Bölüm 760: Ateş Ülkesi

avatar
1434 37

Release That Witch - Bölüm 760: Ateş Ülkesi





Çevirmen: Lodos

Alevler devasa ağaçlar gibi yerden fışkırıyordu. Alevlerin uçları dallar, kalın dumanlar ise yapraklardı. Bu ‘ağaçlar’ geniş bir siyah gölgelik oluşturacak şekilde birbirine bağlıydı.


Thuram bu ateşli ağaçların altında yürürken etrafındaki sıcaklığın sürekli yükseldiğini hissediyordu. Alnından bezelye büyüklüğünde ter boncukları fışkırırken sırtının tamamının çoktan terden yapış yapış olduğunu duyumsadı. Burası dışarıdaki soğuk çölden ayrı bir dünyaydı. Çünkü Şeytan Ayları’nın soğuk rüzgârlarının toprak ananın çekirdek bölgesine girme yolu yoktu.


“Bu yüzden Ateş Ülkesi deniyor.” diyen altın saçlı İlahi Hanım merakla etrafına bakıyordu: “Aşırıgüney Bölgesi’nde bu kadar ilgi çekici bir yer olacağını hiç düşünmemiştim.”


Bir hafta boyunca Demir Balta’nın ekip üyeleriyle haşır neşir olan Thuram, onları biraz tanımaya başlamıştı. Örneğin şimdi konuşan İlahi Hanım’ın adı Andrea idi. Okçuluktaki mükemmelliği Kum Ulusu’ndaki en usta okçudan bile bambaşka bir seviyedeydi. Yüce Leydi Ashes ile beraber kutsal düelloya katılacağından şüphe yoktu.


“İlgi çekici mi?” diye soran Ashes dudaklarını büzdü: “Bu yerin sıradan bir insanın sadece iki gün sonra pişmiş yemeğe dönüştüğü bir tencere gibi olduğunu hissediyorum.”


“Bu tür şeyler söylemene şaşırmadım.” diyen Andrea omuzlarını silkti: “Zevki ve tarzı olmayan biri doğal olarak buradaki ortamın kıymetini anlayamaz.”


“Havlunu mu kaybettin yoksa? Üzerinde o kadar ter varken hiç şık görünmüyorsun.”


“Git başımdan!”


Thuram, Leydi Andrea’ya biraz daha yakın hissediyordu kendisini… Ona göre Aşırıgüney Bölgesi’ndeki en güzel yer Mojin Klanı’nın yaşadığı ve çoğaldığı Gümüş Akım Vahası değildi. Aksine alev püskürten Ateş Ülkesi ve Sonsuz Pelerin idi. Buralar tehlikelerle dolu olsa da aynı zamanda büyük bir gücü sembolize ediyorlardı, tanrıların yaşam alanlarıydı ve bu nedenle de Demirkum halkının inancının kaynağıydı. Bu yerlerden ilki olan Ateş Ülkesi statü ve güç uğruna mücadele etmek için kullanılıyordu. Aynı zamanda klanların cesaretlerini ve Toprak Ana'ya olan kararlılıklarını sergiledikleri yerdi. İkincisi yani Sonsuz Pelerin ise klan halkını kutsamak ve çölde yeni vahalar oluşabilmesi için Gümüş Akım'a daha fazla kan enjekte etmek umuduyla deniz tanrısına adaklar sunmak için kullanılıyordu.


Ateş Ülkesi’nin arazisi ortadan hafif yukarı doğru bir çıkıntıyla aşağıya doğru oyulmuştu. Şekli ters çevrilmiş bir havza gibiydi ve boyut olarak birkaç Demirkum Şehri'ni içinde barındırabilirdi. Sürekli harlanan alevler, çevredeki kumun sertleşmesine ve sağlamlaşmasına neden olmuştu. Öyle ki bu kumlar üzerinde yürümek taş tuğlalarla döşenmiş bir saraya giriyormuş gibi hissettiriyordu.


Geniş ve sağlam kaldırımın her iki yanında karanlık uçurum ve boşluklar vardı. Yeraltı ateşi bu bacalardan fışkırıyor ve sürekli olarak toprağı pişiriyordu. En şaşırtıcı şey renklerdi. Herhangi bir Demirkum insanı bile bu kutsal toprağa ilk kez girdiğinde muhteşem tonlardan etkilenirdi. Her iki taraftaki parmaklıklar, uçurumlardan başlayarak yüzeye yaklaştıkça koyulaşan, kıpkırmızı bir parıltının değişen tonlarını sergiliyordu. Bu renk çeşitliliği, parlak kırmızı olduktan sonra soğumaya geçene kadar yakılan bir karbon taşına benziyordu.


Bununla birlikte parmaklıklar yüzeye ulaştığı anda renk aniden parlak bir yeşile dönüşüyordu. Öyle ki kum, ışıltılı bir yeşim taşı tabakasıyla kaplanmış gibiydi. Çakılların erimesi ve yeniden kristalleşmesi ile oluşan cam benzeri gövdeler alevlerin altında göz kamaştırıcı bir parıltı yansıtıyordu.


Üzerinde elbette buranın zamansız motifi vardı: Turuncu-kırmızı alevler… Havzadan bir düzine alev sütunu fışkırıyor ve Ateş Ülkesi’nin en önemli yeri olan merkez bölgedeki yüksek platformu çevreliyordu: Kutsal düello alanı… Sanki yeni bir meydan okuyucunun gelişini memnuniyetle karşılarmış gibiydi.


Burada kırmızı ve yeşilin tonları birbirine karışmıştı ve yeraltı karasuları ile uzaktaki altın kum tepeleri sayesinde daha da tamamlanmıştı. İlk bakışta çölün tüm renkleri bu yerde toplanmış gibiydi. Şeytan Ayları olmasaydı gökyüzündeki yoğun dumanın içinden geçen güneş ışınları bile görülebilirdi. Sadece alevlerle kükreyen su altındaki Sonsuz Pelerin, bu olağanüstü manzarayla kıyaslanabilirdi.


“Buranın gerçekten güzel olduğuna katılıyorum… Ama savaş olmasa ve kan dökülmese daha da iyi olurdu.” dedi Thuram'ın yeni sahibi olan Osha prensesi Drow Silvermoon: “Majesteleri Roland'ın dediği gibi… Sadece manzaralı bir yer olarak kalsaydı ünlü bir… Ee…”


“Milli doğa parkı mı?” diye söze karıştı başka bir küçük İlahi Hanım olan Sinekkuşu…


“Evet. Majesteleri karlı dağın arkasındaki Şeytan Kasabası’nı gördükten sonra böyle demişti.”


“Benim gibi düşünmek de kesinlikle bir krala yakışır.” diyerek çenesini kaldırdı Andrea.


“Hadi ama… Majesteleri’nin bahsettiği yeri hiç gördün mü?” diye alay etti Ashes.


“Görüp görmememin bir önemi yok çünkü iyi bir hayal gücüm var. Onun sözlerine dayanarak eminim ki muhteşem bir manzaraya sahip bir yerdir. Elbette sınırlı deneyime sahip bir kişi anlamaz.”


“Hey!”


Demir Balta veya İlahi Hanımlar konuştukları zaman farkında olmadan Gökhisar Kralı'nın adını çok sık anıyorlardı. Thuram, Roland Wimbledon'un tam olarak ne tür bir insan olduğunu, Demirkum halkının ve İlahi Hanımların ona nasıl bu kadar güvendiğini çok merak ediyordu. Özellikle de İlahi Hanımların… Bir keresinde seyahat eden bir tüccardan Mojin Klanı tarafından saygı duyulan İlahi Hanımların aslında dört krallıkta Kilise tarafından avlanan kötü figürler olduğu yorumunu duymuştu. Ama şimdi de yanındaki bu insanların kral hakkındaki konuşma biçimlerine bakılırsa işler tüccarın söylediğinden oldukça farklıydı.


Grup platforma tırmandığında kendilerini bekleyen Kesik Kemik klanının savaşçıları tıslama sesleri çıkarmaya başlamışlardı. Diğer klanlar da küçümser bakışlar atıyorlardı. Demirkum Şehri'nin gürleyen gücünün onları büyük ölçüde korkuttuğuna şüphe yoktu. Daha sonradan Thuram, Demir Kırbaç Klanı’nın şefi Rubaka'nın, onun soyunun ve adamlarının yaşadığı Taş Kale'nin patlamaların ortasında çökerek yok olduğunu öğrenmişti. Böylece altı büyük klan bir anda beş olmuştu. Bu kayıp da uzun süreliğine telafi edilemezdi.


İntikam, Demirkum halkının kimliğinin değiştirilemez bir parçasıydı. Demir Kırbaç Klanı ve Osha Klanı arasındaki kan davası da bir sır değildi. Ve farklı bir klanın hiçbir savaşçısı da daha önce Demirkum Şehri'ni işgal etmemiş olduğundan dolayı Drow Silvermoon'un intikam planı kusursuz görünüyordu. Bu sayede diğer klanlar bunu sadece şok ve korku içinde izleyebilir ve mümkün olduğunca kayıtsız kalabilirlerdi.


Bilmedikleri şey; bu sefer Osha Klanı’nın hedefinin herkesin hayal gücünü aştığıydı. Thuram şöyle düşünüyordu: “Kesik Kemik Klanı yalnızca başlangıç… Mevcut klanların her biri er ya da geç bir düelloya davet edilecek. Ya ellerinden gelenin en iyisini yapacaklar ya da Drow Silvermoon tarafından ezilecekler.”


Düellonun hakemi olarak görev yapan Yükselen Alev Klanı’nın şefi, seyircilerin önüne yürüdü ve: “Osha'nın şefi öne çıksın!” diye seslendi.


Derin bir nefes alan Drow bir adım öne çıktı ve: “Benim!” dedi.


Yükselen Alev Klanı’nın şefi sertçe başını salladı ve devam etti: “Harika! Bu, kutsal bir düelloya katıldığınız ilk sefer değil. Bu yüzden kuralları zaten bildiğinizi umuyorum. Kesik Kemik Klanı bu savaşa 22 adam gönderecek. Savaşçılarınız için silah seçmeye başlayabilirsiniz. Üç Tanrı'ya verdiğiniz sözün bozulmaması gerekirken istediğiniz zaman pes etmenize veya teslim olmanıza izin verilir. Aksi takdirde ayakta kalan son kişinin olduğu taraf kazanan ilan edilir ve Demirkum Şehri’ne girme hakkı elde eder. Düello her iki taraf da hazır olduğunda başlayacak.”


...

Bir anda kutsal düelloya gelmemizi beklemiyordum ya… Ama heyecanlandık mı heyecanlandık. Bakalım bizi ve bizimkileri ne tür mücadeleler bekliyor? Seride sıcaklık epey yükseliyor gibi, okumaya devam!

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!

 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44246 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr