Bölüm 632: Derin Uykunun Dışında

avatar
2147 37

Release That Witch - Bölüm 632: Derin Uykunun Dışında




Çevirmen: Lodos

Işık, karanlığı deldiğinde ve bulanık görüşü de ışığa göre netleştiğinde Roland’ın gördüğü ilk şey beyaz tavan olmuştu. Baş dönmesinden kurtulması birkaç saniye sürmüştü. Vizyonu netleştikçe daha da garip hissediyordu kendisini…


“Burası tam olarak neresi?” diye düşündü Roland.


Aniden oturma pozisyonuna geçti ve aslında buranın modern görünümlü bir yatak odası olduğunu fark etti. Odada bir masa lambası, bir kutu peçete, bordo renkli bir gardırop ve üstünde uyuduğu yumuşak bir yatak vardı. Göz kamaştırıcı güneş panjurlardan içeri doluyor, kollarını ısıtıyordu.


“Lanet olsun! Bu savaş daha bitmedi mi yoksa?” diye düşünen Roland'ın uykusu aniden ortadan kaybolmuştu.


Yataktan yuvarlandı ve bir silah çağırmak için elini uzattı. Ancak birkaç denemesinden sonra bile eli boştu.


Bir anda yüreği titremişti.


“Savaş alanının kuralları yine… Değişmiş olabilir mi? Bu çok kötü… Eğer silahsız kalırsam safkan cadı beni becerileri ve hızıyla rahatlıkla yener. Hem o savaş arenasını en etkileyici anılarımdan seçme fikri de nereye kayboldu? Bu lanet oda hakkında hiçbir izlenimim yok ki!”


Roland sessizce yatak odasının kapısına yürüdü ve dinlemek için kapıya yaslandı. Aralıklı bir ses duymuştu. Dışarıda birisi konuşuyordu sanki…


Kapı kolunu dikkatlice tutarak kapıyı hafifçe araladı. Daha geniş bir oda vardı karşısında, bir oturma odası… Boş kanepenin yanındaki eski bir fan vızıldaya vızıldaya titriyordu. Kanepenin önünde bir çay masası ve karşısındaki duvarda da sürekli yanıp sönen bir televizyon vardı. Ses muhtemelen buradan geliyordu.


Ama oturma odasında kimse yoktu.


Bu durum biraz garipti doğrusu…


Roland derin bir nefes aldı ve yavaşça oturma odasına girdi.


Fan kapağındaki kırmızı kurdele esinti boyunca hafifçe dans ediyordu. Serin serin esen rüzgâr Roland’ı kendine getirmişti. Odanın biraz havasız ve basık olduğunu fark etti. Etraftan yankılanan ağustosböceklerinin sesleri de mevsimin yaz olduğu anlamına geliyordu.


Kanepeye birkaç dergi dağılmıştı. Bir tanesini alıp sayfalarını karıştırdı Roland. İçerik son derece çocukça idi. Sadece daha olgunlaşmamış küçük kızların okuyacağı tarzdan şeylerdi: Moda haberleri, burçlar ve kehanetler…


Daha da derinden kaşlarını çatmıştı Roland.


Anlaşılan burası onun evi değildi. Çünkü ne geçmiş ne de şimdiki yaşamında bu tür dergiler almazdı.


O sırada televizyondaki haberler Roland'ın dikkatini çekmişti.


“Dün akşam yerel bir üniversitede açıklanamayan bir patlama oldu. Bir okul binası hasar gördü. Tüm çatı çökmüş ve her yere de cam parçaları dağılmış durumda… Tam olarak ne oldu? Bunu öğrenmek için olay yerindeki muhabirimize bağlanıyoruz.”


Gözlerine inanamayan Roland’ın ağzı açık kalmıştı.


“Herkese iyi günler. Şu anda patlamanın meydana geldiği okul binasının hemen yanında duruyorum.” diyordu ekranda beliren kadın muhabir. Arka plandaki okul Roland’ın Zero ile savaştığı binaydı! Muhabir devam ediyordu: “Görgü tanıklarına göre gökyüzünün yarısı alevlerle kaplanmış. Neyse ki yaz tatili sebebiyle kampüste kalan çok öğrenci yok, bu yüzden hasar gören de olmamış hiç… Kampüsün tamamı şu anda polis tarafından mühürlenmiş durumda ve kampüste kalan öğrenciler de öğretmenler tarafından yakınlardaki hostellere yönlendiriliyorlar. Ancak patlamanın nedeni henüz açıklığa kavuşturulmuş değil.”


“Kaza hakkında senin düşüncen nedir?”


“Sadece çok garip bir kaza olduğunu söyleyebiliriz. Eğitim binasında bir doğal gaz hattının yasak olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama buna rağmen üst katlar patlamış durumda…” dedi kadın muhabir: “Bir uçak kazası olduğu, küçük meteorların çarptığı ya da uzaylıların geldiği gibi bazı spekülasyonlar geliyor insanlardan… Her neyse… Polis kesin bir sonuca vardığı an sizinle iletişime geçeceğim.”


“Teşekkür ederiz.” diyen spiker başını salladı: “O halde bir sonraki habere bakalım. Sıcak bir yaz mevsimi ve bu hava dayanılmaz durumda… Öğrenciler müfredat dışı eğitimlere katılmaktansa epeydir istedikleri o tatilin tadını çıkarmalı… Eğitim Bakanlığı bir bildiri yayınlayarak özel dersleri yasakladı. Böyle bir durumla karşılaşmanız halinde lütfen yetkililere haber verin…”


Roland çökmekte olan kampüsün görüntüsü aklını doldurduğu için haberleri dinlemeye devam edememişti: “Ruh Savaşı kurgusal bir yanılsama değil miydi? B-Bu nasıl mümkün olabilir?”


Bir süre ayakta dikildikten sonra bir anda farkına vardığı oturma odasındaki kapıya koştu. Kapıyı açtığı anda odaya bir sıcaklık dalgası doluvermişti.


Önünde modern bir şehir ortaya çıkmıştı!


Uzaktaki yüksek binalar yoğun bir beton ormanı oluşturuyordu. Çok uzakta olmayan bir cadde vardı ileride, sayısız araba ve yaya geçiyordu. Ve Roland da bir apartmanın koridorunda duruyordu. Arkasını dönünce düşük kaliteli kapının üstündeki sarı renkli plakada 0825 yazdığını gördü. Eğer yanlış anlamadıysa bu 8. kattaki 25. oda demekti.


“Affedersiniz. Lütfen koridoru kapatmayın, olur mu?”


Roland biraz şaşırmıştı. Arkasını döndü ve komşusunun kapısının da kendisi farkında olmadan açıldığını ve orta yaşlı bir kadının sabırsızlıkla ona baktığını fark etti. Roland hafifçe yana eğilirken kadın da hafifçe yanından geçti. O anda Roland’ın burnuna o düşük kaliteli parfüm kokusu dolmuştu.


“İşsiz güçsüz şekilde atlet ve donuyla sağda solda koşturmak da nesiymiş! Koskoca adam nasıl bu kadar utanmaz olur?” diye mırıldanan kadını duymuştu Roland. Orta yaşlı kadınlardan da böyle sözler beklenirdi zaten…


Eve geri dönen Roland kapıyı yüksek sesle kapattı.


“Çık dışarı! Zero!”


“Saklanmak için zaman kaybetme!”


“Bu yeni tasarladığın numara mı? Anılarımı birbirine eklemek mi?”


“Ama saçmalıyorsun! Bu sadece bir yanılsamadan başka bir şey değil!” diye bağırsa da Roland bir süre, odada hiçbir şey olmamıştı.


Masanın üzerinden bir cam bardak alarak duvara çarptı. Bardak anında parçalara ayrılmıştı.


“Beni böyle mi yeniyorsun?” diye kendi kendine alay etti: “Beni sonsuza dek bu bilincin içine tuzağa mı çekmeye çalışıyorsun? Beni hapsedemezsin Zero!”


Bunları haykırdıktan sonra Roland hemen işe koyulmuştu.


“Madem bu Ruh Savaşı’nın bir başka yanılsaması… O halde buradan nasıl kaçabilirim?” diye düşündü.


İntihar kesinlikle son seçenekti. Roland onun yerine basit bir seçenekle başlamaya karar vermişti: Bir yerden düşmek…


Birkaç sandalyeyi çekti ve başarısız olsa bile yaralanmamak için sandalyelerin arkasını kanepe tarafına getirdi.


Tamam olduğunda durmadan sallanan sandalyelere basa basa yavaşça tepeye tırmandı. Kafası neredeyse tavana değiyordu. Buradan geriye doğru düşmek gerçekten korkunç olacaktı.


Ancak bu psikolojik engel Roland için hiçbir şey değildi. Çünkü şimdiye kadar ölmek için birden çok farklı yollar yaşamıştı.


Sallanan sandalyelerin en tepesindeyken birinin kapıyı açtığını duydu.


“Belki de bu evin gerçek sahibi geri dönmüştür…” diye düşündü.


Tam kendini dengeleyecekti ki sandalyelere birden çöküvermişti.


Roland düşüş sırasında dönmek için çılgınca mücadele etmiş ve yaklaşık 11 ya da 12 yaşında bir sırt çantalı kızın odaya girdiğini görmüştü. Ancak kızı uzun beyaz saçları ve açık kırmızı gözlerinden anında tanıyabilmişti: “Zero!”


Açıkça görülüyordu ki kız da Roland'ı gördüğüne şaşırmıştı. 


“Ne yapıyorsun!? Amca!”


Önündeki tablo sanki dünya tersine çevriliyormuş gibi aniden bükülmüştü. Hızla zıplayan Roland hafifçe havaya yükselmişti. İşte o tanıdık oda tekrardan belirmişti gözlerinin önünde…


Küçük çatlakları olan gri taş duvar, kalın kadife perdeler ve sessizce parlayan büyülü taş…


Burası… Neverwinter Şehri idi, değil mi?


“Çtonk!”


Bu ses yere düşen ahşap bir kaptan çıkmıştı.


Bu sesi takip eden Roland, Anna'nın boş boş dikildiğini gördü. Yere düşen kap olduğu yerde dönüyordu. Dökülen sıcak su da haritanın büyük bir kısmını ıslatmıştı.


Anna hızla ona doğru koştu.


...

Çok ilginç şeyler oluyor. Bir an korkmadım değil Roland eski modern dünyaya geri mi döndü diye de… Neyse ki sonradan yine bu dünyaya döndü. Baya acayip ama… Bakalım neler olacak?

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!



 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44314 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr