Bölüm 669: Diplomatik Karışıklık

avatar
1889 38

Release That Witch - Bölüm 669: Diplomatik Karışıklık




Çevirmen: Lodos

76 numara, Yorko'nun hizmetçisi olduğundan beri yavaş yavaş Denise'in yerini alıyordu.


Ama elbette bu Yorko'nun eski sevgilisini unuttuğu anlamına gelmiyordu. Gerçek şuydu ki; Yorko’nun zavallı rehberi ile ilgilenmesi gerekmişti biraz… 76 numara Silvermask tarafından gönderildiğinde Yorko şok olmuştu. Ceza hakikaten Kara Para’nın iddia ettiği kadar ağırdı. Kızın vücudunun her yerinde kırbaç izleri, morluklar vardı ve daha yarım gün önce tanıştığı o rehbere hiç benzemiyordu.


Ama Yorko kızı yanında tutma kararı verdiği mutluydu. Aksi takdirde kız muhtemelen harap olacaktı. Bu yüzden Silvermask artık 76 numaranın rehberlik yapamayacağını söylemişti. Hangi müşteri kendisine engelli birinin rehber olmasını isterdi ki?


Neyse ki 76 numara çoğu kız kadar kırılgan değildi. Oldukça güçlü bir vücudu vardı. Özellikle karnı ve sırtında kas çizgileri hissedilebiliyordu. Aldığı ilaç tedavisinden sonra yaralarından hızla arınmıştı ve artık birtakım kişisel hizmetleri de içeren ev işleriyle ilgilenebiliyordu.


Örneğin bugün sağladığı bir hizmet gibi…

“Efendim… Omuzlarınıza masaj yapmamı ister misiniz?”


76 numara evi temizledikten sonra gülümseyerek yaklaşmıştı Yorko’ya… Genel kurallara göre hizmetçilerin efendilerine izinsiz yaklaşmalarına izin verilmese de 76 numara hala Kara Para’da öğrendiği tekniği, ‘misafiri memnun etme’ tekniğini, uyguluyordu. Yorko da en ufak bir rahatsızlık hissetmiyordu. Aksine kızın kendisiyle böyle cilveli şekilde iletişim kurması hoşuna bile gidiyordu.


Eğer 76 numara kurallara sıkı sıkıya uyan ve sadece emirlere itaat eden bir hizmetçi olsaydı bu Yorko için biraz sıkıcı olurdu.


“Gel ve buraya otur.” diyen Yorko elindeki kitabı kapatarak hafifçe uzandı. Ayakkabılarını çıkaran 76 numara ise dizlerinin üzerine oturmuştu. Bu sayede Yorko başını kızın bacaklarına rahatça yaslayabiliyordu.


Sonrasında Yorko'nun omuzlarına zarif parmaklarıyla yavaşça masaj yapmaya başlamıştı. Anlaşılan 76 numara bu konuda bir eğitim almıştı. Sıradan masör kızlardan daha fazla güç kullanıyor ve daha fazla teknik uyguluyordu. Masaj öylesine işe yaramıştı ki Yorko çoktan stresi azalmış gibi hissediyordu.


Bacaklarına uzanmışken 76 numaranın yüzünü açıkça görebiliyordu Yorko. Kara Para onu yolladıktan sonra artık o maskeyi takmasına gerek yoktu kızın…


Açık konuşmak gerekirse 76 numara tam bir güzellik sayılmazdı. Ortalamanın üstünde bir görünümü vardı ve asla cadılarla kıyaslanamazdı. Ama yine de Yorko özellikle onun kırmızı, dolgun dudaklarını seviyordu. Ne zaman kıza baksa dudaklarındaki o belirsiz gülümsemeden dolayı kendisinden geçiyordu.


Buna karşılık 76 numaranın güçlü vücudu Yorko için daha cazipti. Yorko ilk defa bir kadın vücudunun böyle güçlü olduğunu görüyordu. Şişman soylu leydilerin ya da zayıf köylü kızların aksine 76 numaranın güzel bir cildi, düz bir karnı, dolgun göğüsleri ve iyi orantılı el ve ayakları vardı. Vücudu gerildiğinde kasları hissediliyordu. Hayatı boyunca hep farklılığa ve heyecana çekilmiş olan Yorko için; dümdüz zarif ve güzel bir yüz yerine böylesi mükemmel bir vücut daha cazipti.


Yorko tam bir sonraki adıma geçecekti ki kapı açılmıştı.


Gelen Hill Fawkes idi.


Yorko hayal kırıklığı içerisinde iç çekti. Anlaşılan bugünlük boş zamanı sona ermişti. Doğrularak sordu: “Umarım yine cadıları kurtarmamı istemiyorsundur.”


Hill cevap vermemiş sadece 76 numaraya bakmıştı.


Ne yapması gerektiğini anlayan kız da saygıyla geri çekilmişti.


Yorko omuz silkti: “Fazla dikkatli davranıyorsun. O sadece bir hizmetçi.”


“Şafak Krallığı'ndaki mevcut durumun henüz iyimser olmadığı bu günlerde tetikte kalman daha iyi…”


“Denise, 76 numaradan daha saygın ve aynı zamanda seçkin bir aileden geliyor. Neden onun yanında da gözlerini dört açmıyorsun?”


“Çünkü Denise Payton geçmişi gizli bir sır olmayan, geçmişi halka açık olan bir figür. Onun hakkında öyle ya da böyle bilgi alınabilir. Ancak Kara Para tarafından eğitilmiş bir rehberin geçmişini kontrol etmenin imkânı yok.” diyen Hill, Yorko’nun karşısına oturdu ve aralarındaki kahve masasına bir mektup koydu.


“Ama ben zaten onun ne tür bir insan olduğunu ve nereli olduğunu bildiğimi hissediyorum.” diyen Yorko zafer kazanmış gibi gülümsedi: “Duymak ister misin?”


“Gerçekten mi?” diye soran Hill hafifçe kaşlarını kaldırmıştı: “Şaşırt beni…”


Yorko sırıttı. Eski dostu Roland tarafından atanan bu muhafızın kendini bilmiş bir insan olmamasından dolayı mutluydu. Söze girdi: “Mükemmel bir rehber yetiştirmek çok zaman isteyen bir iş… Vicdani yeteneklerini mükemmelleştirmek ve vücudunu güçlendirmek en az 10 sene sürer. Yıllar boyunca edindiği o beceriler çoktan onun bir parçası haline gelmiş durumda… Müşterileri memnun etmek, onlara hizmet etmek onun için çok doğal bir şey. Sence şu an kaç yaşında o?”


“21 veya 22 civarındadır. En fazla 25…”


“Doğru. Bu da eğitimine başladığında sadece beş ya da altı yaşında bir çocuk olduğu anlamına geliyor. Hiç yaşlanmayan ya da ölmeyen bir canavar değilse Kara Para’nın dışından bir insan olamaz.” diyen Yorko ellerini iki yana açtı: “Zaten Kara Para ile bizim aramızda bir çıkar çatışması falan da yok. Onlar sadece köle ticareti ve cadıları korumaktan daha kirli işler yapıyorlar. Bizim de daha bir cadıyı bile kurtaramamış olmamızdan bahsetmiyorum bile…” diyen Yorko, dalga geçmeye devam ediyordu: “Cadıların bizim korumamıza ihtiyacı olduklarını da düşünmüyorum zaten…”


Hill Fawkes'ın sessiz kaldığını gören Yorko’nun kendine olan güveni daha da artmıştı. Ama masadaki mektubu açtıktan bir dakika sonrasında az önceki bütün o güzel hisler kaybolmuştu.


Kral Roland tarafından imzalanmış resmi bir diplomatik mektuptu bu…


Mektubun içeriği Yorko'yu dehşete düşürdü.


Gökhisar Kralı, Şafak Kralı'nın cadılara zulmetmesini durdurmayı mı amaçlıyordu? Yorko olayların böylesine beklenmedik bir viraja girmesinden dolayı kendisini boğulmuş gibi hissetti bir an… Burası Şafak Krallığı’nın başkenti idi, Gökhisar’ın Batı Bölgesi değil!


Eski dostu Roland, Appen Moya'nın kendi tavsiyesini dinleyeceği izlenimine mi kapılmıştı?


Devamında gelen bir dizi tehdit daha da saçma görünüyordu. Roland, Şafak Kralı'na akıntıya karşı yüzmemesini tavsiye ediyordu. Çürümeye yüz tutan Kilise’nin kaderini de örnek olarak veriyordu. Ayrıca Gökhisar Krallığı’nın öylece beklemeyeceğini gerekirse bir sonraki adımı da atacağını belirtmişti.


Mektup her ne kadar kibar bir dille yazılmış olsa da Yorko saraydaki herkesin bu satırlar ardındaki tehditkâr dilin kokusunu alabileceğinden emindi. Roland açık açık Appen’in kendi önerisini reddetmesi halinde Şafak Krallığı’nın kendisinin bir sonraki düşmanı olacağını söylüyordu.


Bunu doğrudan Şafak Kralı'na nasıl söyleyebiliyordu?


Yorko suratı asık şekilde mektubu Hill'e geri verdi. Az önceki tüm o memnuniyetin yerini bir huzursuzluk almıştı.


Hill haklıydı. Majesteleri için cadılar, ittifaktan daha önemliydi. Ancak Yorko bu tehditlerin; Şafak Krallığı'ndaki büyük soylular arasında Roland’a karşı bir antipatiden başka bir şey oluşturup oluşturmayacağından emin değildi. Mektup öylesine bir kâğıt parçası olarak da görülebilirdi.


Hill’e danışmaktan başka bir seçeneği olmadığını fark etmişti: “Ne yapmalıyım?” diye sordu.


Mektuba hızlı bir bakış atan Hill, cevap verdi: “Majesteleri’nin dediği gibi yap. Büyükelçi olarak bu senin görevin… Bahse girerim en kötü senaryo Appen Moya’nın sinirlenerek seni saraydan kovması olacaktır. Herhangi bir tehlikeye girmeyeceksin yani…”


“E o zaman bu soylularla işimiz biter bizim…” dedi Yorko kasvetli bir şekilde: “Parıltı Şehri’ndeki insanlar bizi deli olarak görecekler ve arkamızdan gülecekler. Yeni tartışma konuları da Roland olacak. Majesteleri böyle bir blöften ne fayda sağlar ki?”


“Blöf mü?” diye cevap verdi Hill: “Bu tehditlerin gerçekten blöf olduğunu mu düşünüyorsun?”


Yorko'nun kalbi aniden bir ritim atlamıştı. Dehşet içinde muhafızı Hill’e baktı: “Hayır… O olamaz…”


Hill yavaş yavaş devam etti: “Timothy Wimbledon da Eski Kral Şehri düşmeden önce böyle düşünüyordu. Majesteleri hakkında bildiğim bir şey varsa; o da vaktini hiç boşa harcamadığıdır.”


...

Üfff… Tüyler diken diken yine… Bakalım Yorko nasıl cesaretini toplayacak da Appen Moya ile görüşecek? Onun da ötesinde acaba Appen Moya ne tepki verecek ve olaylar nasıl ilerleyecek? Seviyorum bu seriyi be!

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!

 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44323 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr