Bölüm 689: İlk Temas

avatar
1751 38

Release That Witch - Bölüm 689: İlk Temas




Çevirmen: Lodos

76 Numara bu renkli büyülü taş yüzüğü kullanarak büyü yapan bir cadının Tanrı ile olan ‘diyaloğunu’ gözlemleyebiliyordu.


Bu diyalog, cadıyı uçsuz bucaksız gökyüzüne bağlayan soluk turuncu bir ışık olarak ortaya çıkıyordu.


Belgelere göre; şeytanlar ve bazı melez şeytani canavarlar da aynı tür turuncu ışığı üretebiliyordu.


Tanrı dünyaya şefkat göstermemişti.


Bunu her düşündüğünde endişeleniyordu.


Sayısız şeytana kıyasla cadılar bir ulus olarak o kadar güçlü değillerdi. Güçleri miras alınamazdı ve aynı zamanda yetiştirilemezdi. Bir cadının gücünü uyandırmanın tek yolu şanstı. Dahası, büyü güçleri düşmanlarınkinden de daha zayıftı.


Neyse ki anahtar önceden belirlenmiş bir şey değildi.


Yüksek uyanış yoluyla anahtarı değiştirilebilirdi. Bunu yaparak Tanrı vasıtasıyla daha güçlü bir güç elde edebilirlerdi.


Şafak Krallığı'ndan ayrıldığından beri 76 numara Amy, Annie ve Hero'nun turuncu ışıklarını gözlemlemişti. Hero aralarındaki en güçlü olandı. Annie ise en zayıftı. Yine de üçü arasında çok önemli farklar yoktu. Hepsi aynı boyuttaydı, bir parmak genişliğindeydi ve hepsi de Tanrı İntikamı aletini kullanmaktan çok çok uzaktaydı.


Seçilmiş Kişi’nin bir kıdemli cadı olduğuna dair sebepler vardı elinde…


Kabin kapısı birden açıldı ve Gökhisar büyükelçisi Yorko içeri girdi. Kaşlarını kaldırarak yatağın başucuna gitti: “Bu bitkinin kokusu tuvalet kokusuna göre daha mide bulandırıcı. Birisi neden tıpta bu kadar kötü kokulu bir şey kullanır ki?”


“Belki denizciler şeytani vebanın keskin kokuyla tedavi edilebileceğini düşünüyorlardı.” diyen 76 numara kendini beğenmiş şekilde gülümsedi: “Her neyse… Vücudum çok daha iyi hissediyor ve yaramın da geriye yalnızca izi kaldı.”


Elbette bunun ilaçla hiçbir ilgisi yoktu. Daha ziyade harika Tanrı'nın Cezalandırma savaşçısının vücuduna bağlıydı.


“Eğer işe yaramazsa kesinlikle kafalarını tuvalete sokacağım. Bu sayede bu kokuya aşina olabilirler.” diyen Yorko kendine bir yer bularak oturdu.


“Ah zavallı denizciler…” diye fısıldadı 76 Numara: “Amy, sizin onlara özel reçeteleri olup olmadığını sorduğunuzu söyledi.”


“Ee… Bir soyluya yalan söylemek ağır bir suçtur. Bu nedenle yalnızca kendilerini suçlamalılar…” dedi büyükelçi: “Gerçek bir cevap yoksa sadece sıcak su ve bal içmelerini söyleyin bitsin gitsin! Yaraları iyileşmez belki ama yine de yüzlerinde bir gülümseme olacaktır. Aa… Senden bahsetmiyorum, yanlış anlama!”


76 Numara vazgeçerek gülümsedi. Uzun gemi seyahati sırasında Yoko onu günde en az bir kez ziyaret ediyordu. Ziyaretler kısaydı ama her seferinde güzel bir konuşma yapıyorlardı. Yorko'nun belki de ortalama bir insan olduğunu düşünüyordu 76 Numara… Ancak bir kadınla zaman geçirdiğinde diğer soyluların çoğundan daha komik hale geliyordu. Taquila'da olsalar ünlü bile olurdu. 76 Numara hislerinin çoğunu kaybettikten sonra sözlü iletişim onun için; zaman geçirmenin en keyifli yollarından biri haline gelmişti.


Bir süre sohbet ettikten sonra büyükelçi alışılmadık bir şekilde sustu.


76 Numara bir an düşündükten sonra bir eliyle kendini düzelterek sordu: “Efendim… Size hizmet etmeme mi ihtiyacınız var? Vücudum esnek olmasa da…”


“Bunu daha önce defalarca söyledim. Sen benim hizmetçim değilsin. Başkalarıyla her görüştüğünde bu ‘hizmet’ kelimesini kullanma. Artık Gökhisar’da olan özgür bir insansın, anladın mı?” diyen Yorko kendi alnını tutarak devam etti: “Sen hala yaralısın ve ben de o hastalıklı tutkuları ve arzuları olan üst seviye soylulardan değilim.”


“Yani… Benimle sadece konuşmak mı istiyorsunuz?”


Bunu duyduktan sonra Yorko'nun yüz ifadesi biraz değişmişti. Boğazını temizledi: “Şey… Aslında sana sormam gereken bir soru var. Kral Şehri’ne vardıktan sonra ne yapmayı planlıyorsun?”


“Ee… Bir tavernaya gidip hizmetçi olmayı? Belki bir kumarhanede çalışmayı… O da problem olmaz zaten.” diyen 76 Numara başını eğdi: “Tabii eğer cadı nihayet benim vücudumu iyileştirebilirse…”


Eğer Neverwinter'da kalabilseydi her şeyi yapabilirdi. Şafak Krallığı'nın cadılarının güvenini kazanmıştı. Bu sayede belki sonunda Cadı Birliği'nin diğer üyeleriyle tanışma şansı da yakalayacaktı.


“Başka bir şey yapmalısın.” diye onu caydırmaya çalıştı Yorko: “Madem özgürsün o halde yeni bir şey denemelisin.”


“Nasıl? 'Kara Para' bana sadece erkeklere nasıl hizmet edeceğimi öğretti. Muhafız olmak istesem de onarılan vücudum eskisi kadar esnek olmayacak.”


“Neverwinter'daki insanlar sana öğretecek. Majesteleri'nden; krallığının herkese resmi işler verdiğini duydum.” diyen Yorko bir an duraksadıktan sonra devam etti: “İleride herhangi bir zorlukla karşılaşırsan da ben orada olduğum süre boyunca bana gelebilirsin.”


“Sırf bu sözleri söylemek için mi bu kadar uzun süre tereddüt etti?” diye düşünen 76 Numara, elinde olmadan biraz duygusal hissetmişti. Şafak Krallığı'ndayken Yorko’nun ne kadar sorunlu bir insan olduğunu açıkça görmüştü. Belki de böyle bir söz vermek onun için zor bir şeydi.


“Ee… Deneyeceğim.” dedikten sonra başını eğdi: “Teşekkür ederim!”


...


Dört gün geçtikten sonra denizciler müjdeyi getirmişti. Sonunda Gökhisar’ın Batı Bölgesi’ndeki Neverwinter'da kurulan yeni şehre ulaşmışlardı.


Cadıların hepsi 76 Numara’nın odasında toplanmışlardı. Endişeliydiler ve bir sonraki emirlerini bekliyorlardı. Hepsi arasında en endişeli olan Annie idi. Ara sıra pencereyi açarak iskeleye bakıyorlardı. Endişeli bir şey görmesi halinde hiç düşünmeden herkesin soğuk nehre atlamasını sağlayacaktı.


Bu esnada 76 Numara da her şeyin çok gürültülü olduğunu hissediyordu. Kesintisiz yüksek sesli öten borazan, sürekli gemiye çarpan nehir sesleri, etrafında yüzen binlerce gemi varmış gibi hissediyordu.


“Şu anda Şeytan Ayları… Yaz olmamasına rağmen iskele nasıl bu kadar yoğun?” diye düşündü.


Ancak hareket edemediği için pencerenin dışındaki sahneyi göremiyordu.


“Bu gemilerin yelkenleri nerede Annie Abla?” diye şaşkınlıkla sordu Amy.


“Belki denizciler güvertenin altında kürek çekiyordur.” diyen Annie aniden durdu ve pencereye yaslandı: “Sessiz olun! Biri geliyor!"


İyice endişelenen Kırık Kılıç: “Dışarıda kaç kişi var?” diye sordu.


“Sadece dört kişi… Bizi fark ettiklerini sanmıyorum.” diyen Annie kaşını çatmıştı: “Ve… Hepsi kadın…”


“Hepsi cadı mı?” diye soran Amy aniden ayağa fırlamıştı: “Sayın büyükelçimizin bize yalan söylemediğini biliyordum!”


“Bloodfang Derneği’nin üyelerinin de hepsi cadı… Ama bizimle aynı değiller.” dedi düşük bir sesle Annie: “Önceden olduğu gibi benim sözsüz, işaret ederek yapacağım emirlerime uyun!”


“Tamam!” diyen herkes başını salladı.


Çok geçmeden kapı çalmış ve dört kız odaya girmişti. Liderleri kızıl saçlı bir kadındı: “Neverwinter'a hoş geldiniz kız kardeşlerim!” dedi gülümseyerek.


Annie çok şaşırmıştı. Bu kadar arkadaş canlısı olacaklarını düşünmemişti. 76 Numara bile şaşırmış görünüyordu. Taquila'da her ne kadar cadılar bol olsalar da asla yeni uyanmış bir cadıya kucak açacak kadar arkadaş canlısı olmazlardı. İçinden: “Cadıların yeteneklerini falan da ayırıyorlar mı yoksa?” diye geçirdi.


Bir savaş cadısının, savaş dışı bir cadıyla karşılaştırılması bile epey saygısız bir durumdu.


O anda 76 Numara aniden sarı saçlı bir kızın doğrudan kendisine baktığını fark etti. Güzel gülümsemesi onun kimliğini doğrulamıştı ve keskin gözleri de hepsinin içini görüyor gibiydi.


...

76 Numara umarız Seçilmiş Kişi’yi arayacağım derken Cadı Birliği’ne zarar vermez. İçten içe o da iyi birisi gibi çünkü… Bakıp göreceğiz neler olacak?

O sarı saçlının Bülbül olduğunu hemen tahmin ettik ama biz :) :) :)

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!

 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43837 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr