Bölüm 613: Sorgulama

avatar
1958 43

Release That Witch - Bölüm 613: Sorgulama




Çevirmen: Lodos

“Daha ileri boyutta bir zarar vermemişse ücret ödemeden 15 günlüğüne görevini askıya alma, fazla zarar vermişse işten çıkarma cezası ve duruşmaya çıkarılması Majesteleri…” diye cevap verdi Demir Balta.


“Doğru. İyi ezberlemişsin. O halde yap bu dediklerini…” Şu anda askeri bir mahkemenin varlığı söz konusu olmadığı için ordudaki ciddi görev suiistimali vakalarını tek başına yargılamak zorundaydı Roland. Ve bu durum özelinde de Danny'nin davranışı onu mahkemeye çıkaracak kadar ciddi değildi: “Yaklaşan büyük savaş göz önüne alınırsa önce onu beş gün boyunca görevden uzaklaştıracağız. Sonrasında da görevine Neverwinter Şehri’nde devam edecek.”


“Emredersiniz Majesteleri…”


“Diğer askerlerin tepkileri hakkında endişelenmene gerek yok. Bu onlara iyi bir örnek teşkil edecek ve orduya katkısı ne kadar büyük olursa olsun, kuralları çiğneyen herkesin cezalandırılacağını gösterecek.” diyen Roland bir an duraksadıktan sonra devam etti: “Elbette ordu için yaptıklarını da unutmayacağız. Biri sorarsa ona benim kendi ayarlamam olduğunu söyle.”  


Aslında Roland, böylesine yanlış bir davranıştan kendisinin de kısmen sorumlu olduğunu biliyordu. Her ne kadar 50 kişilik birinci sınıf bir atış birimi oluşturmuş olsa da yetenekli, deneyimli keskin nişancıları sıradan silah taburu askerlerinden ayırmamıştı. Makineli tüfek sığınağına uzak bölgelerden gizlice girmeye çalışan düşmanları durdurmak amacıyla, hepsini yan kuvvet olarak görevlendirmişti.


Ancak Danny aksine profesyonel bir keskin nişancı gibi davranmıştı. Pozisyonunu belirlemiş ve en büyük tehdidi oluşturan düşmanları ortadan kaldırmak için inisiyatif alarak ateş etmişti. Roland özellikle bir keskin nişancı ekibi kurmayı düşünmüştü. Ancak böyle bir ekibin silahları, mühimmatı ve özellikle ekip üyeleri için epey yüksek gereksinimleri vardı. Aynı zamanda her birinin girişken ve üretken olduğundan emin olmak için keskin nişancılara göz kulak olmak zorundaydı. 


Belki de bu savaştan sonra mevcut seçkin atış biriminde bazı iyileştirmeler yapabilirdi. 


“Bu arada Majesteleri… Kilise’nin yakalanan komutanları bazı… Özel bilgileri açıkladılar.” diyen Demir Balta söylediği her bir kelimeye dikkat ediyordu: “Tanrı’nın Cezalandırma Ordusu hakkında…”


“Neymiş?”


“Tanrı'nın Cezalandırma Ordusu askerlerinin kendi başlarına savaşamayacaklarını söylüyorlar. En temel görevleri bile ancak bir komutanın emriyle yerine getirebiliyorlarmış.”


Roland arkasını döndü: “Gerçekten mi? Başka bir şey var mı?” diye sordu. Ashes ona bunu önceden söylemişti. Zaten bu sayede ordularını kuzeye götürerek Kilise’yi kışkırtmaya cesaret edebilmişti. Tanrı'nın Cezalandırma savaşçıları bağımsız olarak savaşabilselerdi eğer; çok azı bile bütün krallığı dağıtmaya yeterdi.


“Bir komutan sıradan bir insan ya da safkan bir cadı olabiliyormuş ve bir kere atandıktan sonra değiştirilemiyormuş.” diye hatırlamıştı Demir Balta: “Tanrı’nın Cezalandırma Ordusu’nun yeni üyeleri sadakat yemini etmek için bir törene katılırmış. Esirlerden biri zamanında böyle bir törene katıldığını itiraf etti.”


Roland aniden emir verdi: “Beni onlara götür. Ayrıca, Agatha'yı da çağır!”


... 


Roland, zindanda ayrı ayrı hapsedilmiş dört tutsakla buluşmuştu. 


Derinvadi Kasabası’nda genel olarak hoş bir serinlik vardı, yerden yüksekte bir kasabaydı burası… Ancak zemin kısmı buz gibi ve nemliydi. Dört esirin de gözleri bağlıydı, sırılsıklamlardı ve elleri de arkalarından bağlanmıştı. Görünürde herhangi bir yaraları olmasa da hepsi titriyordu. Anlaşılan Demir Balta o ‘güçlü insanların bile en fazla bir gün dayanabildiği’ özel sorgu tekniklerini uygulamıştı.


Ve Kilise’nin inananları da genelde zayıf kişiler olmazlardı. O ateşli inanışları onları son derece güçlü kılıyordu.


“Sadece sağdaki ikisi konuşmaya istekli…” dedi düşük sesle Demir Balta: “Biri Kilise’nin Yargı Ordusu şefi, diğeri de Kutsal Şehir’den bir rahip. Diğer ikisi bize konuşmayı reddediyorlar. Ama arkadaşlarının çoktan itiraflarda bulunduklarını bilmiyorlar.”


Kilise temellenmesine ve hiyerarşisine pek aşina olmayan Roland, direkt olarak sordu: “Tanrı'nın Cezalandırma Ordusu’nun sadakat yemini ettiği törene katılan kim? Onu sorgu odasına alın.”


Hapishane görevlisi çok geçmeden rahibi yandaki küçük bir odaya sürüklemişti. Demir Balta rahibi uyandırmak için kafasına biraz soğuk su döktü: “Farat! Sana sormam gereken birkaç soru var.”


Derinden sarsılan rahip zayıf bir şekilde konuşmaya başladı: “Size bildiğim… H-Her ş-şeyi söyle-söyledim… Lütfen şimdi beni öldürün…” Sesi öylesine titriyordu ki sanki büyük bir ıstırap içerisindeydi.


“Bana Tanrı'nın Cezalandırma Ordusu törenini anlat.”


Cevap vermeyen Farat, basitçe kafasını salladı.


“Dinle. Bu, sorgulamanın son turu…” diyen Demir Balta eğilerek rahibin kulağına fısıldamıştı: “Tüm soruları cevapladıktan sonra gitmene izin vereceğim.”


Rahibin tekrar konuşması biraz zaman almıştı: “Tören… Genellikle Babil Kulesi’nde, yalnızca Tanrı’nın Cezalandırma savaşçılarının, papanın ve komutanların girebildiği o kulede düzenlenir. Herkesin… Tören sırasında tamamen sessiz olması gerekir. En ufak bir ses bile tüm töreni mahveder.”


“Neden?” diye sordu Roland.


“Çünkü yeni savaşçılar komutanlarını seslerinden tanır.” 


“Duydukları ilk ses mi?”


“Birden fazla olabilir.” diyen Farat kesik kesik nefes alıyordu: “Seçilen komutanlar ilahileri birlikte okurlar. Tanrı'nın Cezalandırma savaşçıları bu süre zarfında herkesi kabul edecektir.” 


“Ya sen? Sen de komutan mısın?”


“B-Ben on kişilik bir… Tanrı’nın Cezalandırma savaşçısından sorumluyum…” 


“Ama bu on kişinin senin amirinin verdiği emirlere de uyması gerekiyor, değil mi?” 


Rahip başını salladı: “Tanrı'nın Cezalandırma savaşçılarının hepsi Yüce Papa’nın emirlerine de itaat etmelidir.”


“Demek ki sistem bu şekilde işliyor.” diye düşündü Roland. Bu bilinçsiz orduyu telepatik olarak veya beyin dalgaları aracılığıyla komuta ettiklerini düşünmüştü. Ama aslında onları seslerle kontrol ediyorlardı. Ve Roland’a göre bu çok verimsiz ve karmaşık bir yoldu. Sadece ses dalgalarının her yere ulaşamamasından değil, aynı zamanda çelişkili bir emir verilme ihtimali de vardı. Bu problemlerden herhangi biri Tanrı’nın Cezalandırma Ordusu’nun kafasını karıştırmaya yeterdi.


“Bir komutan atandığında değiştirilemez demiştin. Ya Tanrı'nın Cezalandırma savaşçıları tüm komutanlarını kaybederse?” diye aniden sordu Agatha.


Bir kadının konuştuğunu duyan Farat sersemlemişti.


“Cevap ver!” diyen Demir Balta, eline biraz daha su aldı.


“Ben... Bilmiyorum.” 


“Yalan söylüyorsun.” diyen Roland, o anda Bülbül’den yalan söylediğine dair sinyali almıştı: “Burada iki hafta daha kalmak istemiyorsan bizimle oyun oynamasan iyi olur.”


Dişlerini gıcırdatan rahip sonunda: “Onlar… Onlar kendi başlarına Vahşi Araziler’e giderler… T-Tüm bildiğim bu…”


“Vahşi Araziler mi?” diye bir anda haykırmıştı şaşıran Agatha…


“Bu sadece bir söylenti… Genellikle, bu olduğunda diğer savaşçılar onları durdurur. Ama…” diyen rahip bir an tereddüt etmişti: “Düzgün yönetilmeyen bazı Tanrı'nın Cezalandırma savaşçılarının yıllar önce Vahşi Araziler’e kaçtıkları ve o zamandan beri de orada kaldıkları söyleniyor.”  


“Tanrı'nın Cezalandırma Ordusu’nun nasıl dönüştürüldüğünü biliyor musun?”


“Ee… Töreni sadece Yüce Papa yönetebiliyor…”


“Ya papa emekli olduğunda orduyu kontrol etme yetkisini nasıl devrediyor?”


“Ben, ben… Bilmiyorum…” diyen rahibin alnından boncuk boncuk terler akmaya başlamıştı.


“Dört yüz yıl önce… Kilise nasıl kuruldu?”


“Alice ismini hiç duydun mu? Ya Kutsal Birlik ve Taquila gibi isimler?”


Rahip, Agatha'nın bu son sorduğu iki soruyu yanıtsız bırakmıştı.


Bülbül’den onaylamayı alan Roland, söze girdi: “Gerçekten bilmiyor. Hadi gidelim. Artık bu sorgulamaya devam etmeye gerek yok.”


Tam üçü zindandan ayrılacaktı ki Demir Balta onlara doğru koşarak sordu: “Majesteleri bu esirler ne olacak?”


“Daha önceden söz verdiğin şeyi yap.”

 

...

Danny’ye verilen bu ceza iyi oldu sanki… Tamam iyi hizmet etti ama böyle giderse bunun sonu alınamaz. Roland işini biliyor.

Bu Tanrı’nın Cezalandırma savaşçıları hakkında da baya ilginç şeyler öğrendik bu bölüm… Şu sesle komuta etme meselesinden bir şeyler çıkacak gibi ileride, bakıp göreceğiz…

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!

 

 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44316 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr