BÖLÜM 25 (16+)

avatar
4754 6

SAHİPKIRAN - BÖLÜM 25 (16+)


                       BÖLÜM 25 (16+)

 

Yuuto kapıyı açıp içeriye girdikten sonra aslında sadece ufacık bir mağaraya girdiğini fark etti. Mağaradan hiçbir şey hissedememekle beraber mağaranın içinde antik Mısır zamanından kalma gibi görünen bazı çizimler olduğunu fark etti. Yanına yaklaşınca çizimler hafifçe hareket etmeye ve ardından da hızlanmaya başladı. Ardından bütün çizimler duvardan tıpkı bir güç kaynağı gibi çıkarak Yuutonun bedenine girdi, hemen önünde, mağaranın sonunda geçit benzeri bir kapı açıldı. Yuuto bunun bir fırsat olduğunu hissederek fazla düşünmeden içine girdi. Gözlerini yeşilliğin ve su sesinin içinde açtı. Ucunu bile göremediği bir yeşilliğin üzerinde dururken etrafta tek bir ağaç bile göremiyordu, ancak sağ tarafında kocaman bir şelale vardı, biraz ilerleyip bakınca, şelalenin kendi bulunduğu yerden onlarca metre aşağıya döküldüğünü fark etti.

 

(Bu nasıl bir yer? Nasıl bu kadar yeşilliğin içinde tek bir ağaç bile olmaz? Ayrıca yukarıda güneş olmasına rağmen neden gölgem yok?)

 

Sanki detaylar unutulmuş bir sanal gerçeklik oyununda gibi hissetti kendisini. Biraz etrafa bakınsa da bir şey bulamadı, şelaleden aşağıya atlamaya da g*tü yemedi. Bu yüzden diğer tarafa doğru gitmeye başladı, aslında birkaç gündür sürekli bir yerlere doğru gitme olayı canını sıkmaya başlamıştı, ne zaman bir yere düşse ya da kendini bir yerde bulsa hep bir taraflara doğru gitmek zorunda kalıyordu çünkü. Ancak başka seçeneği olmadığından koşmaya devam etti.

 

1 saatten fazla koştuktan sonra nihayet bir şeyler gördü, bir kız çocuğu. Shionun yaşlarında olmalıydı ancak ondan çok farklıydı. Shion çok masum ve sevimli bir kızdı, onu gören herhangi birisi anne babalık ya da ağabeylik gibi duyguların içinde bulurdu kendini ancak bu kız çok farklıydı, daha bu yaşlarda tanrıça gibi güzelliğe sahip olmakla beraber sevimlilik emaresi yoktu, gözlerinde bir kadının bakışları vardı. Onu gördüğü anda Yuutonun vücudu dona kaldı. Kesinlikle bu kız biraz daha büyüyünce Marika kadar güzel olacaktı.Siyah uzun saçları beline düşmüş, kan kırmızısı gözleri gizem saçıyordu. Ancak dikkatini toplayınca kızın etrafında insani yapıya sahip ancak en azından 3 metre boyunda 4 ‘’Şey’’ olduğunu gördü, ağızları yoktu, gözleri yoktu. Öylece kıza yaklaşıyorlardı, ancak kız gözlerini Yuutodan almıyordu. Yuutoyu daha rahat görmek için Hanbok benzeri bir kıyafet içindeki bacaklarını döndürüp yere basınca 4 şey de hızlıca geri çekildi.

 

Kız direk olarak Yuutonun gözlerine bakmaya devam ediyordu. Yuuto da onun canının güvenliğinden endişe ederek hemen kızın yanına gitti. 4 şeyin ona zarar vermesinden korkuyordu.

 

‘’İyi misin? Sana zarar vermediler değil mi?’’

Kıza bir soru yöneltti ancak cevap alamadı, kız ona bakarken ağır ağır sordu?

‘’Sen efsanevi Abi misin?

Efsanevi abi? O da ne?

Böyle düşünse de iyi bir şey olduğunu tahmin etti. Kızı güvende hissettirmek içinse…

‘’Evet ben efsanevi abiyim, ve seni koruyacağım bu yüzden lütfen geride dur tamam mı?

Kızın gözleri ateşle yanmaya başladı.

‘’Demek sen osun, büyükbabamın sürekli anlattığı efsanevi abi.’’

‘’Evet, ben oyum.’’

‘’Yani beni koruyacaksın.’’

‘’Tabii ki.’’

‘’Bütün canavarları yeneceksin.’’

‘’Evet.’’

‘’Sonra da..

‘’Sonra?’’

‘’Sonra da beni kurtardığın için, karşılık olarak bir şey isteyeceksin?’’

(Şey belki bir teşekkür ya da yanaktan bir öpücük iyi olurdu.)

‘’Evet.’’

‘’Evet biliyordum sen osun. Efsanevi abi.’’

 

Kız sevinçten yerinde duramıyordu, ardından sözlerine devam etti.

‘’Önce gelip bu canavarları yeneceksin, beni kurtaracaksın, ardından da beni kurtardığın için ödül olarak… bedenimi isteyeceksin, hayır desem de dinlemeyecek ve bana defalarca tecavüz edeceksin, bağırmaya çalışınca da ağzımı mızrağınla kapatacaksın, hiç durmadan bana her gün ama her gün defalarca tecavüz edeceksin, değil mi , değil mi?’’

Sevinçten zıplarken söylediği sözler Yuutoyu dumura uğrattı.

T-tecavüz? Ne diyor bu çocuk?

‘’N-neden bahsediyorsun, neler söylüyorsun sen? Kim öğretti sana bu sözler- hepsinden önemlisi niye seviniyorsun be ?’’

‘’Hadi hadi, efsanevi abi, canavarları boş ver, şimdi tecavüz et bana, lütfen.’’

Yuuto mal gibi kala kaldı. Yoksa bu çocuk, tecavüzü iyi bir şey mi sanıyordu? Yavaş yavaş sordu.

‘’Tecavüz ne demek biliyor musun?’’

 

‘’Hmm.’’

Kafasını salladı ve devam etti.

‘’Önce dudaklarınla beni öpeceksin, sonra mızrağını çıkaracaksın, tabii ki direk olmaz, o yüzden ağzımı kullanmamı bana emredeceksin, ardından mızrağınla bütün duvarlarımı yok edeceksin. Ne kadar yalvarsam da ben bayılana kadar durmadan devam edeceksin, hatta bayılınca bile durmayacaksın ve beni **************** devam edeceksin. Tabii ki ********* lirken güzelce inlemem önemli, bu sayede seni daha da teşvik edebilir ve vücudumun her yerini ele geçirmek istemeni sağlayabilir ve tamamen sana ait olabilirim, bu elbette çok zor ama kendime güveniyorum, kesinlikle yapabilirim bu yüzden hemen bana tecavüz etmeye başla. Sen mi kıyafetlerimi parçalarsın yoksa ben mi soyunayım?’’

B-bu çocuk kesinlikle tecavüzün ne olduğunu benden iyi biliyor.

‘’Çocuk ne diyorsun sen, bu sevinilecek bir şey mi? Bu kesinlikle bir kız olarak korkman ve hatta iğrenmen gereken bir şey, tecavüzcüler pisliğin tekidir. Onlardan da iğrenmen gerek.’’

‘’Doğru tecavüzcüler iğrençtir, hepsini öldürmek istiyorum, ama Efsanevi Abi farklı, onun seks kölesi olmalıyım. Lütfen beni kölen yap.’’

Yuutonun eli ayağı titremeye başladı, ne diyeceğini bilemedi.

 

‘’ Chineke, yine ortadan kayboldun seni yaramaz torun, dedene gel bakalım.’’

Yuuto aniden 60 larının başında görünen, saçlarına ak düşmüş, 2 metre kadar boyunda bir adam gördü. Adam karate kıyafeti giyiyordu. Belindeki kuşak ise rengarenkti.

‘’Hayır gelmem büyükbaba, bak kimi buldum, bu bana hep bahsettiğin efsanevi abi.’’

Chineke heyecanla Yuutoyu gösterdi.

‘’Oh genç adam, senden hiç güç sezemiyor- oh, anladım demek o afetle karşılaştın. Hiç fena değil, oldukça da yakışıklısın, efsanevi abi olarak rolünün gereğini yerine getirebilir ve ona bütün o şeyleri yapabilirsin ama beklemen lazım, sonuçta yaşı daha çok küçük. Hele bir reşit olsun.’’

Piç gülüşü bu, nerede görsem tanırım.

‘’Hayır büyükbaba beklemek istemiyorum, hemen yapsın!’’

 

Nereye düştüm ben?

 

BU SIRALARDA BAŞKA KRALLIK

 

Shion çoktan arkadaşlarının yanından ayrılıp ormanın derinliklerine ilerlemeye başlamıştı, onun bu günkü görevi başa krallıktan gelen misafir öğrencileri ormanın içindeyken korumaktı. Elbette kendi gibi görevli olan bir sürü kişi vardı ancak asıl sorun gelen misafir öğrencilerden birisi kayıptı. Ling Ming adında bir genç kız, başka bir sorunsa kendi okulundan gelen bir kadın öğretmen Ling Ming’i kendi kızına benzettiği ve çok beğendiği için ona Ejderin Eseri adlı bir zırh vermişti, bu sadece kadınların giyebileceği, göğüsleri ve alt tarafı bikini gibi kapatan bir zırhtı ancak aurası sayesinde bütün vücudu koruyordu. Fiyatı ise bir iki tane ev satın almak için yeterliydi. Hatta herkes öğretmenin hareketine çok şaşırmıştı, öğretmenler iyi maaş alsa da bu eşya onun için bile pahalıydı. Asıl sorun ise kızın eşyayla birlikte kaybolmuş olmasıydı, bu insanların aklında bazı soru işaretleri bırakmıştı.

 

Yana yakıla ormanın her yerinde onu aramaya devam etti, kamp alanına gittikten sonra buraya gelmiş saatlerce kızı aramıştı, nihayet birkaç yüz metre ilerisinde birkaç insan silüeti görebildi. Ancak yaklaşınca kaşları çatıldı, vücutlarındaki dövmelerden anladığı kadarıyla bunlar Kara Fidan loncasından kişilerdi, bu lonca yaptığı pisliklerle kraliyetin kara listesine girmiş bir yasadışı kuruluştu. Tek yaptıkları kötülüktü, para için her şeyi yapabilirlerdi. Ve şu anda ormanın içindeki gölette yıkanan bir kıza ağızlarından su akıtarak bakıyorlardı. Kızın uzun kızıl saçlarını görünce Shion onun aradığı kız olduğunu anladı, üzerindeki Ejderin Eseri de bunu kanıtlıyordu. Her şeyden habersiz sağ eliyle saçlarını okşarken çok göz alıcıydı, özellikle mükemmel kardı, dolgun göğüslere ve kalçaları kazaya davetiyeydi. Shion bu kızın güzelliğini ve yaşına göre mükemmel vücudunu takdir etti.

‘’Belki de Yuutoya özür hediyesi olarak onu vermeliyim.’’

Kendince şaka yapıp gülümsedikten sonra yanlarına doğru gitti.

 

‘’Hey güzellik, enden bizimle biraz eğlenmiyorsun?’’

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

3 adamdan birisi Ling Minge seslendi

‘’Ah! Siz kimsiniz?’’

Elleriyle kendini kapatırken adamlara sor.

‘’Biz senin beyaz Atlı prensiniz bebeğim, sadece biraz eğleneceğiz ne var bunda ?’’

‘’Defolun gidin başımdan.’’

Hemen suyun içine gönüldü, çıkardığı kıyafetleri adamların olduğu tarafta olduğu için onarlı almaya gidemiyordu, çıplak olmakta onu utandırıyordu, karşıdaki adamların kaynak gücü kesinlikle ondan fazla değildi, onları çok fazla zorlanmadan halledebilirdi ancak önce kıyafetleri olması lazımdı, fakat tam o sırada çok güzel bir kız adamların arkasında belirdi.

‘’Lütfen çok ses çıkarmadan ölün.’’

Adamlar daha ne olduğunu anlamdan kafaları yere düşmüştü bile.

 

‘’İyi misin, o güzel vücuduna bir şey yapmadılar değil mi?’’

Büyük bir iştahla dudaklarını yalarken sordu.

Ling Ming garip hissetse de kızı daha önce gördüğü için kim olduğunu biliyordu, bu yüzden çekinmeden sudan çıkıp kıyafetlerini aldı.

‘’Teşekkürler. Sen olmasan başım çok ağrırdı.’’

‘’Sorun değil, sonuçta o mükemmel vücuda bir şey olmasını istemeyiz. Değil mi?’’

Böyle derken dudaklarını iştahla yaladı ve elini Ling Ming’in karnına koydu, yavaşça aşağı indirdi. Ling Ming elini durdurdu.

‘’Ne yapıyorsun?’’

‘’Sadece şakalaşıyordum çok takılma lütfen.’’

Tebessümle böyle söyledi ancak bir an sonra Ling Ming’in dudaklarına yapıştı, aslında Yuuto bilmese de Shion biseksüeldi, yani hem erkek hem de kadınlara ilgi duyabiliyordu.

‘’Hnmnmnmmn.’’

Ling Ming çırpınsa da onu zorla tutup öpmeye devam etti, ardından dilini Ling Ming’in ağzına sokup dilini yalamaya başladı, Ling Ming çırpınışlarını şiddetlendirse de bir türlü kurtulamıyordu, Shion onun dilini hafifçe ısırdı.

‘’Hmmnnm.’’

Ling Ming sadece inleyebiliyordu, kurtulamayacağını anlayınca en azından karşı gelmemeye karar verdi, belli ki istediğini zorla da alabilirken onu kızdırmak akıllıca olmazdı.

‘’Ehehe, akıllı kız.’’

Shion, artık çırpınmayı bıraktığı için gülümseyip tekrar öpmeye başladı, bu sefer açıkça dilini onunkine değdirip karşılık bekliyordu, ardından hafifçe onun dudaklarını emmeye ve ısırmaya başladı, eli yavaşça karnından aşağıya doğru kıvrıldı.

‘’Ahh!’’

‘’Kutsal’’ yerine Shionun eli değince bir anlığına şaşıran Ling Ming biraz dirense de kurtulamayınca yine vazgeçti.’’

Shion dudaklarını ayırıp konuşmaya başladı.

‘’Akıllı kız olup kendini bırak, fazla sürmez, sadece bir şeyi kontrol ediyorum bu yüzden rahat olabilirsin.’’

Ardından yavaşça onu dudaklarından öptü, ve tekrar tutkulu bir öpüşmeye çevirdi. Yavaşça daha yeni giydiği kıyafetlerini çıkarıp yere attı, Ling Mingi biraz daha öptükten sonra kıyafetlerin üzerine yatırdı göğüslerini çıkarıp usulca emmeye başladı.

‘’Oh, bak sen, direnip duruyordun ama bak nasılda ıslanmışsın, yaramaz kız seni.’’

Ling Mingin ‘’sıvısı’’ bolca sızıp duruyordu, Shionun kışkırtmalarına karşı sessiz kalmaya karar verdi. Dişini sıkıp dayanması gerekiyordu, ancak böyle düşünse de Shion onu bir türlü bırakmıyordu, 10 dakika, 20 dakika, yarım saat, bir saat, ne kadar geçerse geçsin hala onu öpmeye ve okşamaya devam ediyordu. Ardından Ling Mingin ‘’kutsal’’ yerine indi.

‘’Hey, ne yapıyorsun, saçmalama!!!’’

Ling Ming bir anda hiddetlendi.

‘’Kapa o çeneni, sadece bana itaat et, yoksa karşı mı gelmek istiyorsun. Sonuçta bir erkek tarafından kirletilmiyorsun, en azından minnet duy ve çeneni kapat, burada bir şeyi kontrol ediyorum sadece.’’

Ling Ming ne kontrolünden bahsettiğini anlamasa da kızın yaydığı auradan onun aşırı güçlü olduğunu anlamış o yüzden çenesini kapatmıştı, içinden dua etti.

(İstapha, çok özür dilerim, ama bu aldatmak değil, hem o erkekte değil, çok özür dilerim.’’

İstaphayı düşünürken içini bir sıcaklık kapladı ve aniden ıslanmaya başladı.

‘’Ohh, edepsiz kız, bak nasılda ıslanmaya başladın.’’

Shion böyle dedikten sonra yetenekli bir şekilde kutsal bölgeyi yalamaya başladı. Ling Mingin enfes inlemeleri arasında giderek hızlandı.

‘’İyi hissettiriyor mu?’’

Bir cevap alamadı.

‘’Bana cevap ver!!’’

‘’E-evet, iyi hissettiriyor.’’

Ling Ming isteksizce cevap verdi.

‘’Güzel, böyle itaatkar olmalısın. Şimdi bacaklarını biraz daha ayır ki işimi daha rahat görebileyim.’’

Ling Ming bacaklarını ayırdı.

‘’Üzerındh çokh degerli br cırhla kaybholduhun işin şüfeleri üstüne şektin, şimdi bu şüfeleri kaldıymak işin seni kamfa gödüymem geyek.’’

Shion bir yandan işini görürken bir yandan da konuşmaya devam etti, ancak dedikleri tam olarak anlaşılamıyordu. Ling Ming en dediğini zorla anlayabildi.

‘’Ahhhhhhhh.’’

Bir süre sonra da çığlıkla beraber bir sürü sıvı vücudundan çıktı. Hepsi Shionun yüzüne fışkırmıştı.

‘’Güzel, şimdi ikinci raunda hazırız.’’

Bunu dedikten sonra Ling Ming’in üzerine uzanıp dudaklarına yapıştı…..

 

Aradan 6 saat geçtikten sonra Ling Ming’i ancak serbest bıraktı. Bu süre içerisinde Ling Ming tam 23 kere ‘’Nirvanaya’’ ulaşmıştı, artık hiç enerjisi kalmadığı için öylece yerde sırt üstü yatıyor, dili nefes nefeseyken dışarıya sarkıyordu.

‘’Tam olarak tatmin olmadım ancak hava kararıyor, buradan çıkmamız gerek, kampa dönünce devam edeceğiz, sende benimle ilgileneceksin, benim sevgili ‘’hediyem’’.

‘’H-hediye?’’

Zorla da olsa soru sordu. Hediye kelimesi dikkatini çekmişti.

‘’Bilmen gerekmiyor, madem yürüyemiyorsun seni oraya kadar taşımam gerek, ehehe, hediyeme iyi bakmazsam kabul edilmeyebilir. Şimdi gel üstünü giy bakalım.’’

Üstünü ona giydirdikten sonra kucağına aldı ve geldiği yönde yürümeye başladı. Yürürken de sürekli Ling Mingi öpmeye devam etti…..

 

 

 

 

NOT: DEVAMI GELECEK. TAKİPTE KALIN. YORUM YAPIN. TAKILIN ÖYLE. HA BİRDE YURİ-YAOİ İZLEMEYİN :D

 

HA BİRDE UNUTMADAN İLK BAŞTA BELLİ OLMASA DA BU SERİ 16+ BİR SERİDİR OKURLARA DUYURULUR. LÜTFEN YAŞI UYGUN OLMAYAN ARKADAŞLARIMIZ OKUMASINLAR.

 

YURİ İZLEMEYİN DİYİP YURİ SAHNESİ YAZAN KOCA YÜREKLİ YAZAR KARDEŞİNİZ ZYRDYL






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44293 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr