Bölüm 649:Kara Para

avatar
1993 37

Release That Witch - Bölüm 649:Kara Para




Çevirmen: Lodos

“Teşekkürler. Bu gece tekrardan ziyaret edeceğim sizi…”


Yorko'nun çenesi düşmüştü. Dehşet içinde önündeki iki adama bakıyordu. Bir şeylerin yanlış olduğu aşikârdı. Gökhisar’ın asıl büyükelçisi olan onu görmezden geliyorlardı.


Otto ayrıldıktan sonra Yorko tam Hill’i sorgulayacaktı ki bütün söylemek istedikleri boğazında takılmıştı. Çünkü hemen söze atlamıştı Hill: “Majesteleri de bunu isterdi.”


Yorko elini alnına koydu: “Emin misin? Ben Gökhisar Krallığı’nı temsil ediyorum. Şafak Kralı bir cadıyı nakliye ettiğimi öğrenirse iki ülke arasındaki ilişkiler tekrar bozulur ve şimdiye kadar yaptığımı her şey boşa gider. O zaman ne yaparız?”


“Appen Moya bu önemsiz konulara odaklanmayacaktır. Odaklansa bile cadılar ittifaktan çok daha önemli… Benim adamlarım mülteciler arasında tarama yaparken cadıların olup olmadığını da kontrol ediyor zaten…”


“Var mı yok mu?”


“Yok.” diyen Hill başını salladı: “İki olasılık var. Bir; mülteciler arasında hiç cadı yoktur. İki; varsa bile kendilerini oldukça iyi gizlemişlerdir ve kalabalığa çok iyi karışmışlardır. Her neyse… Eğer Majesteleri’ne bir cadı götürebilirsen sana para banyosu yaptırır. Cadılara ne kadar değer verdiğini biliyorsun…”


Eski dostunun isteğinin bu yönde olduğunun farkında olan Yorko’nun kabul etmek dışında bir çaresi yoktu.


Açık artırmanın bu ülkeyi keşfetmenin bir başka yolu olduğunu söyleyerek kendisini yatıştırmaya çalışıyordu. Bir yandan da Denise’in bile katılamadığı bir açık artırmada ne tür kölelerin satılacağını merak ediyordu.


Otto, vakit akşam olunca tam saniyesi saniyesine konağın önüne gelmişti.


Yorko, üstünde herhangi bir amblem olmayan muhteşem bir arabaya bindi. Kalın bir kürk halı ile döşenmiş olan arabanın iç kısmında tavandan sarkan iki demir zincir vardı. Yorko’nun bunların ne için olduğunu sormasına gerek yoktu.


“Böylesine özel sevkleriniz olduğunu bilmiyordum.” diyen Yorko ıslık çaldı.


Otto kızarmıştı: “Ee… Benim arabam değil bu… Böylesi bir araba birini tutuklamak ya da gizlemek için çok kullanışlı, o yüzden…”


“Açıklamak zorunda değilsiniz. Anlıyorum.” diyen Yorko, zincirlerin ucundaki kelepçeleri okşayarak sordu: “İş bittikten sonra birkaç günlüğüne ödünç alabilir miyim acaba bu arabayı?”  


“Günde 50 gümüş verirseniz neden ödünç alamayasınız? 50 gümüş ücrete arabanın sürücüsünü de veriyorlar.” diyen Otto, arabacıya varış noktasını söyledikten sonra rahat bir yer seçerek uzandı: “Yol uzun sürecek, siz de dinlenebilirsiniz.”


“Ne kadar uzun?”


“Yaklaşık bir saat kadar... Gideceğimiz yer Parıltı Şehri’nin banliyölerinde…”


Yorko’nun nefesi kesildi bir an: “O halde bu gece Kral Şehri’ne geri dönemeyeceğiz! Güneş battıktan sonra şehir kapıları kapanacak, değil mi?”


“Kara Para, konaklama ve yiyecek de sağlayacaktır. Parıltı Şehri’ndeki her şeyi sağlayabilirler hatta…”


“Kulağa bir pazar yeri gibi geliyor.”


“Aşağı yukarı öyle… Tek fark yeraltında olması…” diyen Otto açıklamaya girişti: “Ben de sadece bir kez gittim. Bu yüzden açık artırma işleminde herhangi bir değişiklik olup olmadığını bilmiyorum. Ama müzayedeciyi takip ettiğiniz sürece bir sorun olmayacaktır. Teklifi siz kazandıktan sonra açık artırmanın sona ermesini beklemenize gerek yok. Sadece doğrudan sahne arkasına giderek cadıyı alın. Bir hizmetçi sizi odanıza götürecektir.”


“Bir saniye…” diyen Yorko, şaşırmış şekilde Otto’ya baktı: “Siz benimle gelmiyor musunuz?”


“Sadece bir davetiye kartı var.”


“Ya ödeme ne olacak?”


Otto gülümsedi: “Siyah mektup parayı temsil ediyor zaten… Ticaret Odası tarafından verilmiş bir geçiş kartı… Onunla doğrudan teklif verebilirsiniz.”


“Bir sınırı yok mu?” diyen Yorko'nun gözleri dört açılmıştı.


“Elbette var… Ama bir cadının maliyetinden çok daha yüksek… Bildiğim kadarıyla birkaç yıl önce bir cadı satın almak yaklaşık 1000 kraliyet altını idi. Kral Appen cadıları yok etme emri verdiği için bu miktar biraz daha düşüktür yüksek ihtimalle…”


“1000 kraliyet altını mı!” diyen Yorko dudaklarını şapırdatmıştı: “O üst seviye soylular paralarını savurmaktan hoşlanıyorlar, değil mi?” diye düşündü. Kral Şehri’ndeki tüm genelevleri tek geceliğine toplasan o kadar etmezdi! Acaba gerçek savurganlığın ne olduğunu bilemeyecek kadar modası geçmiş miydi Yorko’nun...


“Bir de… Kızın güvenini kazanmak için ona dokunmasan iyi edersin.” diyen Otto öksürdü: “Sonuçta o gerçekten bir köle değil. Aksi takdirde yolda istenmeyen sorunlar yaşanacaktır.”


“Kesinlikle anlıyorum.” diyen Yorko derin bir nefes aldı: “O, Majesteleri’nin kadını…”


“Her halükarda dışarı çıkarken cadıya bir maske tak. Yarın görüşmek dileğiyle…”


Araba, şehir kapılarından geçtikten sonra onları batıya doğru götürdü. Karanlık her yeri kaplayana ve güneş ışığının son damlaları da yutulana kadar durmamıştı. Tıpkı Otto’nun dediği gibi bir saat içinde varmışlardı.


İlk bakışta açık artırma yerinin diğer sıradan konutlardan herhangi bir farkı varmış gibi görünmüyordu. Sivri çitlerle çevrilmiş boş bir avlu ve ortasında da kerpiç ve samandan yapılma bir ev vardı. Avlunun arkasında buğdayların hasat edildiği çıplak kalmış tarım arazileri vardı. Yer yer buğday yığınları da görülebiliyordu.


Göze çarpan tek şey tarım arazilerindeki çok sayıda meşale idi. Sanki birisi orayı koruyor gibiydi.


Normalde hiç kimse bir sivilin evinin avlusunu korumazdı.


Muhafız davetiyeyi kontrol ettikten sonra Otto ve adamlarının hepsi avluda kalıyorken Yorko bir rehber eşliğinde kerpiç eve girdi. Ahşap bir merdivenden inip insan yapımı dar bir tünelden geçtikten sonra kendini doğal bir kireçtaşı mağarasında bulmuştu.


Mağara, Kral Şehri’ndeki meydanın yaklaşık yarısı kadardı. Titrek meşalenin ışığında Yorko her iki tarafta da sayısız küçük mağara görebiliyordu. Hepsi zifiri karanlıktı. Nereye çıktıklarını yalnızca Tanrı bilirdi.


Mağaranın altındaki zemin cilalanmıştı ve kiremitlerle kaplanmıştı. Etraf öylesine döşenmişti ki yalnızca başlarının üstlerindeki sarkıtlardan mağaranın hammaddesi anlaşılabiliyordu. O esnada salon da açık artırmanın başlamasını bekleyen insanlarla doluydu.


Yorko Otto'nun ‘o kadar resmi bir şey değil’ derken ne kastettiğini şimdi anlıyordu. Çünkü Yorko’nun etrafta gördükleri bir fare toplantısına çok benziyordu.


“Efendim bu taraftan…” diyen rehber onu siyah mektubun üstünde yazan koltuğa götürdü ve yanına oturdu: “Tüm açık artırma boyunca hizmetinizde olacağım. Ürünlerimiz hakkında herhangi bir sorunuz varsa bana sormaktan çekinmeyin lütfen.” dedikten sonra da Yorko’nun elini alarak kendi göğsüne götürdü. Loş ışığın altında Yorko, sivri bir çene ve dolgun dudaklar görebiliyordu.


“Bu da hizmetinin bir parçası mı?” diyen Yorko, rehberin göğüslerine attı elini: “Adın ne?”


“Elbette efendim… Bana 76 numara diyebilirsiniz.” diyen kadın derin derin nefes alıp veriyordu.


Yorko önceki varsayımının yanlış olduğunu kabul etmek zorundaydı. Fareler asla böyle iyi eğitimli hizmetçi kızları işe alamazlardı. Her gelene böyle bir rehber eşlik ediyorsa sırf bu kızların maliyeti bile çok fazla olurdu.


“Burası her zaman bu kadar karanlık mı?” diye soran Yorko kaşlarını kaldırmıştı. Bir yandan da kızın kolunu okşuyordu: “Böylesi kötü bir ışıklandırma ile sahnedeki ürünleri göremem.”


“Yakında göreceksiniz.” diyen kız kıkırdadı.


76 numaranın sözleri kısa bir süre sonra yukarıdan gelen metal sesleri ile doğrulanmıştı. Bir saniye içinde her biri ucunda garip bir taş olan birkaç demir kablo tavandan düşmüştü. Taşlardan çıkan parıltı meşalenin en az birkaç katıydı. Bir anda önünü mükemmel şekilde görür olmuştu Yorko…


Mağaradaki mırıldanma sesleri aniden kesilmişti.


Meşale ışığı o taşların parlak aydınlatmasına kıyasla daha yumuşak ve zayıf görünüyordu. Tekrardan mağara hafiften karanlığa gömülmüştü. Sadece herkesin gözlerini yönelttiği o sahne hariç…


Smokinli bir adam sahnede çıkmıştı. Seyircilere doğru eğilerek haykırdı: “Beklediğiniz için teşekkür ederim. Kara Para sergisinin resmen başladığını duyurmaktan onur duyarım!”


...

Farklı yerlere gidiyor işler… Bu örgütten de bir şeyler çıkacak gibi… Yorko cadıyı sağ salim kurtarsın da ne olursa olsun… Bakalım işler nasıl ilerleyecek, sonraki bölüme!

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!

 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44315 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr