1. Bölüm - Novellerden Fırlamışcasına

avatar
334 5

Ruhani Enerji Hükümdarı - 1. Bölüm - Novellerden Fırlamışcasına


*Hazırda 100 bölümüm duruyor. Wattpad'de hazır da yayında olduğu için buraya günde bir tane atmayı düşünüyorum. Ayrıca bu hikayenin eski versiyonunu okumuş olabilirsiniz fakat kurgunun değiştiğini ve yeni bölümlerin yeni kurguya göre yazıldığını söylemek isterim. Her neyse çok uzattım iyi okumalar :)

Güneş tüm ihtişamı ile doğmaya başlarken, şehir sakinleri de yavaş yavaş sıcak yataklarından kalkmaya başlamışlardı. Her biri günlük işlerini hazırlamaya başlamışken, ormandan da kükreme sesleri geliyordu. Vahşi hayatta yeni bir güne merhaba diyordu.

Şehir halkı yaşadıkları bu şehre Anger ismini vermişlerdi. Anger şehri, Güneş Krallığının Güney Sınırı şehriydi. Her ne kadar Güneş Krallığı, bağlı bir krallık olsa da iç işlerinde serbest ama birçok krallık ile düşman durumdaydı. Bu yüzden Güney Sınırı şehri, bir çok zaman savaşların merkezi olmuştu. Bu durum ile birlikte şehrin askeri yapısı ve içinde yaşayan bireyler de güçlenmek zorunda kalmışlardı.

Bu dünyada kişiler kaynak enerjisi adı verilen bir enerji ile gelişim yapabiliyorlardı. Bu enerji ile gelişim yapabilen kişilerin fantastik güçleri bulunuyordu. Her bir kişinin farklı yetenekleri vardı. Elementlerin kontrolü, aşırı fiziksel güç, uçabilmek gibi birçok ayrı yetenekler vardı. Bir takım kimseler öylesine güçlenmişlerdi ki, tek bir el hareketi ile gezegenler yaratabildikleri söyleniyordu. Tabi ki bunlar efsanelerde geçen şeylerdi.

Fakat herkes bu enerjiyi kullanamıyordu. Kişilerin bu enerjiyi kullanabilmesi için vücutlarında özelleşmiş bir organ bulundurması gerekiyordu. Buna geçmiş tarihten beri Gelişim Merkezi ismi verilmişti. Kişiler Gelişim Merkezi denen bu organı kullanarak enerjiyi kullanabilir ve yetişim yapabilir hale gelmişlerdi. Gelişim Merkezinin nasıl oluştuğu ise hala bir gizemdi.

Kişiler bu enerjiyi Gelişim Merkezine çekerek geliştirirler ve günden güne daha güçlü hale gelirlerdi. Bu yüzden tüm zeki türler bir araya gelerek bir tür enerji seviyeleri yaratmışlardı. Bu sayede Enerji Alemleri oluşmuş oldu.

Bilinen enerji alemleri ise şunlardır.

Temel Kurma Alemi -Genişleme Alemi -> Yükselme Alemi -> Enerji Alemi -Enerji Çekirdek Alemi -> Dünya Çarkları Alemi -> Kadim Dünya Alemi -> Yeraltı Ölümsüzü Alemi -Gökyüzü Ölümsüzü Alemi

Her alemin kendine has özellikleri ve aşamaları vardı. Gezegende gidilen maksimum gelişim seviyesi Gökyüzü Ölümsüzü Alemi seviyesindeydi. Bundan sonrası ise hala büyük bir bilinmezlik içerisindeydi.

Anger şehrinde ki kişilerde bu gelişim kurallarına göre yetişim yapıyorlar ve kendilerini güçlendiriyorlardı. Fakat türlerin yetişim yaparken ki bencillikleri yüzünden sürekli savaşlar çıkıyordu. Anger şehri de bundan payını almıştı. Şehrin dış tehditleri olduğu kadar iç tehditleri de vardı. Yine de bu durumu dengeleyen büyük güçler yok değildi.

Anger şehrinde yüksek güç gösteren ve başı çeken 5 güç bulunuyordu. Bunların arasında en güçlüsü krallık tarafından atanan Şehir Lordu ve onun klanıydı. Geriye kalan dörtlüden birisi akademi birisi tarikatken, ikisi de kiliseydi. Mavi Ejderha Akademisi ve Kutsal Yıldız Tarikatı, bünyesinde ki öğrenciler ile dengeyi korurken, Aydınlık ve Karanlık Kiliseleri ise bu dengeyi müritlerinin getirdiği güçler ile bozuyordu.

Bu 4 güç arasında bir güç dengesi bulunuyordu. Bu denge ne zaman bozulacak olsa Şehir Lordu işin içine giriyor ve dengeyi yeniden sağlıyordu.

[Kutsal Yıldız Tarikatı, Hizmetler Bölümü]

Hizmetler Bölümü, tarikatın gereksinimlerini ve hizmetlerini yapabilmesi için kurulan bir bölümdü. Normal Tarikatlarda bu bölümlere kimsesiz çocuklar getirilir ve adeta bir köle misali çalıştırılırdı. Yine de Kutsal Yıldız Tarikatında, diğer tarikatların aksine bu çalışanlar için bir çıkış yolu mevcuttu. Gelişim Merkezi oluşan veya geç oluşan kişiler, güçlerini tamamlayabilirlerse, bu bölümden kurtulabilir ve esas tarikata öğrenci olarak katılabilirlerdi.

Ayrıca diğer tarikatların aksine, Kutsal Yıldız Tarikatı daha hoşgörülü bir tarikattı. Bir kişiye yapamayacağı işleri veya yoğun bir iş temposu vermezlerdi. Bir çalışan üstüne düşen vazifeyi tamamladıktan sonra o gün boyunca boş kalabiliyordu ve kimse de ona karışmazdı. Bu sayede Kutsal Yıldız Tarikatı en geç kurulan tarikatlardan birisi olmasına rağmen güç kazanabilmişti.

Hizmetler bölümünde evlere benzer yapılar vardı. Her evde 4 çalışan kalır ve yaşamlarına devam ederlerdi. Güneş yükselmeye devam ederken, bir çalışan evinin bir odasında mum hala yanıktı ve masada birisi kitaplara dalmış bir şekilde araştırma yapıyordu. Tüm odada bolca kitap bulunuyordu ve yarısının belirli sayfaları açık kalmıştı.

Masada çalışan kişinin ise 1.90 boyu, derin tonlarda mavi saçları ve parlak mavi gözleri vardı. Cılız vücudu, bir savaşçı olmadığını kanıtlar nitelikteydi. Çok yoğun olarak çalışmasından ve uykusuz kalmasından dolayı da gözlerinin altı morarmıştı. Yinede hiç duraksamadan okuduğu kitabın sayfalarını çeviriyordu. Gözleri çevirdiği sayfada ki bilgileri hızlı incelerken, bu sırada aşağıdan gelen ses ile birlikte kafasını yukarı kaldırdı.

"Aiden..! Yemek hazır. Günlük işlerimizi yapmak için inmeliyiz."

"10 dakika işim var Daniel. Siz takılın ben biraz gecikeceğim."

"Pekala..."

Daniel ve diğerleri yemeklerini yemeye hazırlanırken, Aiden masasından kalktı ve odasının perdelerini açtı. Üzgün bir şekilde dışarıya bakarken "Bu kitapta da önemli bir bilgi çıkmadı..." diyerek yatağına oturdu. Sesinde ki ton, bunu her gün yaptığını ve her gün başarısızlık ile karşılaştığını söylüyordu.

Bir süre boyunca sakinleştikten sonra düşünmeye başladı.

"Kendimi toparlamam lazım. İlk önce 3 yılda olan biteni tekrardan düşünelim. 3 yıl önce bu gezegene gönderildim. Gönderilmeden önce kendi gezegenimdeydim yani Dünya Gezegeninde. Liseden gelmiş ve duş almıştım. Bir süre dinlendikten sonra çayımı koyup, manga mı yoksa novel mi okumak istediğimi düşünüyordum ki, sadece noveller de olabilecek bir olay olmuştu. Uh, detaylarını bile hatırlıyorum. Odamın tam ortasında bir tür portal tarzı bir şey açıldı. Portalın çevresinde ortam bulanıklaşmaya başlıyordu. Adeta noveller de söylenen Uzay-Zaman kırılmasına benziyordu. Ehm... O kadar yılın getirdiği Novel ve Manga bilgisi ile bende direk içine atladım, aklımda bu dünyanın monotonluğundan kurtulma düşünceleri vardı. Gençliğin getirdiği cahillik bu oluyor işte... Eh, tahmin ettiğim gibi bu dünyaya geldim. Bu dünya adeta novellerden fırlama gibi bir şeydi. Kişilerin fantastik güçleri vardı. Enerji gelişimi yapıyorlardı ve lanet olsun ki Gelişim Merkezi denen şey gerçekti. Bende başka dünyaya geçme olaylarında görülen şeyi yaptım. Güçlerim var mı diye test ettim..." derken bakışları tekrardan düştü.

"Etmez olaydım... Ufacık bir gücüm bile yoktu. Çünkü bedenimde Gelişim Merkezi denen şey yoktu. Tabi ki bunu daha sonraları öğrenebilmiştim. Ben buraya bazı noveller de ki gibi öldükten sonra değil, bizzat bedenimle geldim. Bu yüzden vücudumda Gelişim Merkezi beklemek saçmalık olurdu. Yine de pes etmedim. Tekrardan Novel ve Manga bilgilerime başvurarak sakat kişilerin bir yolla güçlendiğini aklıma getirdim. Sonuçta ana karakter tarzı bir şey olmuş olmam gerekiyordu. Tam araştırmaya başlayacakken bir klişeye kurban gideceğimi nereden bilebilirdim..."

"Gücüm olmadığı için, bazı kişilerin dikkatini çektim. Bu dünyada kimsem olmadığını ve gücümün de olmadığını düşünürsek, tavuk yakalar gibi beni yakaladılar ve Kutsal Yıldız Tarikatı denilen yere getirdiler. Burada Hizmetler Bölümüne getirildim. Öğrendiğime göre buradan ayrılmanın tek yolu ya ölmek yada Gelişim Merkezini açabilmek."

"Yine de bu tarikat baya hoşgörülü... Burada adeta köle niteliğinde bir kişi olmama rağmen, işimi yaptıktan sonra serbest bırakılıyordum. Hatta aylık ödeneğim bile vardı. Bu dünyanın güç ile yönetildiğini düşünürsek gayet hoş bir durum. Yine de henüz pet etmemiştim. bu sefer tarikatta bulduğum kitapları karıştırmaya başladım. Hatta girmediğim mağara, ağaç kovuğu kalmadı... Ümidim gizli bir hazine veya gelişmemi sağlayacak bir bilgiydi. Yani çoğu novelde bunlar işe yarıyordu en azından... Eh, bugün tam 3 yıl oluyor. Hiç bir kitapta Gelişim Merkezi olmadan gelişim yolunu içeren bir bilgi veya yol yok. Hazine desen oda yok. Az önce bitirdiğim kitap ile bin tane kitap okumuş olacağım." diyerek dağınık odasına bakakalmıştı.

"Şanssızlığımı s*keyim... Böylesine fantastik bir dünyaya geliyorum. Ama ne gücüm var ne de nüfuzlu bir ailem. Ulan eski dünyamda en azından teknoloji vardı..." diyerek masanın üzerinde yanan muma baktı.

"Burası orta çağdan bozma... Zengin kişiler enerji ile yapılmış aydınlatma eşyaları kullanıyor. Bana gelirsek... S*ktiğimin mumuna tabi durumdayım."

Bir süre daha şansına küfür ettikten sonra aşağıya inerek kurulu olan masaya göz attı. Masadakiler çoktan kahvaltılarını yapmışlar ve işlerine gitmişlerdi.

"Her neyse, kahvaltımı edeyim de işime gideyim. Bugün büyülü bitki toplama sırası bende."

Geceden beri hiçbir şey yememişti. Bu yüzden her bir yemeği hızlıca ağzına tıkarken, bir yandan da geçmişi hatırlamanın hüznünü yaşıyordu. Eski dünyasında yaşayan ailesi ve sevdikleri vardı. Bir çok arkadaşı olması ile birlikte hafiften popüler bile sayılırdı. Birden kaybolması hiçte hoş bir olay değildi.

5-10 dakika sonra yemeğini bitirmiş ve kaldırmıştı. Tam kapıdan çıkacakken, kapı girişinde gördüğü kişi ile birden eğilmiş ve konuşmuştu.

"Kıdemli Paul'u selamlıyorum."

Kıdemli Paul, 30 yaşlarında gözüken birisiydi. Fakat özünde bin yaşını geçeli çok olmuştu. 1.85 gibi bir boya, sarı saçlara ve yeşil gözlere sahipti. Gelişmiş bir savaşçı vücuduna sahip olan Paul, yetişimini bir çok savaş ile beslemişti. Yetişimin güzel yanlarından birisi de uzun ömürlü olmak ve genç kalmaktı. Aiden'i bulan ve tarikata getiren oydu. Özünde bunu Aiden'e yardım etmek için yapmıştı. Çünkü kimsesiz olan ve aynı zamanda güçsüz olan kişiler için Anger Şehri çok tehlikeliydi.

Normalde oldukça öfkeli ve kudretli olan Paul, Aiden'e bakarken yumuşuyordu.

"Benim önümde eğilmene gerek olmadığını kaç kere söyleyeceğim Aiden... Bir daha tekrarlarsam bozuşuruz." diyerek kahkaha atmıştı.

Aiden'de bu dünyaya geldiğinden beri kendisi ile ilgilenen Paul'a ayrı bir samimiyet besliyordu. Her türlü zor durumda onun yanında olmuş ve en ufak bir karşılık beklememişti. Tek istediği samimiyetti.

"Sabah vakti herhangi bir sorun mu oldu kıdemlim ?"

Aiden'ın sorunun duyan Paul ise yüzünü buruşturarak "Ne yani ? Sadece bir şey olduğunda mı gelmem gerek..." derken yüzünü daha da acınası hale getirmişti.

Bir an sonra ikisi birden gülmeye başlamıştı.

"Ahaha... Bu iyiydi. Neyse, buraya gerekli evrakları hallettiğimizi söylemeye geldim. Bugünden itibaren resmi olarak benim asistanım olacaksın. Böylelikle daha az iş yapacak ve dediğin araştırmana odaklanabileceksin." derken Aiden'in morarmaya başlamış gözlerine odaklanmıştı.

"Görünüşe göre tempondan bir şey kaybetmemişsin. Ölümlü olsan bile senin fiziksel durumunu iyileştirecek yöntemlere sahibim." derken şefkatle Aiden'e bakıyordu.

3 yıldır ailesinden uzakta olan ve sürekli eziyet çekerek küçümsenen Aiden, Paul'un ona olan davranışlarında kendi ailesini hatırlıyordu. Bu olayda da gözünden bir damla yaş gelmişti.

"Teşekkür ederim Kıdemlim..."

Aiden'in hüzünlendiğini gören Paul'da gülerek "Üzülme evlat... Artık gitmemiz gerek. Yarın tarikat Antik Seviye sayılan bir bölgeye araştırma yapmaya gidecek. Nekromansi Bölümünün öğretmenlerinden birisi olduğum için bende davet edildim. Asistanım olarak sende geleceksin. Hazırlıkları tamamlamamız gerekiyor. Burada ki eşyalarını birisine aldırırız." diyerek ve Aiden'i de peşine takarak Hizmetler bölümünden ayrıldılar...







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44615 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr