Bölüm 779: Kral’ın Kararı

avatar
1357 37

Release That Witch - Bölüm 779: Kral’ın Kararı




Çevirmen: Lodos

Roland’ın yumruğunu masaya vurmasıyla salondaki herkes bir anda sessizleşti.


Sandalyeden kalktı ve yetkililerin arkasına doğru birkaç adım yürüdü: “Şeytan Ayları sona erdiğinde yeni yılı Gökhisar için şimdiye kadarki en önemli yıl olarak karşılayacağız. Tüm krallığı birleştireceğim ve krallığımın resmiyet kazanması için taç giyme töreni düzenleyeceğim. Hepiniz bu ülkeyi yönetmeme yardım edecek bakanlarım olacaksınız.”


Bu an iki yıl önce yaşanmış olsaydı, herkes Roland'ın vaatlerinin kibirli bir prensin saçma çılgınlıklarından ibaret olduğunu düşünürdü.


Bir yıl önce olsaydı, planlarının uzun vadeli hedefler olduğunu düşünürlerdi.


Ancak bugün kimse onun söylediklerinden şüphe duymamıştı.


Tüm görevliler ayağa kalktı. Neredeyse aynı anda sağ ellerini göğüslerine koydular, başlarını eğdiler ve coşkuyla haykırdılar: “Majesteleri, bu bizim için onurdur!”


Birdenbire tüm şikâyetleri ve şüpheleri ortadan kalkmıştı. Bu iki yıl Belediye Binası'nda çalıştıktan sonra Neverwinter'ın gücünü anladıkları için heyecanlı görünüyorlardı.


Kesinlikle biliyorlardı ki Majesteleri tüm krallığı birleştirmeye karar verdiğinde, krallığın tüm bölgelerini ve alanlarını kontrolüne almayı kafasına koymuş olurdu.


Bu gerçekleştiğinde artık sadece şehrin yetkililerinden biri olmakla kalmayıp aynı zamanda krallığın en güçlü bakanlıklarına terfi edeceklerdi.


Roland elini sallayarak oturmaları gerektiğini belirtti. Ardından şöyle seslendi: “Düşündüğünüzden daha da fazlasına sahip olacağız. Benim Gökhisar'ım eşi benzeri görülmemiş derecede büyük olacak. Benim krallığım kuzeydeki Hermes Platosu’nu kapsayacak, güneydeki Sonsuz Pelerin’e ulaşacak, batıda Vahşi Araziler’e, doğuda da Fjord Adaları'na kadar genişleyecek.”


Ardından açıklamaya devam etti: “Bunu gerçekleştirmek için, Birinci Ordu en yoğun çalışan departman olacak. Sonuç olarak da Neverwinter'ı korumak için burada daha az asker bırakacağız. Bunu göz önünde bulundurarak, şehre yönelik olası gizli tehditleri ortadan kaldırmak için şimdi Kar Dağı’nı keşfetmem gerekiyor. Kral Şehri’nin, Birinci Ordu'nun ana kuvveti burada değilken bile dağlardan gelen bilinmeyen düşmanların saldırısına uğramasını istemiyorum.”


Carter düşük bir sesle krala seslendi: “Majesteleri… Belki de Birinci Ordu ve Cadı Birliği Kar Dağı’nı keşfetmek için yeterli olabilir...”


Roland sözünü kesti: “Hayır, arazinin son derece karmaşık olduğu karanlık bir yeraltı mağarasında, silahların ve topların yalnızca sınırlı bir etkisi olur. Mağaranın herhangi bir haritasına veya orada önceden belirlenmiş bir ateşleme pozisyonuna sahip değiliz. Eğer Birinci Ordu birkaç şeytani melezle karşılaşırsa, onları yenmesinin nelere mal olacağını düşünebiliyor musunuz?”


Baş şövalye bir anda sessizliğe gömüldü.


“Bu yüzden Taquila'dan kurtulanlarla birlikte çalışmalıyız. Tanrı'nın Cezalandırma cadıları ve Cadı Birliği bu keşifte tamamlayıcı avantajlara sahip. Birinci Ordu, yol boyunca nöbet yerleri kuracak ve gerekirse geri çekilirken onları koruyacak. Bu, yeterli tedbirleri almak için yapılabilecek en doğru şeydir.” diyen Roland duraksadı ve sonra aniden sesini yükseltti: “Hepiniz beni dikkatle dinleyin! Bana bu planı uygulamanın zor olduğunu asla söylemeyin. Burada benim size söylediğim sorunları çözmek için oturuyorsunuz! Eğer çözemeyecekseniz, belediyemin artık size ihtiyacı yok demektir!”


Durdu ve Belediye Binası yöneticisine baktı: “Barov Mons?”


Barov ürperdi ve yanıtladı: “Evet Majesteleri!”


“Keşif için yapılan hesaplamalar ve lojistik ile ilgili herhangi bir sorun var mı?”


“Sanırım… Hayır.” diyen yaşlı adam yüzündeki teri sildi: “Size beş gün sonra bir plan sunacağım.”


“Üç gün!” diye otoriter bir havayla onu düzeltti Roland. Daha sonra Tarım Bakanı'na döndü: “Sirius Daly?”


“Evet Majesteleri…” 


“Sınır Bölgesi'nin yiyecek stokları düşükse Uzun Şarkı Bölgesi’nden biraz alabilirsin. Bunun için yeterince beton gemimiz var. Dediğimi anladın mı?”


“Emredersiniz Majesteleri!”


“Karl Van Bate!”


İnşaat Bakanı hemen cevap verdi: “Majesteleri, hem maden hem de fırın alanlarının jeolojik durumunu dikkatlice kontrol edeceğim.”


“Güzel...” diyen Roland gülümsedi: “O halde sıradaki bakan!”


...


Bu kez, tüm görevliler kralın kararlılığını gördükleri ve görevleri tereddüt etmeden kabul ettikleri için tüm sorunlar kolayca çözülebilmişti.


Görevleri yetkililere verdikten sonra artık keşfe kimin gideceğine karar verme zamanı gelmişti.


Pasha'nın sesi yine herkesin kafasında yankılanmıştı. Yetkililerin çoğu yine korkmuş ancak Roland'ın dokunaçlı canavarla sakince konuştuğunu gördükleri anda biraz sakinleşmişler ve panik içinde salondan kaçmamışlardı.


Majestelerine Taquila cadılarıyla çalışma sözü verdikleri için, şu anda yapmaları gereken tek şeyin kendilerini yerlerinde oturmaya zorlamak ve kafalarının içindeki sesi dinlemek olduğunu düşünüyorlardı. Dokunaçlı canavarı görmemek için hepsi gözlerini kapatmış ve düşüncelere dalmışlar gibi başlarını eğmişlerdi. Duydukları ses, bir kadın sesi yerine cehennemden gelen kötü bir fısıltıymış gibi davranıyorlardı.


Onları gören Roland, gülse mi ağlasa mı bilemedi.


Edith, ışık perdesine bakmaya cesaret edebilen tek görevliydi.


Bazen, Roland'ın yaptığı gibi Taquila'nın kıdemli cadıları ile konuşmaya bile çalışmıştı.


Rakibi tarafından gölgelenmek istemeyen Barov, birkaç kez öne çıkmayı başarmıştı. Ancak sonunda hiçbir şey söyleyememişti.


Roland bunu yapmasını bekliyordu. Bu yüzden Belediye Binası yetkililerinin konuşmaya yoğun şekilde katılmasını önlemeyi planlamıştı.


Sonunda Taquila cadıları, Cadı Birliği ile birlikte çalışmak üzere 50 Tanrı'nın Cezalandırma cadısı göndermeyi kabul etti. Bu cadılar keşif için ana kuvveti oluşturuyordu. Birinci Ordu, Brian'ın komutanı olduğu 500 askerden oluşan bir grubu bu keşfe katılmaları için gönderecekti.


Şehirde kalan birlikler geçici olarak Carter'a teslim edilecek ve sınırda şeytani canavarlara karşı savaşmaya devam edecekti.


Her iki taraf da bu düzenlemeler üzerinde anlaşmış görünüyordu. Roland toplantıyı tam bitirmek üzereyken Edith aniden elini kaldırdı: “Majesteleri, Birinci Ordu askerleriyle birlikte Kar Dağı keşif ekibine katılmak için başvuruda bulunmak istiyorum.”


Barov burun kıvırdı: “Hadi canım! Sen cadı ya da asker değilsin. Durduk yere Majesteleri’nin planını bozma!”


Barov’a karşı ısrarını sürdürdü Edith: “Eskiden bir şövalye taburunda eskrim koçu olarak görev yapıyordum. Şeytani canavarlar da dâhil olmak üzere rakiplerimin her birini beş turda yendim. Kendimi koruyabilirim.”


Roland merakla sordu: “Bu isteğinin sebebi nedir?” Edith cevapladı: “Tanrı İradesi Savaşı yaklaşıyor. Ancak burada oturan görevlilerden hiç kimse şeytanların veya yer altı yaratıklarının neye benzediğini bilmiyor. Yaklaşan savaşta rakiplerimiz hakkında hiçbir şey bilmediğimiz için korkarım ki Belediye Binası, Majesteleri’nin beklentilerini karşılamayacak. İçimizden birinin şeytanlar ile Birinci Ordu savaşacağından dolayı kendi departmanının savaşla ilgili şeylere karışmayacağını düşündüğünü biliyorum. Ama savaş başladığında, İnşaat Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı gibi tüm departmanlar savaş alanının ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalacak. Bu durum kaçınılmaz olduğundan, Belediye Binası'nda harika bir iş çıkarabilmemiz için düşmanlarımızı da iyi tanımamız gerektiğini düşünüyorum.”


“Sen...” diyen Belediye Binası yöneticisi karşılık vermek istemişti ama ne söyleyeceğini bilmiyordu.


Roland, söylediklerinin kulağa biraz agresif gelmesinin yanında oldukça ilginç olduğunu düşünerek gülümsemekten kendini alamadı. Ayrıca dediklerinden ilham alarak savaş sırasında yalnızca cephe hattında veya yakınında bulunan şehirlerde çalışan memurların terfiine izin veren oldukça işlevsel yeni bir kanun koyabileceğini düşündü. Bu şekilde, Belediye Binası yetkililerinin bu ölümcül savaşın önemini asla küçümsemeyeceğini veya savaş sırasında gerçekçi olmayan bazı hükümet kararları vermeyeceğini garanti edebilirdi.


Ayrıca, savaş deneyimi sahibi olduğu için Edith’in Birinci Ordu hareketine katılmasına izin vermenin doğru olacağına inanıyordu.


Kuzey Bölgesi’nin İncisi'ne başını salladı.


“Pekâlâ, lütfen gidip keşif için hazırlanmaya başla.”


“Emredersiniz Majesteleri…” diyen Edith kulaklarının yanında asılı duran saçlarını düzeltti ve gülümseyerek eğildi.


...

Roland be… Polat Alemdar mısın be kardeşim? Ne güzel racon kesti başta ama… İşte biz bunları görmek istiyoruz be! Devam!

Edith de kurnazlığını bir kez daha konuşturuyor yalnız… Tamam keşfe katılmış olacak ama aynı anda Majesteleri’nin gözlerine de giriverdi. Barov bu kıskançlıkla çok gidemez gibi geliyor. Sizce nereye gider bu ikili arasındaki husumet, yorumlarınızı bekliyoruz!

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!

 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr