Bölüm 732: İdeal Bir Başlangıç

avatar
1484 39

Release That Witch - Bölüm 732: İdeal Bir Başlangıç




Çevirmen: Lodos

Phyllis onlara bu haberi söylediğinde, salondaki bütün cadılar heyecanlanmıştı.


“Sıradan insanlar Tanrı ile nasıl iletişim kurabilir?” diyen Alethea'nın sesi şaşkınlık ve kuşkuyla doluydu: “Bu konuda yanılıyor olmalısın!”


“Işık demetlerinin onun vücudundan geldiğinden emin misin? Gökhisar’ın Batı Bölgesi’ndeki tüm cadılar da gördüler mi bunu?” diye direkt kilit noktayı sormuştu Celine.


Bu iki soru tam olarak herkesin aklından geçenleri yansıtıyordu.


“Ben bizzat gördüm. Ayrıca onun Anahtarı, Pasha’nın söylediği gereksinimlerden çok daha karmaşık. Beş renkli taş bile onun ışık demetlerinin hepsini kapsayamıyor…” dedi Phyllis yavaşça: “Başlangıçta ben de inanamadım. Ama gerçek bu…”


Pasha, kalbindeki son umut kırıntısıyla sordu: “Peki ya büyülü gücü var mı?”


“Maalesef Tanrı İntikam Aleti’ni çalıştıramıyor.”


Bu kadar karmaşık bir anahtara sahip olan Seçilmiş Kişi'yi bu kadar kısa sürede bulmak büyük bir sürprizdi. Ama Phyllis'in söyledikleri herkesi hayal kırıklığına uğratmıştı. Sürpriz beklenmedik bir şekilde gelmişti. Hiç kimse Seçilmiş Kişi’nin anahtara sahip olduğunu önceden tahmin edemezdi. Ancak önceki fikirlerini tamamen altüst eden bir keşif olacak şekilde bu sefer de büyülü gücü yoktu.


Seçilmiş Kişi’nin Anahtar’ı olsa da büyülü gücü olmadığı için cadıların yardımıyla bile çekirdeğe bağlanamazdı. Taquila çağında, sıradan insanların büyülü gücün getirdiği zararlara dayanamayacağını, en dayanıklı olanların bile ancak yaklaşık 30 dakika dayanabileceğini tam olarak kanıtlamışlardı. Çünkü büyülü gücü kullanmanın temel noktalarında ustalaşamamış oluyorlardı.


Pasha kıdemli cadıların Seçilmiş Kişi olmasının daha muhtemel olacağını ve Kutsal Birlik’in Verimli Araziler’i kontrol ettiği çağda düzinelerce uygun aday bulmanın daha kolay olacağını düşünmüştü. Ancak onu en çok endişelendiren şey, Phyllis'in getirdiği haberin onun hayallerini parçalamış olmasıydı. Küçük Neverwinter Şehri’nde bile 10'dan fazla yükseliş yaşayan olmuştu.


Böylesine şaşırtıcı bir sayı ile Cadı Birliği, Keşif Topluluğu ve Kutsal Ordu gibi Kutsal Birlik’in bazı çekirdek örgütlerine eşitti. Durum böyle olsa da Phyllis onların arasından bir Seçilmiş Kişi bulamamıştı.


Pasha’nın kafasında tamamen farklı iki fikir vardı. Birincisi, kalıntıları çok geç keşfettikleri için şeytanları daha kolay şekilde ortadan kaldırma fırsatını kaçırmış olmalarıydı. Biri ise Seçilmiş Kişi planını uygulamayı içten içe istiyor olup olmamalarıydı. Peki bu kıdemli cadıların eğer Seçilmiş Kişi’nin gereksinimlerini karşılayamazlarsa Leydi Natalia'yı takip etmeleri ve Starfall Şehri Kraliçesi'nin Tanrı'nın Cezalandırma Ordusu planına kararlı bir şekilde direnmeleri doğru olur muydu?


Pasha bu fikri düşününce dehşete düştü. Kabaran düşüncelerini yatıştırmak için başını salladı ve: “Sıradan insanların kralının bizimle işbirliği yapmak istediğini mi söyledin sen?” diye sordu.


“Bizi tanımak istiyor ve bizimle birlikte şeytanlara karşı savaşmaya hazır.” dedi Phyllis: “Ancak diğer detaylı gereksinimleri ancak bir müzakereden sonra öğrenebileceğim.”


“Onun şeytanlara karşı savaşabilecek kadar kabiliyetli olduğunu düşünüyor musun?”


“Emin değilim… Silahları şaşırtıcı derecede güçlü… Maalesef bu konuda çok az şey biliyorum.” diyen Phyllis bir süre tereddüt ettikten sonra onları rahatlatmaya çalıştı: “Ama Agatha bundan çok emin. Ona göre, Neverwinter'a iki veya üç yıl daha verilmesi halinde kralın, şeytanları Geçilmez Sıradağları’nın batısına hapsetmeyi başarma olasılığı çok yüksek…”


“Agatha bizimle Neverwinter arasındaki ilişki hakkında ne düşünüyor?” diye kalın bir sesle sordu Alethea.”


“Kendisini bir Taquila cadısı olarak görüyor. Ama seküler dünyanın kralı Roland Wimbledon için çalışmakta da istekli…” diyen Phyllis bir an duraksadı ve Yeni Kutsal Birlik hakkındaki düşüncelerini dile getirdi: “Şu anda en acil görevin şeytanları yenmek olduğunu düşünüyor. Ayrıca, kıtadaki tüm güçler birleşmeli ve üçüncü Tanrı İradesi Savaşı ile yüzleşmek için birlikte savaşmalı… Buna inanıyor.”


“Sıradan insanlar için mi çalışıyor? Aklını mı kaybetti?” diye soran Alethea haykırdı: “Tanrı İradesi Savaşı'nda şeytanlara nasıl yenildiğimizi unuttu mu?”


Kalabalık arasında bir tartışma patlak vermişti. Kutsal Birlik’in neredeyse tüm üyeleri o tarih dönemini öğrenmiş olmalıydı. Belki sıradan insanlar arasında bir kişi olağandışı olabilirdi. Ancak bir bütün olarak düşünüldüğünde kötü hareket etmişlerdi.


Örneğin şeytanlara teslim olmak için şehir kapısını açmışlardı ve hepsi öldürülmüştü. Cadı ordusu onları kurtarmak için binlerce kilometre mesafe kat etmişti. Ancak daha sonra lord tarafından kapının dışında bırakılarak şeytani canavarlar tarafından öldürülmüşlerdi. Genel anlamda sıradan insanlar hep savaş alanından kaçmaya meyilli varlıklar olmuşlardı. Bazen, büyük bir ordunun 20.000 veya 30.000 kadar askeri olsa dahi savaşma kapasitesi yaklaşık 100 kişilik bir cadı ekibinden daha iyi olmazdı. Hatta bazı yerlerde sıradan insanlar, cadılara karşı Tanrı'nın İntikam Taşı'nı bile kullanmışlardı. Bu da aralarındaki yıkımı daha da şiddetlendirmişti.


Bunlar hiç yaşanmamış olsaydı insanlar büyük Şafak Ülkesinden Verimli Araziler’e çekilmek zorunda kalmazlardı.


Böylesine sorumsuz davranışların yanında yiyecek ve kaynak bulma mücadelelerinin olması da cadıların sıradan insanların rejiminin yerini almasını mantıklı kılıyordu.


Alethea'nın tatminsizliğini ifade etmek için tüm vücudunu kıpırdattığını gören Pasha'nın da kalbinde aynı endişeler vardı. Phyllis'in verdiği tariflere bakılırsa Gökhisar kralı Roland Wimbledon muhtemelen olağandışı bir kişiydi ancak tek başına sıradan insanların tamamını değiştiremezdi. Diğer krallar aptalca ve ilkel hatalar yapmış olsa kimin tarafını tutardı? Savaş 20-30 yıl sürecek olsa şu anda olduğu kadar kararlı ve istekli olur muydu?


Her insan yaşamını uzatmak için boş bir vücuda sahip olmayı istemezdi. Bunu yapmaya istekli olsa bile kendisinden sonra gelecek çocukları buna razı olurlar mıydı? Hayatları boyunca bir mirasçı olarak kalmayı kabul edebilirler miydi?


Pasha’nın bu soruların hepsini düşünmesi gerekiyordu.


Genel olarak konuşulursa sonuçta şeytanları yenebilme umudu varsa bazı bedeller ödenmeye değecekti. Hem Alice hem de Natalia, insanlar ve cadılar yaşadıkları sürece cadıların bir gün ihtişamlarını yeniden kazanacaklarına inanıyorlardı.


Bununla birlikte Pasha’nın endişelendiği başka bir konu daha vardı. Bir bedel ödemelerine rağmen yine de yenilecekler miydi? Ne de olsa denemek için başka bir şansları olmayacaktı.


Celine, ana dokunaçlarıyla öfkeli Alethea'ya bastırdı: “Önce Roland ile konuşalım. Keşif Topluluğu’nda iken Agatha ile ilişkilerim vardı. Sıradan insanlara sempati duyuyor olsa da bir şeyi yapmadan önce iki kez düşünürdü. Ayrıca… Seküler dünyadaki krallıklar ile iletişim kurmayı planladığımızı göz önüne alırsak; iletişime geçeceğimiz kişinin Roland gibi cadılara karşı ayrımcılık yapmayan ve Tanrı İradesi Savaşı için önceden hazırlık yapan bir kral olması bizim için ideal bir başlangıç ​​olmaz mı?”


“Sana katılıyorum. Şeytanları tek başımıza yenemeyiz.”


“Ayrıca sıradan insanların yardımıyla tüm cadı örgütleri arasındaki etkimizi genişletebiliriz.”


“Dahası, cadıları yanımıza sokmaya da yardım ediyor... Bu yüzden Phyllis'in başka bir Seçilmiş Kişi bulma olasılığı daha yüksek…”


“Bu barut silahlarını merak ediyorum. Eğer onlarla donatılırsak şeytanları öldürmek, şeytani canavarları öldürmek kadar kolay olur mu?”


Tanrı'nın Cezalandırma cadıları aralarında bu konuları konuşuyorlardı.


“Celine haklı…” diyen Pasha içini çekti ve sıradan insanlarla işbirliği yapmak zorunda oldukları için Roland gibi açık görüşlü bir kralın, Yeni Kutsal Birlik fikrinden bağımsız olarak meseleleri tartışmak için en uygun muhatap olduğunu düşündü. Tartışma sonlanıncaya kadar bir sonuca varamayacaklardı. Belki Roland da aynı düşünceye sahipti.


Bunu düşünerek dokunaçlarını Phyllis'e doğru salladı Pasha: “Lütfen Majesteleri Roland Wimbledon ile bir görüşelim…”


...

Sizce neler olacak? Okuması epey keyifli bir sohbet bizleri bekliyor gibi… Sabırsızlandık!

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!

 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44265 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr