Bölüm 9: Yan ve Öl!

avatar
383 1

Dışlanan Havarinin Dönüşü - Bölüm 9: Yan ve Öl!



Ağaçların ve ormanların en büyük düşmanı neydi? Binlerce ormanın yok olmasına neden olan, sadece bir kıvılcım yüzünden on binlerce hayvanın evinin yok olmasına neden olan ateşten başka ne olabilirdi?

 

“Tabii ya!”

 

Dean alnına şaplak attı. Nasıl böyle bir şeyi aklından çıkarabilirdi?

 

“İlk önce nehri bulmam gerekiyor.”

 

Ellerini ağaçlardan çekti ve ıslık çalarak yürümeye devam etti. Bir şeyin onu arkasından takip ettiğini biliyordu. Ancak herhangi bir huzursuzluk hissetmediğinden takip etmesine ve onu izlemesine izin verdi. Lakin adım attığı yerleri asla unutmadı.

 

“Beklediğim gibi.”

 

On dakika boyunca dümdüz yürüdükten sonra kulaklarına sertçe çarpan suyun sesi geldi. Gümbürdeyen suyun sesi, aklında takılmış soruların tümünün cevabını verdi. Bu orman, kesinlikle zeka sahibiydi.

 

“Hm?”

 

Birkaç dakika yürüdükten sonra sesin geldiği yere geldi ama göl kenarında kovalara su dolduran goblinleri görünce durakladı. Birisi kadın diğer erkekti. Kadının göğsünü kaplayan başka bir leopar derisi haricinde hiçbir farkları yoktu.

 

“Öldürmeye alışmam gerek.”

 

Her şeye rağmen öldürmeye alışması gerekiyordu.

 

“Bu siktiğimin dünyasında hayatta kalmak için öldürmeliyim.”

Artık kılıcı olduğundan kendine güveni tamdı. Belinde asılı olan siyah kılıcı kınından çekti ve yavaş adımlarla ilerlemeye başladı. Kılıcı elli derecelik bir açıyla yere eğmişti. Her an yerinden fırlayabilirdi.

 

Kiğk?

 

Keek?

 

İki goblin su doldururken birbirleri ile kendi dillerinde konuşuyorlardı. Erkek olanın yanakları hafifçe kızarmıştı, karşı tarafa yakınlaşmak istediği belli oluyordu. Ancak karşısındaki kadın ona hiç pas vermiyordu. Lakin bu vazgeçmek için bir sebep değildi. Erkek goblin parlak bir gülümsemeyle doldurduğu kovaları kaldırdı ve gücünü sergiledi. Yeşil ve minnak bedeni ile bu oldukça garip bir gürültüydü, ancak dişisine olan sevgisini ve etkileme çabasını anlatıyordu.

 

Erkek goblin kovaları çevirirken siyah kılıcın ucunu gördü.

 

KEEK!

 

Elindeki kovaları panikle düşürdü ve yerde duran sopasını kaptığı gibi dişisinin önüne geçti. Ne olduğunu anlamlandırmayan ve erkeğin onu etkilemeye çalıştığını düşünen dişi goblin ise su doldurmaya devam etti.

 

Pat!

 

Erkek goblinin önünden siyah bir gölge geçti. Sırtını sıcak kan kapladı.

 

Pat!

 

O çok sevdiği dişisinin kanlı kafası ayaklarının önüne yuvarlandı.

 

“Kiğk?”

 

Ne olduğunu anlamaya zekası yetmedi. Ancak gerekte yoktu.

 

Shrak!

 

Göğsünü delen siyah kılıç gözlerini kızıla boyadı. Kan ağzına geldi ve vücudu soğumaya başladı. Ne olmuştu?

 

“İğnsağn…”

 

Son keliemeleri bu oldu. Dean kılıcını goblinin göğsünden çekti ve soğuk gözlerle kılıcını savurdu.

 

Pat!

 

Goblinin vücudu yere yığıldı ve kanı nehre karıştı.

 

“Acınası.”

 

Dean soğuk gözlerle ölen goblinlere baktı. Fiziksel kuvveti tahmin ettiğinden daha ötedeydi. Anlaşılıyordu ki, buraya geldiğinden beri vücudunu geliştirmek için çok çabalamıştı. Aksi takdirde bu gücün bir açıklaması olamazdı.

 

Goblinlere tekrardan bir bakış atmadı. Kılıcını gümbürdeyerek akan nehrin suyuyla temizledikten sonra tekrardan kınına yerleştirdi. Eğildi ve suyun hastalıklı gri rengine baktı. Tahmin ettiği gibiydi, halüsinasyon sonucunda gördüklerinin hepsi bir yalandı. Bu su yüzde yüz hastalıklıydı.

 

“Artık pek bir içesim kalmadı.”

 

Kalktı ve geldiği yönden geri dönmeye başladı.  Artık zamanı gelmişti. Her şeyi bir kıvılcımla yapmak mümkün olacaktı. Tek yapması gereken ormanı yanlış yönlendirmekti.

 

Yürüdükçe yürüdü. Nehrin doğmasının mümkün olmadığı yerlere kadar yürüdü. Ancak çok uzaklaşmamaya dikkat etti. Ardından ağaç dallarını kesip, kuru yaprakları küçük bir tepe yapana kadar topladı. Soğuk rüzgarlar sırtından ‘yapma’ diye vuruyordu. Ancak rüzgarları dinlemedi. Aynı tepelerden birkaç tane daha yaptı ve etrafa yaydı.

 

“Yan!”

 

Kutudan çıkardığı iki demir çubuğu sertçe birbirine vurdu ve bir kıvılcım yarattı.

 

POOF!

 

Kıvılcımlar kuru yapraklarla temas ettiği gibi kuru yapraklar tutuştu. Ardından domino taşlarını andırır şekilde tüm yapraklar yandı ve kuru dallar tutuştu. Dean, dalları aldı ve ağaçların tepelerine ve diğer tepelere fırlattı.

 

Güm!

 

Soğuk rüzgarlar saatte yüzlerce kilometre ile esmeye başladı. Dean vücudunun kaskatı kesildiğini ve nefes alamadığını hissetti. Ancak yerinden kımıldamayacak kadar güçlüydü.

 

“Yan!”

 

Tink!

 

Başka bir kıvılcım bir ağacın üzerine sıçradı ve ağaç anında alev topuna döndü.

 

“Yan!”

 

Tink!

 

Yan!

 

Tink!

 

Birkaç saniye içinde Dean’ın yüz metrelik çevresi cehenneme döndü. Sıcak ateşler tüm öfkesini göstermek istercesine alev alevdi. Etraf turuncu ve kırmızı renklerinin senfonisine dönmüştü.

 

O anda Dean yüksek sesler duymaya başladı. Farklı türdeki hayvanlar bulunduğu yere doğru geliyordu. Harekete geçme zamanı gelmişti.

 

“Gidelim.”

 

*

 

Dean bir elinde kılıcın kınını diğer elinde ise kutuyu tutarken son hız ilerliyordu. Yarım saat olmuştu ve neredeyse yirmi beşinci kilometreye ulaşmak üzereydi.

 

“Daha hızlı!”

 

Neredeyse güçten düşmek üzere olan vücudunu hayatta kalma isteği yeniden alevlendirdi. Tüm gücüyle asıldı ve daha da hızlandı. Kurtuluş yakındı. Kurak toprakların kokusunu almaya başlamıştı bile!

 

On dakika geçti.

 

Nehir yatağı artık yoktu. Elli metre genişliğindeki göle dökülen suların artık devamı yoktu. Dean gölün yanından geçerken yükselen dumanları görüyordu. Orman yangını sandığından çok daha büyük bir çevreye yayılmıştı anlaşılan!

 

“Başardım!”

 

Dean gözlerinin önündeki manzarayı görünce gözyaşlarına engel olamadı. Ağaçların arasındaki mesafe otuz metreye geçmişti ve önünde bir perde oluşturmak istercesine devleşmişlerdi. Bu ormanın sınırında olduğunu gösteriyordu.

 

Mutluluk gözyaşları yanağını ıslatırken nereden çıktığı belli olmayan bir Goblin sürüsü yolunu kesti. Yaklaşık yirmi kadarlardı ve hepsinin zırhı vardı.

 

“Bana engel olamazsınız!”

 

Hayatta kalma isteğinin verdiği güçle kılıcını kınından çekti ve beş metre ötesindeki zırhlı gobline atıldı. Goblin bir metre elli santim boyundaydı ve elinde demir bir mızrak vardı. Dean’ın zıplayışına karşılık vermek için dört adım geriye çekildi ve mızrağını ileriye doğru sapladı.

 

Dean kanlı gözlerle kılıcını savurdu.

 

Güm!

 

Mızrağın ucu kılıcın ucuyla çarpıştı.

 

Dean yere indiğinde mızrağın sapını yakaladı ve tüm gücüyle kendine çekti. Bu esnada kılıcını öfkeyle ileriye sapladı.

 

Shrak!

 

Sıcak kan yüzünü yakmaya başladığında Goblin’in mızrağını bıraktı ve kılıcını geri çekti. Goblin yere düşünce birkaç saniye can çekişip ardından öldü.

 

“Kimse beni burada tutamaz!”

 

Dean goblinin mızrağını en yakınında ki gobline fırlattıktan sonra diğer goblinlere koştu. Yirmi tane olan goblinler bir anda bir kişi kaybedince paniklemediler. Programlanmış bir robot gibi cansız gözlerle Dean’a saldırdılar.

 

Dean bir goblinin öfkeyle bağırdığını duydu. Bu kalbini tarifi olmaz bir öfkeyle doldurmaya yetmişti. Ani bir hareketle arkasını döndü ve onu çevrelemeye çalışan goblinlerin üzerinden atladı. Goblinler oluşturdukları çember formasyonunun işe yaramadığını görünce şaşırdılar. Ancak yoldaşlarından birisinin kellesinin havaya uçtuğunu gördükten sonra şaşkınlıkları dağıldı.

 

Güm!

 

Kendisinin bu büyük gücüne şaşıran Dean, goblinin demir zırhına yumruk atmasıyla içine çökmesine şaşırmadı. Aksine, çöken bölgeye kılıcını sapladı.

 

“Keek!”

 

Goblin acı dolu bir çığlık attıktan sonra can verdi. Goblin sayısı on yediye düşmüştü. Hem de sadece birkaç saniye olmasına rağmen!

 

“Hepiniz gelin!”

 

Dean savaş narası atarak kılıcını savurdu ve bir goblinin zırhnı kesti.

 

“Keek!”

 

Goblinin göğsü yarılsa dahi hemen ölmedi. Ölmeden önce Dean’a sıkıca sarıldı ve bir kamikaze saldırısı düzenledi.

 

“Bırak!”

 

Dean iki goblinin mızraklarını ileriye ittiğini gördü. Kalbi güm güm atmaya başlamıştı. Eğer yarım saniye içinde ondan kurtulamazsa delinecekti.

 

AHHHH!

 

Öfke dolu bir çığlık attı.

 

Yeri bir engelin üzerinden atlamak için kullanıyormuş gibi tekmeledi. Öyle sert bir şekilde tekmeledi ki ayağını altındaki zemin içine göçtü. Ancak kendisini havalandırmayı başarmıştı.

 

“Keek?”

 

“Öl!”

 

Havaya zıpladığı anda goblinin kafasını itti ve mızraklardan kaçınmıştı. Ayrıca havada keskin bir dönüş yaparak ona sarılmış goblinden kurtulmuştu.

 

“Hayatta kalacağım!”

 

Bundan sonra olanlar tam bir vahşetti.

 

*

 

 Yorum yapan herkese teşekkür ederim. Yorumlarınız beni motive ediyor... Özellikle kitap hakkındaki yorumlarınız!


>-<






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44543 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr