Bölüm 710: Eleme ve Yenilik

avatar
1757 36

Release That Witch - Bölüm 710: Eleme ve Yenilik




Çevirmen: Lodos

Sabah olanlara dönüp bir bakınca hala epey şüphe doluydu Roland’ın kalbi…


Sıradan bir zaman yolcusu nasıl aniden Seçilmiş Kişi olabiliyordu ki? Şaşkınlığını ifade etmek için birkaç şiir falan mı okusaydı ki şimdi?


Sabahın erken saatlerinde uyanıp Agatha’dan gözlemin sonucunu öğrendiğinde kulaklarında bir sorun olup olmadığını, düzgün duyup duymadığını düşünmüştü. Ama cadıların hepsi bu bilgiyi doğruladığı için şimdilik onlara katılmaya karar verdi. Taquila’dan geriye kalan cadının asla böyle bir sonuç beklemeyeceğini de biliyordu elbette… Bu nedenle onu aralarındaki güveni ve inancı güçlendirmek için öğleden sonraki uykusu sırasında odasına gelmek üzere davet etmişti.


Muhtemelen kral olduğundan beri daha sakinleşmişti. Ya da basitçe… Tembelleşmişti. Ofisindeki koltuğa uzandıktan ve birkaç sayfa İleri Matematik okuduktan sonra kolayca uykuya dalmıştı zaten… Uyandığında gördüğü ilk sahne ise Bülbül’ün tabancasını çekmesi ve Phyllis'in bilinçsizce yere düşmesiydi.


Bütün bunların yanında Roland Seçilmiş Kişi’nin gerçekten tanrılar tarafından seçildiğine inanmıyordu. Bunun nedeni Taquila'dan sağ kurtulan cadıların buldukları şeye çok fazla umut bağlamış olmalarıydı. Bu sayede kendilerini kurtarabilecek cadıya ulaşabileceklerdi.


Şüphesiz kalıntılarda buldukları şey olağandışı olmalıydı. Çünkü Kutsal Birlik’in üç şefi zamanında büyük felaketlerin olduğu vakitlerde bile bulunanlar nedeniyle görüş ayrılığına düşmüştü. Ancak Roland’ın, bu bulunanların tanrıların gücüne sahip olduğuna ve şeytanların hepsini tek seferde alt edebileceğine dair olan şüpheleri hala dinmemişti. Ne de olsa eğer gerçekten tanrıların yaratmaları kadar güçlüyse nasıl olmuştu da yeraltındaki labirentlerde kaybolmuştu?


Elbette daha fazla ayrıntı için hayatta kalanlarla daha da fazla iletişim kurması gerekiyordu.


Ve rüyasının dolaylı olarak gözlemlenebilmesi de varsayımını kanıtlamıştı. Rüya Dünyası aslında tamamen onun bilinci tarafından yaratılmamıştı. Fazla ayrıntıları beyninin kapasitesinin çok ötesindeydi. Bir başkası Roland’ın sağladığı malzemeler vasıtasıyla bu dünyayı yaratmış olmalıydı.


Cadıların; büyülü güç dönüşümündeki bir bağlantı olduğunu varsayıyordu Roland. Ve şimdi de bu bağlantı ile büyülü güç arasında bir set varmış gibi görünüyordu. Bu set, büyü gücünde şaşırtıcı değişikliklere, farklılaşmalara neden oluyordu. Cadıların emirlerini yerine getiren gizemli bir kara kutu gibiydi sanki bu set… Başka bir deyişle cadıların yeteneğinin gerçekleşmesi, Rüya Dünyası’na benziyordu. Tek fark, Roland’ın onu görselleştirecek büyülü güce sahip olmamasıydı.


Zero'yu yendikten sonra beklenmedik bir şekilde bu sete erişim kazanmıştı. Ancak daha fazlası yoktu. Emirlerin karmaşıklığı, muhtemelen yeteneğin gücü ve kullanımından ziyade görselleştirmenin zorluğu tarafından belirleniyordu. Ama aksine yetenekler büyü gücünün özüne ne kadar yakın olursa, dönüşümü de o kadar kolay oluyordu. Örneğin büyülü gücün doğrudan ışığa ve ısıya dönüştürülmesi, bir şeyler yaratmaktan kesinlikle çok daha kolaydı. Ama gücü de kesinlikle sarsıcı derecede oluyordu.


Bu aynı zamanda, Roland'ın harabelerle ilgilenmesinin ana nedenlerinden de biriydi. Beş renkli taştan çıkan ışık demetleri Roland’ın düşüncesine göre ‘emir vermek’ için özel bir araçtı. Cadıların ve emirlerin yerine yapay bir şey kullanılıyordu. Büyülü güce dair çalışmalar Kutsal Birlik’in ötesinde bir seviyeye ulaşmıştı. Seçilmiş Kişi ya da Tanrı İntikamı Aleti gibi ilahi unvanların yanı sıra bu, gerçekten yeni teknolojilerin tohumlarını atabilirdi.


Bu bile tek başına; Roland’ın Taquila cadılarıyla iletişim kurmak istemesine yetiyordu.


Seçilmiş Kişi’nin aslında sıradan bir insan olduğu gerçeğinin, Taquila cadılarının şeytanlara karşı verdikleri mücadeledeki inançlarına ağır bir darbe vurabileceğini düşünen Roland, daha fazla müzakerelere girişmeden önce Phyllis'i yeni çağın güçlerini görmesi için davet etmeye karar vermişti.


Daha iyi bir ikna etkisi elde edebilmek adına da Demir Balta’yı ofisine çağırdı.


“Son zamanlarda şeytani canavarlar ile alakalı durumlar nedir?”


“Yalnızca dağınık şekilde gezen şeytani canavarlar var Majesteleri… Surlardaki devriue ekipleri tarafından kolayca halledilebiliyorlar.” diye cevap veren Demir Balta cevap vermeden önce askeri selamını vermeyi de unutmamıştı.


“Güzel. Yakında surlarda bir top tatbikatı yapmayı planlıyorum. Etkileyici olmalı ama aynı zamanda cephane de israf olmamalı…”


Birinci Ordu'nun başkomutanı bir süre düşündükten sonra sordu: “Sahte bir tane tatbikat mı düşünüyorsunuz?”


Roland elinde olmadan güldü. Anlaşılan Demir Balta artık barut hakkında daha fazla şey biliyordu: “Yarı gerçek yarı sahte diyelim… Tam isabet atışlar yapılacağı zaman gerçek mermi kullanılsın. Ama menzil gösterisi yapılacağı zaman kara barut kullanılsın. Anladın mı?”


“Evet Majesteleri…” diyen Demir Balta anında başını sallamıştı.


Tatbikatlarda genelde boş mermiler kullanılırdı, sırf seyirciyi etkilemek için gerçek mermiler kullanmaya gerek yoktu. Elektrik kablolarıyla tutuşan gömülü patlayıcılar da şok edici etkilere sebep olabilirdi.


Roland, fikrini kısaca özetledi: “Umarım son patlama yeterince dramatik olur. Bunun için daha fazla kara barut hazırlayabilirsin hatta…”


“Majesteleri bu… Top taburunun operasyonunu etkileyebilir…”


Roland başını salladı: “Önemli değil. Açıkçası 12 poundluk saha topları gibi kara barut silahlarını bırakmayı düşünüyorum artık… Gelecekteki savaşlar için uygun olmayacaklardır.”


Ağır namlusu, yavaş fırlatma hızı ve büyük toplarının küçük gücü bu silahın daha fazla kullanılmasını engelliyordu. Soğuk Rüzgâr Sırtı eteklerindeki savaş, özellikle dağınık saldıran ve hızlı hareket eden düşmanlar karşısında saha toplarının çok fazla bir ölümcüllüğü olmadığını göstermişti. Tanrı'nın Cezalandırma Ordusu askerlerinin çoğu makineli tüfekler ve Uzun Şarkı toplarıyla öldürülürken sadece 100 şanssız asker demir toplarla ölmüştü.


Buna ek olarak bu topların taşınması o kadar zordu ki, piyade saldırısı veya şehir savaşıyla koordineli olarak kullanılamıyordu. Bu da daha fazla kullanılacak olması önünde sağlam bir engeldi. Döner tüfekler bir süre daha kullanılabilirdi. Sonuçta döner tüfek mermilerinin barut tüketimi çok daha azdı. Üretilmiş olan tüm mermilerin yarısını kullansalar bile toplam barut stoğu üzerinde fazla bir etkisi olmazdı.


Rüya Dünyası’nın da yardımıyla Roland'ın yeni kimyasal reform planı çoktan hazırlık aşamasındaydı. Çift bazlı barut üretimindeki sürekli artış, kara barut silahlarını ortadan kaldırmasına imkân sağlayacaktı.


Gözleri parlayan Demir Balta sordu: “Yeni bir alternatif silah mı tasarladınız?”


Roland gülümsedi ve çekmeceden bir kâğıt parçası çıkarıp masanın üzerine yaydı: “Kısa mesafeden veya uzun mesafeden atış yapabilen bir tür açılı top… Kolaylıkla birkaç kişi tarafından taşınabilir ve mükemmel bir güce sahip… Üretimi ve çalıştırması da aynı derecede kolay… Ne düşünüyorsun bunun hakkında?”


“Ee… Üzgünüm Majesteleri… Ben sadece görüntüsünden bir şeyler anlayabiliyorum. Demir bir boruya benziyor. Ama gerçekten bu kadar ince bir dış kabı varken mermi fırlatabilir mi?”


“Elbette… İşin püf noktası özel mermisinde yatıyor. Aynı zamanda üretimi de 152 mm’ye göre çok daha kolay.”


“Bu yeni silahın bir adı var mı Majesteleri?” diye sordu Demir Balta.


Roland ise cevap verdi: “Buna havan diyebilirsin.”


...

Roland’ın teorisini yazar biraz kapalı anlatmış ama… İleride belki biraz daha anlarız. O zamana dek okumaya devam edelim…

Vay be… Baya baya havan yaptılar. Helal olsun. Attığı yerini bulsun o zaman! Ne diyelim?

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!


 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44226 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr