Bölüm 794: Tatlı Bir Rüya

avatar
1279 32

Release That Witch - Bölüm 794: Tatlı Bir Rüya




Çevirmen: Lodos

Roland gözlerini açtığında kolundaki ağırlığı hissetti.


Yavaşça başını eğdiğinde Anna'nın huzur içinde uyuyan yüzünü gördü. Yan yatmış, kolunu başına yastık yapmış ve hafifçe dudaklarını kıvırmıştı. Tatlı bir rüya görüyor gibiydi.


Neyse ki... Anna bu haldeyken Rüya Dünyası’ndan çıkabilmişti.


Kolunu dikkatlice başının altından çekti ve doğruldu. Anna’nın üstüne yorganı örttükten sonra sessizce odadan çıktı.


Alt kata indiğinde, koridorda nöbet tutan askerler aceleyle ayağa kalktı ve onu birbiri ardına selamladı.


Bu formalitelerin önemsiz olduğunu belirtmek için elini salladı ve birinci kattaki salona gitti.


Sonra Phyllis'i gördü.


Yüzünde kaybolmuş gibi bir ifade ile salonun ortasında duruyordu. Başını eğmişti ve sanki vücudunun duyularına yeniden kavuşuyormuşçasına şaşkınlık içindeymiş gibi sıktığı ellerine bakıyordu.


Rüya Dünyası hâlâ Roland’ın bilincinin kontrolü altındaydı.


Roland uyandığında, dünya hareketsiz hale gelirken, diğer herkes de oradan dışarı atılıyordu.


Roland'ı görünce kendisini gülümsemeye zorladı Phyllis: “Majesteleri, ben... Rüyadan uyandım.”


Görünüşe göre, Tanrı'nın Cezalandırma cadısı, Rüya Dünyası’nda çok kısa bir süre kaldığını düşünüyordu. Şeytanlarla savaşmaya devam edebilmek için ölümsüz bir ruha dönüşmekten başka seçeneği yoktu. Ancak ödediği bedel, zaman geçtikçe giderek daha da pahalı hale gelmişti. Yeni bir dünya karşısında fikrini değiştirmesi şaşırtıcı değildi.


Ama sonunda ya Taquila cadıları ya şeytanlara olan nefreti ya da her ikisi nedeniyle bu arzusunu bastırmıştı. Nedeni ne olursa olsun Roland öz disiplini sebebiyle ona hayranlık doluydu.


“Henüz emin değiliz.” dedi Roland gülümseyerek ve cevaplamaya devam etti: “Testin yarısını yeni bitirdik. Testin sonuna kadar ışık demetlerinin entegrasyonunun geçici mi yoksa kesin bir sonuç mu olduğunu bilemeyiz. Burada devam edelim.”


Phyllis biraz şaşırdı: “Yatak odanıza geri dönmeyecek misiniz?”


“Dönersem Anna uyanabilir. Kalenin her yerinde ısıtma var. Bu yüzden oturma odasında uyumanın da orada uyumaktan bir farkı yok.” diyen Roland, şaşkınlıkla gözlerini genişleten ama yine de Roland'ın emrini sadakatle yerine getiren bir muhafıza bazı emirler vermişti o sırada…


Birkaç dakika sonra, oturma odasındaki uzun masa yumuşak bir minder ve yorganla Roland için hazırlanmıştı.


Bu şekilde, oturma odası, Roland içeride tek başına uyurken, tamamen kafası karışmış bir grup asker tarafından sıkı bir şekilde korunuyordu. Phyllis ise salondaydı ve ışık demetinin ortaya çıkmasını bekledi.


Uyandıktan sonra tekrar uykuya dalmak gerçekten çok zordu. Hele de bir bulmacanın cevabının peşindeyken…


Roland, şafak vakti uykuya dalana kadar bir o tarafa bir bu tarafa dönmüştü.


Aniden yeni dünyada kendine geldi.


Şaşırtıcı bir şekilde Rüya Dünyası’nda henüz ertesi günün sabahı olmamıştı. Pencerenin dışındaki neon ışıklar hala yanıp sönüyordu. Merdiven hâlâ başucundaydı. Phyllis'in gözleri yavaş yavaş açıldı. Birden rüya halinden uyandı, başını eğdi ve inanamayarak Roland'a baktı.


“Majesteleri, bu... Bu doğru mu? Yoksa ben rüya mı görüyorum?”


Roland gülümsemekten kendini alamadı.


Cevap apaçık ortadaydı.


Buranın Rüya Dünyası ya da gerçek dünya olması Tanrı'nın Cezalandırma cadısı için önemli değildi.


Asıl önemli olan yüzlerce yıl boyunca acı ve sorumluluk üstlendikten sonra nihayet karşılığını alıyor olmasıydı.


...


Bu sefer sadece kısa bir süre Rüya Dünyası’nda kalmışlardı.


Roland onun hemen hevesle dışarı çıkıp etrafta dolaşacağını düşünmüştü. Tek dizinin üstüne çöküp haberi diğer arkadaşlarıyla paylaşmasına izin vermesi için kendisine yalvarmasını beklemiyordu. Taquila'dan kurtulanların; Roland’ın bu nezaketini sonsuza dek hatırlayacaklarına ve ona hizmet etmek için her türlü çabayı göstereceklerine söz veriyordu Phyllis…


Bu talep karşısında Roland her zamanki gibi hemen yanıt vermemişti.


Taquila cadılarını misafir etme konusunda isteksiz değildi. Ama o kadar çok kişiyi nasıl besleyeceğini bilmiyordu. Daha da önemlisi Zero zaten Phyllis'ten şüphelenmişti. Yani diğer o 100 cadının hepsinin uzaktan akrabası olduğunu iddia edemezdi.


Roland, Rüya Dünyası’nın ikinci yaratıcısı olan küçük kızı asla bunlara dâhil etmek istemezdi. Çünkü eğer Zero bu dünya hakkında herhangi bir sorun olduğunu hissederse Roland neler olacağını tahmin bile edemiyordu. Sırf bu konuyu riske atmamak için Taquila cadılarının evinde kalmasına müsaade edemezdi.


O zaman cadıların yaşayabileceği bir yere, örneğin bütün bir apartmana ihtiyacı olacaktı. Yiyecek ve içecek gibi günlük harcamalar da onun için ağır bir yük olacaktı.


Bir süre düşündükten sonra Roland sonunda cadıların bu sorunu kendi başlarına çözmelerine izin vermeye karar verdi.


Geçici sessizliği muhtemelen Phyllis'in onu yanlış anlamasına neden olmuştu. Dudağını ısıran Phyllis diğer bacağını büktü, diz çöktü ve tekrar yalvardı. Yalnızca sıradan insanların Kutsal Birlik’in yöneticisi ile karşılaştıklarında uygulanan bu selamlama Taquila cadılarının sıradan selamının çok ötesindeydi. Roland onu ayağa kaldırmaya çalıştı ama Phyllis ona direndi. Arkadaşlarının yeni dünyaya girişini reddetmemesi için ona yalvarıyordu.


Bu sırada nihayet Phyllis’in ne düşündüğünü anlamış ve nasıl tepki vereceğini bilmeden bu konudaki planını açıklamıştı. Roland’ın açıklamasını dinleyen Phyllis derin bir nefes verdi.


Aslında Roland için Taquila'dan kurtulanları kabul etmek Phyllis’in düşündüğü gibi zor bir seçim değildi.


Rüya Dünyası’nda, artık acımasız güce sahip bir Tanrı'nın Cezalandırma savaşçısı grubu olmayacaklardı. Ancak Tanrı'nın Misilleme Taşı ile sınırlı olmayan çeşitli büyü güçlerine sahip cadı topluluğu olacaklardı.


Böyle bir grup insanın yardımıyla, Rüya Dünyası’nı keşfetmenin imkânları ve verimliliği büyük ölçüde geliştirilebilirdi. Ayrıca bilgileri ezberlemesine ve kopyalamasına da yardımcı olabilirlerdi. Uzun vadede, çeşitli bilgi türlerini öğrenebilirler ve büyü gücünün özünü incelemek için modern ekipmanları kullanabilirlerdi. Elbette en önemli nokta Tanrı İradesi Savaşı sona erdikten sonra bile Taquila cadılarının yeni dünyada yaşayacak bir yer bulabilmeleriydi.


Rüya Dünyası’ndan ayrıldıktan sonra Phyllis, Roland'a veda bile edemeden neşeyle Üçüncü Sınır Şehri'ne koşmak için sabahı beklememişti.


Esneyen Roland ise yatak odasına geri döndü.


Sıcak yorganın içine girdi ve Anna'yı tekrar kollarıyla kucakladı.  Anna kanlanmış gözlerini açtı ve belli belirsiz mırıldandı: “Neden bu kadar erken uyandın?”


Roland onu alnından öptü ve cevapladı: “Rüya Dünyası’nda takılıyordum. Beklenmedik bir şeyle karşılaştım ve sonrasında tekrar uyuyamadım.”


“Öyle mi?” diyen kızın nefesi Roland’ın boynunda hafifçe kayan yumuşak bir tüy gibiydi. “Tatlı bir rüya mıydı?”


“Elbette.” dedikten sonra Roland daha rahat bir duruşa geçti ve kolunu tekrar Anna’nın başının altına yastık yaptı. 


“Herkes için tatlı bir rüya…”


...

Hayda… Şimdi tüm Taquila’dan kurtulanlar Rüya Dünyası’na mı geçecek yani? Çok garip geliyor şu anda ama ileride neler olur göreceğiz, okumaya devam!

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!

 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr