Bölüm 611: Korunmuş

avatar
1997 32

Release That Witch - Bölüm 611: Korunmuş




Çevirmen: Lodos

Danny, şarjör boşalıncaya kadar nişan alıyor, ateş ediyordu. İki büyük kalkan daha düşmüştü yere… Kurşunlarını Yargı savaşçıları üstünde israf etmeyecekti. İnce zırhlı Yargı savaşçıları her ne kadar cesur askerler olsalar da çakmaktaşı karşısında dayanamıyorlardı. Lord Demir Balta bir keresinde Tanrı'nın Cezalandırma Ordusu’nun korkunç bir rakip olduğunu söylemişti. Çünkü bu ordunun askerlerinden biri 10 kişiye karşı bile tek başına savaşabilecek güce sahipti. Ama aynı zamanda eğitim süreçleri de çok zahmetli ve zor oluyordu. Yani avlanmaya değecek hedeflerdi Danny için…


Makineli tüfekçilerden hoşlanmamasının nedeni kendisiyle tamamen aynı mermileri kullansalar da; o kibirli adamların silahlarını aşırı düşük bir verimlilikle kullanıyor olmalarıydı.


Antrenmanlar esnasında bir makineli tüfek ekibi bir saat içinde birkaç mermi sandığı harcamıştı. Bu da Lord Demir Balta’yı sinirlendirmeye yetmişti. Üstelik mermi deliklerini kontrol ederken yalnızca 100 kadar merminin hedeflere isabet ettiği görülmüştü. Danny, bunun tamamen israf olduğunu düşünüyordu. 


Ama elbette Mark I makineli tüfeklerinin önemini de savaştayken anlamıştı. En azından düşmanlarla karşı karşıya kaldıklarında saldırı dalgalarını durdurmakta oldukça etkiliydi. Ancak avlanma sonuçları açısından bakıldığında keskin nişancılar çok daha güvenilirdi. 


‘Tek düşmana tek kurşun.’


Bu onun sıkı eğitiminin amacını yansıtan cümleydi.


Danny şarjörü çıkardı ve ustaca yeniden doldurarak yerine taktı. Tam ayağa kalkıp ateş etmeye başlamak üzereydi ki birinin nefes nefese kaldığını duydu. Omzunun üzerinden bakınca Malt’ı gördü. 


“Kahretsin! Sana olduğun yerde kal dememiş miydim ben?” diye bağırdı: “Bir emre karşı geldin!”


“Lord Brian bir askerin istisnai durumlar haricinde pozisyonunu asla terk etmeyeceğini söyledi. Yani siz de bir emre karşı geldiniz!” diyen Malt, alnındaki teri sildi: “Koruyucunuz olarak sizin yanınızda kalmalıyım!”


“...”


Malt'ı dövme dürtüsünü bir kenara bırakan Danny, cebinden bir avuç mermi aldı ve bunları Malt'ın önüne fırlattı: “Şarjörü doldur, acil bir durum olmadıkça yerde kal!”


“Emredersin kaptan!” diyen kısa boylu çocuk selam vererek gülümsedi.


Danny beş kişi öldürdükten sonra düşman birliğinde bazı değişiklikler olmaya başlamıştı.


Kilise komutanı; muhtemelen bu şekilde hücum etmeye devam ederlerse siperlere ulaşamayacaklarını düşünüyordu. Bu yüzden bir değişiklik yapmışlardı. Tanrı'nın Cezalandırma Ordusu, büyük kalkanlarını bırakarak siperlere doğru hücuma geçmişti. O kadar hızlılardı ki atlar bile onlardan kaçamazdı! Yaklaşıyorlardı! 


Döner tüfeklerin ve makineli tüfeklerin sesi aynı anda yankılanmaya başlamıştı.


Aniden Danny'nin önünde bir parça kan sisi belirmişti. Yerden yükselen toz, topların bombalandığı zamandan daha da yoğundu. Görünmez devasa bir el, hücuma geçmiş düşman savaşçılarını ciddi şekilde hezimete uğratıyor gibiydi. Bu durdurulamaz güç karşısında düşman askerlerinin hızı büyük ölçüde yavaşlamıştı. Bu güce temas eden her kim olursa olsun; anında parçalara bölünüyor ve etrafa kanı sıçrıyordu.


Tanrı'nın Cezalandırma Ordusu’ndan bir asker, kollarından biri vurulsa dahi cephelere doğru koşmaya devam ediyordu. Danny tam silahını ona doğrultmuştu ki makineli tüfekten fırlayan onlarca mermi, askerin vücudundan düzinelerce toz çizgisinden oluşmuş bir ‘kum yılanı’ gibi geçivermişti. Askerin göğsü bir havuza taş atılmış gibi dalgalanmış, masmavi kanı sırtından fışkırmış ve kaburgaları da darmadağın olmuştu.


Asker, dengesini kaybetmesine ve bir bez parçası gibi buruşmasına rağmen dayanıklılığı nedeniyle yere düşmeden önce üç ila dört adım daha koşmayı başarmıştı. Danny, askerin sırtının çürümüş olduğunu fark etmişti. 


Tam o anda: “Dikkat et kaptan!” diye bağırdı Malt.


Danny şok olmuştu. Başını çevirince Tanrı'nın Cezalandırma Ordusu'ndan diğer bir askerin tozların arasından havaya kalktığını ve yukarı doğru bir mızrak tuttuğunu görmüştü.


Hemen sonrasında eğilen asker, mızrağı Danny'ye fırlattı. 


Askerin mızrağı nasıl fırlattığını zar zor görebilmişti.


“Dikkatsiz davrandım. Düşmanları gözlemlemeye o kadar odaklanmışım ki onların dikkatini çektim. Bir avcı, avın gözlerine çok fazla gözükmemeli elbette…” diye geçirdi içinden.


Herhangi bir tepki veremeden Malt, kendisine ağır bir şekilde çarptı. Her ikisi de siperin zeminine düşmüştü. Aynı anda başlarının üstünden de yüksek bir ses duyulmuştu.


Danny başının arkasından bir ağrı yayıldığını hissetti. Vücudu da tamamen toza bulanmıştı.


Silah seslerinin aniden kaybolduğunu hissetti. Kulaklarında dayanılmaz bir uğultu yankılanmaya başlamıştı.


Uzun bir süre sonra kendisine gelebilmişti. Başının arkasına dokununca eline yapışkan bir şey geldi: “Düşerken sert bir şeye çarpmış olmalıyım. Ama hala ayık olduğuma göre çok ciddi bir şey olmamalı.”


Görüşü bulanık şekilde bir takım arkadaşının kendisine doğru geldiğini gördü. 


“Sen iyi misin?”


Danny sadece belli belirsiz duyabilmişti bunu… İyi olduğunu anlatırcasına elini salladı. 


“Yardım edin! İki kişi yaralanmış!” diye öbür tarafa doğru bağırdı takım arkadaşı.


Çok geçmeden Danny ve Malt; etrafları daha fazla arkadaşlarıyla çevrilmiş halde çökmüş toprak yığınından sürüklenmeye başlamışlardı. 


Tam o anda Danny, kısa mızrağın siperin kenarını parçaladığını ve hilal şeklinde bir boşluğa sebep olduğunu fark etmişti. Başının üzerinden uçmamıştı mızrak… Aksine siperin kenarına çarpmış, ince toprağa nüfuz etmiş ve siper duvarını delmişti. Vücutlarına düşen toprak da mızrağın çarptığı yerden geliyordu. 


Malt'a baktığında ise kalbi aniden sıkışmıştı Danny’nin… 


Malt'ın omzunda bir kâse büyüklüğünde kanayan bir yara olduğunu gördü. Kolu neredeyse düşecek durumdaydı. Omzuna sadece bir tutam deri parçası ile bağlıydı. Beyaz kemikleri görünüyordu. 


“Mızrak boşa gitmemiş, Malt’a çarpmış…” diye düşündü içinden…


Takım arkadaşları savaşa geri dönmüş, Malt ile ilgilenmesi için bir asker bırakmışlardı. Birinci Ordu’daki tüm askerler, yaralı bir askerin savaş sonuna kadar hayatta kalabildiği sürece, Bayan Nana'nın onu tamamen kurtaracağının farkındalardı. Yani kanamayı durdurma ve pansuman Birinci Ordu’da öğretilen zorunlu bir dersti. Arkada kalan asker bir hançer çıkardı, Malt'ın kolunu kesin bir şekilde kesti ve yarayı gazlı bezle sarmadan önce yaranın üzerine cebindeki otlardan serpti. 


Bu tedaviden sonra komadan uyanan Malt, hafifçe inledi.


“Kıpırdamadan yat. Ölmeyeceksin.” diye teselli etti onu asker.


“K-Kaptan Danny nerede?”


“Buradayım.” diyen Danny dişlerini sıktı. Zayıf uzuvlarını tutarak Malt’ın yanına tırmandı: “Benim için bunu neden yaptın?” 


“Çünkü ben sizin koruyucunuzum. E-Elbette sizi geride bırakmayacağım.” diyen Malt çok yavaşça konuşabiliyordu: “Nasıldım? Görevimi yerine getirdim, değil mi?” 


Danny aniden kalbinin derinliklerinden gelen tarifsiz bir suçluluk duygusu hissetmişti: “Tabii ki… Çok iyiydin…”


“Gerçekten mi?” diyen Malt bir zorlukla gülümsedi: “Bu sayede Bayan Nana ile tanışma yolum da açılmış olacak.” 


“Aynen öyle. İkiniz de onunla tanışabilirsiniz.” diyen asker Danny'ye baktı: “Onunla ilgilenebilirsin, değil mi? Pozisyonuma geri dönmeliyim.”


“Evet, evet… Teşekkür ederim.” dedi Danny başını sallayarak. 


Asker ayrıldıktan sonra da yavaşça yerden silahını aldı. Kirini tozunu temizledi ve ayağa kalkmayı başardı: “Hala savaşabilirim! Düşman bu yarayı kanıyla ödemek zorunda!” diye geçirdi içinden… 


Ancak Kilise’nin hücum ordusu artık yoktu. Toz duman arasında düşmanlar panik içinde geri çekiliyorlardı. Sadece sırtları belli belirsiz görülebiliyordu. 


Siperlerden alkış ve sevinç sesleri yükselmeye başlamıştı.


Kazanmışlardı! 

 

...

Yazık Malt kötü yaralandı. Neyse ki Nana var da düzelecek çocukcağız… Bu ikisi arasında bir şeyler olur mu, ne dersiniz?

O değil de Kilise ile yapılan ilk savaşı da bizimki kazandı yalnız… Roland’a başarılarının devamını diliyoruz.

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!



 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr