Bölüm 681: Uyku Adası’nın Hazırlığı

avatar
1734 44

Release That Witch - Bölüm 681: Uyku Adası’nın Hazırlığı




Çevirmen: Lodos

Fjordlar’daki Uyku Adası…


Kış yaklaştıkça deniz meltemi, adayı süpürüyor etrafı daha da soğutuyordu. Tilly pencere kapalıyken bile rüzgârın keskin ulumasını duyabiliyordu.


O vakitte evin dışında çok fazla insan dolaşıyor olmazdı. Ama Uyku Adası’nın meydanında birkaç gündür süren büyük kutlamalar vardı ve sıcak balık çorbaları dolu bir sürü kazan kaynıyordu. Cadılar yetenekleri sayesinde meydanı bir cennete dönüştürmüşlerdi sanki…


Tilly de epey işi olmasaydı karnavala katılmak ve Kilise’nin yenilgisinin sevincini paylaşmak isterdi.


Bu haberi geri getirdiğinden beri cadıların hayatı kökten değişmişti. Yaşam koşullarında herhangi bir değişim olmasa da zihinsel olarak çok farklı bir hale gelmişlerdi. Herkes, omuzlarından bir yük kalkmış gibi etrafa daha canlı gözlerle bakıyordu. Daha özgürce ve rahat şekilde konuşuyorlardı sanki…


Sonunda artık korku ve endişe içinde yaşamak zorunda değillerdi. Onlara baskı yapan o stres nihayet yok olmuş ve başlarının üstünde toplanan o yoğun kara bulutlar dağılmıştı. Coşkuları o soğuk soğuk uluyan rüzgârdan dahi etkilenmiyordu.


“Roland’ın bahsettiği o ‘kurtuluş’ muhtemelen budur.” diye düşündü Tilly.


Bu esnada da Uyku Adası’nın baş uşağı Camilla Dary kapıyı çaldıktan sonra içeri girmişti.


“Majesteleri… Batı Bölgesi’ne gitmekte istekli olan cadılar için ön istatistiği tamamladım.” diyen Camilla, bacaklarını çaprazlayarak oturdu ve hafif alçak masanın üzerine bir liste koydu: “Neredeyse yarısı Batı Bölgesi’ne yardım etmek için kaydoldu.”


“Gerçekten mi? Beklediğimden çok daha iyi… İyi iş çıkardın.” diyen Tilly, başını sallayarak listeye uzandı ve gülümsedi.


Batı Bölgesi’ne taşınma ile ilgili olarak Prenses Tilly cadılara; Tanrı İradesi Savaşı gibi büyük bir mücadeleye hazırlanan Neverwinter Şehri’nin inşasına yardım edebileceklerini söylemişti.


Herkesin seçimlerini gönüllü olarak tamamen kendi istekleriyle yapabilmeleri için de cadı imparatorluğu, Kutsal Birlik ve şeytanlar hakkındaki her şeyi anlatmıştı. Kilise’nin aslında Kutsal Birlik’in bir parçası olduğunu, insanların asıl düşmanlarının şeytanlar olduğunu falan belirtmişti. Şeytanların ne merhametleri ne de acımaları vardı. Yani Batı Bölgesi’ne yardım etmek en nihayetinde kendilerine yardım etmek olacaktı. Elbette ayrılmak istememeleri halinde de Uyku Adası’nda huzurlu bir hayat yaşayabileceklerini söylemeden geçmemişti.


İlk başta birçok kız kardeşin Uyku Adası’nda kalmaya karar vereceğini düşünmüştü. Çünkü yeni düşmanlar sebebiyle korkmuş ya da sıradan insanlarla uğraşmaktan bıkmış olabilirlerdi. Belirsiz gelecekleri hakkında şüphe duyuyor olma ihtimalleri de vardı. Ama önceden hiç görmedikleri şeytanlar Kilise’den çok daha az korkunçtu ve cadıların dış dünya hakkındaki arzuları da tükenmiş değildi.


“Papa'yı mağlup eden ve cadıların düşmanını yok eden Lord Prens Roland’ın nasıl biri olduğu ile daha çok ilgileniyorlar.” diyen Camilla çaresizce iç çekti: “Daha da önemlisi ağabeyiniz bu şanı ile kendisine çok fazla ‘puan’ kazanmış durumda… Size olan güvenlerini ona kaydırmış gibiler cadılar…”


“Sen de endişeli görünüyorsun.”


“Elbette… O her şeyden önce bir soylu ve sıradan bir insan. Temelde bizden farklı... Ve dürüst olmak gerekirse; kan bağı bazen fayda için bir engel olabilir.” diyen Camilla kaşlarını çatmıştı: “Majesteleri… Ben kararınızı sorgulamıyorum ya da kardeşinizin ikiyüzlü olduğunu söylemiyorum. Ama ya eğer… Onun aradığı şey cadıların çıkarlarına ters düşüyorsa ve sonunda tıpkı diğer soylular gibi o da bizi öldürürse?”


“Endişeni anlıyorum. Bu karar defalarca düşünülerek verildi.” diyen Tilly, listeyi bırakarak Camilla'nın elini tuttu: “Cadılar sıradan insanlardan farklı olabilir evet… Ancak hepimizin ortak bir amacı var: Tanrı İrade Savaşı’ndan sonra hayatta kalmak. Neden bu fırsatı dünyaya uyum sağlamak için kullanmayalım ki? Neden insanlarla ortak çıkarlar doğrultusunda oluşumlar kurmaktan kaçınalım? Roland istediği kadar pişman olsa ve Uyku Adası ile yaptığı anlaşmayı iptal etmek istese bile yeteneklerimiz daha da geliştikçe cadı gücünü terk edemez.”


“Tamam da… Üzerimizdeki kontrolünü bırakacak mı?”


“Son altı ayda olanlara bakıyorum da; Roland cadılara herhangi bir ek kısıtlama getirmedi. Aksi takdirde Batı Bölgesi’ndeki Cadı Birliği körü körüne onu desteklemeye devam etmezdi.” diyen Tilly gülümsedi: “Ve ben de bu genel şartlardan çok içgüdülerime güveniyorum.”


“İçgüdü mü?”


“Evet… Roland’ın bunu yapacağını sanmıyorum.” dedi masaya yavaşça vurarak…


Camilla tereddüt etse de sonunda sanki teslim oluyormuşçasına güldü: “Şimdi düşündüm de… Sizi tanıdığımdan beri içgüdüleriniz asla yanlış çıkmadı.”


“Bu sefer de aynısı olacak.” diye gülümsedi Tilly.


“Anlıyorum Majesteleri… Cadıların taşınması için gereken hazırlık çalışmalarını en kısa sürede tamamlayacağım.” diyen baş uşak Camilla, elini göğsüne koymuştu.


“Teşekkür ederim.”


Prenses Tilly soylu olarak doğan Camilla'nın soylulara olan güvenini kaybettiğini fark etmişti. Çünkü Camilla, soyluların güç ve çıkar uğruna hiçbir şeyden vazgeçmediklerini görmüştü. Ama aynı zamanda Tilly de Roland ile arasında geliştirdiği derin bağ sayesinde Roland’ın o klasik geleneksel soylulardan olmadığını hissediyordu. Camilla da bunu bilmiyordu haliyle… Roland soylulara kıyasla sadece cadılara değil herkese farklı davranıyordu. Roland’a abi demesinin sebebi önceki Prens Roland ile olan kan bağı değildi. Aksine bu tür engelsiz ve tarafsız bir ilişki Tilly’nin daha çok hoşuna gidiyordu.


Roland ile konuştuğunda uzun zamandır hissetmediği kadar rahat hissedebiliyordu kendisini… Diğer cadıların da aynı şekilde hissettiklerini düşünüyordu.


“Aa evet… Bir de son zamanlarda bazı kötü söylentiler duydum.” diyen Camilla konuyu değiştirdi.


“Neymiş bu söylentiler?”


“Sizin getirdiğiniz haberlerle ilgili… Bazıları kendilerinin de Kutsal Birlik’i taklit etmeleri ve o eski ihtişamı tekrardan kazanarak cadıların tüm insanlara hükmetmesi gerektiğini düşünüyorlar.''


“Kim o bazıları? Kaynakları kim?” yani diye soran Tilly kaşlarını kaldırmıştı: “Bloodfang Derneği’nin cadıları mı?”


“Hayır. Onlar sadakatin güç ve kuvvet olduğuna inanıyorlar. Batı Bölgesi şimdiye kadar yenilmez olan düşmanları yendi sonuçta… Ve Iffy, Softfeathers ve Nightfall da onlar ile konuşarak doğru olan şeyleri anlattılar. Hatta o savaş cadıları Neverwinter Şehri’ne gitmek için listeye en başta yazılan cadılardan olmak için çırpınmışlardı.” diyen Camilla başını salladı: “Araştırdım ve kaynak başka bir cadı örgütü olmalı…”


Uyku Adası’ndaki cadı organizasyonu da tıpkı Deniz Meltemi Bölgesi’ndeki cadı organizasyonu gibi epey büyük yığınların, grupların bir araya gelmesinden oluşmuştu. Bloodfang Derneği dışında da birkaç dağılmış grup vardı. Bu gruplar Tilly ortaya çıkmadan önce genelde Kilise’den kaçmışlar ve birbirlerine yardımcı olmaya çalışmışlardı. Ancak Bloodfang Derneği kadar güçlenememişlerdi asla… Çok nadiren Tilly’nin fikirleri ve politikaları hakkında söylentiler çıkarırlardı.


“Anlıyorum.” diyen Tilly, başını salladı.


“Liderleriyle konuşmalı mıyız?”


“Hayır. Kendi hallerine bırakalım.” dedi Tilly: “Batı Bölgesi’ne ulaştıklarında Kutsal Birlik’in tamamen tarih olduğunu anlayacaklar. Tamamen yeni bir yol bekliyor bizleri...


...

Epey giden var demek Batı Bölgesi’ne… Bu Roland’ı epey mutlu edecektir. Eminim o cadıların da hiçbiri pişman olmayacaktır gittiklerine… Çok çok işe yarayacaklar kesinlikle Batı Bölgesi için. Siz neler düşünüyorsunuz, yorumlarınızı yazar mısınız?

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!

 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44312 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr