Bölüm 693: İdeal Yer

avatar
1580 41

Release That Witch - Bölüm 693: İdeal Yer




Çevirmen: Lodos

Akşam yemeği bir hizmetçi tarafından getirilmişti.


Hizmetçi kapakları açmadan önce etrafa yayılan kokulardan bile Annie’nin ağzı çoktan sulanmıştı. Demir kutunun içinde altın gibi pişirilmiş kalın bir ekmek yığını vardı. Tek bakışta, ekmeğin soyulduktan sonra yoğrulan ve fermente edilen kaliteli buğday unundan yapıldığını anlamıştı. Ayrıca küçük bir paket tereyağı ve bir tencere et suyu da vardı. Bu da beş kişinin karnını doyurmasına yetiyordu.


“Kaşıklar ve tabaklar tahta dolapta. Yarın sabah kahvaltı da servis edilecek. Bu yüzden artıkları saklamanıza gerek yok.” dedi hizmetçi: “Vatandaş Kimlik Kartı almadan önce isteğinize göre Dışişleri Binası’ndan ayrılamazsınız. Ayrıca bodruma gitmenize de izin verilmiyor. Yetenekleriniz ile pratik yapmak istiyorsanız çatıyı kullanabilirsiniz. Birinci katta bir servis odası var, ben orada uyuyorum. Bir şeye ihtiyacınız olması halinde bana gelmekten çekinmeyin. Otellerin aksine burada tüm hizmetler ücretsizdir.”


Beşi şaşkınlık içindeydi. Hizmetçi eğilip gittikten sonra bile kendilerine gelememişlerdi.


“Büyük soyluların misafirperverliği bu mu? Tıpkı bir tiyatro gibi…” diyen Amy iç çektikten sonra ilk konuşan olmuştu: “Sadece değiştirilmesi gereken bazı satırlar vardı bu tiyatroda…”


“Ne gibi?” diye merakla sordu Kırık Kılıç ve Hero.


“Mesela ‘Saygıdeğer Ekselansları… Size hizmet etmekten zevk duyarım…’ gibi… Genelde böyle başlar.”


“Biz soylu değiliz. Bu yüzden elbette bizimle böyle konuşmayacak.” diyen 76 Numara nazikçe gülümsedi: “Her neyse… Hadi yiyelim. Açlıktan ölüyorum.”


“İyi bir noktaya değindin.” diyen hepsi salyalarını yutmuştu.


Bu iyi değildi. Acaba Gökhisar Krallığı'nın hükümdarı onları baştan çıkarmak için lezzetli yemekleri mi kullanıyordu? Annie endişelenmeye başlamıştı. Anlaşılan kral onları çekmeye çalışıyordu. Ama Cadı Birliği'nin lideri onlara daha yeteneklerini bile sormamıştı. Karşı tarafın davranışları o kadar tutarsızdı ki gerçek niyetlerini çözememişti Annie… Yalnız olmadığı ve dört kişi daha olduğu için daha dikkatli olması ve daha önce yaptığı hataları yapmaması gerekiyordu.


Kuşkusuz en güvenli yol Batı Bölgesi’nden uzak durmaktı. Kilise yenilmişti bu yüzden onların en büyük düşmanları da gitmişti. Kendilerinin en çok ihtiyaç duydukları şey, tıpkı Şafak Krallığı'nda yaptıkları gibi, büyük şehirlere yakın ve gizli kimliklerle yaşayabilecekleri bir köy veya küçük bir kasaba bulmaktı.


Ancak bu yöntem artık işe yaramazdı.


76 Numara’nın masanın yanında tökezlediğini görerek iç çekti. Cadı Birliği iyileştirme yeteneğine sahip olduğunu ve onları ağırlayabildiğini göstermişti. Şu anda Hero’nun tekrardan ayağa kalkabilmesine dair bir umut ışığı vardı. O yüzden direkt onları alıp gidemezdi.


“Bir şeyler yesem iyi olur.” diye düşündü.


Ağzına bir parça tereyağlı ekmek koyduğunda daha önce hiç duyumsamadığı yapışkan bir yumuşaklık ve tatlılık dolmuştu ağzının içine… Ekmekte en ufak bir sertlik yoktu ve ısırdığı anda ağzına eriyordu. Çiğnemesine bile gerek yoktu. Ekmek kolayca boğazından aşağı akmıştı.


Lezzetli yemeklerle kolayca baştan çıkarabilirler gibi görünüyordu.


Böyle düşünmesine rağmen bir parça ekmek daha almaktan geri tutamadı kendisini…


Odadaki neredeyse her biri ekmek yemekle meşguldü ve kimse konuşmuyordu.


Demir kutuda geriye sadece kırıntı kaldığında derin bir nefes almışlardı.


“Gelecekte de hala böyle yiyecekler yiyebilecek miyiz?” diye soran Kırık Kılıç isteksizce bütün parmaklarını yaladı.


“Korkarım bu… Pek olası değil.” diyen Amy tencereyi tuttu ve et suyunu beş kâseye eşit olarak böldü. Üst kısmında biraz yeşil soğan ve yağ halkaları vardı. Bu da onu daha lezzetli hale getiriyordu: “Yalnızca üst düzey soylular bu tür ekmek yiyebilirler. Babam bile kaba ekmek yerdi.”


“Kaba ekmek yemek yine iyi… Şafak Krallığı'na ilk geldiğimizde hep aç kaldığımızı hatırlıyorum.” diyen Hero sıcak sıcak tüten buhara üfledi ve hevesle bir yudum aldıktan sonra derin bir nefes verdi. Engel olamadığı inlemesinden uzun zamandır beklediği bir tatmin duygusu hissediliyordu.


“Leydi Wendy, Cadı Birliği'ne katıldıktan sonra birçok avantajdan yararlanabileceğimizi söylemişti. Acaba bu avantajlara lezzetli yemekler de dâhil mi?”


“Neverwinter ve Cadı Birliği’ni gezdireceğini de söylemişti. O zaman sorabiliriz ona…”


“Umarım yemekler de o avantajlara dâhildir.”


Diğer dördünün; Cadı Birliği tarafından verilebilecek avantajları tartıştıklarını gören Annie’nin içine, zayıf da olsa bu şehirde çok uzun süre kalacaklarına dair bir öngörü doğmuştu.

Duştan sonra erken yattılar. Dairede bir oturma odası ve dört yatak odası vardı. Kısa bir konuşmadan sonra dört yatak odasını nasıl kullanacaklarına karar vermişlerdi. Annie aralarındaki en güçlü cadı olarak; kesinlikle ayağa kalkamayan Hero ile yatacaktı.


Yatak çok yumuşaktı ve hiç küf yoktu. Buranın sık sık temizlendiği açıkça belliydi. Şöminede sadece birkaç küçük alev vardı ve titreyen küçük ışıklar duvarlara yansıyordu. Gölgeler pencerenin dışındaki ürpertici rüzgârda dans ediyormuş gibi hafifçe titriyordu.


Hero'yu yorganın altına koyan Annie mumları üfledi.


Yeteneğini kullanarak Isıtılmış elleriyle yatağı ısıttı. Hero da Annie’nin koynuna sarıldı ve nazikçe sordu: “Kurt Yüreği Krallığı’ndan ayrılalı neredeyse bir yıl oldu, değil mi?”


“Evet… Şafak Krallığı sınırına ayak bastığımızdan itibaren geçen zamanı da sayarsak bir yıl iki ay…” diyen Annie başını salladı.


“Ana vatanımızdan ayrılalı ne kadar oldu?”


Bu soru Annie’yi susturmuştu. Aslında, Annie ana vatanından ayrıldığı kesin tarihi unutmuştu. Sadece Kurt Yüreği Krallığı'nın kuzeybatısındaki ücra bir köy olduğunu hatırlıyordu. Cadı kimliği açığa çıktığı için sürekli olarak doğuya kaçmak zorunda kalmış ve Kurt Yüreği Krallığı'nın neredeyse yarısını dolaşmıştı. Bloodfang Derneği de ona ihanet ettikten sonra Kral Şehri’nin banliyölerine yerleşmişti.


Kırık Kılıç ve Hero için de durum aynıydı.


Farklı nedenlerle evlerini terk etmek ve kaçmak zorunda kalmışlardı. Yolda çok acılar çekseler de Kurt Yüreği Krallığı’nda Annie ile tanıştıktan sonra kaçmaya beraber devam etmişlerdi.


“Ben ana vatanımdan ayrılalı neredeyse beş yıl oldu.” diyerek düşük bir sesle söze girmişti Hero: “Beş sene boyunca Kilise’ye esir düşmemek için asla bir yere yerleşmedim. Kral Şehri’nde daha fazla kaçmaya ihtiyacım olmadığını düşünmüştüm. Ama bacaklarımı kaybetsem bile daha da çok kaçmam gerekmişti.”


Annie elinde olmadan ona daha da sıkı sarıldı.


“Leydi Wendy buranın cadıların evi olduğunu söyledi. Buraya gerçekten yerleşebilir miyiz?” diyen Hero’nun sesi, pencerelerin dışındaki hafif rüzgârların sesi gibi bir kesilip bir başlıyordu. Sanki Annie'ye soruyormuş gibi gelse de aslında kendi kendine mırıldanıyordu: “Artık kaçmak istemiyorum.”


Annie'nin gözleri dolmaya başlamıştı: “Merak etme… Kendimize ait bir evimiz olacak ve sen de bacaklarını yeniden kullanacaksınız. Kaçmak yerine boş zamanlarında istediğin yerleri gezmeye gidebileceksin.”


“Gerçekten mi?” diye soran Hero, uzun bir süre durakladıktan sonra devam etti: “Keşke Gökhisar Krallığı’nda doğmuş olsaydım.”


Çok geçmeden sesi kesilmişti.


Annie tam ağzını açacaktı ki Hero’nun nefes alıp verme seslerini duydu.


Göğsünde yatan kız uyuyakalmıştı.


...

Neler çekmişler hakikaten be… Neverwinter gerçekten Kutsal Dağ gibi bir yer olmuş durumda şu an. Cadıların huzur bulacakları, artık kaçmalarının gerekmeyeceği bir yer… Umarız sorunsuz şekilde ortama uyum sağlarlar.

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!

 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43834 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr