BÖLÜM 37

avatar
2077 6

SAHİPKIRAN - BÖLÜM 37


BÖLÜM 37

 

 

İstapha kalacağı yere gittikten sonra 1 gün kadar oradan hiç çıkmadı, eve gittiğinde ikindi vaktiydi, ancak diğer gün öğleye doğru çıkmıştı. Yanına İmparatorluğun gönderdiği bir rehber vardı, orta boylarda ve güzel yüzlü bir erkekti, çok nazikti ve sürekli gülümsüyordu. İmparatorluğun bir çok yerini gezip ona gösterdi, İstapha muhtemelen buraya bir daha gelmezdi bile ancak bilmekten zarar gelmezdi. Bu yüzden bir çok yeri kafasına kazımıştı. Ardından bir kafede tatlı yediler,  hava kararmaya başlayınca geri döndüler, İstapha evine girecekti ancak tam girecekken rehbere seslendi.

‘’Bir bakar mısın?’’

‘’Buyurun.’’


‘’Merak ettiğim bir şey vardı da.’’

‘’Tabii bana her şeyi sorabilirsiniz.’’

‘’Theodora diye bir kişi varmış, tanıyor musun?’’

İsmi duyunca genç adamın yüzü yamuldu, terlemeye ve kekelemeye başladı.

‘’Y-yani gitmem gerekiyor efendim, yarın aynı saatte geleceğim, hoşçakalın.’’

 

Böyle dedikten sonra kaçıp gitti, bu ikinci sefer oluyordu. İlk defa Temo böyle kaçtığında İstapha şaşırıp meraklanmıştı ancak şimdi ürkmüştü. Kimdi bu kişi? İsminden bir kadın olduğu anlaşılıyordu lakin yine de ne olduğunu anlayamıyordu, neden bu kişinin ismini duyan herkes böyle korkup kaçıyor ve onun hakkında asla konuşmuyordu. Nasıl birisiydi ki herkesi korkutmuştu.

İstapha bir an gidip İmparatoriçeye sormak istedi ancak vazgeçti, sırf bunun için ona gitmek biraz ayıp olurdu. Bu yüzden eve gitmeden önce tekrar çarşıya yöneldi, maceracıların takıldığı bir lonca vardı. Ona girerek bir masaya oturdu. Ardından kahverengi saçlı orta yaşlı bir erkek gözüne ilişti, güçlü gibi görünüyordu. Ona sormaya karar verdi.

 

‘’Bakar mısınız?’’

‘’Buyur.’’

‘’Birisini soracaktım da belki tanıyorsunuzdur.’’

‘’Kimi?’’

‘’Theodora diye birisini.’’

‘’Öyle birisini hiç duymadım.’’

 

Adam tanımadığını söylemişti, mecburen teşekkür edip ayrıldı, ancak bundan sonra 10 kişiye daha sormasına rağmen hiçbir cevap alamamıştı, insanlar böyle birisini tanımıyordu. Yer değiştirip başka kişilere de sordu ancak ine de bir cevap alamadı,  biçare evine döndü. Yattı uyudu, yarın tekrar sormaya karar verdi, rehber geldiği zaman gerekirse onu bağlayacak ancak bir cevap alacaktı. Buna kesin olarak karar verdikten sonra yatıp uyudu. Ertesi gün öğleye doğru rehber Anijuka tekrar gelmişti, İstapha beklemediği bir anda ona sarılıp sıkıca kucakladı.

‘’Bana bak rehber efendi, sana dün bir soru sordum kaçıp gittin, ancak bu sefer kaçamazsın. Bana cevap vermek zorundasın.’’

‘’Ö-özür dilerim cevap vereceğim ama lütfen kemiklerimi kırma, yoksa imparatorlukla  sıkıntı yaşarsınız.’’

‘’Öyle bir niyetim yok, tamam seni bırakıyorum ama aklına kaçmak gelmesin, otur bakalım şuraya.’’

Onu koltuğa oturttuktan sonra sormaya başladı.

‘’Kim bu Theodora?’’

‘’Özür dilerim ama bende çok fazla şey bilmiyorum, yine de bildiğim kadarıyla anlatmaya çalışırım.’’

‘’Anlat bakalım.’’

‘’Theodora hazretleri, yani o kişi İmparatorluğun bel kemiğidir.’’

‘’Bel kemiği mi?’’

‘’Evet, İmparatorluktaki en güçlü kişi, aslında bizden çok daha güçlü imparatorluklar var, bunlar bize her zaman saldırmak isterler ancak asla yeltenemezler, bunu sebebi Theodora hazretleridir. Onun gücü İmparatorlukları bile yok edebilecek düzeydedir diye bilinir, ancak bu kişiyi fazla kişi bilmez, sadece bir avuç insan, bilenlerin çoğu da ancak bu kadar bilir. Diğer İmparatorluklar da ondan son anda haberdar oldular, eğer biraz daha geç kalmış olsalardı muhtemelen yok olmuş olacaklardı. Ancak onunla ilgili garip bir söylenti de var.’’

‘’Söylenti demek, nasıl bir söylenti?’’

‘’Şey, bilirsin. Güçlü insanların hepsi yüksek yetişime sahiptir, ne kadar yüksek seviyede olursan o kadar güçlenirsin, ancak ortada Theodoranın yetişimi olmadığına dair bir söylenti var. Sadece bedeni çok üçlü olduğu ve Yin enerjisi aşırı boyutlara ulaştığı için bu kadar güçlüymüş. Elbette bu sadece çok nadir bir söylenti gerçeği kimse bilmiyor.’’

Bu sözler İstaphada derin bir etki bırakmıştı, çünkü kendisi de tamamen aynı durumdaydı, tek fark enerjilerinin zıt olmasıydı. Kendisi saçma boyutlarda yang enerjisine sahipken diğer kişi söylenene göre Yin enerjisine sahipti, ancak İmparatoriçenin söylediğine bakılırsa vücudu kendi kendine Yang enerjisi de üretiyordu. Bu durum çok garipti ancak onu asıl ilgilendiren kendisi gibi olmasıydı, gerçekten bu kişi ona yardımcı olabilirdi. Belki de onun sayesinde kendisini geliştirebilirdi. Aslında zaten bir yola sahipti, ancak sırf daha güçlü olmak için kızları kullanamazdı,  bu çok aşağılık bir hareket gibi geliyordu ona. Tanımadığı kadınlarla asla  böyle bir şey yapmazdı, tanıdıkları arasında da birlikte olabileceği kimse yoktu, kuzeni henüz çok gençti, halası üvey bile olsa sonuçta aklında soru işaretiydi. Sadece Shinonun annesi(yazar notu:adını unuttuğumdan değil yav böyle daha güzel oluyor :D ) aklına geldi, o güçlü bir kadındı, Yin enerjisi kayda değer seviyedeydi, ancak onunla da gerçekten bir şeyler yapabilir miydi? Shion öğrenirse  bunu ona nasıl açıklardı? Bunlar onu tutuyordu, Ming ise, dünyada izin vermezdi. Shizuku olabilirdi ancak onunla birlikte olmayı zaten reddetmişti, belki ilerde. Ancak şu an birbirlerini doğru düzgün tanımıyorlardı bile, yani İstapha aslında Yin enerjisi olayını gerçekleştirmek istese bile şu anda bunu yapmasının hiçbir yolu zaten yoktu, epey bir süre beklemesi gerekecekti. Bu yüzden başka bir yol aramayı düşünmüştü, şu anda zaten çok güçlüydü, bunu biliyordu ama yine de yeteri kadar güçlü değildi, eğer etrafındaki herkesi her şeyden korumak istiyorsa, herkesten güçlü olması gerekiyordu. Bundan çok çok uzaktı.

 

‘’Bildiklerimin hepsi bu kadar.’’

Adam biraz korkmuş bir şekilde ona baktı.

‘’Özür diliyorum ama kime bu kişiyi sorsam sürekli kaçıyor ya da hiçbir şey bilmiyordu, bu yüzden böyle yapmak zorunda kaldım, benden korkmana gerek yok yani, sana asla zarar vermem.’’

Bu sözler adamı rahatlatmıştı, ama tamamen değil. Akşam dağıldıklarında tedirginliği ancak geçmişti.

 

Nihayet  Theodora ile karşılaşacağı gün gelmişti,  aklına gelen bir sürü soru vardı. Rehberle beraber şehri gezerken çok güçlü 3 muhafız sürekli onları izliyordu, zaten sırf güvende olması için akademiden alındıktan sonra gidip onu şehrin orta yerine güvenliksiz bırakmaları düşünülemezdi bile. Bu yüzden her an güvende olması için izleniyordu, ona karşı kimse bir harekette bulunamazdı, zaten geçenlerde muhafızların hızı onu bile şaşırtmıştı, bir şey olursa anında dibinde biteceklerini biliyordu. Aklında bunun gibi bir sürü şey varken uzun süredir duymadığı bir ses duydu, Alice konuşuyordu.

‘’İstapha, kim geliyor!?’’

‘’Neden böyle bir şey sordun?’’

Alice bir süredir uykudaydı, bu yüzden olan bir çok şeyden haberdar değildi.

‘’Buraya doğru birisi geliyor?’’

Bu kişi Theodore olmalıydı, en azından İstapha böyle düşünmüştü.

‘’Evet, birisini bekliyordum zaten, ne olmuş ki?’’

‘’Gelen kişi insan mı?’’

‘’Neden böyle bir şey sordun?’’

‘’Sadece, ondan gelen Yin enerjisi….. bir  dişi ejderhadan bile daha fazla.’’

!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

 

İstapha’nın ağzı açık kalmıştı, hiçbir şey bilmese bile ejderhaların nasıl şeyler olduğunu biliyordu, onlar tanrılardan farksızdı. Bir ejderhaya denk hatta ondan daha fazla enerjiye sahip olmak demek ne demekti? Bir insanın bu kadar fazla enerjiye sahip olmasının herhangi bir yolu bile var mıydı ki?

‘’Sen ciddi misin Alice?’’

‘’Evet, çok korkunç birisi, ondan hiç yetişim hissedemiyorum, tıpkı sana benziyor gibi, ama o kadar fazla enerjisi var ki, muhtemelen ejderhalar zamanında yaşasaydı bile hayatta kalmayı başarırdı. Onunla düşman değilsin değil mi?’’

‘’Hayır sadece bana yardımcı olacak, tabii eğer zannettiğim kişiyse.’’

‘’Anladım, ben tekrar uykuya dönüyorum.’’

‘’Pekala, bende tam hazırlanayım.’’

Kalkıp odadaki aynaya bakarak saçını düzeltti, düzgün  bir imaj vermek istiyordu. Bir süre sonra kapı çaldı. Son defa kendisini kontrol ederek kapıya yöneldi, kapıyı hızla açtı. Açtığı gibi de  açık kaldı, kapı değil ağzı.

Karşısında kırmızı uzun saçlı bir kadın vardı, kadının boyu neredeyse kendisi kadardı, ancak çok kaslıydı, yüzü  ve vücudu yara izleriyle dolu olmasına rağmen çok güzeldi, yüzünde de hafif bir tebessüm vardı. İstapha nerdeyse kendisini kontrol edemiyordu, bu kadının üzerine atlamak ve onu parçalarcasına …….. istiyordu ancak bir şekilde zor da olsa kendisini tutmayı başardı. Hiçbir kadına karşı daha önce böyle olmamıştı.

 

 

 

‘’Sen İstapha olmalısın değil mi?’’

‘’E-evet, benim, siz de Theodora olmalısınız.’’

‘’Demek adımı duydun ha, siz diye hitap etme, rahatsız edici, adımla seslenebilirsin.’’

‘’Peki.’’

Kadının ilk baştaki tebessümü tamamen gitmişti, baştan aşağı İstaphayı şaşkın bir şekilde izliyordu. İstapha hafif dekoltesinden görünen kocaman memişlerden gözünü alamıyordu. Kadın kasları ve yaraları yüzünden erkeksi görünse bile İstpaha ona atlamak istiyordu, muhtemelen aralarında ki Yang ve Yin enerjisi akışı yüzünden oluyordu bu, zira ikisi de aşırı yüksek enerjilere sahiptiler.

‘’Seni bundan sonra benim eğitmemi ve korumamı söylediler, en azından sen geri dönene kadar. Ancak geri dönmen biraz daha sürecek gibi, en azından turnuvana yetişebilirsin.  Bu süre içerisinde ne dersem onu yapacaksın, şimdilik sadece seni görmeye geldim, eğitimimize yarın başlayacağız. Şimdi gitmem gerek.’’

‘’P-peki.’’

İstapha sadece kabul edebilmişti.

‘’Kendine iyi bak, sana bir şey olmasını istemem, ilgimi çektin.’’

Ardından gülümseyerek gitti, bir anda İstaphanın gözleri önünden kayboldu, İstapha onun hareket ettiğini bile görememişti, sadece altta ileri doğru fırlamış etten mızrağına dönüp baktı, ve  Theodoranın bunu fark etmediği için şanslı olduğunu düşündü, hiç şüphesi yoktu ki eğer fark etseydi ölmüş olurdu.

Theodora ayrıldıktan bir süre sonra…

Theodora imparatorluk sarayının önüne geldi, muhafızlar onu görünce anında başlarını eğdiler, hızla içeri geçti ve imparatoriçenin yanına gitti.

‘’Theodora abla geldin demek.’’

Direk olarak onun bulunduğu perdeliğin arkasına geçti, kimse bir şey söylememişti.

‘’Seni yaramaz kız, bahsettiğin çocuğu görmeye gittim, bende neden bu kız ses tılsımıyla beni çağırıyor demiştim.’’

‘’Heheeh, gördüğün çocuk nasıldı bari, enerjisi tıpkı anlattığım gibiydi değil mi?’’

‘’Evet, Yang enerjisini hissetme şansım oldu, doğduğumdan beri bu Yin enerjisiyle yaşıyorum, ne zaman bir erkek yanıma yaklaşsa enerjimin altında ezilip gidiyor, bu sefer en azından ezilmeyecek birisini bekliyordum, fakat benden daha fazla enerjisi olduğunu fark ettiğimde neredeyse bağıracaktım.  Kesinlikle beni şaşırtacak birisini bulmuşsun, bu çocuk Marikanın nesi oluyordu?’’

‘’Marika onun amcasının karısı.’’

‘’Hala Marika nasıl o ta..sızla evlendi anlamıyorum.’’

‘’Bende bilmiyorum, ama bir bildiği mutlaka vardır.’’

‘’Çok garip, şimdiye kadar Marikanın böyle bir yeğeni olduğundan haberimiz yoktu bile değil mi?’’

‘’Merak etme bir daha buraya geldiğinde ona sorarız, belki de boşanır he, ehehhe.’’

Theodora yalnızca gülümsüyordu.

‘’Peki sen ne zaman evleneceksin?’’

‘’Hmph, neden evleneyim?’’

‘’Sen imparatoriçesin, elinde olan bir şey değil ki bu, eninde sonunda evlenmek zorunda kalacaksın, sürekli baskılara daha ne kadar dayanabilirsin?’’

‘’Theodora ve Marika abla benimle birlikte olduğu sürece bu sorun değil.’’

‘’Üzgünüm ama bende evlenen gerektiğini düşünüyorum.’’

‘’Nedenmiş, ben böyle iyiyim, ülkeyi idare edebiliyorum, bu yetmez mi? Hem sen evlendin de en old-

 

Sözünü yarıda kesti, söyleyeceği şeyin onu inciteceğini fark etmişti. Theodora’nın kocası onu… düşünmek bile istemiyordu.

‘’Herkes benim kadar şanssız değildir şapşal kız, senin evleneceğin adamı özellikle ben seçeceğim, sana ufak bir acı bile yaşatırsa onu öldürürüm.’’

‘’Bu kadar acımasız olmana gerek yok.’’

Hafif şakacı bir şekilde böyle konuşmuştu, en azından ağır atmosfer artık yoktu.

‘’Ben gitmeliyim, oğlum evde bekliyor.’’

‘’Hisuna nasıl?’’

‘’Nasıl olacak, daha yürümeye 2 sene önce başladı, ahh, çocuklar çok zahmetli.’’

‘’Ama çok sevimli değil mi? Kim bilir büyüyünce kaç genç kızın kalbini çalacak.’’

‘’Evet, ama şimdi sadece küçük bir çocuk ve annesine ihtiyacı var, gitmeliyim.’’

Saraydan çıkıp gitmişti, tam evine girecekken kendi kendine hafifçe mırıldandı.

‘’O velet, neden onun yanında çok garip hissettim, enerjim tersine dönmeye başladı, yanında sadece bir süre kalmama rağmen çok garip hissettim, ahhh.’’

Çok hafif bir inilti çıkardı, buna kendisi de şaşırmıştı.

‘’Yanında sadece 1 dakika kadar durdum ama Yin enerjim ve gücüm sanki artmış gibi, acaba bu çocuğun yanında uzun bir süre durursam neler olur? Ne kadar güçlü olurum?’’

 

Aslında bilmediği şey İstaphanın vücudu Yin enrejili kadınlara güç verirken 10 kat daha fazla gücü de kendisine alırdı, elbette karşıdaki kişiden bu gücü çekmezdi, etraftaki Yin enerjisini kullanarak gücü çoğaltıyor ve kendisine çekiyordu, ancak bir kısmını da karşıdaki kişiye vererek onu da durduk yere güçlendiriyordu, yani bir kadın onun yanında durduğu sürece istemese bile güçlenirdi. Theodora da bundan nasiplenmişti. Ancak enerji çok güçlü olduğundan onun kadınlık hislerini de etkilemiş, ona garip hissiyatlar vermişti. Ancak bunun üzerinde fazla düşünmeden eve girdi, İstaphanın enerjisinden çok etkilendiği için etten çadırı fark etmemiş, bu da İstaphanın belki de hayatını kurtarmıştı…….

 

 

Yorum yapmayı unutmalayım, eğlenceli okumalar.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr