Çevirmen: Lodos

“Hayır!” diye haykırdı Pasha.

Celine, Tanrı İntikamı Aleti'nin dokunacını çıkardıktan ve iki şeytani melezi devirdikten hemen sonra, başka bir şeytani canavar tarafından ısırılmıştı. Hantal, yuvarlak vücudu anında çatlayarak açılmıştı. Pulları ve gri vücut sıvısı fışkırarak her yere sıçramıştı. Hatta birkaç sinsi mutasyona uğramış kurt türü, tepedeki ana dokunaçlarını ısırmak için kaba derilerini kullanarak ve kafasına tırmanmaya çalışmıştı.

Diğer cadıların hepsi kılıçlarını çekerek onu kurtarmaya geldi. Gümüş bir ışık gibi yükselen Elena, en hızlı olanıydı. Yolunu kesmeye gelen bir şeytani melezi hızla doğradı. Daha sonra şeytani canavarların arasına girdi ve şiddetle bir katliam estirmeye başladı. Her adımının arkasından canavarların mavi kanı dökülüyordu. Anlaşılan sıradan insanları bu denli korkutan bu canavarlar, olağanüstüler kadar güçlü olan Tanrı’nın Cezalandırma askerleri karşısında normal hayvanlar kadar çaresiz kalıyorlardı. Bu dövüşün başlangıcında, canavarlar hala en iyi seviyelerindeyken bile hız ve güç açısından üstün konumda değillerdi.

Savaşa daha fazla cadı katıldıkça şeytani canavarlar birer birer katlediliyordu. Kısa süren bu kaos nihayet bittikten sonra Pasha tüm dokunaçlarını çekip yüreği ağzında şekilde salonun ortasına koştu.

Vücudunu kolayca değiştirebilen bir Tanrı'nın Cezalandırma cadısının aksine ne yazık ki onlar yenisine geçme seçenekleri olmayan o yuvarlak vücudun içine hapsolmuşlardı. Vücutları kapanmanın eşiğindeyken Leydi Eleanor ile birleşmekten başka çareleri kalmayacaktı.

Pasha kaderinden tamamen memnundu. Leydi Natalia'yı takip etmeye karar verdikten sonra, her an kendini feda etmeye de hazırlanmıştı. Ama Celine’in sonu bu olamazdı. Hayatta kalanlar arasında, büyülü çekirdek konusunda herkesten daha fazla araştırma yapmıştı. Eğer bir merkezi taşıyıcı haline dönüşürse, birleşirse hiç kimse Tanrı İntikamı Aleti’ni hatırı sayılır bir süreye kadar yeniden başlatamazdı. Tehlikenin kol gezdiği Şeytan Ayları herkes için tehlikeliydi.

“İyi misin?” diye soran Pasha, yaralar ve sıyrıklarla kaplı yuvarlak vücudun yanına indi.

“Fena değil.” diyen Celine'in bu cevabı Pasha'yı anında rahatlatmıştı: “Vücudumdaki delikler tıkandığı sürece iyi olacağım. Sorun dokunaçlarımda. Birkaçı kırık ve bu çok acı veriyor.”

“Hala acıları hissedebildiğin için kendini şanslı bulacaksın… Onları tekrar hissetmeyi özlüyorum ben…” diye şikâyet etti bir ses…

“Kesinlikle. Phyllis bunu söylediğini duyarsa kıskanacaktır. Zavallı Phyllis… Artık sadece ruhen bir teselli alabilir.”

“Öyle deme. O, Taquila uğruna sıradan insanlara hizmet etmek için gönderildi.” diyen Elena kaşlarını çattı.

“Şimdi adı 76 Numara, değil mi? Seçilmiş Kişi planı şu anda nasıl gidiyor merak ediyorum.”

“Sadece kısa bir süre oldu daha… Kutsal Birlik artık tüm kıtaya hâkim değil. O gizli cadılara bu kadar kolay ulaşamadığımız için görevi tamamlamak en az iki veya üç yıl alacaktır.”

“Ya da şeytan ordusunun Kanlı Ay ile beraber bizi kuşatıp yenmesini bekleyeceğiz.” dedi başka bir ses…

“Lanet olsun! Niye hatırlatıyorsun ki şimdi bunu?”

Bu sözler karşısında herkes kahkaha atmıştı.

“Hepiniz kesin sesinizi! Hala tehlikedeyiz.” diye homurdandı Alethea: “Ne yapmalıyız? Tavanda bir delik var. Eğer bir canavar düştüyse bir tane daha olacaktır. Ayrılalım ve bazılarımız burada, mağaranın dibinde mi kalsın?”

Pasha bir süre düşündükten sonra itiraz etti: “Hayır. Düşen şeytani canavar sadece burada kalan cadılarla savaşırsa sorun olmaz. Ama ya dış savunma hattına saldırmak için dönerlerse? O durumda girişleri koruyanlar kuşatılır. Tanrı'nın Cezalandırma savaşçıları kadar güçlü olsak bile bu bizi yine de çok zor bir duruma sokacaktır.”

Elena onaylayarak başını salladı: “Pasha'ya katılıyorum. Kolayca bölünürüz ve etrafımız sarılır. O zamana kadar geri çekilecek yerimiz de olmaz. Bahse girerim birbirimize yakın durmamız daha iyi olur. Kutsal emaneti ve çekirdeği korumak için salonun ortasında toplanalım. Tanrı İntikamı Aleti tamir edildikten sonra hepimiz hayatta kalabileceğiz.”

“Katılıyorum.”

“Ben de…”

“Her halükarda bu, kulağa sırttan şeytani bir canavar tarafından ısırılmaktan daha iyi geliyor.”

“O halde bu planı uyguluyoruz.” diyen Pasha dokunaçlarını salladı: “Alt katı terk edin ve büyülü çekirdeğin savunmasına odaklanın.”

Bu, salonun ortasında toplanan melez şeytani canavarlarla yüzleşmek zorunda kalacakları anlamına geliyordu. Şüphesiz önlerinde şiddetli bir savaş vardı. Neyse ki güçlü, devasa Korkunç Cehennem Savaşçıları ve hiçbir savunmanın etkili bir şekilde engelleyemeyeceği uçan canavarlar labirenti geçemiyordu. Aksi takdirde durum çok daha kötü olurdu.

Pasha biraz üzülmüştü. Şeytani canavarların sayısı hayret vericiydi. Ancak Tanrı'nın Cezalandırma cadıları, sürekli fiziksel güce sahip değillerdi. Tanrı İntikamı Aleti kısa süre içinde onarılamazsa Pasha bu kadar çok canavarın akınına çok uzun süre dayanamayacaklarından korkuyordu.

Bunun olacağını bilseydi Celine'in Şeytan Ayları’nda çekirdeklerin testine devam etmesine izin vermezdi. Hele de bu en önemli olana…

Bir saat sonra labirentin en alt katında şeytani canavarlar belirmiş ve savaş resmen başlamıştı.

Bütün cadılar en iyi şekilde savaşıyorlardı. Hiç şüphe yoktu ki bu savaşın sonucu, insanların hayatta kalıp kalamayacağını belirleyecekti. Mücadeleye Pasha da katılmıştı. Lav nehrinden lav çekiyor ve şeytani melezlerin kafalarına püskürtüyordu. Kavurucu, sümüksü kırmızı su canavarların kürklerini ateşe veriyordu. Sönen alevler sonrası ise havaya ağır bir koku çöküyordu.

Buna rağmen canavarlar hala sürünmeye devam ediyor ve kalıntının bulunduğu yere doğru fırlıyorlardı. Tanrı'nın Cezalandırma cadıları kısa sürede onları durdurmak için etten bir duvar örmüşlerdi. Çünkü onların kafatasları yaralanmadığı sürece asla gerçekten ölmezlerdi. Yani savaş epey acı bir noktaya doğru sürüklenmiş durumdaydı. Bazı cadılar korkunç bir şekilde ısırılmıştı. Ancak yine de düşmanlarının bacaklarını kesmeyi ve yerde mücadele ederken onlara darbe vurmayı başarabiliyorlardı.

Tam bu kritik anda Celine'in heyecanlı sesi herkese ulaştı: “Çekirdek hesaplama tamamlandı! Büyülü güç modu yabancı tür yok etme moduna geçti. Tanrı İntikamı Aleti hazır!”

“Pasha! Buradaki meseleyle ben ilgilenirim. Sen şimdi onu etkinleştir!” diyen Alethea bir ağız dolusu lav fırlattı ve yakındaki şeytani canavarlardan birini geri çekilmeye zorladı. Pasha'ya gelecek darbeleri korumak adına öne fırladı.

Hayatta kalanlar arasında Pasha'nın Anahtar’ı, Tanrı İntikamı Aleti’ni etkinleştirebilecek en büyük ve en güçlü Anahtar idi. Leydi Eleanor'un ardından ikinci geliyordu.

Pasha, ana dokunacını taşa çiviledi ve fırladı. Bir saniye içinde Tanrı İntikamı Aleti’nin yanındaydı işte… Tüm dokunaçlarını çıkardı ve havada asılı duran iğ şeklindeki çekirdeğin etrafına sıkıca sarıldı. Büyü gücü anında vücudundan dışarı yayılmaya başlamıştı. Tanrı İntikamı Aleti’nin çerçevesinin ışıltısı da giderek daha da fazla parlıyordu.

Pasha, büyü gücünün yavaş yavaş yoğunlaşarak çekirdeğin merkezinde garip, yarı şeffaf bir çokgen şekil oluşturduğunu hissedebiliyordu. Epey karmaşık görünen bu çokgen, sayısız yüzü ve kenarıyla neredeyse tarif edilemez bir görüntüye sahipti. Pasha bunun yabancı türleri yok etmenin özü olduğunu anladı. Çok daha güçlü olmasının haricinde kıdemli cadıların büyülü temsili ile aynı şekilde çalışıyordu. Hayaletimsi siyah-mavi ışık kör edici saf beyaz ışığa dönüştüğünde çekirdeğin çerçevesi aniden açıldı ve salonun ortasını gün gibi parlak olacak şekilde aydınlattı!

"Şimdi!” Celine bağırdı.

Pasha diğer cadılara yeteneklerini kullanmaları emrini verdi. Soluk mavi bir ışık dalgası hemen çekirdekten kaçarak salonda dalgalanmıştı. Göz açıp kapayıncaya dek salonun her bir köşesini dolaşmıştı.

...

Büyülü çekirdeğe de bak sen… Acaba bu dolaştığı yerlerdeki tüm şeytani varlıkları da etkisiz hale getiriyor mu? Eğer öyleyse bunun Tanrı İradesi Savaşı’nda savaş alanında kullanıldığını bir düşünün… Üff…

Sizce ne tür kullanımları olabilir büyülü çekirdeğin?

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!