Bölüm 663: Anıt

avatar
1982 38

Release That Witch - Bölüm 663: Anıt




Çevirmen: Lodos

“Buna ek olarak Neverwinter Şehri’nde bir de sembol inşa etmek istiyorum.” dedi Roland.


“Sembol mü?” diye soran Karl az önceki heyecanından sonra kendisini toparlamıştı: “Bir anıt ya da bir saat kulesi gibi göz alıcı bir mimariden mi bahsediyorsunuz?”


"Buna bir gösteri de diyebilirsin.” dedi Roland. Karl, Roland’ın hızla ne demek istediğini anlamıştı. Kral Şehri’nin Taş Ustaları Loncası’nda neden yüksek bir konumda yer aldığı böyle belli oluyordu işte… Roland başını salladı: “Ama benim inşa edeceğim sembol, anlamsız bir şey olmayacak.”


Kilise ile yapılan savaştan sonra Birinci Ordu ciddi kayıplara uğramıştı. Her ne kadar Demir Balta, ordunun moralinin hala yüksek olduğunu söylese de yaşanan kayıplar kimi aileleri epey üzmüştü.


Halkın, özellikle de şehir dışından gelenlerin güvenini artırmak için bu muhteşem fikir gelmişti Roland’ın aklına… Tarihte, sırf yöneticilerin arzularını tatmin etmek için bile inşa edilmiş binlerce anıt vardı. Devletin gücünü ne kadar vurgularsa vurgulasın Roland asla beyaz bir fil inşa etmeyecekti örneğin…


“Kızıl Su Nehri'nin güney kıyısına, sanayi bölgesinin arkasına bir konut inşa etmeyi düşünüyorum.” dedi Roland.


Karl, bunun sıradan bir bina olmadığını fark ederek herhangi bir cevap vermemişti.


Roland, Karl'ın böyle sakin kalmasından dolayı çok memnun olmuştu: “Her bir katı 3,5 metre olacak ve 15 katlı olacak. Yüksekliği yaklaşık 50 metre olmalı… Başka bir deyişle Kral Şehri’nin eski surlarının yüksekliğine yakın… O senin şimdiye kadar katıldığın en büyük proje miydi?”


Karl nefes nefese kalmıştı: “Majesteleri bu… Bu Babil Kulesi olur!”


“Ben onu Babil Kulesi olarak düşünmezdim. Sadece sıradan yüksek bir bina…” dedi Roland gülerek: “Bu çağ için uygun bir anıt gibi…”


15 kat yüksekliğinde olacak olması kalenin boyunu aşacağı anlamına geliyordu. Yani Neverwinter Şehri’ne girildiği an görülecekti. Bu sadece Neverwinter’ın gücünü sembolize etmeyecek aynı zamanda konut eksikliğini de giderecekti. Yüksek katlı binalar normal kulübelere kıyasla daha fazla bir arsa oranına sahipti. Gelecekte neden daha fazla gökdelen inşa edildiği de bu sayede açıklanıyordu.


“Oturulacak binalar gerçekten o kadar yüksek olur mu?” diye soran Karl, biraz şüphelenmişti.


“Elimizdeki betonların kapasitesi nedeniyle bu biraz uzak bir fikir…” diye düşünen Roland: “Ben bizzat rehberlik edeceğim sana…” dedi.


Meslek değişikliği genellikle farklı bir bilgi alanı anlamına gelse de mekanik ve yapısal prensipler hala birbirinin yerine geçiyordu. Bu fikri ortaya koymadan önce zaten birçok faktörü göz önünde bulundurmuştu: Yükseklik endişe verici görünebilirdi ama aslında değildi. Örneğin; M.Ö 2000 yılında inşa edilen Khufu Piramidi 140 metrenin üzerinde bir yüksekliğe sahipti ve sadece taşların öylece yığılmasına dayanıyordu. Ayrıca Çin'de de yüksekliği 130 metreyi geçen ahşap tapınaklar vardı. Yani temel yeterince sağlam olduğu sürece yükseklik bir problem olmayacaktı.


Dengenin etkilenmemesi koşuluyla gelecek nesiller, malzemelerin maliyetlerinden kısmak için sütunların ve duvarların hacimlerini en aza indirmişti. Ama Neverwinter zaten çimento üretiminde epey fazlalığa sahipti. Dolayısıyla beton bir bina inşaatında bunları kullanacak olmak iyi bir seçimdi.


Çoklu bir temel ve yükselen bir kule yapmak da inşaat açısından kullanılabilir bir yöntemdi. Bu daha fazla arazi kaplamak anlamına gelse de hem yapısal dengeyi büyük ölçüde arttırır hem de inşaatın zorluğunu epey azaltırdı.


Dengenin bir problem olması halinde kolaylıkla daha fazla sütun eklenebilirdi. Güçlendirilmiş çelik çubuklar da bu kaliteyi kesinlikle arttırırdı. Temel sağlam olduğu sürece çökmesi neredeyse imkânsız olurdu.


Son problem, betonun dökümüydü. Roland bunu çoktan düşünmüştü ve şu karara varmıştı: Maggie ve Sinekkuşu havalanacaktı. Sinekkuşu demir kutuları taşıyarak betonu havadan dökecekti. Bu, en az bir pompa kullanmak kadar etkili olacaktı.


Karl, aynı beton yapıya sahip olan Cadı Evi’ni inşa ettiği için deneyimliydi. Bu sefer sadece daha büyüğünü yapacaktı. Bambu çubukları, güçlendirilmiş çelik çubuklarla değiştirilecekti. Roland arkasında teknik destek olarak Cadı Birliği olduğu için bu binanın inşaatı konusunda epey güveniyordu kendisine…


***************


“Zaman doldu. Millet! Lütfen kalemlerinizi bırakın.” diyen Scroll, masaya vurdu hafifçe…


“Vay be…” diyen Evelyn derin bir nefes verdi. Sınır Kasabası’nda… Hayır… Neverwinter’da ikinci dönem sona ermişti. Sonunda herkese yetişmeyi ve final sınavına girmeyi başarmıştı Evelyn…


Karakalemi elinde, etrafa bakıyordu. Anna hala ortalıkta yoktu. Wendy’ye göre Anna çoktan bilinmez bir seviyeye çıkmıştı. Onun kitaplarını okuyan her sıradan insanın hissedeceği tek şey baş dönmesi olurdu ve uykuları gelirdi.


Candle da Evelyn’e bakıyordu. Gözleri kesişince başparmaklarını kaldırarak sınavının iyi geçtiğini gösterdi Evelyn’e…


Arkada oturan Bülbül ise hala keyifsiz görünüyordu. Okuma ve yazma testleri kaldırıldığından dolayı puanı büyük ölçüde azalmıştı. Bu da Evelyn’i epey şaşırtmıştı. Bildiği kadarıyla Bülbül, asil bir aileden geliyordu ve herkesten daha önce eğitim almıştı. İş öğrenmeye geldiğinde daha rahat ediyor olmalıydı yani… Belki de yeteneği çok önemliydi ve gün boyu Majesteleri’nin görevleri ile uğraşıyordu. Bu sebeple dersleri de etkilenmişti.


Ne de olsa Bülbül bir savaş cadısı olarak Lady Ashes ile beraber savaşmıştı. Uyku Adası’nda iken Ashes sadece Evelyn’in uzaktan bakıp hayran olabileceği birisi olurdu.


Diğerleri de hem mutlu hem de üzgün görünüyorlardı. Örneğin ilk sıralardan Agatha, Lucia ve Lily her zaman kolay şekilde yüksek notlar alırlardı. Bir şeyler öğrenmek onlara çok doğal geliyor gibiydi. Özellikle Bayan Agatha çoktan Anna ve Tilly’ye yaklaşmaya başlamıştı. Üstüne bir de savaş cadısıydı. Evelyn ona çok gıpta ediyordu.


Geri kalan birkaç kişinin durumları da yüzlerindeki ifadelerden anlaşılıyordu. Honey, Sinekkuşu ve Yankı bir yanlışlık olmaması halinde muhtemelen son sıralara geleceklerdi.


Elbette bu Cadı Birliği’nin yeni üyelerini, Paper ve Summer’ı, kapsamıyordu. Hala sınıfın hızına yetişememişlerdi. Ve Scroll Öğretmen onlarla teke tek ders yapıyordu.


Ama Evelyn, asıl Maggie hakkında çok heyecanlıydı. Bu iyi niyetli küçük kıza bakarken elinde olmadan kahkaha atası geliyordu.


Ama sınavda çoktan seçmeli soru yoktu!


Önceki final sınav sonuçlarından beri Evelyn’in kalbi kırıktı. Hedefine çok yakın olduğunu düşünse de Maggie’ye bir puanla kaybetmeyi hiç beklemiyordu.


Sonuçların yanlış olup olmadığını kontrol etmek için Scroll Öğretmen ile bile konuşmuştu. En nihayetinde Maggie’nin çoktan seçmeli sorularda çok iyi olduğunu ve kendisinin baya başarısız olduğunu fark etmişti.


Bir sonraki senede zamanının çoğunu çalışmak ve öğrenmek ile geçirmişti.


Büyü yeteneğini oldukça hızlı bir şekilde uygulayabiliyordu. Haftada sadece iki ya da üç kez şaraphaneye gitmesi yetiyordu. Ve tüm büyülü gücünü kullanabilmesi 10 dakikadan az sürüyordu. Bar sonrasında açık olsa dahi bu onun performansını etkilemiyordu.


Bir kere bile poker üçlüsüyle bir oyuna oturmamıştı. Barda çalışırken bile ne zaman bir boş vakti olsa hemen kitabı açmış ve önceki akşam öğrendiklerini pekiştirmişti. En sevdiği parfüm koleksiyonundan almak için markete dahi gitmemiş, bunun bile öğrenmesini ve çalışmasını etkilemesine izin vermemişti. Tüm bunları belirlediği hedefe erişmek için yapmıştı.


Ve bu sefer kazanma konusunda kendinden epey emindi!


...

Anıt fikri kesinlikle güzel bir fikir… Halka bir değişiklik lazım arada sırada… Bakalım nasıl bir şey olacak ve etraftan ne tür tepkiler gelecek…

Evelyn de hakikaten ne fedakârlıklar yapmış ya… Umarız iyi olan kazanmış olur, göreceğiz…

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!

 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44338 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr