Bölüm 772: Kalıntıların Varışı

avatar
1312 34

Release That Witch - Bölüm 772: Kalıntıların Varışı




Çevirmen: Lodos

Bir Dinleme Mührü'nün yardımıyla Roland, o öğleden sonra Ateş Ülkesi'nde gerçekleşen her şey dâhil olmak üzere son kutsal düello sonucunu da öğrenmişti.


Anında Maggie, Şimşek ve Nana'yı ofisine çağırdı.


“Demirkum Şehri'nde tedavinize ihtiyacı olan ağır yaralı bir cadı var.” diyen Roland üç enerjik kıza baktı. Hayır, iki enerjik bir de kendine çeki düzen vermiş bir kıza… Sonra tekrar söze girdi: “Bu gece hazırlanın ve yarın çıkın. Yarın akşam Mağlup Ejder Sırtı’na bir sonraki gün de Demirkum Şehri'ne vardığınız sürece acele etmenize gerek yok. Ashes sizi almak için orada olacak.”


“İkimizin de gitmesi gerekiyor mu?” diye soran Şimşek, Maggie ve kendisini gösteriyordu.


“Evet. Siz beraber olduğunuzda kendimi daha iyi hissediyorum.” dedi Roland başını sallayarak: “Ayrıca Nana'yı sırtına bağlarken Maggie'ye yardım edilmesi gerekiyor, değil mi? Sıkı giyinmeyi unutmayın. Dondurucu soğuk bir havada uçmak zor olur.”


Nana elinde olmadan pencereden düşen kara baktı ve titredi.


“Anlaşıldı. Söz veriyorum Nana zamanında teslim edilecek!” dedi Maggie elini kaldırarak…


“Uçmak bir sorun değil…” diyen Şimşek suratını asmıştı: “Ama eğer Kar Dağı’nı keşfetmeye başlamak istiyorsanız lütfen ben geri gelene kadar bekleyin Majesteleri… Bunu kaçırmak beni gözyaşlarına boğar.”


“Harika bir kâşifin ağladığı bir an… Kesinlikle görülmeye değer bir sahne olmalı…” diye düşündü Şimşek’in yüzündeki ciddi ifadeye bakan Roland. Elinde olmadan hafifçe kıkırdadı. Kar Dağı’nda bir kalıntı olma olasılığı hakkındaki haber yayıldığından beri Şimşek’in dört gözle beklediğini biliyordu: “Elbette hepiniz keşif gezisinin önemli üyelerisiniz. Sizi temin ederim.”


“O zaman tamamdır.” diyen Şimşek rahatlayarak göğsüne vurdu: “Bize güvenebilirsiniz. Yaralı kız kardeşimizi iyileştireceğiz.”


“Yol boyunca diğer kum ulusu halkıyla da ilgilenebilirsiniz. Ama çok uzun süre kalmayın.” diyerek devam etti Roland: “Nana büyülü gücünü tükettiği gün geri dönmelisiniz ve geri dönerken de aynı yolu kullanmalısınız. Anladınız mı?”


Taquila'dan kurtulanların taşınması sona erdiğinde Karlı Dağ’a bir keşif gezisi yapılmalıydı. Ancak Nana Neverwinter'da olmadan cadıları aceleyle o bilinmeyen bölgeye göndermeye cesaret edemiyordu Roland.


“Emredersiniz Majesteleri!”


“Peki Majesteleri!”


“Anlaşıldı!”


Üçü böylece aynı anda cevap vermişti.


Onlar gittikten sonra Roland sandalyesine yaslandı ve rahat bir nefes aldı.


Bülbül başını Roland'ın arkasından uzattı: “Bu, Aşırıgüney Bölgesi’ni başarıyla ele geçirdiğin anlamına mı geliyor?” diye sordu


Roland gülümsedi: “Sadece ilk adımı attığımızı söyleyebilirim. Daha hala yapılacak çok şey var.”


Çöl Görevi bir aydan fazla süren çatışmalardan sonra nihayet geçici bir ateşkes halini almıştı.


Ama ne yazık ki bu ateşkesi takip edecek olan göç hareketleri epey zorlu bir görev olacaktı.


Roland, masasının köşesindeki haritayı alıp önüne açtı. Gözleri, Gökhisar’ın Güney Bölgesi’ne indi. Demir Balta sefer için yola çıkmadan önce ona kum ulusu halkına yeni bir vaha sunma planını söylemişti. Tercih edilen yer lordunu ve halkının çoğunu kaybetmiş olan sınır bölgesi olacaktı. Timothy ve Garcia tarafından başlatılan iç savaşlarla art arda darbeler almıştı bu bölge… Berrak Su Limanı ve Kartal Şehri gibi ana şehirler harabeye dönmüş, çevredeki küçük kasabalar ve tarım arazileri de tahrip edilmişti.


Neverwinter'a akan mültecilerden sonra da Güney Bölgesi ıssız ve çorak bir arazi haline gelmişti. Roland o arazileri mahvolmaya bırakmak yerine kum ulusunun onları almasına karar vermişti. Çöl ve yeşil arazi arasındaki kavşaklardan başlayabilirler ve Berrak Su Limanı'nı kademeli olarak yeniden inşa edebilirlerdi.


Bu sayede Karasu’yu çıkaran işçiler Berrak Su Limanı'ndan başlayıp deniz yoluyla çölün güney noktasına ulaşabilirlerdi. Demir Balta’nın raporuna göre yeraltındaki Styx Nehirlerinin çoğu Ateş Ülkesi’nin güneyinde, çoğunlukla Sonsuz Pelerin’in altında yer alıyordu. Bu alanda Karasu kolları zemine ve kıyı şeridine yakın şekilde akıyordu. Tehlikeli kara yoluna kıyasla kıyı şeridi boyunca ilerlemek çok daha güvenliydi. Neverwinter'ın mevcut teknoloji seviyesi göz önüne alındığında kıyı şeridi şüphesiz tercih edilecek olan kullanım yeriydi.


Tüm bunların Aşırıgüney Bölgesi’nde yürürlüğe girmesi biraz zaman alacaktı. Haberi duyan klanlar Güney Bölgesi'ne hemen gitmeyebilirlerdi. Ama ne olursa olsun bir vahanın cazibesi, kum ulusu halkı için karşı konulamaz bir etkendi. Başlangıçta oraya sadece birkaç klan taşınsa bile sonradan daha fazlası takip edecek ve nihayetinde Roland'ın halkı haline geleceklerdi.


Bu sayede Roland yalnızca büyük bir işgücü kazanarak toprağın boşa gitmesini engellemekle kalmayacak aynı zamanda yeniden canlanan bölge sayesinde iç kesimlerde dolaşan gezgin haydutları da durduracaktı. Bu, Roland'ın çölde çalışmak için büyük bir insan gücüne ihtiyaç duymamasını ve Güney Bölgesi'nde yaşamak isteyen kişilerin de bir mesken bulmasını sağlıyordu.


Elbette gizli tehlikeler de vardı.


Problemlerden biri kendi halkını Mojin Klanı’nın Demirkum halkıyla kaynaştırmak olabilirdi.


Ama yine de Roland çok endişelenmiyordu bundan dolayı…


Uyandırılmamış demokrasiyi bir kenara bırakırsak bu dünyanın dinleri yeterince düşündürücüydü. Kişilerin çok dindar olmasını gerektirmiyorlardı. Daha çok saf bir doğaya tapınma gibiydi… Her iki ülke de aynı dili kullanıyordu. Kum ulusunun yaşam tarzı ve gelenekleri de özel bir kültürden çok daha çok çöle uyum sağlamak idi. Demir Balta ve Yankı buna mükemmel örneklerdi. İkisi de Sınır Kasabası'na kadar dolaşmışlar ve çok fazla zorluk çekmeden iyi uyum sağlamışlardı.


Kolluk kuvvetleri katı olduğu, cezalar ve ödüller de adil olduğu sürece Roland, Mojin Klanı’nın Demirkum halkından kalifiye işçiler olacağına inanıyordu.


Bir isyan olması durumunda Güney Bölgesi'nde ve Mağlup Ejder Sırtı'nda konuşlanmış olan Birinci Ordu ise hayli hayli yeterli olacaktı.


Roland'ın ilgilendiği en acil konu Demir Balta’nın bahsettiği cadılara saldıran o melez şeytani canavarları takip etmekti. Hatırladığı şey doğruysa Aşırıgüney Bölgesi’nin çölleşmesine kaçınılmaz bir kaza neden olmuştu. Coğrafi olarak konuşursak anakaraya komşu olan bu sivri toprak parçası Gökhisar’dan uzak değildi. Böylesine ani bir değişimin gerçekleşmesi pek olası değildi yani… Ama ne yazık ki şu an için Aşırıgüney Bölgesi’ni keşfetmek konusunda çok yetersizdi Roland. Bu yüzden bu ikilemi geçici olarak görmezden gelmek zorunda kalacaklardı.


Şeytani melezin yaptığı şey akıl almaz olsa da o anormal yaşam biçiminin bir miktar zekâya sahip olduğu belliydi. Roland bunu kendi deneyimlerinden öğrenmişti. Peki, riske rağmen o canavarı cadılara saldırmaya iten şey neydi? Ülkenin iç kısmındaki şeytani canavarların tanrıların kalıntılarının etkisi altındaki insan şehirlerini kuşatmış oldukları düşünüldüğünde Dört Kanatlı Kartal’ın belli ki başka bir nedenden dolayı cadılara saldırdığı sonucuna varılıyordu.


Roland bu meseleyi ciddi şekilde düşünüyordu ki kapıyı çalan Wendy ve Phyllis içeri girdiler: “Majesteleri… Taquila'dan gönderilen son tesis grubu yakında Üçüncü Sınır Şehri’ne varacak. Pasha sizi onunla yeraltında buluşmaya davet ediyor.”


“Sonunda geldiler.” diye düşünen Roland bu haberi duyunca heyecanlanmıştı. Sözde Üçüncü Sınır Şehri, aslında Geçilmez Sıradağları'nın altında inşa edilmiş bir yeraltı sığınağıydı. Burası bir şehre benziyordu ve aslında gizli bir kale olarak hizmet ediyordu. Son tesis grubu denilenler ise; Tanrı İntikamı Aleti ve tanrı kalıntılarıydı. Neverwinter'da konuşlanmış olan Birinci Ordu, güvenli bir şekilde varmalarını sağlamak için onlara eşlik ediyordu.


“Ya şeytani canavarlar? Herhangi bir hareket?”


“Şu an için büyük bir toplanma belirtisi yok.”


“Öyle mi?” diye soran Roland ayağa kalktı: “Hadi başlayalım o zaman!”


...

Sonunda geldi ha Taquila cadıları? Şu Roland ile Pasha arasındaki görüşme baya merak uyandırıyor. Neler olacağını hep birlikte göreceğiz.

Şu anda bir dönüm noktasındayız diyebiliriz aslında bir nevi… Çölde ilk adım atıldı, Taquila cadıları geldi. İşler nasıl ilerleyecek gerçekten çok heyecan verici! Okumaya devam dostlar!

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!

 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44325 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr