Bölüm 684: Kışın İlk Karı

avatar
1663 41

Release That Witch - Bölüm 684: Kışın İlk Karı




Çevirmen: Lodos

Üç gün sonra yani kışın gelmesinden sonraki ikinci gün Barov, Ortak Ticaret Odası sözleşmesinin başarıyla imzalandığı haberini getirmişti.


Müzakerenin sonucunda; Margaret, Gökhisar Krallığı'nın iç topraklarının bayiliğini almış, Günbatımı Adası ve Sığ Su Kasabası kendi topraklarına ek olarak Ebedi Kış ile Kurt Yüreği Krallıklarının bayiliğini almış, Yeni Ay Kervanı ise Fjord Adaları ile Şafak Krallığı’nın bayiliğini almıştı.


Ama Roland’ı şaşırtan bir şey vardı. Sözleşmede bazı maddeleri belirli koşullara göre belirleyecek şekilde bir denklem yazılmıştı.


“Bunu kim yazdı?” diye merakla sordu Roland.


“Öğrencim…” diye yanıtlayan Barov sakalını okşayarak gülümsedi: “Sayıları özetlerken bu formülle daha iyi ifade edilebilecek karmaşık bir tablo buldu. Tarafların üçü de buna tamam dedi.”


“Ama böyle bir formülün ilköğretim eğitiminde verilmediğini hatırlıyorum ben…”


“Bir de ortaöğretim açtınız ya? Öğrencilerimin her birine bir dizi matematik ders kitabı aldım ve zaman bulduklarında Leydi Scroll'un dersine katılmalarını istedim.” diyen Barov heyecanlanmıştı: “Öğrenme açısından o genç adamlara yetişmek için fazla yaşlıyım. Eğer bir 10 yaş daha genç olsaydım siz Majesteleri’nin yazdığı bütün kitapları ezberlerdim.”


Roland, Barov’un bu hareketinden çok memnun olmuştu. Matematiğin finans ve yönetim açısından yararlı olabildiğini gördüğüne göre Barov epey ileri görüşlü bir insandı.


“Ya Edith? Bu görüşmeler sırasında o nasıldı?”


“Ne iyi ne kötü…” diyen Barov iki kez öksürdü: “Her ne kadar tüccarlar ondan büyülenmiş olsa da iş belirli ticaret terimlerine geldiğinde epey tecrübesiz kalıyor. Sanırım deniz tüccarları ile çok karşılaşmamış önceden… Ne de olsa Kuzey Bölgesi’ndeki ticaret de; Sayman’ın her gün Fjord tüccarlarını ziyaret etmek zorunda kaldığı Eski Kral Şehri’ndeki kadar gelişmemiş bir ticaret… Hatta bir sefer…”


“Anlıyorum.” diyen Roland, Barov'un eski hatıralardan konuşmaya başlayacağını anlayınca hemen araya girmişti: “Madem durum bu… O halde ona öğretmek için lütfen daha fazla çaba göster.”


Yaşlı bakan ürkmüştü: “Ee Majesteleri… Aslında o…”


“Karar verildi.” diyen Roland, Bülbül’ün sıktığı omzundan Barov’un doğruyu söylemediğini anlamıştı. Ama işleri batırmadıkları sürece astlarının arasındaki bu küçük meselelere karışmayı düşünmüyordu: “Peki Neverwinter’daki nüfus artışı ne durumda? Beklentimize ulaştık mı?”


Yılın sonuna daha yaklaşık bir ay olsa da kış geldiğinden beri mülteci heyetleri yavaş yavaş Neverwinter’a dönmeye başlayacaktı. Bu da dışarı giden insan sayısında epey bir azalma demekti. Yani mevcut rakam nüfus beklentilerine ulaşılıp ulaşılmadığını zaten belirleyecekti.


Bu meseleden bahsedilince Barov'un yüzüne bir gülümseme yayılmıştı: “Majesteleri… Belediye Binası bir hesaplama yaptı. Başka yerlerden göç eden nüfus 80.000'i aşmış durumda, %50’si de gönüllü geldiler. Sınır Bölgesi ve Uzun Şarkı Bölgesi’nin yerel halkını da eklersek Neverwinter’daki toplam nüfus şu anda 110.000.”


“Öyle mi?” diye soran Roland çok sevinmişti: “Gönüllü gelen %50?”


“Çoğu, krallığın orta taraflarından ve Doğu Bölgesi’nden geldi. İlkbahar ve yaz aylarında çok aşikâr değildi. Ama sonbaharla beraber bu oran artmaya başladı. Bu oranlar Timothy’yi destekleyenler için bir hayal kırıklığı olacaktır.”


Bu, Theo'nun Doğu Bölgesi’nde; Kilise’nin yenilgisinin haberini yaymasının bir sonucu olmalıydı. Ancak Roland o soyluların daha uzun süre direnmelerini umuyordu. Doğu Bölgesi insanlarına dengeli ve düzenli bir krallık vermek uğruna o soyluların hepsini tek seferde ortadan kaldırabilmek için bir bahane arıyordu Roland.


“Kış için gereken hazırlıklar yapıldı mı?”


“Evet. Belediye Binası iki ay önce tüm hazırlıkları tamamladı.” diye kendine güvenerek yanıtladı Barov: “İnşaat Bakanlığı’nın görevi üzerine Bayan Lotus, Geçilmez Dağ sıraları ile Kızıl Su Nehri arasında bir grup mağara sığınağı inşa etti. Ayrıca her bir sivilin bir sepet alabileceği kadar da kömürümüz var.”


Roland'ın tekrar tekrar vurgulamalarından sonra Belediye Binası nihayet ‘Kimse donarak ya da açlıktan ölmeyecek.’ mantığını oturtmuştu.


Roland zevkle başını salladı: “Güzel. Lütfen Scroll’a eğitimi kışın da devam ettirmesini söylediğimi ilet.”


“Emredersiniz Majesteleri…”


“Ayrıca Neverwinter'ın normal işleme yöntemini etkilemeksizin küçük ölçekli bir savaşa girmeyi planlıyorum. Hedefim Aşırıgüney Bölgesi… Demir Balta özel savaş planlamasını bitirdiğinde malzemelerin tedariki için lütfen onunla iletişime geç.” diyen Roland, cevap vermekte biraz tereddüt ediyormuş gibi görünen Barov’un yanına giderek sırtını sıvazladı: “Merak etme… Her şey kontrolüm altında…”



Barov ayrıldıktan sonra Bülbül ortaya çıktı. Şaşkınlık içinde sordu: “Bunun problem olmadığından emin misin? Edith hakkında tamamen gerçeklikten uzak konuştu. Bunu anlamak için büyülü güç kullanmaya bile gerek yok.”


“Ama eğer onu bu konuda eleştirirsem Edith'e bir daha asla açıkça baskı yapamaz.” dedi Roland: “Belediye Binası’ndaki dengeyi korumak için Kuzey’in İncisi’ni dizginleyebilecek birisi olmalı… Bildiğim kadarıyla Barov bunu yapabilecek tek kişi…”


“Ama neden Edith’i dizginlemek istiyorsun? Eğer Belediye Binası’nı yönetme yeteneğine sahipse bunun sana zararı olmaz ki…”


“Çünkü…” diyerek ağzını açan Roland aslında ne söyleyeceğini bilemiyordu.


“Doğru… Neden Edith'in dizginlenmesini isteyeyim ki?” diye düşündü: “Çok güçlü olmasından mı endişeleniyorum?


Bu pek mümkün görünmüyor. Kral olduğum sürece onu tek kelimemle kontrol edebilirim. Ayrıca Belediye Binası’nın orduya müdahale etme izni de yok. Yani Belediye Binası’nın tüm bölümlerini kontrol etse dahi tahtım için bir tehdit oluşturmuş sayılmaz.


Ben onun politikalarımı baltalamak için herkesin arkasından iş çevireceğinden mi endişeleniyorum?”


En azından bu Neverwinter'da yaşanmazdı. Çünkü kendisinin politikalarıyla ilgili tüm yorumlar Roland'ın kulağına geliyordu. Ve şehrin çok da bir büyüklüğü olmadığı için mesajlar hızla ulaşıyordu kendisine…


Bu dünyaya gelmeden önce kontrol ve denge yöntemi en çok nefret ettiği yöntemdi. Özellikle işyerinde patronu bu yöntemi monarşik bir hile gibi kullanırdı. Bu yüzden Roland en çok patronundan nefret ederdi. Ama şimdi eline bir güç geçince bunun ne kadar önemli olduğunu fark etmişti. Bülbül ona hatırlatmamış olsaydı belki de o en çok nefret ettiği adam olacaktı.


Gerçekten de kontrol ve denge yöntemi gerekliydi. Ancak başka bir veya birkaç kişi ile güç oyunu oynayarak başarılmamalıydı. Aksine yapı, politikalar ve yasalar tarafından düzenlenmeliydi. Bir çalışanın tüm yeteneklerini kullanması, bunlardan herhangi birini ihlal etmeden sağlanmalıydı.


Roland derin bir nefes aldı ve dudaklarını büktü. Tam Bülbül’e hatırlattığı için teşekkür edecekti ki Bülbül’ün heyecanlı şekilde dışarıya baktığını fark etti.


“Bak… Kar yağıyor.” diye fısıldadı Bülbül.


Şeytan Ayları başlamıştı.


...

Siz bu Barov ve Edith meselesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı yazar mısınız?

Şeytan Ayları da geldi bu arada… Hadi hayırlı olsun… Bu sene daha sert geçecek gibime geliyor. Umarız başarıyla atlatırlar.

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr