Bölüm 714: Yeni Bir Hayat

avatar
1617 37

Release That Witch - Bölüm 714: Yeni Bir Hayat




Çevirmen: Lodos

Çift gittikten sonra Carter, May’e yaklaşarak sordu: “Gerçekten oraya gitmek istiyor musun? İstemiyorsan evde kalabilirsin.”


“Neden? Benim yanında olmamı istemiyor musun yoksa?”


“Tabii ki hayır!” diyen Carter, başını sert şekilde salladı: “Her zaman seninle olmak isterim ben…”


Oyuncuların birbirlerine sevgilerini ifade ettikleri aşk ve ölüm oyunlarında bile replikler bundan daha abartılı olamazdı. Gerçek hayatta bu kadar dramatik olan bir insanla tanışmayı hiç beklemezdi May. Carter’a baktı ve: “Kiminle kalmak istiyorsun peki? Majesteleri mi yoksa ben mi?” diye sordu.


“Ee… Şey…” diyen Carter nasıl cevap vereceğini bilmiyordu. Muhtemelen sorumluluk ve aşk arasında nasıl seçim yapması gerektiğini hiç düşünmemişti.


May kıkırdadı ve nazikçe Carter’ın yanağını okşadı: “Tamam, tamam… Ben de en az kral kadar önemliyim demek ki…”


Baş şövalye rahatlayarak kollarıyla karısını kucakladı. Elleri de yavaşça aşağı doğru kayıyordu.


“Dur! Vakit hala gündüz…” diyen May, bir anda gelen kusma isteği sonrası Carter’ı itmeye çalıştı: “Öh…”


Carter hemen durarak endişeyle sordu: “Ne oldu? Rahatsız mı hissediyorsun kendini?”


Başını sallayan May derin bir nefes aldı. Hasta olmadığını bilmesine rağmen midesi bulanıyordu. Tuvalete gitti ve öğürdü. Ama tükürük dışında hiçbir şey çıkmamıştı.


“Ben Bayan Lily'ye bakmaya gideceğim.” diyen Carter, bunu görerek daha da endişelenmişti. Ceketini giymişti ve gitmeye hazırdı.


“Bekle, bekle…” diyen May, eşini durdurdu: “Üşütmedim ben…”


“Ama çok hastasın… Majesteleri’nin verdiği ders kitabında soğuk algınlığının erken belirtilerinin kusma ve ishal olduğu yazıyor. Bayan Lily’nin yeteneği hastalığı hızla iyileştirebiliyor. Eğer şimdi tedavi olmazsan daha da ciddileşebilir.”


“Belki hasta değilimdir…”


“Hasta değil misindir?” diye soran Carter kaşlarını çatmıştı: “Neden kustun o halde?”


“Bu şapşalın aklı yerinde değil yine…” diye düşünen May’in yanakları kızarmıştı. Bir kadının bu tarz belirtiler yaşamasının bir diğer anlamını da şimdiye kadar insanlardan duymuştu. Ama bu konuda hiçbir deneyimi yoktu. Yani eğer yanılıyorsa alay edilmekten korkuyordu. Kocasının böyle komik şekilde davranması onun da hoşuna gidiyordu. Ama böyle önemli bir konuda hata yapamazdı.


“Cadı Birliği’nde… Bazı şeylerin arkasını ya da içini görebilen yeşil saçlı bir kız olduğunu hatırlıyorum…” dedi.


“Bayan Sylvie’den mi bahsediyorsun?” diye soran Carter başını salladı: “Sıradan insanların göremediği gizli şeyleri görebilir evet… Ama hastalıkları tedavi edemez.”


“Onun gelmesini isteyebilir misin?” diyen May, yavaş yavaş yatağın başucuna döndü. Henüz sadece bir tahmin olsa da sanki içindeki küçük hayat tohumunu rahatsız etmek istemiyormuşçasına dikkatlice oturdu: “Belki Bayan Sylvie sebebini biliyordur.”


“Yani sen…” diyen Carter o anda farkına varmıştı meselenin… Şaşkınlıkla ağzını açtı, gözleri aydınlanmıştı. Yumruğunu sıktı ve: “Ben Leydi Wendy'i bulmaya gideceğim. Eğer iç şehirdeyse sorun olmayacaktır…” dedi.



Kapı kapandıktan sonra May nazikçe nefes verdi. Sanki hayatın anlamı bir saat içinde farklılaşmış gibi gerçekten harika bir duygu hissediyordu. Olası yeni hayat hissi tüm vücudunu ısıtıyordu.


O gece, tahmini Sylvie tarafından da onaylanmıştı.


May, hamileydi.


***************


Ertesi gün haberi alan Roland, son derece heyecanlı görünen Carter Lannis'in sırtını sıvazladı: “Tebrikler! Bebek birkaç ay sonra doğacak muhtemelen… O zamana kadar hala işinin başındasın. Ama doğum yaklaştığı sırada babasıyla beraber olabilsin diye sana uzunca bir tatil vereceğim.”


“Emredersiniz Majesteleri…” diyen Carter bir elini göğsüne koyarak selam verdi.


“Bu arada… Kadınlar nasıl çocuk doğurur?” diyen Roland’ın aklına aniden çok önemli bir şey gelmişti: “Neverwinter’da ebe var mı hiç?” diye sordu.


“Ebe mi?” diye soran baş şövalyenin kafası karışmıştı: “O da nedir?”


“Doğuma yardım eden bir kişi sadece… Çocuk doğduğunda orada birisinin olması gerekiyor sonuçta… Yani tüm olayla ilgilenmek için…” diye cevap veren Roland, bir yandan da Prens Roland’ın hafızasını tarıyordu. Saray danışmanının hiç böyle bir şeyden bahsetmemiş olduğunu fark etmişti: “Annenin çocuğunun göbek bağını tek başına kesmesini bekleyemeyiz, değil mi?”


“Ah o… O genellikle büyükler ve yaşlılar tarafından yapılır. Çoğu benzer deneyimler yaşadı ne de olsa…”


“Ya öyle bir yaşlı yoksa?”


“Şey…” diyen Carter şaşkına dönmüştü: “Ben… Pek emin değilim.”


Aristokratik soylu aileleri doğal olarak bu sorundan muzdarip olmazlardı. Ancak sivillerin kesinlikle bu tür ayrıcalıkları yoktu. Neverwinter kurulalı bir sene olmuştu ve halkın çoğu da işe alım ve göçmenlik yoluyla gelen yeni nüfustu. Yani pek çok insanın henüz bebekleri olmamıştı. Tabii sakin hayatları bir denge yakaladığında doğurma oranları da aynı şekilde artacaktı. Yani ertesi seneden itibaren epey bir bebek dünyaya gelecekti. Ama şu anda çok fazla yoktu.


Sorun şuydu: Neverwinter'da güvenilir bir tıbbi sistem yoktu.


Diğer şehirlerde de ebe olmadığı için Roland dikkatsiz olmakla suçlanamazdı. Hasta insanların tek yapabildikleri ya tanrılara dua etmek ya da birkaç gümüş karşılığında eczacılardan tuhaf otlar almaktı. Ama Nana ve Lily sayesinde Neverwinter’da hastalıklar ve ağrılar tamamen ortadan kalkmıştı. Bu da tıbbi sistemin kurulmasını geciktirmişti haliyle…


En başta; çeşitli sıçramalar ve büyük atılımlar gerçekleştirip bilgi çağına girseler de gelişmiş modern tıp biliminin bile iki küçük kızın yeteneklerine kıyasla hiçbir şey olmayacağını düşünmüştü. Konuyu sürekli ertelemeye devam etmesinin nedeni buydu.


Yine de Roland iki kıza kıyasla ne kadar az gelişmiş olursa olsun; 100.000'den fazla nüfusa sahip bir şehir için tıbbi bir sisteme sahip olmanın artık kesinlikle gerekli olduğunu düşünüyordu.


Örneğin Nana ve Lily'nin doğum yaptırmaları imkânsızdı. Bu onları çok meşgul ederdi. Ve şeytanlarla savaş başladığında da cepheye koşmaları gerekecekti. Bu durumda hastaların yine diğer vatandaşlardan yardım almaları gerekecekti.


Carter ayrıldıktan sonra Roland defterini açtı ve birincil bir tıp kurumu fikrini not aldı.


Zaten bomboş bir plan olduğu için ilk olarak çocuk doğumundan başlayabilirdi.


Hastaneler kurmak, sağlık personeli yetiştirmek, sağlık bilgisini demokratikleştirmek ve en temel tedavi yöntemleri… Neyse ki Birinci Ordu’nun bu konularda zaten temel bir anlayışı vardı. Bu nedenle tek yapması gereken Birinci Ordu'da kullanılan broşürde küçük değişiklikler yapmak idi. Bu sayede bunu halk için gereken öğretim materyalinin bir parçası olarak kullanabilecekti.  Ayrıca ilk tıp öğretmenleri grubunu Birinci Ordu’dan da seçebilirdi.


Roland modern tıp hakkında hiçbir şey bilmese de tıbbi aletlerin sterilize edilmesinin ve yara enfeksiyonlarının önlenmesinin gelecekte çocuk doğumunda ne kadar önemli bir rol oynayacağını açıkça hatırlıyordu.


Tıp biliminin diğer kısımlarında ise… Gelecekte daha fazla araştırma yapabilirdi.


O bunları düşüne dururken vakit çoktan öğleden sonra olmuştu ve Roland da güzel bir haber daha almıştı.


Tilly Wimbledon, Ashes ve diğer bazı cadılarla birlikte Batı Bölgesi’ne geliyordu.


...

Carter ve May’in çocuğu ha… Hayata 3-0 önde başlayacak yalnız bu çocuk :) :) :)

Hastane kurulması da kesinlikle şart… Sırf Nana ve Lily ile dönmez yoksa bu işler, bakalım nasıl ilerleyecek bu süreç?

Tilly ve cadıları geliyor! Acaba Iffy de var mı aralarında? Eğer varsa Annie ile karşılaşma fikri bizi epey heyecanlandırıyor. Okumaya devam!

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!

 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44225 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr