Bölüm 643: Bir Servet Nasıl Kazanılır?

avatar
2155 43

Release That Witch - Bölüm 643: Bir Servet Nasıl Kazanılır?




Çevirmen: Lodos

Ertesi sabah güneşin ilk ışıkları oturma odasına parlarken Roland gözlerini açtı.

 

Vantilatör bütün gece sıcak hava üflemeye devam etmişti, ağustos böcekleri de tanıdık şarkılarını pencerenin dışında söylüyorlardı.


Rüya Dünyası’ndaki uykunun onu gerçeğe geri döndürmeyeceğini bu sayede doğrulamıştı. Aynı zamanda buradaki uyku ile dinlenebiliyordu da…


Esneyerek kanepeden kalktı. Kahvaltı hazırlamak için mutfağa gitmek üzereyken yatak odasındaki Zero'nun bağırdığını duydu.


 Bir süre sonra kapıda beliren kızın yüzü kızarmıştı. Kekeleyerek Roland'ı işaret etti: “Dün ben… Sen…”


 “Dün gece kanepede uyudum.” diyen Roland omuzlarını silkti: “Lütfen… Terlisin ve yıkanmamışsın. Sen bu haldeyken kesinlikle seninle aynı yatakta yatmam.”


Küçük kız yakasını kaldırarak burnunu çekti ve sonra uzun beyaz saçlarıyla zıtlık oluşturacak şekilde kızardı. Telaşla yatak odasına koştu. Bir süre oyalandıktan sonra temiz giysilerini de alarak banyoya gitti.


Biraz sonra banyodan su sesi gelmeye başlamıştı.


Duştan çıktığında Roland da kahvaltıyı hazırlamıştı.


Bugünün kahvaltısı her zamankinden daha doyurucuydu: Kızarmış domuz pastırması, yumurta, kurutulmuş balık kavurması ve bir tabak taze üzüm…


Tabii ki hepsi demir kapının arkasındaki Kutsal Şehir'den aldığı şeylerdi.


“Et mi aldın?” diye şaşkınlıkla sordu Zero. Saçları ıslak bir havluya sarılıydı. Roland kızın yavaş yavaş yutkunduğunu görebiliyordu.


“Evet. Her şeyden çokça aldım ve hepsini de buzdolabına koydum.” diyen Roland kıza bir çift yemek çubuğu uzattı: “Yeni bir iş buldum.”


“Öyle mi?” diye soran kız aniden heyecanlanmıştı. Az önce olanları unutmuş gibiydi.


“Evet. Yakında ödeme alacağım.” diyen Roland güldü: “Tüm bunları kutlama için aldım.”


Küçük kız rahatlamıştı: “Kendini aştığını ve geri dönülemez bir yola girdiğini düşünmüştüm.”


“Geri dönülemez bir yol da ne demek?” diye içinden düşündü Roland: “Benim gerçekten soygun ya da hırsızlık yapacağımı falan mı düşündü acaba? Gerçi soygun da Rüya Dünyası’nda çok önemli bir mesele gibi görünmüyor ama…”


“Yani güneş çarpması geçirmenin nedeni dün çok uzun süre güneşte kalarak iş araman yüzündendi…”


“Muhtemelen…” dedi Roland ağzına bir üzüm atarken: “Kısacası artık para konusunda endişelenmene gerek yok.”

 

“Çok zayıfsın.” diyen Zero üst dudağını kıvırdı: “Senin için endişelenmeyi ne zaman bırakacağım?”


Zero bunu söylerken Roland boğulurcasına üzümlere yumulmuştu. Cevap verdi: “Sanki benim hakkımda sürekli endişeleniyormuşsun gibi konuştun.”


Bu söz Zero’yu bir anlığına susturmuştu. Hafifçe of çektikten bir süre sonra Roland'a baktı: “Kahvaltı yaparken malzemeleri boşa kullanmışsın. Tuzlu pastırmaya tuz eklemişsin!”


“Konuyu değiştirmekte gerçekten çok iyi…” diye düşündü Roland bir dilim domuz pastırması alıp ağzına koyarken: “Bazı köşelerinin iyi kızarmamış olması dışında oldukça iyi bence…”


Zero: “Bundan sonra bana bırakmalısın bu işi…” diye şikâyet etse de hemen ardından yiyecekleri mideye indirmişti. Sonra da çantasını alarak kapıya yöneldi: “Sen sadece bulaşıkları oraya bırak. Ben geri döndüğümde akşam yemeğinin bulaşıkları ile birlikte onları da yıkarım.”


Tam çıkacaktı ki: “Bekle…” diyen Roland kızı durdurdu: “Yakınlarda ikinci el kitap satan bir yer var mı? Yerini biliyor musun?”


 ...


Bu sefer Rüya Dünyası’nda üç gün kalmıştı. Neverwinter'da uyandığında güneş çoktan gökyüzünde yükselmişti.


Görünüşe göre Rüya Dünyası’nda zamanın hızı buradan sekiz kat daha hızlıydı. Bu da gerçek dünyadaki bir gecenin Rüya Dünyası’nda iki gün sayılacağı anlamına geliyordu. Hatta Rüya Dünyası’nda bir gün daha kalması halinde gerçek dünyada sadece biraz ‘geç uyanmış’ olurdu.


Ayağa kalktıktan sonra yapmak istediği ilk şey, bir kraliyet altını bulup sıkmaktı.


Kraliyet altınının şekli, ne kadar sıkarsa sıksın en ufak şekilde bile değişmemişti. Sadece parmakları ağrıyordu.


O açıklanamaz gücün beklendiği gibi, yalnızca Rüya Dünyası’nda var olduğu gerçeği Roland’ın iç çekmesini sağlamıştı. Altını cebine koydu. Üstüne bir ceket atarak masaya oturdu.


Hafızası hala berrakken Rüya Dünyası’nda incelediği temel bilgileri kopyalamaya niyetlenmişti. Her temel konudaki eksik parçaların yanı sıra bazı büyük endüstriyel ekipmanların ayrıntılı tasarımları da vardı kafasında…


Rüya Dünyası’nda son üç günü epey verimli geçmişti. Kapının arkasındaki kamp alanından çaldığı malları satma işi oldukça iyi gitmişti. Zırh resimlerini yayınlayabildiği yerel bir ikinci el eşya forumu bulmuş ve düşük fiyatlı bir dizi taklit ortaçağ el yapımı ürünü olduğunu söylemişti. Çok geçmeden saçma derecede düşük fiyatı ve zarif işçiliğinden etkilenen bazı alıcılar Roland ile iletişime geçmeye başlamıştı.


Sonunda zırhların her biri 500 yuandan, arbalet ve hançerlerin ise her biri 100 yuandan satılmıştı. Başkalarının gözünde fiyatlar inanılmaz derecede düşüktü. Ama Roland bu mallara herhangi bir bedel ödemediği için satarken de hiç rahatsız olmamıştı. Sadece kraliyet altınlarının satılmasının çok daha zor olmasını beklemiyordu. Hepsini mükemmel yuvarlak şekle soksa bile banka, ister altın külçeleri ister altın takılar olsun, resmi olarak ticareti yapılamayan altını kabul etmiyordu.


Roland onları yakındaki bir altın dükkânına da satmayı başaramamıştı. Bu dükkânda sadece piyasada satılan eşyaları kabul ediyorlar ve üstüne bir de ekstra ücret kesiyorlardı. Bir satıcı Roland’a tanımlanmamış altınları yarı fiyatından satın alan yaşlı bir tefeci numarasını verecek kadar nazikti ama… Elinde yalnızca bir düzine işe yaramayan altınların olduğunu düşünen Roland sonrasında altınları öylece dolabının bir köşesine atmıştı.


Altın satmakla vakit kaybetmek yerine kamp alanından daha fazla zırh çıkarabilirdi çok rahat şekilde…


Bu arada Roland'ın o üç ışıltılı değerli taşı nerede satacağına dair hiçbir fikri yoktu. Sonunda onları satmaktan vazgeçmişti.


Elindeki parayla, hemen dairenin yakınındaki ikinci el kitapçıya geçerek şimdiye kadar okuduğu tüm ders kitaplarını satın aldı. Daha önceden içeriğini okumadığı kitapların içi tamamen boştu. Anlaşılan Rüya Dünyası onun bilgi haznesinde olmayan şeyleri gösteremiyordu. Yani Anna’nın bütün ilimleri öğrenme şansı ortadan kalkmıştı.


Ama geniş hobileri sağ olsun şimdiye kadarki hayatında internette her türlü bilgiye büyük miktarda göz atmıştı. Ve şu anda şimdiye kadar karşılaştığı herhangi bir tasarımın, hatta sadece bir göz attığı tasarımın hakkında ayrıntılara ulaşabiliyordu.


Neverwinter Şehri'ndeki teknolojiyi hızlı bir şekilde geliştirmek için gerekli olanlara ek olarak Roland, Zero için iki yeni kıyafet ve kendisi için de bir dizi kış kamp ekipmanı satın almıştı. Yani daha az önce kazandığı tüm parayı harcamıştı.


Roland yeni kıyafetler eline alan Zero'nun ne kadar şok olduğunu hâlâ hatırlayabiliyordu. Onun yaşındaki diğer kızların aksine, birkaç kez reddetmeye çalışmıştı bu elbiseleri… Roland onun bu davranışının nedenini sorduktan sonra öğrenmişti. Garip bir şekilde bunlar Zero'nun aldığı ilk hediyelerdi. Çünkü anne ile babası onu evde dövdüğü için hediye istemek hayatı boyunca hiç cesaret edemediği bir şey olmuştu.

 

Rüya Dünyası’nın yaratıcısı olan Roland, tuhaf bir suçluluk duygusu hissetmişti.


Roland öğleye kadar meşgul iken Bülbül sessizce odaya girdi.


“Kahvaltı yapmak için aşağı inmedin mi?”


“Hayır.” dedi Roland başını kaldırmadan: “Lütfen benim için öğle yemeği getirebilir misin? Yatak odamda yerim.”


“Bütün sabah bunları mı yaptın?” diye soran Bülbül, şaşkınlık içerisinde masadaki kâğıt yığınını tarttı: “Bu kadar kısa sürede bu kadar çok fikir nasıl geldi aklına?”


“Onlar her zaman aklımdaydı. Sadece geçici olarak unutmuşum.” dedi Roland: “Bir göz at. Ne düşünüyorsun?”


“Elektromanyetik alanı… Belirli bir hacimde… Matematikteki integral formunu… Kullanarak mı açıklayın?” diyen Bülbül elini alnına götürdü: “Majesteleri benim biraz başım döndü sanırım… Ben önce gidip öğle yemeği getireyim sana…”


Roland elinde olmadan sırıttıktan sonra: “Git o halde…” dedi.


“Bu arada… Bugün ofise gitmen gerekmiyor mu?” diye soran Bülbül, kapıya vardığı sırada başını çevirmişti.


“Neden?”


“Barov'un sizinle bir işi varmış. Kişisel olarak okumanız için iki mektup olduğunu söyledi.”


...

Roland yine yolunu buluyor Rüya Dünyası’nda… İyi oldu iyi… Kesinlikle çok geliştirecektir oradaki bilgiler… Gerçek dünyadaki zamanın daha yavaş akması da büyük bir avantaj… Bunu lehine kullanacaktır Roland.

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!

 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44323 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr