Çevirmen: Lodos

Kıdemli cadıların endişeleri ve şüpheleri yalnızca bir gün kadar sürmüş ve sonraki haberlerle tamamen ortadan kalkmıştı.

Phyllis'in söylediği her şey gerçekti.

Üçüncü Sınır Şehri yeni şeyler görme arzusuyla kaynıyordu.

Bu durumda Alethea ne kadar isteksiz olursa olsun Rüya Dünyası’na girmeyi dört gözle bekleyen diğer cadıları durduramamıştı. Bu konuda Taquila'nın seçimi açıktı.

Pasha, hayalet alet aracılığıyla Roland ile antlaşma hakkında bir görüşme yaptı.

Yeraltı kentindeki Tanrı'nın Cezalandırma cadıları, Gökhisar Kralı ve Neverwinter Lordu’nu selamlamak ve onu birleşik cephenin tek lideri olarak kabul etmek için dirseklerini kaldırarak ve göğüslerine ellerini bastırarak ışık perdesini birer birer geçtiler. Orijinal taşıyıcılara dönüştürülen kıdemli cadılar da bağlılıklarını göstermek için ana dokunaçlarını aşağı eğmişlerdi. Bu, yalnızca Kutsal Birlik’in Üç Şefi tarafından alınan bir tür selamdı. Tüm bunlar Taquila'nın 400 yıldan fazla bir süre sonra sıradan insanlardan bir hükümdarı olduğunu gösteriyordu.

Alethea, ışık perdesinin önünde görünen son kişiydi.

Daha yüksek rütbeli olarak Alethea, 20 yaşındayken Kutsal Ordu'ya katılmış ve Taquila'nın ihtişamını savunmak için on yıldan fazla bir süre şeytanlarla savaşmıştı. Pasha onun beklenmedik bir şey yapacağından endişeliydi. Ama nihayetinde Alethea, Tanrı İradesi Savaşı'nı ve arkadaşlarının beklentilerini en başa koymayı seçmiş ve ana dokunacını Roland'ın önünde eğmişti. O an ne kadar isteksiz olursa olsun verdiği karar Pasha'yı rahatlatmıştı.

Hala Taquila çağında olsaydı, bu kesinlikle inanılmaz bir sahne olurdu.

Ancak, geçen 400 yıldan uzun süre birçok şeyi değiştirebilmişti. ‘Tüm insanlığın cadıların önderliğinde şeytanları kesinlikle yeneceğine’ dair hırslar ve inançlar giderek azalmıştı. Sıradan bir insan Taquila'dan kurtulanlara karşı inanılmaz potansiyelini ve zarafetini gösterdiğinde, buna direnmeleri anlamsız kalırdı.

Pasha, Kutsal Birlik’in Üç Şefi’nin oybirliğiyle, cadıların sonunda insan topluluğunun arasından sıyrılacağına inanıyordu. Roland gibi sıradan insanlar sadece küçük bir azınlıktı ve cadılar bir gün yönetici konumlarına geri döneceklerdi. Ancak o zamana kadar, iki taraf arasındaki ilişki Taquila çağındakinden çok daha uyumlu olacaktı. Sonuçta, üçüncü Tanrı İradesi Savaşı'ndan sağ çıkabilirlerse, cadıların ve sıradan insanların güçlerini en üst düzeye çıkarmak için birlikte çalışması fikri, şüphesiz popülerlik kazanacaktı.

Pasha, böyle bir geleceği hoş karşılayamazdı.

...

Roland'ın yağma planını fiilen hayata geçirdiği zamandan üç gün sonraydı vakit…

Zero'nun şüphelenmemesini sağlamak için cadıların Rüya Dünyası’na bağlanmasını sağlayacak geçici bir ‘iniş noktası’ olarak hizmet vermek üzere apartmanın yakınında bir depo kiralamıştı Roland. Rüyayı bitirmeden önce cadılar burada toplandıkları sürece bir dahaki sefere rüyaya girdiklerinde bu depoda ortaya çıkıyorlardı.

Tabii ki, ilk bağlantı kaçınılmaz olarak apartmandaki 0825 numaralı daire olacaktı. Roland’ın bu konuda kafası karışıktı ve hiçbir açıklama bulamamıştı. Muhtemelen Zero, bu odanın gerçek dünya ile Rüya Dünyası’nı birbirine bağlayan kilit nokta olmasının sebebiydi. Bu nedenle, Rüya Dünyası’na her seferinde yeni bir cadı geldiğinde Zero okula gidene kadar beklemek zorunda kalmıştı Roland.

Bu üç gün boyunca Phyllis de dâhil olmak üzere dört Tanrı'nın Cezalandırma cadısını ilk öncüler olarak seçmişti. İlk iki gün onları eğlendirmek ve son derece güçlü yiyecek ve içecek isteklerini tatmin etmek için fastfood ve içecekler almıştı. Üçüncü gün sadece hazır erişte ve maden suyu alabiliyordu. Ama o zaman bile, her lokmanın tadını çıkarmış ve neredeyse baharat paketlerini yalayacak olmuşlardı.

Hatta yalamayı denemiş olsalar da Roland onları son anda durdurmuştu.

Bunu yapmaları birleşik cephe için bir itibar kaybına neden olurdu.

Yiyecek stokları azalmaya başlayınca planı şimdi uygulamak zorunda kalmıştı Roland.

Gece olduğunda Roland Zero'ya fazla mesai yapması gerektiğini ve eve geç geleceğini söyledi. Sonra dört cadı ile birlikte iki taksiyle şehrin üçüncü bölgesinin dışındaki villaya gitti.

Cadılar bu günlerde sadece yiyecek ve içeceklerin tadını çıkarmak üzere depoda kalmamışlardı. Faldi, Keşif Topluluğu’nun eski bir üyesi olarak güçlü bir dedektiflik yeteneğine sahipti. Bir büyülü böcek yuvası ortaya çıkarabiliyor, bilincini güveler ve arılar gibi böceklerle ilişkilendirebiliyor ve onları başka büyülü güç kaynakları aramak üzere etrafa salabiliyordu. Bu, şeytanların saldırısını önlemede çok etkiliydi ve sıradan insanların erişemeyeceği bazı alanları aramak için de kullanılabilirdi.

Böcekler Faldi için görüntü sağlayamasalar da Doğa Gücü de dâhil olmak üzere büyülü gücün türlerini ve boyutlarını hissetmesine yardımcı oluyorlardı.

Üç günlük bir araştırmanın ardından 0827'de yaşayan Garcia da dâhil olmak üzere bir düzineden fazla büyülü tepkime kaynağı bulmuştu.

Aynı türden olanları ayırdıktan sonra geriye hala altı hedef kalmıştı.

Altı hedef arasında villa bölgesinde yaşayan en çok yağmalamaya değer olandı.

Roland'ın planı buydu: Etkili büyülü teftiş yoluyla Günahkâr Kötüler’i aramak, Doğa Güçleri’ni ve mülklerini yağmalamak. Mutasyona uğramış bu canavarlar yaşam alanlarını kolayca terk etmezlerdi. Bu yüzden yok edilseler bile komşuları fark etmezdi. Dahası, cesetleri polis tarafından bulunsa bile dava Savaşçılar Derneği'ne devredilirdi. O zaman da dernek onların yalnızca başka bir uyanış yaşamış grup tarafından öldürüldüklerini düşünürdü. Şehirde başka bir süper güçlü haydut grubunun olduğundan şüphelenmeyeceklerdi.

Taksilerden indikten sonra karanlık bir köşeye geldiler ve Dawnen'in etrafında dikildiler. Daha sonra herkesi iyice sarmak için ‘mat perdelerini’ çağırdı Dawnen.

Bu büyülü yetenek, perdenin içindeki arkadaşlarının gözden kaybolmalarını sağlıyordu. Ancak görme, koku ve büyülü nefes de engelleneceği için görünmez olmanın çok ötesindeydi. Doğrudan dokunulmadığı sürece varlıklarını kimse hissedemezdi. Şüphesiz, Dawnen sürpriz bir saldırıda çok önemli bir rol oynayacaktı.

Faldi'nin rehberliğinde beşi birden doğrudan ana girişten geçerek villa bölgesinin eteklerine kadar yürüdü.

İşte, şehirdeki zenginlerin yerleşim bölgesi burasıydı. Villaların çoğu geniş bahçeliydi ve yamaç üzerinde inşa edilmişti. Akşamları neredeyse hiç kimsenin dışarıda dolaşmaması, burayı Roland'ın planı için mükemmel bir yer haline getiriyordu.

Faldi durdu ve yolun kenarındaki geniş, müstakil bir yerleşkeyi işaret etti: “İşte geldik. Hedef onun içinde.”

Villanın avlusu neredeyse apartman kadar büyüktü.

“Zenginlere lanet olsun...” diyen Roland, yanıp sönen gözetleme kamerasına baktı, yağma ekibinin… Hayır, öncü ekibin son üyesi Ling'e döndü ve şöyle dedi: “Eve gizlice girmemize yardım etme sırası sende… Daha önce çalıştığın gibi…”

Ling başını salladı ve sanki yere batıyormuş gibi yavaşça gölgede kayboldu.

Taquila'dan sağ kurtulanların hiçbiri, Bülbül veya Margie gibi herhangi bir engelin içinden doğrudan geçemezdi. Ancak Ling'in yeteneği bu görev için yeterliydi. Herhangi bir gölgenin içinde kaybolabilir ve su gibi özgürce hareket edebilirdi. Özellikle gölgelerin etrafa yayıldığı gece vaktinde tüm avlu onun bölgesi demekti. Kapılar ile pencereler arasındaki boşluklardan kolayca geçebiliyordu.

Ve sonunda evin kapısı hafif bir çıtırtıyla beraber açılmıştı.

...

Lan tam da en olmayacak yerde terslik oldu yine… Bu sefer ne olacak? Basitçe Günahkâr Kötü onları önceden fark falan mı etti yoksa daha büyük bir problem mi var? Öğrenmek için okumaya devam!

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!