Bölüm 696: Bilgenin Zaferi

avatar
1591 36

Release That Witch - Bölüm 696: Bilgenin Zaferi




Çevirmen: Lodos

Garcia’nın üstünde sade bir kıyafet vardı. Ekose bir gömleği, bir çift güneş gözlüğü, bir kot pantolonu ve muhtemelen dikkat çekmemek için başına geçirdiği bir de şapka vardı. Ama Roland'ın; kız kardeşi hakkındaki izlenimi çok derindi. Bu nedenle yüzü sımsıkı kapalı olsa bile onun kim olduğunu hemen sesinden anlayabiliyordu.


Roland yanlış koltuğa oturmadığından emin olmak için sandalyenin kolundaki nota baktıktan sonra sordu: “Benim olmamda ne problem var?”


“Eh…” diye mırıldayan Garcia da anlaşılan nottaki adı görmüştü. Memnuniyetsiz bir bakış attı Roland’a…


“Her neyse… Sizin çocuğunuz olduğuna inanamıyorum!”


Bu tamamen şok ediciydi. Zero, Ebedi Kış Krallığı savaşında Garcia’nın Berrak Su Limanı’ndayken doğurduğu çocuğu da mı absorbe etmişti?


“Kuzenim…” dedi soğuk bir sesle.


“Sadece bir yedek gibi görünüyor.” diye düşündü Roland.


Bir şekilde Garcia'nın kendisine karşı tutumundaki değişim hakkında garip hissetmişti. İlk tanıştıklarındaki o hor görme ve tiksintiden, açık ve aşikâr şekilde bir sabırsızlığa dönüşmüştü.


Katılımcılar içeri girdikçe veli toplantısı da nihayet başlamıştı. Sahnedeki öğretmen yeni dönem planından bahsetmeyi bitirdikten sonra her öğrencinin konuşma hakkına sahip olduğu kısım gelmişti. Zero sandalyesinden kalkar kalkmaz saf doğal beyaz saçları ve son derece eşsiz görünen kristal kırmızısı göz bebekleri güzel görünümüyle birleştiğinde, veliler arasında ani bir tartışma dalgası yayılmıştı. Bütün çocukların bakışları da ona sabitlenmişti. Güzelliği Rüya Dünyası’ndaki her cadının sürdürebileceği bir şeydi. Roland’ın fikrine göre epey büyük bir avantajdı.


Roland konuşma yapmak üzere olan Zero'ya eşlik etmek için ayağa kalkmak zorundaydı. Diğer katılımcıların bakışlarına maruz kalmaktan başka seçeneği yoktu yani… Zero'nun kesinlikle başka bir aileye ait olduğunu, Roland’ın bir ebeveyn olmak için vasıfsız olduğunu düşündükleri gözlerdeki şüpheler ve alaylardan yansıyordu. Bunların hepsini gözlerinden ve gülümsemelerinden hissedebiliyordu Roland. Diz boyu bir pantolon ve kısa kollu bir çizgi film gömleğiyle, diğerlerine kıyasla son derece farklı göründüğünü itiraf etmek zorundaydı.


Koltuğuna döndükten sonra Garcia'nın ona gizlice bir daha baktığını sezdi ki bu Roland’ı daha da strese sokmuştu. Bir çift güneş gözlüğünün arkasından Roland’a istediği kadar bakabiliyordu. Ama Roland ona bakarsa ve Garcia ilgi göstermiyormuş gibi durursa işler oldukça garip bir hal alırdı.


Çok geçmeden dirseği Garcia tarafından dürtülmüş ve önüne bir not verilmişti.


Roland kaşlarını çattı ve notu açtı. El yazısı öyle bir keskinlik ve sertlik sergiliyordu ki herkes arkasındaki gücü hissedebilirdi. Roland notu okurken kalbi hafifçe çarptı.


“Geçen gün sokakta koşan gizemli dövüşçü sensin, değil mi?”


“Kahretsin! Bunu nasıl bildi?” diye içinden bir küfür savurdu Roland.


Roland elinde olmadan dönüp Garcia'ya baktı ve beklenmedik bir şekilde hala bir şeyler yazdığını fark etti.


Çok geçmeden ikinci not gelmişti.


“İnkâr etme… Dövüşçülerin vücut figürlerini belirlemeye dair çok keskin muhakemeleri ve harika hafızaları vardır. Seni haberlerde ilk gördüğümde figürün bana tanıdık gelmişti. Ama şimdi eminim ki o sendin. Bana dürüstçe söyle: Doğa Gücü’n daha yeni mi uyandı? Yoksa başından beri gerçekte olduğun kişiyi saklamak mı istiyorsun?”


Figürü hatırlamak mı? Ne kadar dramatik! Roland önüne bir video koyulsa bile kendisini tanıyabileceğinden emin değildi.


“Bu yüzden mi tavrı değişti?” diye düşünen Roland bir an tereddüt etti. Sonrasında elini kaldırır kaldırmaz ona bir kalem verilmişti.


Bunu inkâr etmeyi, ne kadar saçma olduğunu tartışmayı amaçlıyordu ama kalemi kâğıda dokunduğu anda aniden bir fikir gelmişti aklına…


Dürüst olmak gerekirse kendisinin dövüşe olan ilgisi herhangi bir izleyicininki kadardı. O eldivenleri eline geçirmeye dair en ufak bir niyeti bile yoktu. Rüya Dünyası’nda yaratıcı bir yarı tanrı sayılıyor olabilirdi. Yani bir dövüşü kazanmak önemli değilken kaybetmek büyük şekilde aşağılayıcı olurdu. Dahası televizyonda gördüklerinden yola çıkarak şunu da söyleyebilirdi: Resmi bir eğitim almış olmadan 10 dövüşten 9’unu kaybederdi.


Aslında materyal toplamaya ve hafıza parçalarını keşfetmeye kıyasla Doğa Gücü üzerinde çalışmak en önemli önceliği değildi. Ancak bu karşılaşmayı da güzel bir atılım olarak düşünebilirdi. Eğer bu fırsatı kendisiyle Garcia arasındaki ilişkiyi iyileştirmek için kullanabilseydi elbette çok iyi olurdu. Belki de dairesini ziyaret etme şansı bile bulabilirdi.


Düşüncelerini takip eden Roland aklındaki cevabı notun arkasına yazdı. Epey çarpık bir el yazısı vardı.


“Doğa Gücü nedir? Ne demek istediğini tam olarak anlamıyorum.”


“Çocuklar bile bilir bunu… Neden aptal gibi davranıyorsun?” yazan notu geri atan Garcia, gözlüklerini çıkararak Roland’a sert bir bakış attı.


“Yani benim gücümün aniden artmasının nedeni Doğa Gücü mü?”


“Doğa Gücü bundan fazlasını yapabilir. Savaşçılar Derneği'nin propagandasına hiç dikkat etmedin mi?"


“Ne savaşmakla ilgiliyim ne de söylediklerinle maalesef...”


“Yarışmalara katılmanın yanı sıra dövüşçü olmak kentsel düzeni koruma ve sosyal güvenliği sağlama sorumluluğunu da beraberinde getirir.”


“O nedir?”


“Karmaşık. Daha fazla ayrıntıyı tartışmak için başka bir yer bulsak iyi olur.”


Mükemmeldi. Roland kendi zekâsı için içinden kendisini alkışladı. İşler tam olarak umduğu yönde ilerliyor gibiydi.


“Gerçekten mi? Ama bu öğleden sonra şirkete gitmem gerekiyor. Akşam seni ziyaret etsem olur mu?”


Roland her şeyi kontrolüne almıştı. Garcia'ya şimdi tamam demesi halinde muhtemelen yakınlardaki bir kafe veya küçük bir restorana oturacaklardı. Ancak konuşmayı akşama kadar ertelemek için bahaneler uydurabilirse Garcia, Roland’ı reddetmekte zorlanacaktı. Ne de olsa 0825 ve 0827 numaralı odalar o kadar yakındı ki akşam yemeği ile gece yarısı arasındaki herhangi bir zamanda evde konuşmak çok daha mantıklıydı.


Tıpkı Roland'ın beklediği gibi Garcia bir süre tereddüt ettikten sonra başını salladı.


Öğrenciler ve veliler sıralarını alarak sahneye çıkıp konuştular. Sıra Garcia’nın kuzeninin konuşmasına geldiğinde seyirciler arasında yine mırıldanmalar başlamıştı.


Ancak bu sefer okul performansı ve görünüşünden ziyade sosyal sınıfına ve geçmişine odaklanıyorlardır çocuğun…


“Yonca Derneği’nin küçük lordu mu o yoksa?”


“Ailesiyle gelmemiş.”


“Onlar gibi ünlü girişimciler nasıl bu toplantıya katılacak zamanı bulabilsinler?”


“Bu bayan da mı Yonca Derneği’ne üye?”


“Öyle olmalı… Anlaşılan ilgiden kaçınmak için özel olarak böyle giyinmiş.”


“Ona asılsam fena olmaz.”


“Hayal kurmayı bırak. Onun gibi bir bayan seninle nasıl konuşsun?”


“Yonca Derneği mi? O da ne?” diye düşünen Roland gözlerini devirdi: “Olağanüstü büyük bir şirket gibi geliyor kulağa… Ama bu durumda dernek sahibinin bir akrabası olan Garcia nasıl oluyor da o eski Ruhlar Apartmanı’nda yaşayabiliyor?”


Dahası Roland, Garcia'nın yüzünde biraz garip bir ifade de fark etmişti. Gözleri güneş gözlüklerinin altında saklı olmasına rağmen, sıktığı yumrukları ve titreyen ağzı nedeniyle duygularından vazgeçmiş gibi görünüyordu.


Roland bunun arkasında daha fazlası olduğu hissine kapılmıştı ama daha fazla düşünmemeye karar verdi. O gece varsayımının doğru olup olmadığını kontrol etme şansı olacaktı.


...

Yonca Derneği ne acaba? Bir de Roland’ın akşam Garcia’nın evine gittiğinde doğruluğunu kontrol etme şansına sahip olacağı şey ne? Neyse, bu gece olsun da görürüz herhalde…

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!

 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44332 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr