Bölüm 658: Rüyalar ve Çelik

avatar
1910 40

Release That Witch - Bölüm 658: Rüyalar ve Çelik




Çevirmen: Lodos

Sıvı demir dönüştürücüde tekrar tekrar yuvarlanıyorken başta içindeki silikon ve manganez oksitlenmişti. Sıra sonrasında karbona gelmişti.


Yaklaşık 1.500 derecelik bir sıcaklıkta karbon, havadaki oksijen ile reaksiyona girerek hem çok fazla karbon monoksit hem de çok fazla ısı üretirdi. Bu da fırındaki sıvının cayır cayır kaynamasını sağlardı. Fırın ağzından çıkan alevler neredeyse boruyu ve ızgarayı kaplayacaktı. Roland bu yüzden onları ısı geçirmez kaplama ile kaplamıştı.


Büyük miktarda sıcak karbon monoksit dışarı atılıyordu. Dışarıdaki hava ile karışarak şiddetli bir şekilde yanıyor, sanki fırında yangın çıkmış gibi görünmesine sebep oluyordu. Gaz genleşmesinden çıkan sesler buhar motorunun gürültüsünün yaklaşık 10 katı kadardı. Sanki patlayan bir yanardağ gibiydi. Bu sahnenin karşısında ellerini arkasına atmış Roland’ın dışında etraftaki herkes korku içerisinde geriye çekilmişti. Roland ise bile isteye o güçlü yakıcı rüzgârların karşısında duruyordu. Dalgalanan sıvı çeliğin kükreme seslerinde huzur buluyordu sanki…


Teknolojik sınırlamalar nedeniyle bu süreçte saf oksijen kullanamaması çok yazıktı. Kullanabilse alevler daha da fazla parlardı.


Oksitlenen son elementler olan fosfor ve kükürt oksitleri kireçtaşı ile reaksiyona girdiklerinde ve fırın atıkları haline geldiklerinde alevler sönmeye, sıvı demir de katılaşmış çeliğe dönmeye başlamıştı. Fırın atıkları hafif olduğu için sıvının üstünde yüzüyorlardı. İşçiler sıvı çeliği borudan sanki bir bardağa çay doldururmuşçasına kolaylıkla döküyorlardı.


Fırın atıklarının çelik kepçeye girmesini önlemek için modern bir çelik fabrikasında bir atık durdurma topu, atık durdurma mızrağı veya kızılötesi algılamalar kullanılırdı. Ama bunların hepsi Neverwinter’ın teknik kapasitesinin çok çok ötesindeydi. Bunu da göz önünde bulunduran Roland tüm sıvıyı dökmemelerini söyleyerek bu probleme de basit bir çözüm bulmuştu. İşçilere fırını, içinde hala biraz sıvı çelik ve fırın atıkları kalmışken tekrardan kaldırmalarını, sonrasında da komple boşaltmalarını söylemişti. Çok üst düzey bir verimlilik peşinde olmadığı için böylesine küçük bir israfın çok da zarar vermeyeceğini düşünüyordu Roland. Ayrıca o dökülen çeliklerden yeteri kadar topladığı takdirde onları da çelik yapmak için kullanabilirdi


Çeliğin kalitesini garantilemek için son adım, sıvı çelikteki fazla oksijeni ortadan kaldırmaktı.


Neverwinter'a da Uzun Şarkı’dan gelen alüminalar, muhteşem deoksidizörler olabilirdi. Lucia tarafından çıkartılan bir kova saf alüminyum sıvı çeliğe ekleniyordu. Kısa bir süre sonra da alüminyum oksitler fırın atıklarını ve fazla alüminyumu yüzeye çıkarmaya başlıyorlardı. İşte çelik üretimi başarıyla tamamlanmıştı.


Erimiş parlak çeliğin kalıplara dökülerek çelik külçelere dönüştüğünü gören belediye görevlilerinin ağzından tek bir kelime bile çıkmıyordu.


Bu çağda insanlar genelde çelik üretebilmek için sıcak demirleri sürekli dövmekten başka bir şey yapmayan demircilere bel bağlıyorlardı. Kimse bu şekilde çelik üretilebileceğini görmemişti. ‘Çelik Yıldızı’ çok fazla çelik üretebilirdi evet… Ama sadece büyülü güçler tarafından çalıştırılabiliyordu. Herkes biliyordu ki Anna ve Lucia olmadan bir parça bile çelik üretemezlerdi.


Ama bu sefer farklıydı. Çünkü dönüştürücü çelik üretimi büyülü güç gerektirmiyordu. Sıradan işçiler yeterliydi. Bütün bu elle yürüyen, manuel çelik üretme işlemine tanık olduktan sonra herkes bir şey fark etmişti.


Belli ki bir başka ‘Çelik Yıldızı’ yaratamazlardı. Ancak kesinlikle daha fazla dönüştürücü inşa edebilir ve sayısız işçi eğitebilirlerdi.


Böyle düşünüldüğünde çelik artık nadir bir malzeme olmaktan çıkıyordu. Bu katı metal Kuzey Yamaç Dağı’nın eteklerinde çokça üretilerek ahşap ve bronz gibi yumuşak ya da kırılgan malzemelerin yerini alacaktı.


Roland görevlilerin yüzlerindeki şaşırma ve heyecanı görmekten mutluluk duyuyordu. Bu yepyeni çelik üretim sürecinde heyecan hissetmeyenlerin mükemmel liderler olamayacaklarını düşünüyordu. Sıradan işçiler sadece önlerindeki çelik külçelere hayran olmalıydılar. Ancak görevliler bu yeni teknolojinin getirdiği değişiklikleri ve geleceği düşünebilmeliydiler.


Şimdiye dek Neverwinter'in kömür ve demir imalat endüstrisi iyice şekillenmişti. Madencilik, demircilik, çelik üretimi ve çelik döküm işlemlerinin hepsi halk tarafından tamamlanabiliyordu. Hızla büyüyen bir nüfus ve hızla genişleyen bir eğitime sahip olan Roland, çelik tekerlerin yerde yuvarlanmasını ve yeni bir çağın ayak seslerini duyabiliyordu.


İlk posta çeliğin kalitesi konusunda da Lucia’ya başvuracaktı Roland. Sonuçlar doğrultusunda hava üfleme süresini ayarlayabilir ya da atık kaldırma yöntemlerini geliştirmeyi düşünebilirdi. Ama şu andaki başarı da onu iyi hissettirmeye yetmişti.


...


Ancak bunlardan sonra dinlenmek istememişti. Çünkü hala hayal dünyasında edindiği anılarla ilgili çok işi vardı.


Tüm birincil ders kitaplarını tamamladığı için artık bazı makineler hakkında profesyonel kitaplar aramayı planlıyordu. Neverwinter çok yakında büyük miktarda çelik üretebileceğinden dolayı yüksek performanslı işleme ekipmanlarına ihtiyaç duyacaktı Roland. Önceden yaptığı o basit makine tezgâhları yüksek kaliteli ürünleri çok zor işliyordu.


O kitapları nereden bulabilirdi?


Gitmesi gereken yerin okulun kütüphanesi olduğunu düşünüyordu. Kütüphanenin her ne kadar romantik işlerin çok döndüğü bir yer olduğu söylense de Roland öğrencilik hayatında hiç yaşayamamıştı böyle bir şey… Ancak çoğu mekanik tasarım olmak üzere orada birçok kitap okumuştu.


Akşam yemeğinden sonra erkenden yattı.


Rüya Dünyası’na yapacağı seyahat bir dinlenme olarak sayılmadığından dolayı o dünyadaki ilk gününde epey yorgun olacaktı. Ayrıca o sıcak havalarda klima olmadan dairesinde uyumak imkânsızdı. Bu sebeple erken uyumalı ve Rüya Dünyası için enerji biriktirmeliydi.


O dünyada uyandığında vakit hala yaz ortasındaki güneşli, açık bir sabahtı.


Başucundaki cep telefonuna baktı ve bir düzine cevapsız çağrı gördü. Ekrana dokundu ve hepsinin ikinci el eşyacılardan olduğunu gördü. Aynı zamanda çok da fazla mesaj atmışlardı.


“Başka zırhın var mı kardeşim? Arkadaşlarımdan biri film çekmek için biraz zırh satın almak istiyor. Eğer elinde varsa beni ara…”


“Bu sefer daha yüksek verebilirim. 700 yuan gibi… Nasıl?”


“Kılıçlara da 200 yuan daha fazla veriyorum. Ben harbi adamım, değil mi? Ama bıçakları çok keskinleştirme… Yoksa çok korkutucu olur.”


“Fiyatlardan memnun değilsen konuşabiliriz.”


“Hadi ama be kardeşim… Bana bir cevap versen?”


Roland son mesaja geçti. Bu mesaj bankasındandı. Hesabının kalan bakiyesinin 3.600 yuan olduğunu ve 1.500 yuanın da Zero'nun ebeveynlerinin gönderdiği masraf parası olduğunu söylüyordu mesaj…


Bu para epey götürürdü onu…


Tüm mesajları sildi ve bir tişört ile şort giyerek oturma odasına geçti. Zero hala yatıyordu.


Küçük kızın uyanmasını ve kahvaltı hazırlamasını beklemek istemeyerek doğrudan aşağı indi ve caddede küçük bir pilav ve noodle restoranı gördü.


İçeri girerek sipariş verdi: “Parça etli büyük bir noodle kâsesi lütfen!”


“Tamamdır!”


Artık parası olduğu için Gökhisar’ın Kral Şehri’nde bile olmayan bir şeyin ziyafetini çekmek istiyordu. Ne de olsa krallıkta hiç pirinç yoktu.


Kısa bir süre sonra dumanı tüten tencereden taze bir kâse noodle getirilmişti Roland’ın önüne…


Şimdiye kadar sadece iki blok ötedeki ikinci el bir kitapçıya ve küçük bir internet kafeye gitmiş, para kazanmak ve kitapları ezberlemekle meşgul olmuştu. Yani şu anda ilk defa boş bir vakitte oturmuştu ve Ruhlar Apartmanı’nın evlerini seyrediyordu.


...

Güzel bir bölümdü. Çelik epey işe yarayacak gibi duruyor. Hele de Rüya Dünyası’ndan daha kapsamlı tasarımlar öğrenebilirse… Umarız faydalı olur.

Bakalım Ruhlar Apartmanı’nı izlerken ne sonuçlara varacak ya da neler görece…

Canımız noodle çekmedi değil ama neyse… Afiyet olsun Roland!

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!

 

 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44253 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr