Bölüm 735: Medeniyetin Mirası

avatar
1634 39

Release That Witch - Bölüm 735: Medeniyetin Mirası




Çevirmen: Lodos

Roland sonrasında ne olduğunu kolayca tahmin edebilmişti.


Tanrı'nın Cezalandırma Ordusu'nun artık savaş meydanlarında şeytanlarla rekabet etmenin tek yolu olmadığını öğrendikten sonra, kendi türlerinin boş kabuklara dönüşerek yok olmasını istemeyen Taquila kurtulanları, Alice ile aralarında büyük bir çelişkinin yaşanmasına neden olmuş olmalılardı.


Buna bakılırsa Kilise’nin yazılı tarihinde kaydedilen İnanç Savaşları muhtemelen bu anlaşmazlığın gerçek yüzünü örtmek için uydurulmuş bir hikâyeydi.


Bu anlaşmazlığın kökenine gelince, sadece Tanrı'nın Cezalandırma Ordusu'na olan inanç ile Seçilmiş Kişi’ye olan inanç arasındaki farktan kaynaklanmıyordu. O anda Kutsal Birlik’in tüm liderleri, seçimlerin hiçbirinin şeytanlara karşı savaşta zaferlerini garanti edemeyeceği konusunda çok net olmalıydı.


Phyllis'e göre, Starfall Şehri Kraliçesi tarafından Tanrı'nın Cezalandırma Ordusu'nun sonsuz bir uykuda dinlenmesini öneren plan, üçüncü Tanrı İradesi Savaşı'ndan önce gerçekten de 3.000 ila 4.000 güçlü, deneyimli olağanüstü savaşçılar yaratacaktı. Ancak Kutsal Birlik’ten hayatta kalanlar bu planda hayati öneme sahip bir kusur olduğunu fark ettiler. Ruhların kabuklarına uyum sağlamasının uzun bir zamana ihtiyacı olduğu için, bu ordu savaş sırasında kaçınılmaz bir kayıp yaşadığında, Kutsal Birlik’in kısa sürede zayiatların yerini yeni savaşçılarla değiştirmesi imkânsız olurdu. Sonuç olarak, bu ordu yalnızca on yıl boyunca şeytanları engelleyebilirdi. Belki bir şans eseri harap Kutsal Taquila Şehri'ni de geri alabilirdi. Ancak Şafak Ülkesi’nin tamamını asla geri alamazlardı.


Seçilmiş Kişi’yi arama konusuna gelince, başarı şansı son derece düşük olduğu için bunu daha da riskli bir plan olarak düşünmüşlerdi. Ancak bunun faydasını da görmüşlerdi. Birini bulurlarsa, insanlar savaşı çok az bir bedelle kazanabilir ve hatta taş baskıdaki kayıtlara göre tanrılara yaklaşabilirdi.


Kutsal Birlik’ten kurtulanlar için Seçilmiş Kişi’yi aramak, Tanrı'nın Cezalandırma Ordusu bugünü planlarken geleceğe dair kumar oynamak anlamına geliyordu.


“Sonuç ne oldu? Starfall Şehri’ni yendiniz mi?” diye sordu Roland.


“Taquila nihai kazanan değildi. Bu çatışmada kimse kazanan olmayacaktı. Her iki taraf da Aşkınları’nı kaybettiğinde Leydi Eleanor bu iç anlaşmazlığı durdurmak için öne çıktı ve kendisini merkezi taşıyıcıya entegre etti. Onunla birleşen ilk cadı oydu.”


Şaşıran Agatha: “Yani, labirentin enkazında üç şefin hepsi de mi…” diye sordu.


Pasha kederli bir şekilde: “Evet. Kutsal Birlik bu iç mücadelede üç Aşkın'ı da kaybetti. Üç Şef sisteminin de sonu oldu bu… Sonuç olarak labirent kalıntıları Kutsal Birlik’in vazgeçilmez parçası oldu. Her iki taraf da mücadeleyi durdurmaya karar verdi ve daha sonra müzakere yoluyla bir anlaşmaya vardı. Anlaşıldığı üzere, Taquila'dan kurtulanlar büyülü çekirdeği incelemek için harabelerde kaldılar. Starfall Şehri’ndekiler ise Hermes'e gittiler ve orada yeni bir Kutsal Şehir inşa ettiler. Orijinal taşıyıcıların sınırlı sayıda olması nedeniyle de Starfall Şehri’nden kurtulanlar önümüzdeki 100 yıl içinde bize belirli sayıda boş kabuk sunmayı kabul ettiler.”


“Ayrıca Seçilmiş Kişi hakkındaki planda bir atılım yapamazsak veya hiçbir ipucu bulamazsak ruh kutuları ve orijinal taşıyıcılar da dâhil olmak üzere kalıntılardaki tüm araştırma sonuçlarını geri alma hakkına sahip olacaklarını kabul ettik. O zamana kadar Tanrı'nın Cezalandırma savaşçılarıyla birlikte geleceklerini ve anlaşmayı bozarsak bir daha asla uzlaşmayacaklarını iddia ettiler.”


Burada bir şeylerin ters gittiğini fark eden Roland sözünü kesti: “Bekle bir saniye… 100 yıl sonra Kilise size gelmedi, değil mi?”


Bildiklerine göre Taquila cadıları, son birkaç yüz yıldır yeraltında saklanmış ve dünyada hiçbir zaman söz sahibi olmamıştı. Bu arada Kilise’nin tüm Tanrı'nın Cezalandırma savaşçıları da ruhsuzlaştırılmıştı. Savaşçılardaki kusurlara rağmen Kilise hala Taquila cadılarından sayıca üstündü. Ancak labirentin kalıntılarına hiç asker göndermemişti. Roland, Kilise halkının bu anlaşmayı tamamen unutup unutmadığını merak etti.


Pasha iç geçirdi: “Uzun bir süre boyunca Hermes'te neler olup bittiğini ya da labirent kalıntılarının dışında yaşanan herhangi bir olayı bilemedik çünkü orijinal taşıyıcılar güneşe maruz kalamazdı ve ruhlarını yeni bedenlere aktaran cadıların da onlara uyum sağlamak için uzun bir zamana ihtiyaçları vardı. Dışarı çıkabildiğimizde onların yeni düzeni kurarken Leydi Alice'in vasiyetine uymadıklarını keşfettik.”


Agatha dişlerinin arasından: “Bunu biliyordum! Leydi Alice'in asla böyle kurallar yaratmayacağını biliyordum. Tanrı'nın Cezalandırma Ordusu planına kıyasla Kilise’nin yaptığı tek şey cadıların temelini yok etmekti!”


Taquila'dan kurtulanların tümü onunla hemfikirdi.


Roland, sakinleşmelerini bekledi. Ardından konuyu değiştirdi: “Merkezi taşıyıcı nedir? Orijinal taşıyıcılardan farkı var mı?”


Başka bir ses açıklamaya başladı: “Hepsi kabuk… Yeraltı medeniyetinin canlıları son derece hassas oldukları için kabukların içinde yaşamak zorundalardı. Ölümsüzlerdi. Ama kalıntılardaki belgelerde nereden geldiklerine dair detaylı bir bilgiye ulaşamadık. Şu an bildiklerimize göre, orijinal taşıyıcılar en yaygın kabuklar iken, onlara benzeyen merkezi taşıyıcılar ise birçok bilinçsiz anıyı saklar. Bunu yıllardır kullanılan, ancak öz-farkındalığı olmayan orijinal bir taşıyıcı olarak düşünebilirsiniz. Kalıntılarda kalan belgelenmiş deneyim kayıtlarını anlamak için tüm anıları ona entegre etmemiz gerekiyor.” diyen cadının sesi, Pasha ve kızgın cadıya kıyasla yumuşak ve zarifti.


Bu sesi dinleyen Roland’ın aklında uzun, kalın bir örgüsü olan ve bir çift siyah çerçeveli yuvarlak gözlük takan bir akademik kadın görüntüsü oluşmuştu: “Bunu bana açıkladığınız için teşekkür ederim, siz…” dedi.


“Adım Celine Majesteleri… Keşif Topluluğu’nun bir üyesiydim ve Agatha ile çalışıyordum.”


Agatha Roland’a yaklaştı ve kulağına fısıldadı: “Ona pek aşina değilim. Aynı araştırma kulesindeydik ama farklı katlarda çalışıyorduk. Onun sessiz bir kız olduğunu duymuştum ama her seferinde konu büyülü güce geldiğinde hırslanarak tamamen farklı biri gibi davranıyordu.”


Bunu duyan Roland, boğazını temizledi ve ona başka bir soru sordu: “Peki, merkezi taşıyıcıyla birleşen cadılar hala hayatta mı?”


“Pek değil. İç savaşta ciddi şekilde yaralanan düzinelerce cadı dışında, onunla birleşmek için Leydi Eleanor'u takip etmeye gönüllü olan otuz altı kişi daha vardı. Herkes böyle bir canavara dönüşmeye istekli değildi. Fedakârlıkları, sonunda merkezi taşıyıcıyı harekete geçirmişti. Ancak merkezi taşıyıcı maalesef sadece ‘evet’ veya ‘hayır’ cevaplarını verebiliyordu.  Normal bir diyalog yapabilecek kapasiteye henüz ulaşmamıştı.”


Roland bir anda dikkat kesildi: “Herhangi bir soruya evet veya hayır cevabı verebiliyor mu?”


Celine de daha fazla heyecanlanmıştı: “Yalnızca anladığı bir soruyu yanıtlayabiliyor. Sorunuzu ayrıntılarıyla açıklarsanız daha hızlı cevap verir. Büyü özünü onarmamıza veya ayarlamamıza yardımcı oluyor. Temelde Taquila cadılarının iradesinin bir birleşimi… Ne kadar çok cadı onunla birleşirse tepkisi daha hızlı olur. Bizim için Leydi Eleanor'a eşlik etmek, büyülü güç arayışına katkıda bulunmak için yapabileceğimiz son şeydi. “


Bu arada Roland başka bir şey için heyecanlanmıştı. İçinden düşünüyordu: “Bilgi ve geri bildirim mekanizması temel seviyede bir biyo-bilgisayar sistemi gibi, değil mi? Tüm koşulları belirlersem, merkezi taşıyıcı bir denklemi çözebilir veya bazı karmaşık hesaplamaları kendi başına tamamlayabilir mi? Bu şeyi Neverwinter'a getirmek ve orada iyice incelemek istiyorum!”


Böyle bir ricada bulunmanın zamanı olmadığını bilerek bu düşünceleri bir kenara bırakmaya ve gelecekteki müzakerelerde dile getirmeye karar vermişti.


Kadehindeki tüm Karmaşa İçkisi’ni içti ve söze girdi: “Anlıyorum. Şimdi durumunuzla ilgili temel bir anlayışa sahibim, ama hala bir sorum var. Siz, Kilise ve o eski kitaplar defalarca Tanrı İradesi’nden bahsediyorsunuz. Hatta birisinin Hermes Platosu altındaki gizli bir tapınağın en üst katındaki Papa'ya özel gizli bir odada tanrıların varlığını hissedilebildiğini bile duydum. Tanrı İradesi’nin ne olduğunu bana söyleyebilir misiniz?”


...

Olaylar birer birer açığa çıkıyorlar. Seri iyice keyiflenmeye başladı. Bakalım şu Tanrı İradesi de ne? Okumaya devam!

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!

 

 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr