BÖLÜMLER 43(PART2)

avatar
1956 5

SAHİPKIRAN - BÖLÜMLER 43(PART2)


BÖLÜM 43 ( PART2)

 

‘’Kim o?’’

Merynin odasına gitmiş ve kapısını çalmıştı, bunu duyan Meryn de seslenmişti.

‘’İstapha Kavihand, beni unuttun mu?’’

‘’Nasıl unutabilirim ki, geliyorum.’’

Ardından kapıyı güler yüzle açmıştı.

‘’Meryn, senin yetişim seviyen neydi?’’

‘’G-giriş Bilge Alemi, 5. Seviyeydi.’’

Bu en alttaki Alemdi, en güçsüz alem olarak bir öğrenci için kesinlikle utanç kaynağı olmalıydı ama başka bir şey daha vardı.

‘’Bu akademiye girmen için yetersiz değil ki, nasıl bu kadar düşük bir seviyeyle buraya girmeyi başardın?’’

Akademinin de standartları vardı ve kesinlikle Giriş Bilge Aleminin 5. Seviyesi bu standartlara dahil değildi.

‘’Babam büyük birisi, onun sayesinde girebildim.’’

Bunu söylerken yüzü asılmış ve yüzünü üzgün bir ifade kaplamıştı.

‘’Babanla aranda bir sorun mu var?’’

Soruyu duyunca cevap vermek istedi ama Suzu ve Shiyanın ona baktığını görünce çekindi.

‘’Suzu, Shiya , bir dakika dışarı çıkabilir misiniz?’’

‘’Tabii ki.’’

‘’Anlat bakalım, neler oluyor?’’

‘’Üzgünüm, ben, ben her zaman zayıf oldum, annem ve babam her zaman benden utanç duyuyordu. Onlar bana soğuk davransa da hep onları sevmeye devam ettim, bizim oralarda da dövüş turnuvaları yapılır, her yerden genç efendiler gelerek maharetlerini gösterir ve ailelerini gururlandırır. Ama ben o kadar zayıftım ki dövüşlere hiçbir zaman katılamadım. Ailemin başka çocukları yoktu bu yüzden her zaman bunun hayalini kurardılar, fakat hiçbir şekilde dövüşlere katılamadığım için hiçbir zaman bunu beceremedim. Diğer aileler ise her zaman anne ve babamla dalga geçiyorlardı, ben, bir gün  gece tuvalete kalkarken.

 

‘’Neden tanrı bize gururlu bir çocuk vermiyor?’’

‘’Bilmiyorum karıcım, şu Himomiya herifini hatırladın mı? Nasıl da dalga geçti bizimle, oğlu turnuva da 3. Oldu ya.’’

‘’Evet, yani oğlumu seviyorum ama,  keşke bizi gururlandıracak bir oğlumuz olsaydı, şu insanlarda bizimle dalga geçemezdi.’2

‘’Bu dünyada her şey güçtür, güç. Eğer buna sahip değilse kimseye doğru düzgün muamele bile edilmiyor.’’

‘’Keşke onu doğuracağıma taş doğursaydım.’’

 

‘’Bunlara şahit olmuştum, annemin bu sözü çok ağırıma gitti. Ardından nişanlı olduğum kız da nişanı attı, Suzumiya çocukluk aşkımdı benim, her zaman birbirimizi sever gizli gizli buluşurduk, benim zayıf olduğumu hep bilirdi ama bunu hiç sorun etmezdi, hatta her zaman beni korurdu. Ama 5 ay önce ailesi nişanı attığını duyurdu, benim kızlarına layık olmadığımı söylediler, Suzumiya ile buluştum ama o da bana Hakari ile birlikte olduklarını söylediler, Hakari Kılıç Bilge Aleminin 8. Seviyesinde, yani 2. Alemin zirvesinde, o tam bir dahi, üstelik yakışıklı ve zengin, ne zaman gelse turnuvayı hep o kazanır. Yani Suzumiya ya hiç kızmıyorum, sonuçta kızlar her zaman güçlü ve kendisini koruyacak erkeği ister, ama ben onu koruyacağıma hep o beni koruyordu, muhtemelen beni bir yerden sonra sevdiği erkek değil sadece küçük bir kardeş gibi görmeye başladı.  Tek bildiğim bir daha bu şekilde buluşmamamızı söylediği, ardından gitti. Ayrı olmamızın ikimiz  içinde daha iyi olacağını ve köyden başka bir kız bulup mutlu olmama gerektiğini söyledi, kendisi yetişim yolunda ilerlemek istiyor ama bunu benimle yapamaz. Bu yüzden gitti. Hakari ona her türlü yetişim kaynağını verebilir, o zaten Kılıç Bilge Aleminin 3. Seviyesindeydi, ama 1 ay önce duyduğuma göre geçen 4 ay içerisinde tam 2 seviye atlayıp Kılıç Bilge Aleminin 5. Seviyesine gelmiş.  Eğer benimle birlikte olsaydı hala aynı seviyede olacaktı, bu yüzden ona kızmıyorum. Ama bunlar olduktan sonra ailem beni hepten görmezden gelmeye başladı, annem ben yokmuşum gibi davranıyordu, babamda yetecek kadar para verdikten sonra beni başından salıyordu. Anneme yardım etmek için onunla beraber alışverişe gittiğim zaman bazı komşular beni görünce uzaktan dalga geçmeye başladı, ailemle de dalga geçiyorlardı, annem bunları duyunca beni eve geri gönderip dışarı çıkmamam gerektiğini söyledi, geçen ay ise akademiye girmek istediğimi söyleyince ikisi de rahatladı, gece beni başlarından nihayet salacağını söylediler. B-ben, ben onları gururlandırmak istiyordum, benden utanç değil gurur duymalarını istiyordum, bu yüzden de güce ihtiyacım vardı ama akademinin de bana faydası olmadığını gördüm, sınava kadar geçen sürede hiç güçlenememiştim.  Bizim turnuvaya hala 1 ay var. O zaman kadar güçlenmek istedim ama yine de hiçbir şey değişmedi, tek istediğim ailemi gururlandırmak ve onlardan sevgi görmekti. İkisinin de beni sevdiğini biliyorum ama onları utandırdığım için böyle oldu, güçsüz olduğum için Suzumiyayı da kaybettim. Artık hiçbir şeyi kaybetmek istemiyordum, ama tam o sırada seninle karşılaştım. Bana verdiğin şeyi özümsemeye başladım, bir süre sonra o kadar acı çektim ki, en azından 100 kere acıdan dolayı bayılıp ayıldım ama hiç sesim çıkmıyordu, resmen ağzımdan ses çıkmıyordu, beni tuzağa düşürdüğünü ve bu şekilde acı çektirerek öldüreceğini bile düşündüm ama ardından bununla eline bir şey geçmeyeceğini düşündüğümden sabretmeye karar verdim. Nihayetinde bayıldım, uzun bir süre de kendime gelemedim, ama uyandığımda vücudum çok sıcaktı, ve çoktan Kılıç Bilge Aleminin 6. Seviyesine erişmiştim.  Enerjim stabil değildi ama ne olursa olsun erişmiştim işte, sen gelene kadar da biraz olsun stabilize etmeyi başardım. İstapha ağabey, sana ne kadar teşekkür etsem az. İstediğin her şeyi mümkün olduğu sürece yaparım.’’

‘’Gerçekten sorun değil, sadece şunu bil, şu an damarlarında asil bir canavarın kanı var.’’

‘’Asil bir canavarın kanı mı?’’

‘’Evet, gizemli bir kuş türü, ona anne kuş diyebilirsin, türünün adı Mavi Kanatlı Anka kuşu, bunu bilmelisin ve bundan sonraki bütün başarılarında onu onurlandırmalısın, olurda bir gün bir tarikat kuracak kadar büyürsen onun ismini vermeyi sakın unutma, eğer sen soyuna sadık olmazsan gücünü de hak etmezsin.

‘’Merak etme, bundan sonra anne kuş benim atam ve soyumdur, onu her şeyden önceye koyacağım ve her zaman hatırlayacağım, her an ona minnettar olacağım. Eğer yaşıyorsa onunla karşılaşmak isterim.’’

‘’Evet, yaşıyor ama karşılaşma gününüz daha sonra olacak.  Şimdilik başka şeylere odaklanman gerek, Yang enerjinle ilgileneceğiz.’’

‘’Yang enerjisi mi?’’

‘’Bilmiyor muydun?’’

‘’İlk defa duyuyorum.’’

‘’Bak, senin yanına gelmemin ve sana bu kadar yardım etmemin sebebi de o, sen normal erkeklerden 1000 kat daha fazla yang enerjisine sahipsin.’’

‘’1-1000 KAT MI?’’

Gözleri adeta parlıyordu, İstapha hafifçe gülümsedi.

‘’Evet, ama bu eskidendi, artık yeni kan soyunla beraber bu 10 katına çıktı bile. Bu yüzden anne kuşa fazladan minnettar olmayı unutma.’’

‘’A-anlıyorum, bu harika gibi görünüyor ama, tam olarak ne işe yarıyor?’’

‘’Akademi de düşük seviye Yang sanatları olmalı, onlardan birisini alarak teknik çalışmalısın. Bahsettiğin turnuva geldiği zaman okul ayrılman izin verecek mi?’’

‘’Tabii ki de verecektir, bunu zaten konuşmuştum, sorun olmayacağını söylediler.’’

‘’Bu iyi işte, sen sadece kütüphaneye git ve yetenek öğrenmeye bak, aynı zamanda yetişimini de dengelemeye bak, memleketine beraber gideceğiz.’’

 

Aslında İstapha sadece onun öldürülmediğinden emin olmak istiyordu, zira birisinin çocukluk sevdasını bile elinden almaktan çekinmeyen birisi onun potansiyelini görürse ve ilerde kendisini geçeceğini anlarsa onu öldürmekten çekinmezdi, Hakari denen bu çocuğun onu öldüreceğine hiç şüphesi yoktu. Bu yüzden de orada olmalı ve eğer onu öldürmeye çalışırsa anında müdahale edip onu kurtarmalıydı.

‘’Teşekkür ederim, gerçekten çok minnettarım.’’

‘’Tamam, şimdi dediklerimi yap.’’

 

Ardından kızların yanına gitti, beraberce dolaştılar, kızlar dersleri de aksatmıştı.

‘Şimdi ayrılmamız gerek, 1 ay sonra da Meryn ile birlikte onun memleketine gideceğim, yapmam gereken şeyler var.’’

‘’Peki.’’

Kızlar kısaca cevap vermişti.

‘’Kızlar, bu okulda ne yapmak istiyorsunuz?’’

‘’Nasıl yani?’’

‘’Demek istediğim, yetişimci mi olmak istiyorsunuz?’’

‘’Buraya ilk geldiğimizde aslında sadece huzurlu bir hayat istiyorduk, ama fark ettik ki güç olmadan her şey anlamsız, bu yüzden ikimiz de güçlenmeye karar verdik. Güçlenmek istiyoruz. ‘’

‘’Bu iyi işte, sıkı çalışın. Maalesef yetişimden anlamadığım için size verebileceğim hiçbir şey yok, ama eğer başınız sıkışırsa mutlaka bana gelin, eğer kitap sıkıntısı çekerseniz de bana gelin, sizin için halledeceğim.’’

İstapha özür hediyesi olarak müdireden abartılı olmadığı sürece istediği kitabı alabileceğini düşünmüştü, bu yüzden kabul etti. Sonra da dağıldılar, ancak bu 1 ay içerisinde çok sıkılacağını kestirememişti, sürekli kızlarla takılıyor ve onları koruyor ama derslere girmiyordu çünkü öğreneceği bir şey yoktu, sabahtan akşama kadar sadece teneffüslerde kızlarla görüşüp Meryini de kontrol ettikten sonra sıkılıyordu. Bu yüzden 1 hafta kadar sonra müdirenin odasına gitti, belki ona can sıkıntısını alabilecek görevler verebilirdi.

 

‘’Canın sıkılıyor ve görev istiyorsun doğru mu?’’

‘’Doğru ama reşit olmadığım için maceracı olamam.’’

‘’Sorun değil, okulumuz sürekli olarak ekipler yollayarak keşfedilmemiş yerleri keşfeder, 2 gün sonra ise tekrar bir yere gidilecek,  keşfetmeleri gereken yerler var, istersen onlarla gidebilirsin, 2 tane öğretmen ve 6 öğrenci olacaklar, sende onlara katılabilirsin.’’

 

Bu teklifi memnuniyetle kabul etti, kızlara gerekli bilgiyi de verdikten sonra hazırlıklara başladı, nihayet 2 gün geçince odasından çıkıp gerekli yere gitti…

 

 

Bölüm BİTTİ. YORUM YAZMAYI UNUTMAYALIM






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44254 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr