Bölüm 627: Birbirine Dolaşan Kaderlerin Savaşı Part -2

avatar
1935 38

Release That Witch - Bölüm 627: Birbirine Dolaşan Kaderlerin Savaşı Part -2




Çevirmen: Lodos

“İtiraf etmeliyim ki anlama yeteneğin beni şaşırttı.” diyen Zero, Roland’a yaklaştı ve yere çöktü: “Herhangi bir açıklama yapılmadan olan biteni kavrayan üstüne bir de saldırıya geçen ilk kişi sensin.”


Safkan cadı tüfeği yerden aldı. Dikkatlice bakarak söze girdi: “Nadir malzemeler, zarif işleme teknikleri… Bu da bir kar tozu silahı mı? Senin yarattığın eşyalar benim için çok fazla tehdit oluşturmasalar da epey korkutucu… Savaşı yakından izledim. O tüneldeki ince borular ve kampın arkasındaki kalın demir boruların çoğu operatörlere bağlıydı ve ordumun hareketlerini bile göremiyordunuz.” diyerek başını sallayan Zero devam etti: “Ama burada beni yenmen imkânsız. Yıllar boyunca binden fazla savaşçı hatta bir de olağanüstü tükettim.”


Aniden aralarında yeşil plastik bir kutu ortaya çıkmıştı.


Aniden gürültülü bir patlama yaşanmıştı. Sınıflardaki camlar kırılmış hatta binanın tüm zemini içinde bir delikle beraber havaya uçmuştu. Oluşan hava akımı eski demir kapıyı bile uçurmuştu.


“Anlama yeteneğimden değil… Senin sahne ayarlamaların çok dandik!” diyen Roland, çatının kenarında tekrar belirmişti. Az önceki keskin ağrı hala hafızasında olduğu için nefes nefese kalmış durumdaydı. Ölmeden önce vücudu kesilenleri tam olarak anlayabiliyordu o anda… Daha fazla tahammül edemeyeceği için hem Zero’yu hem de kendisini havaya uçuracak bir bomba yapmıştı.


“Dandik mi?” diyen Zero, yeniden doğmuştu. Kaşlarını kaldırarak: “Burası senin anıların…” dedi.


“Ancak senin yeteneğinle yaratıldı. Saat akşam altı, kampüsün en yoğun vakti. Sahada kimsenin olmaması nasıl mümkün olabilir? Tamam, güzel görünüyor olabilir ama çok fazla hata var.” diyen Roland böyle konuşarak zaman geçiriyor bir yandan da bir önlem düşünüyordu: “Rakiplerini bu şekilde mi yutuyorsun? Onları çaresizliğe zorluyorsun sonra da kendi istekleriyle sana boyun eğmelerini ve bütün becerileri ile bilgilerini sana vermelerini mi sağlıyorsun?”


Safkan cadının becerileri bir şekilde bir olağanüstüyü andırıyordu. Yani en azından Roland böylesine bir hızı ve gücü sadece Ashes’ta görmüştü. Vurulması zor olduğu için safkan cadı yalnızca aynı anda Roland’a da zarar verecek bir patlayıcı tarafından hasar alabilirdi.


Ama gerçekten bu kadar basit miydi? Üç dirilmeden sonra Roland sırtının çoktan terlediğini hissetmişti. Kalbi eskisinden daha hızlı atıyordu. Sanki sahanın etrafında koşmuştu da fiziksel olarak zayıflamıştı.


Belki de dirilmelerin sayısı sınırlıydı.


Eğer durum buysa patlayıcılarla her yeri bombalamak iyi bir fikir olmazdı. Durum çoktan 3-1 idi şu an ve Roland’ın hemen kazanması gerekiyordu kaybettiği pozisyonu…


İhtiyaç duyduğu şeyin hem savunma hem de saldırı yapabilecek bir silah olduğuna hiç şüphe yoktu.


“Ne hakkında konuştuğunu tam olarak anlamıyorum. Ancak teslim olmak iyi olmaz mı?” diyen Zero, başını bir tarafa eğerek konuşuyordu: “Ölüm herkes için bir işkence… Direkt pes etmek daha akıllıca bir seçim olur.”


“Bu sözlerini kendine saklayabilirsin.” diyen Roland yüksek sesle bağırdı: “Ironman!”


Aniden önünde kırmızı bir metal zırh belirmişti Roland’ın… Zırhın içine girdikten sonra içinden: “Programı başlat!” dedi.


Kaskın önünde dar bir ekran belirse de ne zırh kendi başına kapanmış ne de herhangi bir yapay zekâ komutuna cevap vermişti.


Roland daha bir adım atamamıştı ki zırh yere düşmüştü.


Tam ayağa kalktığında ise Zero çoktan bıçağı boynuna saplamıştı.


Tüm dünya aniden baş aşağı dönmüştü.


“Bir zırh yapmaya çalışıyorsan en azından bazı eklem noktaları falan koy…” diyen safkan cadı boş zırha eliyle tıklatarak devam etti: “Bir de ince bir demir levhanın çok bir işe yarayacağını düşünmüyorum açıkçası…”


Dördüncü dirilmeden sonra Roland’ın morali fena şekilde bozulmuştu.


Ölüm acı verici olmasa da Roland sert bir gerçekle yüz yüze gelmişti. Nasıl çalıştığını tam olarak anlayamadığı bir şeyi üretemiyordu. Örneğin kaskta bir anlığına beliren ekran sadece bir kamera idi.


“Kahretsin! Şimdi sadece aptal yöntemini kullanabilirim.” diye geçirdi içinden…


Zero hala metal zırh üzerinde düşünüyorken bir anda 10 santimetre kalınlığında birkaç parça çelik levha ortaya çıkmış ve Roland’ın yanına düşerek sadece bir kişiyi gizleyebilecek bir korunak halini almıştı. Bu korunağın hemen üstünde bir silah kontrol platformu oluşmuş ve silah yerinde de 40 milimetrelik el bombası makineli tüfeği ortaya çıkmıştı. Hızla korunağın içine dalan Roland korunağın girişini kilitleyerek hızla safkan cadıya ateş etmeye başladı.


Ve sonunda bu girişim işe yaramıştı.


Korunağa yaklaştığında bile el bombalarının menzilinden kaçınamıyordu Zero… Roland ise sürekli sağa sola ateş ediyordu. Patlayan şarapnel parçaları ise sürekli Zero’nun vücuduna saplanıyordu.


Ne yazık ki Roland, Zero'nun diriliş pozisyonunu tahmin edememiş ve Zero da yeniden doğduktan sonra hızla geri çekilerek bir köşeye saklanıvermişti.


Roland tam yeni bir silah yapacaktı ki kararan gökyüzünde parlak bir şaşaa ortaya çıkmıştı. Bulutların üzerinde dönen altın bir ışık vardı. Bu ışıktan çıkan göz kamaştırıcı şeritler ise karanlığa çekilen güneş ışığının yerini almıştı.


Bu sahne Roland’a tanıdık geliyordu.


Aniden binanın üstünde binlerce altın renkli yıldırım belirmiş, Roland da anında yutulmuştu.



Beşinci ölümünden sonra Roland soğuk terlerin içinde sırılsıklam haldeydi. Kalçaları ve kolları sanki sudan yeni çıkmış gibi titriyor ve seğiriyordu.


Korunak Tanrı İradesi’nin Mührü karşısında tamamen erimişti. Ancak zemine, kömürleşmek haricinde çok fazla zarar vermemişti. Akla mantığa sığmayan büyülü güç hala çalışıyordu bu savaşta…


“Sadece pes et.” diyen Zero, beklenenin aksine direkt Roland’ın dibinde bitmemişti: “Enerjin zaten sınıra ulaştı. Başka herhangi bir savaş anlamsız olacak. Sonsuz acıdan başka hiçbir şey elde etmeyeceksin.”


Dişlerini sıkan Roland, güçlü bir şekilde kendisine tutundu ve düşünmeye başladı: “Saldırmaya devam etmesi halinde bu savaşı rahatlıkla kazanabiliyorsa neden sürekli teslim olmamı istiyor ki? Acaba tükenerek ölmemle beni onun öldürmesi farklı sonuçlar mı verecek?”


“Anlamalısın ki hem yaratılış hem de ölüm enerji tüketmene sebep oluyor. Enerjinin tükenmesi de başarısız olman demek… Herkesin farklı enerji seviyeleri olur. Ve açıkçası senin buraya kadar dayanmış olman bile şaşırtıyor beni…” diyen Zero, kollarını uzatarak sözlerine devam etti: “Bu arada benim 200 yılın üstünde tecrübem var. Ruh savaşlarında geçirdiğim süreyi de katarsak bu süre iki katına çıkar. Yani diğer bir deyişle ben yüzlerce ölüme katlanabilirim. Ama senin yaptığın her hamle seni daha da çaresiz bırakacak.”


“Demek yüzlerce… Acaba kendini mi övüyor sadece yoksa bu gerçek mi?” diye düşünen Roland, bir an Zero’ya bakınca çok rahat göründüğünü fark ederek yalan söylemediği hissine kapılmıştı.


Ve tüketecek enerjisi de kalmamıştı Roland’ın…


...

Yoksa hepimizin aklına gelen şey mi olacak… Sonuçta Roland ne kadar zeki olsa da karşısında gerçekten o kadar uzun süre yaşamış olan Zero var… Bir de bizim yazardan her şeyi beklerim ben… Neyse… Bakalım neler olacak…

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!




 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr