Bölüm 785: Davetsiz Bir Misafir

avatar
1216 37

Release That Witch - Bölüm 785: Davetsiz Bir Misafir




Çevirmen: Lodos

Scroll ayrıldıktan sonra ofiste kendisi ve Anna dışında kimse kalmamıştı.


Roland yarısı tamamlanmış ders kitabını açtı. İkinci yarısını bitirmeyi planlıyordu. Ancak kelimeler ondan kaçıyor gibiydi. Uzun zamandır asılı duran kalemi, tek bir kelime bile yazmamıştı.


Roland sanki gözleri ona yapışıkmış gibi her zaman istemsizce Anna'ya baktığını fark etti.


Bakışlarını sezen Anna, üzerinde çalıştığı parçaları bıraktı ve Roland'a gülümsedi: “Ne oldu?”


“Hiç, hiçbir şey.” diyen Roland hafifçe başını salladı: “Burada sıkılıyorsan Kuzey Yamaç Dağı'nın arka bahçesine gidebiliriz.”


Anna dudaklarını kıvırarak belli belirsiz bir gülümseme ile cevap verdi: “Hiç sıkılmıyorum. İşi burada da bitirebilirim. Seninle olabildiğim sürece nerede olduğum çok da umurumda değil.”


Bu sözler bir hizmetçiden gelse hizmetçinin yanakları kızarırdı. Ama Anna'nın ağzından çok doğal bir şekilde çıkmışlardı.


Roland gülümseyerek konuyu kapattı: “Peki.”


Anna'nın ona asla yalan söylemeyeceğini biliyordu.


O, bu dünyaya geldikten sonra tanıştığı ilk cadı olduğu için Roland onu çok iyi tanıyordu. Birkaç akademik tartışma ve yatak sohbeti haricinde Anna çoğu zaman, özellikle de işine odaklandığında sessiz ve kararlı hareket ederdi. Roland, onun hiç de sıkıcı bir insan olduğunu düşünmüyordu. Onlar için sessizlik de bir iletişim aracıydı.


Bazen basit bir göz teması, birbirlerini anlamaları için yeterli oluyordu.


Roland şimdilik ders kitabını unutmaya karar verdi. Tüy kalemini bıraktı ve Anna'nın yüzünü incelemeye başladı.


Anna’nın profili onu her zaman büyülemişti. Oldukça uzamış olan kül rengi kahverengi saçları kulağının arkasına düşmüş ve süt beyazı boynunun yalnızca küçük bir kısmını açığa çıkarmıştı. Gözlerindeki gök mavisi her zamanki gibi bir göl kadar berraktı. Kabarık, pastel sarı bir süveter ve bir çift rahat siyah pazen pantolon giymişti, zarif ve havadar görünüyordu. Roland, bu modern kıyafetleri tasarlamış olduğu için mutluydu.


Anna (bileşimi hassas bir şekilde değiştirilmiş olan) metal külçeleri önceden avuç içi büyüklüğünde küpler halinde dilimlediğinden, bunlar kaleye teslim edildikten sonra ofiste siyah alevleri ile işlemesi yeterli olacaktı. Roland, bu metal külçelerin siyah alevler ile ne kadar hızlı tam parçalara dönüştürüldüğünü görünce oldukça etkilenmişti. Bu dönüşüm, Anna'nın ustaca teknik ve becerilerinin sade bir gösterisinden daha çok bir sanat performansı gibi geliyordu bazen…


Bu kadar önemsiz görünen bu küçük parçalar, sonunda tesise teslim edilecek ve bir makinenin veya bir silahın anahtar parçalarından biri haline gelecekti.


Kesinlikle kolay bir iş değildi. Roland siyah alevlerin uzunluğunun ve genişliğinin Anna'nın büyü gücü tarafından kontrol edilmesi gerektiğini çok iyi biliyordu. Birkaç siyah alev çağırmak ve onları farklı açılardan kesmeye yönlendirmek, aynı anda iki ayrı görev üzerinde çalışmak için iki eli birlikte kullanmaktan bile daha zor olmalıydı. İnanılmaz derecede yüksek konsantrasyon gerektiriyordu. Muhtemelen, yalnızca Anna kadar çalışkan bir kişi bu işe kendini sürekli olarak adayabilir ve sonunda mükemmelleşebilirdi.


Eskiden kale bahçesinde ateş ile işleme yapan kız şüphesiz çok değişmişti. Ama hala aynı kalan bir şeyler var gibiydi.


O sırada da gün fark edilmeden geçip gitmişti.


Roland kucağında Anna ile uykuya daldığında ve gece başladığında diğer dünya henüz yeni uyanıyordu.


...


Esneyen Roland komodinin üzerindeki takvime döndü.


14 Ekim Cumartesi günüydü.


Rüya Dünyası’nda zaman gerçek dünyada olduğundan çok daha hızlı geçiyor olsa da Roland her gece bu dünyaya gelmemişti. O rüya görmediği müddetçe burada zaman donmuş oluyordu.


Roland oturma odasına girdiğinde kahvaltı hazırdı.


Zero, kızarmış hamur çubuğunu çiğnerken sordu: “Bugün neden bu kadar geç kaldın?”


“Bugün hafta sonu. Yetişkinlerin gece hayatı olur. Bu yüzden bu kadar uyumuş olmam normal.” diyen Roland banyoya gidip bardağını ve diş fırçasını aldı: “Dışarı mı çıkacaksın?”


“Hayır. Ödevimi yapıyorum.” diye yanıtladı küçük kız. Sonra da kendi kendine mırıldandı: “Gece hayatı mı? Benden daha erken eve dönüyor ama gece hayatı hakkında konuşuyor. Bu yaşlı huysuz adam, arkadaşı veya kariyeri olmayan bir zavallıdan başka bir şey değil...”


Roland Zero'nun bunu kasten sesli söylediğini biliyordu. Çünkü mırıltı onun duyabileceği kadar yüksek sesliydi.


Gargara yaparken neredeyse boğuluyordu. Zero'nun kendisine ‘amca’ dediğini duymaktan çok da hoşnut değildi. Şimdi ise unvanı doğrudan yaşlı bir huysuz adama mı geçmişti? Aynaya baktı. Görünüşü gerçek dünyadakinden çok da farklı değildi. Duruşuna bakılırsa 23 veya 24 yaşından büyük olduğu söylenemezdi. Gösterişli olmasa ve sadece atlet ve şort giyiyor olsa da hiçbir şekilde ‘ezik’ veya ‘yaşlı huysuz adam’ olarak değerlendirilemezdi.


Roland, çocuğun kötü yakıştırmasını doğru bulmamıştı.


Küçük kızla tartışmamaya karar verdi ama basitçe şöyle dedi: “O halde anahtarımı burada bırakacağım. Daha sonra dışarı çıkmam gerekiyor ve kapıyı benim için açmalısın döndüğümde…”


“Anladım!”


Dişlerini fırçalayıp yüzünü yıkadığında Zero kahvaltısını bitirmiş ve odasına çekilmişti.


Roland masaya yürüdü ve uzaktan kumandayla televizyonu açtı.


Bugün Garcia ile buluşması gerekiyordu.


Birkaç ay içinde, gerekli tüm ders kitaplarını ve materyalleri elde etmiş ve bunları yatak odasına yığmıştı. Artık geriye kalan tek iş onları kopyalamaktı. Ancak, diğer bellek parçalarını ararken bazı engellerle karşılaşmıştı.


Ruhlar Apartmanı’ndaki hiçbir kiracı odasını boşaltmaya istekli değildi. Bu tarihe kadar Roland sadece iki kiracıyı ikna etmişti ve onların Hafıza Kapıları'nın arkasında da değerli hiçbir şey yoktu. Apartmanda 2.000'den fazla kişi vardı. Hepsine para vermek için sadece zırh satarak büyük bir kazanç elde etmesi mümkün değildi. Çünkü zırhlar gerçekten antika değillerdi. Yaptıkları sanki birisinin evine hırsızlık için zorla girmiş gibi polisin ilgisini çekecekti.


Kapsamlı bir düşünme sürecinden sonra, Roland yalnızca iki olası yol olduğu sonucuna vardı. Biri gelirini artırmak, diğeri itibarını artırmaktı.


Tongzi Caddesi civarında Garcia kadar tanınıyor olsaydı, komşularını dairesini taşımaya veya kiralamaya kolayca ikna edebilirdi. Maddi olarak yeterli hale gelmesi durumunda başka bir çözüm de tüm binayı satın alması olacaktı.


Her iki durumda da bu büyük bir yatırımdı ve şu anda, bu kadar büyük fonlara erişmenin en uygun yolu, Savaşçılar Derneği'ne katılmak gibi görünüyordu.


Garcia'ya göre Günahkâr Kötüler’in avına katılan herkes yüksek bir tazminat alırdı. Yetenekli ve güçlü bir dövüşçü operasyona katılmaya istekli olursa dernek de ona tam destek verirdi. Ancak Garcia maaştan bahsetmeyi Günahkâr Kötüler’i oldukça küçümseyici görünüyordu. Sanki insanları korumak için değil de para için öldürmek olarak düşünüyordu bunu…


Roland, onun cesaretinden ve yiğitliğinden övgüyle bahsetse de sonrasında ödüllerle ilgili ayrıntılı kuralları sormadan geçememişti.


Doğruyu söylemek gerekirse, Roland, sorumluluk almanın önemi ve kişisel adanmışlıkla övünen bu örgütün kulağa oldukça kuşkulu geldiğini hissetmişti. Bir şekilde komploların ve karanlık yeraltı işleri döndüğünün tadını alabiliyordu. Bunu göz önünde bulundurarak onlar için çalışmak konusunda isteksiz hissetmişti kendisini… Kesinlikle onlar için ücretsiz çalışmayacaktı. Savaşçılar Derneği'nin bir üyesi olmaya karar vermişti. Çünkü bu, son birkaç aydır çok sayıda sonuçsuz, boşuna girişiminden sonraki son umuduydu.


Saat 10 olduğunda, Roland bir takım elbise giydi ve harekete geçti. Oda 0827'de buluşacak olsalar da Roland resmi olarak giyinmenin daha doğru olduğunu düşündü. Çünkü aslına bakılırsa bu resmi bir başvuruydu.


Evden çıkar çıkmaz arkasından çığlık atan bir çocuğun sesini duydu.


Bu ses Zero’dan geliyordu.


Çığlık belli ki Roland'ı şaşırtmıştı. Arkasını döndü ve küçük kızın korkmuş bir şekilde odadan dışarı fırladığını gördü.


“Sorun ne? Fare falan mı var?”


“Orada… İçerde biri var…” diye kekeledi Zero.


“Biri mi var?” diyen Roland kaşlarını çattı ve başını 0825 numaralı odaya doğru çevirdi tekrardan…


Bir dakika önce boş olan oturma odasının ortasında tanımadıkları bir kadın duruyordu.


...

Roland, Anna’ya baya âşık yalnız ha JJJ

Sizce Roland’ın Savaşçılar Derneği’ne katılacak olması nasıl bir gelişme? Roland’ı hiç savaşan ya da kavgalara giren bir karakter olarak görmemiştik şimdiye dek… Bakalım o taraflarda nasıl prensimiz? Göreceğiz…

Bu kadın da kimin nesi ya? Çok meraklandık yalnız… Okumaya devam!

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!




 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr