EV GİBİ EV

avatar
5960 11

SAHİPKIRAN - EV GİBİ EV


BÖLÜM 2

 

 

Bilincimi yavaş yavaş geri kazanıyorum. Gözüme ilişen ilk şey yoğun bir karanlık. Önümde ise belli belirsiz bir silüet var, tahtın üzerinde mi oturuyor o ?

‘’ Hoş geldin insan , demek Marit’in bulduğu insan sensin.’’

Marit mi , evet öyle birini hatırlıyorum hani şu 1.90 filan olan sarışın.

‘’ Kimsiniz siz , ne istiyorsunuz benden?’’

‘’Gerçekten çok fazla soru soruyorsun , Yuuto Honda , yanlış anlama , bu sadece karşılıklı çıkar ilişkisi, sen sormadan söyleyeyim. Benim çok önemli bir şeye ihtiyacım var ama onu alacak adamım yok, senin de çektiğin derin acıdan dolayı , rahatlamaya ihtiyacın var. Gücü elinde tutacağın bir dünyaya gitmek istersin değil mi ? Kimse artık sana ihanet etmeyecek , güzel değil mi ? Bunun karşılığında ise senden sadece gideceğin dünyada olan ama nerede olduğunu bilmediğim bir eşyayı benim için bulman gerek. Bence iki taraf için de güzel bir anlaşma bence. Hem eşyayı bulmak için uzunca bir süren olacak. Tek yapman gereken sürekli gelişerek güçlenmek ve bu konuda da sana sürekli yardımcı olacağım.’’

 

‘’ Ben, artık acı çekmeyecek miyim ?’’

‘’Anılarını silmeyeceğim, bu yüzden acıların tam olarak geçecek diyemem ama güçlendikçe zihnin de güçlenecek ve artık eskisi gibi acıtmayacak. Hem orada senin dünyanda hayal bile edemeyeceğin güzellikte kadınlar var, seni de yakışıklı ve genç bir bedene sokacağım bu yüzden bu konuda sıkıntı çekmez kısa sürede yaşadığın olayları unutursun. Şartlarımı kabul etmiyorsan seni geriye gönderebilirim tabii.’’

 

Geri göndermek deyince Yuutonun zihni dondu. Ne olursa olsun geri dönmek istemiyordu. Eğer birazcık bile umut varsa her şeyi unutmak istiyordu.

 

‘’Lütfen, hayır, geri dönmek istemiyorum, eğer dediklerini yapacaksan benim için sorun yok, gitmek istiyorum, eğer aradığın şeyin neye benzediğini söylersen bulmaya çalışırım.’’

 

‘’Aslında neye benzediğini bende bilmiyorum ama merak etme , onu bulunca anlayacaksın. Yaşayacağın bu güzel hayat karşılığı tek isteğim o şey , bu konuda da meraklı olup bir şey sormamalısın.

 

‘’Benim sormak istediğim başka bir şey, başıma gelenlerle bir alakan yok değil mi ?’’

 

‘’ Senin şu an ki durumun teklifimi kabul etmeni kolaylaştırıyor doğru ama başına gelenlerin benimle bir alakası yok, bu arada neşelendirecekse söyleyeyim, karınla ilişkisi olan menajerin bindiği uçak düştü , şu an daha fazla ölü olamayacak kadar ölü.’’

 

 

 

‘’ Sen nasıl bu kadar şeyi bilebiliyorsun , neden seni tam olarak göremiyorum, ve neden beni seçtin ?  Dünyada benden bile daha fazla acı çeken insanlar eminim ki vardır.’’

 

‘’ Benim ihtiyacım olan şey ihanete uğramış bir adamdı sadece, sen ise çok içten yalvardığın için seni seçmek istedim, beni tam olarak görememenin sebebi ise hala bilincinin tam yerine gelmemesi , yavaş yavaş her şeyi eskisi gibi görebilmeye başlayacaksın ancak benim görünüşümün bir önemi yok. Yatabileceğin bir kadın olmadığımı erkeksi sesimden anlamışsındır zaten.’’

 

‘’ Öyle bir şeyi merak etmedim zaten! Daha fazla beklemek istemiyorum , beni o dünyaya biran önce lütfen. ‘’

‘’Peki ama unutma ,  seni kendi seçtiğim henüz 15 yaşında birinin bedenine göndereceğim, yakışıklı bir çocuk , sağlıklı bir vücudu var , be büyük bir de - ehem, neyse gidince görürsün zaten , gideceğin dünyada adın İstapha , senin dünyanda ayrı ülkelerde kullanılan  ve bir arada pek göremeyeceğin insan isimleri orada karışık bir şekilde kullanılıyor bu senin şaşırmasın. Asıl önemli noktaları ise kendin öğrenmen gerek. Lafı daha fazla uzatmadan seni yeni dünyada yolluyorum ve merak etme bedenine girdiğin kişi zaten ölü bu yüzden kimsenin hayatını çalmıyorsun , ayrıca onun bütün anıları da sana aktarılacak. Şimdi hazırla kendini Yuuto Honda , ancak kudrete sahip olanlar diz çöktürür unutma , o dünyada ne yaptığın umurumda değil ama ilk hedefin  hep güçlenmek olacak, bunun için ne olsa yapmalısın.!!

 

 

Bunu söyledikten sonra yarı kapalı olan bilincim tekrardan tamamen kapandı. Ne kadar süre geçti bilmiyorum ancak yavaşça kendime gelmeye başladım.

 

‘’Bu da ne ?’’

 

Gözlerimi açınca uzunca bir çayırda duruyordum, etrafta ağaçlar var, güneş tepemden aşağı vuruyor , kendi dünyamda mevsim kıştı, yani hakikaten başka yerdeyim ha . Etrafta kuş cıvıltıları duyuyorum, Üzerimde ki kıyafet perişan halde ve dikkatle baktığımda bulunduğum yerde ufak bir kan gölü olduğunu gördüm. Hemen geriye sıçradım, üstüm başım dağılmış ve yerde bir sürü kan var, galiba bu vücudun sahibi bayağı kötü bir şekilde ölmüş ama böyle bir yerde ölmeyi nasıl becermiş ki ? Başka bir yerde ölmüş ve bir kişi ya da bir şey onu buraya getirmiş olamaz değil mi ? Bu arada garip bir şey fark ettim, kana hiç dayanamayan ben kan havuzunun içinden bir anlık refleks ile sıçradım ama gördüğüm kan havuzu beni hiç etkilemedi bile , normalde kan görmeye dayanamayan birisiyim. Tam bunu düşünürken bir ses duydum.

‘’Merak etme , burada ki hayatını korumak adına mantalitende ufak bir değişiklik yaptım, artık en korkunç sahnelerde bile kolay kolay sakinliğini kaybetmeyeceksin. ‘’

 

Bu beni buraya yollayan kişinin sesiydi bu. Sanırım teşekkür etmeliyim , ama etmeyeceğim.

 

Ne olduğunu hatırlamayı denedim ama başaramadım , yine de yavaş yavaş bu bedenin sahibinin hatıraları beynime hücum ediyor. Bu sırada vücudumu da kontrol etmeyi de ihmal etmedim, elbette yüzümü göremiyorum ama anladığım kadarıyla bedenimin özellikleri, beyaz bir ten , 1.75 civarı bir boy , tahminim 70-80 kilo aralığında bir ağırlık, çok gelişmemiş ama yine de etkileyici kaslar ve gerçekten güzel bir vücut. Yüzümün neye bezediğini merak ediyorum, bana yakışıklı olacağım söylendi , doğru mu merak ediyorum , beni kandırmamıştır değil mi ?

 

Konuşulan dili filan da sormadım, sanırım bunu da düşünmüştür , bu kadar şeyi yapabildiğine göre bunu düşünmeden beni yollamamıştır diye düşünüyorum.         

 

‘’Peki ne tarafa gitmem gerek? Evimi az çok hatırlıyorum da şehrin ne tarafta olduğunu bilmiyorum, burası bedenine girdiğim kişinin bile bilmediği bir yer olmalı.’’

 

Bunu sorduktan sonra sesiyle ne tarafa gitmem gerektiğini tarif etti, dediği şekilde 2 saat kadar  yürüdükten sonra insanların olduğu yere geldim. İnsanlar üstüme başıma bakınca epey şaşırıyorlardı, buradan sonrası zihnimde zaten olduğu için evin yolunu kendim bulabilirim ama ne yazık ki bu hatıralar bir anda değil yavaş yavaş geliyorlar. Belki de beynimin yanmaması için bu daha iyidir. Üstüm başım kir içinde eve ulaşınca ağzım açık kaldı, burası bir ev sayılmazdı , aslında saray demek daha uygun gibi çünkü en azından 15 ev büyüklüğünde bir yerdi , yüksekliği ise 10 metre civarı , en azından 2 katlı olmalı değil mi ?

Eve gelince kapının önünde ki gardiyanlar beni baştan aşağı süzdü, tam kovacakken

 

‘’Ah ! Bu genç efendi İstapha değil mi  ? Bu ne hal böyle ?

 

Konuşurken hafif bir alaycılık hissediyorum , ben bu evin genç efendisi değil miyim ? Neden böyle , yoksa pek sevilmiyor muyum ?

 

‘’Evet, biraz sıkıntı çektim ama şimdi evdeyim.’’

 

‘’Ahh umarım canınız çok yanmamıştır genç efendi , sonuçta çok kırılgansınız , hahaha!’’

 

Bildiğin dalga geçiyor benimle , anlaşılan bu evde bayağı düşük bir pozisyondayım , tam o anda hatıralar  beynime akın etti. Ben İstapha Kavihand , yıllar önce bu evin genç efendisi ve eşi tarafından terk edilmiş halde bulunup alındım, genç kadın beni çok sevince evladı olarak aldı , ancak ben 11 yaşındayken ikisi de öldürüldüler, katilleri hala bulunamadı. Ardından amcam evin lideri pozisyonunu aldı , bu arada amcamın karısını hiç görmedim ve hakkında da hiçbir şey duymadım. Ancak bu olanlar şüpheli , amcamın o kadar da iyi birisi olmadığını hatırlıyorum ve bedenini aldığım kişi, Aman TANRIM! Tam bir ezik profili , korkak , çekingen hatta güzelliği yüzünden kendi evinde ki bazı hizmetçilerin bile defalarca tacizine maruz kalmış ve sesini bile çıkaramamış , gerçi ben olsam zaten itiraz etmezdim ama. Bir dakika! Bu benim düşünce tarzım olamaz değil mi , eski ben asla böyle düşünmezdim neden oluyor ki bu ? Sonuçta o kadar da değil ama ben de ezik sayılacak birisiyim. Böyle şeyleri kesinlikle düşünmem , neler oluyor ?

 

‘’Hahah üzgünüm insan, sanırım ufak bir hata yapıp düşünce şeklini ve karakterini bayağı değiştirmiş olabilirim.’’

 

Bunu gülerek mi söylüyorsun be ? Normalde dalga geçilince  bile sinirlenmem , ama şu an dalga geçilince kan beynime sıçradı.

 

‘’Ne dedin sen ?’’

‘’ Dedim ki genç efendi gerçekten çok yumuşak ve kırılgan, hahaha.’’

‘’Eminim karın kadar kırılgan değilimdir yavşak.’’

‘’N-ne , ne dedin sen ?’’

‘’Dedim ki karın kadar kırılgan değilimdir , kollarımda sadece 2 saat dayanabildi. Detaylara girmemi ister misin?

‘’S-sen benimle böyle konuşamazsın.’’

 

O sırada başka bir adamın sesi duyuldu.

 

‘’ Neler oluyor orada ? ‘’

 

Epey kalıplı bir adam yanımıza geldi , hatıralarıma göre bu adam evin muhafızlarının lideri , Windall , gerçekten güçlü birisi , aynı zamanda da dürüst ve kimseyi durduk yere  küçümsemeyen birisi.

 

‘’Kaptan bu çocuk ban-

‘’Kapa çeneni, senin işin burayı korumak, muhabbet etmek değil , siktir git lan !

 

Bunu dedikten sonra adamın yüzü korkudan kasıldı ve yanımdan çekilip gitti . Windall da geldiği yere geri gitti . Üstüm başım bayağı kirli olduğu için hemen eve girip banyo yapmak istiyorum. Eve girince hizmetçiler garip ifadelerle bana baktılar , o arada gözüme kestirdiğim uzun mor saçlı bir hizmetçiye doğru konuştum: ’’ Neye bakıyorsun , üstümün perişan olduğunu görmüyor musun ? Banyoyu hazırla ve bana yeni elbiseler getir!’’

 

Sanırım böyle bir konuşma eski bana uymadığı için bayağı afalladı sonra da ‘’Emredersiniz’’ deyip hızla gitti. Bir anda bağırdığıma kimse bakmasın, bu dünyada ki kızlar hakikaten çok güzel, hani hepsi değil ama en azından evdeki hizmetçiler acayip güzeller, eski benin kesinlikle dili tutulur ve konuşamazdı.

 

Daha sonrasında hazırlanıp banyoya gittim, güzel bir banyodan sonra ise dinlenmek ve kafamı toplamak için odama çekildim.

 

 

‘’ Yani demek böyle.’’

İyice dinlenince anılarda hızla kafama girmeye başladı, bu dünyada güçler alemlerle ölçülüyor, en aşağıdan tepeye ise alemler şu şekilde:

 

 

1: Giriş Bilge Alemi

2:Kılıç Bilge Alemi

3:Ruh Bilge Alemi

4:Gökyüzü Bilge Alemi

5:Cennet Bilge Alemi

6:Yıldız Bilge Alemi

7:Ay Bilge Alemi

8:Güneş Bilge Alemi

9:Cehennem Bilge Alemi

 

Bunlar bilinen tüm gelişim alemleri ve gelişim yapamayanlara göre gerçekten çok üstünler, örnek vermek gerekirse , Giriş Bilge Aleminin 3. Seviyesindeki bir kişi bir ayıyla bile tek  başına dövüşebilir. Bu arada ben bu alemin 2. Seviyesindeyim ve bu dünya standartlarına göre 15 yaş için biraz düşük. Beni buraya gönderen kişi emelleri için yetenekli birisinin bedenine koysa daha işine gelmez miydi ? Sanırım bana bahsetmediği bazı şeyler var.

 

İyice dinlendikten sonra gece çöktü , banyoyu hazırlattığım mor at kuyruğu saçlı -ve konuyla alakası yok 1.65 boylarında güzel vücutlu 17-18 yaşlarında çekici vücutlu –kadın kapımı çaldı.

 

‘’ Genç efendi akşam yemeği vakti , mutfağa gelin lütfen.’’

 

Bu doğru, yetişim seviyem düşük olduğu için aile sofrasında istenmiyorum, bu yüzden evin hizmetçileri ve uşaklarıyla beraber yemek yiyorum ancak bu daha iyi , çok önemsenmesem de bir çoğu bana işe yaramaz muamelesi yapmıyor en azından. Kıyafetlerimi giyinip Syzyra ile beraber aşağıya indim, Syzyra hizmetçinin adı.

 

‘’ İnsan, yemekte çok oyalanma, odana dön, iyice iyileştiğine göre şu iğrenç gelişimine bir şeyler yapalım.’’

 

Yine onun sesini duydum, sanırım ben belli bir seviyeye gelene kadar bana bu şekilde eşlik edecek . Hızlı bir şekilde mutfağa inip , en azından 30 kişinin oturduğu devasa yemek masasına yaklaştım.

 

 

 

                                             BÖLÜM 2 BİTTİ






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44246 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr