluşalım mı?" diye sordu Ivan.


"Söz veremem. Sıkıntı olmazsa ararım," diye karşılık verdim.


Aslında kendisini başlarda çok kıskanırdım. Kim kıskanmazdı ki? Ama yapmacık olmayan samimiyeti, dürüstlüğü ve parasının bolluğu arkadaş olmamız için yeterli kriterlerdi.


Derse girdikten kısa bir süre sonra (gastronomi) ketçap, mayonez vb. sosların yapımını öğrenecektik.


İyi ki bu bölümü seçmişim. Sınıfımda fevkalade hatunlar var. Arkadaşlıklar umurumda değil. Tek umurumda olan şey kadınlar!


Şaka.


Değil gibi aslında.


Düşünün.


Hayalinizdeki kadınları yaratmak için yirmi hak veriliyor size ve siz de create tuşuna bastıktan sonra o kızlar sınıfınıza spawnlanıyor.


Umarım yardımcı olabilmişimdir.


Öğretmenimiz yapımı anlattı. Biz de gerekli malzemeleri not aldık.


Okuldan çıktım. Market için on dakikalık yolu yürüdüm. Aynı reyonda, benim sınıfımda olan kızla rastlaştım.


Küt siyah saçlı, beyaz tenli, kahverengi gözlü bir kızdı. Üzerine siyah bir ince büstiyer vardı. kıçına gri bir şort çekmişti. İnce bacaklıydı. Güzelliği tartışılır fakat çok tatlıydı. İrlandalıydı. Ve tatlı mı tatlı şiveye sahipti.


Eğlenilecek mi, evlenilecek mi diye sorsanız, evlenilecek diyebilirim. En azından bana beni sevdiğini söyleseydi, ona düğün salonunda beklemesini söylerdim.

 

"Seninle aynı sınıftayız değil mi?" (Burada gerçekten kızlar teklif ediyor, evet.)

 

"Sen hangi sosu yapacaksın? Ben ketçap için gereken malzemeleri arıyordum.'' Ansızın soru yönelttim kendisine.


Galiba biraz heyecanlanmış olabilirim.

 

Eliyle küt saçlarını savurdu. "Ben de ketçap,” dedi ve market arabama göz gezdirdi. “Malzemeleri neredeyse tamamlamışsın. Ben başındayım. Taş-kağıt-makas yapalım mı? Kaybedersen arabaları değişiriz," dedi, ışıltılar saçan muzip bir gülümsemeyle.


Yakışıklı erkeklerden sakınmak için kaçırıp eve kilitlemeli miyim acaba?


Novel karakteri olduğumuzu söylersem belki itiraz etmez. Bir diğer ihtimal deli olduğumu düşünüp bir daha benimle göz göze gelmez.

 

"Beklediğin soruyu sormama gerek var mı?" dedim ince bir tebessümle.

 

Yana doğru kaymış büstiyerinin askısını düzeltti. "Kazanırsan benimle kahve içmeye hak kazanacaksın,'' dedi takılgan edasını hiç bozmadan. ''Bonus olarak hesabı da sen ödeyeceksin. Bu konuda biraz avantajlısın ama ben de böyle centilmenim, ne yaparsın."

 

Başkasıyla karıştırmadığına emin olmak için dönüp ardına baktı.


Güzel ve komik. Daha da önemlisi benimle çıkmak istiyor!


Bunu arzuladığına göre en kötü seçenek kalmıştı geriye...

 

Ciddi bir tavır takındım. "Akıllı birisi olduğunu düşünmüştüm ama şirinliğinin altında bir aptal yatıyormuş."


Şaşkın bir ifadeyle kaşlarını çattı. "Neden? Yanlış bir şey mi söyledim?"


"Senin gibi güzel, tatlı ve komik bir kız, benimle çıkmayı düşünüyorsa kesinlikle aptaldır.''

 

Etkileyici olduğum aşikar.


Gözlerini kaçırdı. Utangaç bir ifadeyle gülümsedi. "Eh. Ne diyorsun?''

 

"Yapalım."

 

Kaybettim.


Amına koyayım.


Ne numarasını alabildim, ne buluşmaya çıkabildim.


Neyse. Sınıfımda yeterince güzel kız var.


Daha bolca kredim var.


Ben gönlümü tanımadığı güzel kıza ilk görüşte kaptıracak kadar asosyal ve hayalperest değilim.


Üniversitedeyim ulan!


Düzenli ilişki de neymiş!


Gönlümü kaptırsaydım hiç de fena olmazdı... 

 

"Beautiful."

 

"Ivan... Aklımdan tamamen çıkmışsın. Ders için alışveriş yapıyordum. Poşetleri eve bırakıp geleceğim."

 

"Aynı kafeye gel," dedi Ivan ve telefonu kapattı.

 

 

"En ağırı da şudur ki, biri hakkınızda bir fikre kapılınca onu tersine inandırmanız imkansızdır."


Sevdiğim bir söz. Birisiyle tanışınca hakkımda ne düşündü diye düşünmeden edemiyorum.


Acaba o ne düşündü...

 

Eve vardım. Belli bir sürenin ardından kafeye ulaştım.


(Tembel yazarımın kendisi tuvalete bile yürümeye üşendiği için beni bu kadar gezdirmiş olmalı. Umarım alınmaz.)


İçeri girdim.


Ivan, bir erkek ve dört kızla beraber oturuyordu.


Haysiyetsiz. Kendisi dışında tanıdığım olmadığı için tekrar ve tekrar beni sosyalleştirmeye çalışıyor. Kendisiyle de tanışmak istememiştim ama okulda ünlü birisi işime yarayabilir.


Çıksam mı acaba?


Çok geç. Ivan’la göz göze geldim.


İşim var deyip kaçsam mı?


Anlamsız sorular yöneltilecek. Klişe okul muhabbeti dönecek. Daha oturmadan daraldım.

 

Masaya gitmeden önce başka bir masadan sandalye aldım. Masaya doğru ilerlerken, "Selam," deyip bir başka masadan aldığım sandalyeye oturdum.

 

Dediğim gibi. "Hangi bölüm? Bölüm nasıl, iyi mi? (bir hafta oldu ama) Okulu beğendin mi?"


(Bir hafta geçişinin belirtilmesinin nedeni ani bir zaman atlayışı yaşanması. Tembel belirtmeyeceği için vurgulamamda fayda var.)

 

Aslında sabahtan beri ezdiğim yazarımı mutlu etmek gerekirse, masadaki tiplemeleri anlatmaya üşendim. Ivan'ın dostları oldukları için çocuk yakışıklı, kızlar güzeldi.

 

Dip boyası gelmiş sarı saçlı, aksanını anlayamadığım kız, gözlerini üzerime dikti. "Partiye gelecek misin?" 


Ivan sohbete dahil oldu: “Tabii ki gelecek," diye şakıdı. "Buraya hepinizi toplama sebebim bellidir. Tüm okulun konuşacağı bir parti düzenlemeliyiz!"

 

Siktiğimin sarı kafası. Ne ara yakın arkadaş olduk. Ben niçin Amerikan film, dizi vb. yapıtlarda normalmiş gibi düzenlenen partiye alet oldum? Türkiye'nin bağrından kopup gelmiş insanım. İki sene öncesine, "Keşke Amerika’da olsam. Adamlar eğlenmeyi biliyor. Partilerine bak: Sürüsüne sarhoş çıtırlar ve onları düşürmeye çalışan sporcu çocuklar," diyen, Hollywood pazarlamasına kapılmış bir ergendim. 

 

 

 

 

En güzel yerinde kesildi, değil mi? Partiye katılacağım galiba. Umarım dünyanın en iyi yazarı bana güzel bir gece yaşatır. Hakkında ileri geri konuştuğum için özür dilerim. Bir anlık gaflete düştük, olma benim gibi bir cahil, çalışkan yazarım.


Eğer noveli beğendiyseniz umarım yeni bölüm gelmez. Çünkü insanları gıcık etmek bana haz veriyor.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44323 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr