Bölüm 766: Lorgar’a Karşı Ashes!

avatar
1231 40

Release That Witch - Bölüm 766: Lorgar’a Karşı Ashes!




Çevirmen: Lodos

Osha Klanı ile Vahşi Ateş Klanı arasındaki kutsal düello planlandığı gibi başlamak üzereydi.


Ateş Ülkesi hiç bugünkü kadar canlı olmamıştı. Seyirciler neredeyse yüksek platformun etrafını tamamen sarmıştı.


Osha bugünlerde çoktan popüler ikinci en güçlü klan olmuştu. Üç Tanrı'ya karşı çıkmadıkları sürece her ihtiyaçları ile dikkatlice ilgileniliyordu.


Kalabalığın tezahüratları altında Ashes yavaşça platformda yürüyordu. Mojin Klanı’nın kum ulusu insanları gerçek savaşçılara saygı duyuyordu ve Ashes’ın geçen ayki performansı da herkesin saygısını kazanmıştı.


Hatta bazıları ona ‘kuzey krallığının en güçlü dövüşçüsü’ bile diyordu.


Bu nedenle bu savaş kuzey krallığının en güçlüsü ile Aşırıgüney Bölgesi'nin en güçlüsü arasındaki savaş olarak görülüyordu.


Ashes bu sefer de her zamanki gibi giyinmişti. Uzun saçları atkuyruğu şeklinde bağlıydı ve belinden aşağı sarkıyordu. Zırhsız siyah bir elbise giyiyordu ve silah taşımıyordu.


Ama bu, kibirli olduğu için değildi.


Vahşi Ateş Klanı’nın ‘silahsız dövüş’ talebi, Thuram'ın söylediklerine göre; herhangi bir silah, zırh veya Tanrı Gözü’nün İntikamı taşları da dâhil olmak üzere diğer destekleyici unsurların olmadığı bir dövüş anlamına geliyordu. Açıktı ki; olağanüstünün savaş gücünü istemeden zayıflatacağından dolayı Tanrı Taşları’nı yasaklamak Lorgar'a bir dereceye kadar yardımcı olacaktı. Ama Ashes bunun bir tesadüf olduğuna inanıyordu. Çünkü daha geçen ay bu insanların cadı güçlerinin sınıflandırılmasının farkında olmadıklarını öğrenmişti. Bir cadı uyanış yaşadığı müddetçe bir İlahi Hanım olarak kabul ediliyordu. Ama bu insanlar en özel cadı türünü bilmiyorlardı: Olağanüstüler.


Rakip muhtemelen sadece iyi bir dövüş istiyordu.


Vahşi Ateş Klanı’ndan Prenses Lorgar'ın yeteneğinin yakın dövüş tipine ait olduğunu göz önünde bulundurduktan sonra bu talebi kabul etmişti Ashes. Bu bilgi sadece Thuram'ın açıklamasından gelmiyordu. Aynı zamanda diğer birçok kaynaktan da onaylanmıştı. İlahi Hanım Lorgar'ın yeteneği sıradan insanların çok ötesinde bir güç ve çeviklik elde edebile bir canavara dönüşmekti. Yani hemen hemen Maggie'nin becerisine benziyordu. Bu Ashes’ı son derece heyecanlandırmıştı. Kim daha güçlüydü? Dönüşmüş bir cadı mı yoksa bir olağanüstü mü?


Eğer karşısında Anna gibi bir rakip olsaydı Ashes düelloyu asla kabul etmezdi.


Öngörülemez siyah alevler hem savunma hem de saldırı için kullanılabilirdi. Bu yüzden onunla savaşmanın bir yolu yoktu. Tanrı Taşı'nın koruması olmadan ona on metreden fazla yaklaşmak neredeyse imkânsız olurdu.


Öte yandan böylesi eşit bir mücadele Ashes için de faydalı olacaktı.


‘Aşkın’ denen kavramı öğrendiğinden beri her zaman yeteneğini geliştirmeyi düşünmüştü.


Agatha'ya göre bir Aşkın olmak, günlük pratik ve sürekli olarak güçlü rakiplerle savaşmayı gerektiriyordu. Ancak bu şekilde hayat ve memat çizgisinde atılan adımlarla yüksek evrim elde edilebilirdi.


Ashes’ın rakibinin talebini kabul etmesine neden olan ana sebep buydu.


O anda kapüşonlu pelerin giyen bir kadın hızla platforma atlayarak Ashes'e doğru ilerlerken kalabalıktan ani bir tezahürat patlamıştı. İçlerindeki en güçlü olan kişi o olduğu için kum ulusunun ona tezahüratı biraz daha yüksek sesle çınlamıştı. Vahşi Ateş Klanı’nın İlahi Hanım’ı Lorgar idi o… Ashes’ın bugün yüzleşeceği rakibi…


“Ashes sen misin?” diye soran Lorgar kapüşonunu çıkardı başından… Kırmızı kıvırcık saçları ve bir çift uzun tüylü kulağı görünmüştü.


Ashes şaşkına dönmüştü: “Bunlar… Köpek kulakları mı?” deyiverdi.


“Kurt kulakları!” diye onu düzelten Lorgar’ın anında yüzü kızarmıştı.


“Ah… Ayakkabı giymiyorsun? Yer çok sıcak değil mi?” diyen Ashes rakibinin yalın ayaklarına baktı. 0


“Mojinler asla sıcak kumdan korkmaz.” diyen Lorgar, pelerinini çıkarırken parmaklarının ucunda durdu. Arkasında kabarık bir kuyruk ortaya çıkmıştı.


Yüz ifadesinden epey sıcakladığı anlaşılıyordu Lorgar’ın… Ashes omuzlarını silkti: “Dönüşümünü her zaman sürdürerek büyü gücünün tüketimine alışıyorsun demek… Pratik yapmak için iyi bir yol gerçekten de…”


“Ne dediğini anlamıyorum.” diyen Lorgar kuyruğunu salladı: “Bu, bana Üç Tanrı tarafından verilen bu yeteneğin bedeli… Bir tür pratik falan yok. İnsan şekline geri dönmenin bir yolu da yok. Yani sadece yarı insan ve yarı canavar olarak yaşayabilirim.”


“Demek mesele buymuş…” diye içinden geçiren Ashes meseleyi çakmıştı. Görünüşünü ifşa etmek istemediği için bu kadar sıcak bir yerde bile bir pelerin giymek zorundaydı Lorgar. Sahneye çıktığında hayvan şeklinin görünmesi de herkesin onun savaşa girdiği için bu şekle dönüştüğünü düşünmesini sağlayacaktı.


Yani canavar diye verilen istihbarat… Aslında bir kurt muydu?


Lorgar'ı cezbetmek ve onun dikkatini dağıtmak için bir kemik kullansa mı kullanmasa mı emin olamamıştı Ashes…


En azından Maggie’de bu son derece etkili olurdu.


“Neye gülüyorsun?” diye soran Lorgar kaşlarını çattı: “Beni küçümsüyor musun yoksa?”


“Yok, bir şey yok.” diyen Ashes gülümsemesini bastırdı: “Sadece komik bir arkadaşım geldi aklıma… Madem hazırsın. O halde başlayalım.”


“Ben de böyle düşünüyordum.” diyen Lorgar iki elini kaldırdı ve pürüzsüz olan kadın kolları bir çift kalın kurt pençesine dönüştü: “Baba! Lütfen gongu çal!”


“Bu… İradesi yoluyla kısmi hayvanlaşma mı?” diye düşünen Ashes kaşlarını kaldırdı. Lorgar her ne kadar büyülü gücün gizemlerinden habersiz olsa da yine de gücünü kontrol edebiliyor ve doğru şekilde kullanabiliyordu. Bu Maggie için bile zordu. O sadece tehlikeli durumlarda bunu yapabiliyordu.


Vahşi Ateş şefi sertçe gonga vurduğu esnada Lorgar kendisini iki ayağıyla itti ve Ashes’a doğru hamle yaptı.


Kurt kızın hızı oldukça hızlıydı. Ama Ashes’ın gözünde yine de sıradan insanlardan çok farklı değildi. Hatta rakibin iniş pozisyonunun nerede olacağını bile belirleyebilir ve böylece önceden kendi hücum pozisyonunu hazırlayabilirdi.


Ama böyle yapmadı.


Lorgar’ın tam gücünü kullanmadığı çok belliydi. Bunun yerine Ashes’ın gücünü böyle bir hareketle test etmeyi planlamıştı. Bu yüzden Ashes tamamen dönüşmedikçe kendisini yenme şansı olmadığını anlamasını sağlamak için ona karşı çıkmaya karar verdi.


Ellerini uzattı ve kurt kızın pençelerini kıskaç gibi sıkıca kavradı. Sonra vücudunu çevirdi ve rakibinin ivmesini kullanarak onu omuzlarının üzerine kaldırdıktan sonra sertçe yere çarptı.


Bu olağanüstülüğün bir avantajıydı işte… Kısmi hayvanlaşma, Lorgar için yalnızca kısmen güçlenmek anlamına geliyordu. Ancak Ashes'e gelince… Onun her bir parmağı, her bir tendonu her zaman güçlüydü. Büyülü gücü vücudunu her gün sürekli olarak güçlendirirdi ve Ashes ne zaman olursa olsun vücudunun her zaman güçle dalgalandığını hissederdi.


Aşağıya doğru bir yumruk atan Ashes, Lorgar'ın az önce yatmakta olduğu yeri parçaladı. Lorgar ise tam yumruğun geldiğini görünce kaçınmak için yuvarlanmıştı. Ellerini baş aşağı koyarak dizlerini büktü ve Ashes’a doğru bir tekme savurdu.


Ancak herhangi bir yetişkinin iç organlarının yırtılmasına neden olabilecek bu tekme Ashes tarafından tek elle yakalanmıştı. Lorgar'ın baldırını sıkan Ashes neredeyse kıracaktı bacağı… O anda kurt kız içinde bulunduğu tehlikeyi bu acıyla fark etmiş ve diğer ayağıyla Ashes’ın kafasına tekme atarken aynı zamanda bacağını da bir kurt bacağına çevirmişti!


Ashes parmaklarını gevşeterek üstüne gelen bu saldırıdan kaçmak için eğildi. Lorgar sonunda kurtulmuştu. Ashes’ı test etmeye devam etmek için cesaret edemiyordu daha fazla… Bu yüzden diğer bacağını da bir kurt bacağına çevirdi. Artık dört ana organının dördü de hayvanlaşmıştı. Bu sadece onun boyunu biraz arttırmakla kalmamış aynı zamanda onu hız ve güç bakımından da iyileştirmişti.


Ama Ashes için rakibinin durumunda çok bir gelişme de yoktu. Vücudunun hayvanlaşmamış herhangi bir parçası direkt olarak zayıf nokta örneği idi.


Örneğin baş ve karın…


Olağanüstü Ashes, şiddetli iki yumruk atarak Lorgar’ı saldırıları durdurmak için iki pençesini de kullanmaya zorlamıştı. Sonra sırıttı ve kurt kız daha ne olduğunu anlayamadan kendi alnıyla rakibinin alnına sertçe geçirdi.


“Huh!”


Prenses Lorgar, gözyaşları ve kanın aynı anda aktığı sırada elinde olmadan acı verici bir çığlık attı. Ashes’ın büyük darbesi burnuna gelmişti. Yoğun acı nedeniyle de gözlerini kapatmak zorunda kalmıştı.


Arkasını dönen Ashes, Lorgar'ın yumuşak karnını tekmeleyerek onu havaya uçurdu!


...

Savaş devam ediyor. Baya da heyecanlı ve güzel bir savaş oluyor doğrusu… Ashes üstünlük sağlamış durumda ama bizce Lorgar’ın bir iki numarası daha vardır… Bakalım neler olacak, okumaya devam!

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!


 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr