Bölüm 589: Fjordlar’daki Fırtına

avatar
2233 33

Release That Witch - Bölüm 589: Fjordlar’daki Fırtına




Çevirmen: Lodos

Fjord Adaları’nın doğusundaki denizde bir fırtına vardı.


Arada bir gökyüzünde asılı olan gri bulutların arasından yıldırımlar düşüyordu. Gökyüzündeki tanrıların öfkeli kükremeleri gibi yankılanan boğuk gök gürültüleri çok uzak bir mesafeden geliyordu sanki…


Heidi Morgan'ın ruh hali da havadan iyi değildi.


Batı Bölgesi’ne Iffy ve Softfeathers’ı gönderdiğinden beri herhangi bir haber almamıştı.


Uzun mesafenin herhangi bir mesajı göndermeyi zorlaştıracağını anlıyordu. Ama aynı zamanda Honey’in de Batı Bölgesi’nde olduğunu ve onu tehdit ederek haberci kuşlarından birisine mesaj yollamak için el koyabileceklerini düşünüyordu.


“Lord’un bölgesinde gerçekte neler oluyor?” diye düşünen Heidi, sert sert uluyan rüzgârı engellemek için pencereyi kapattı.


Uyku Adası’ndaki durum onun için gittikçe daha da kötüleşiyordu. Tilly, Uyku Büyücüleri organizasyonunu kurduğundan beri tüm savaş dışı cadılar onun tarafındaydı ve Uyku Adası’ndaki halkın yardımcı cadılara daha çok ihtiyacı olduğu da kanıtlanıyor gibiydi. Bu bölgeye artık çok fazla düşman gelmediği için yerel tüccarlar cadıları çoğunlukla ticari işler ya da yeni su kanalları açmak gibi şeyler için işe alıyorlardı.


Bu koşullar altında zayıf cadılar hızla yükselmişler ve savaş cadılarıyla eşit sosyal statüye ulaşmışlardı.


Onlardan ayrıca sıradan insanlar da vardı.


“Kahretsin! Bunu nasıl düşünemedim?” diye için geçirdi Heidi. Sürekli savaş cadılarını temsil ettiği sürece Tilly’nin arkasında kalmayacağını düşünürdü hep… Ne de olsa adada yalnızca iki topluluk vardı. Ama gittikçe daha fazla sıradan insan adaya karıştıkça adada üçüncü bir topluluk oluşmaya başlamıştı haliyle… Bu insanlar sadece Tilly’yi tanıyor ve ona güveniyorlardı. Ve sadece yerel tüccarlardan etkileniyorlardı. Bunların sonucunda da Tilly rutin şekilde seçkin bir misafir olarak diğer adaları ziyaret etmeye başlamıştı. Özellikle de Yıldırım’ın desteğini aldıktan sonra…


Bu düşünce Heidi'yi kör bir öfkeye sürüklemişti. Tilly'nin sıradan insanlarla yakınlık kurarak onları ‘Uyku Adası’na katma’ çabasının sadece kendi nüfuzunu arttırmak olduğunu düşünüyordu.


Tilly'nin herkesi kandırdığını düşünüyordu.


Cadıların evini sıradan insanlara azar azar satıyordu.


Eğer işler böyle giderse Tilly Wimbledon'un yerini asla alamayacaktı Heidi…


İlk defa 20 yaşındaki bir kız hakkında yapabilecek çok az şeyi olduğunu fark ediyordu. Savaş cadılarıyla birlikte Uyku Adası’nı terk etme isteği eskisinden çok daha güçlüydü. Uyku Adası’nın baş görevlisi olan Camilla’ya ‘Güzellik’ isimli geminin onları ne zaman Batı Bölgesi’ne götürebileceğini sormak istiyordu ki aniden kapısı açıldı.


“Leydim! Rapor etmem gereken acil bir durum var!” diyen Skyflare içeri girerek böyle demişti. Endişeli görünüyordu.


“Neler oluyor?” diye soran Heidi, kendi birliğindeki en eski cadılardan birisi olan Skyflare’nin yüzündeki ifadeyi görünce elinde olmadan şaşırmıştı.


“Uyku Adası’nda yeni bir cadı var. Adının Annie olduğunu duydum!”


“Ne olmuş yani?” diye soran Heidi’nin kafası karışmıştı. Tüccarlar etrafa haber saldıktan sonra Uyku Adası’na cadıların gelmesi az yaşanan bir şey değildi ne de olsa…


“O Kurt Yüreği Krallığı'ndan!” dedi Skyflare boğuk bir sesle: “Onunla daha önce tanışmıştım ben!”


Aniden bir gök gürültüsü patlamıştı!


Heidi'nin kalbi bir anda yerinden çıkacak gibi olmuş ve Skyflare’nin ‘acil’ derken ne demek istediğini anlamıştı: “Yani sen… Bloodfang Derneği’nin reddettiği kişiden mi… Bu imkânsız! O sadece onun adaşı falan olabilir…”


“Başta ben de bu şekilde düşündüm. Ama birkaç yıl önce tanıştığım Annie'ye çok benziyordu. Saraya taşındığı esnada kalabalığın içinde saklandım ve ona iyice baktım.”


“Emin misin?”


“Leydim… Diğer cadılardan emin değilim ama Annie farklı... O zamanlar yanında bir arkadaş getirmişti. O Iffy idi.” diyen Skyflare, epey etkilenmiş gibiydi: “Iffy yol boyunca Annie’ye geri dönmek için ağlamıştı. Bu yüzden onun görüntüsünü hatırladım.”


“Nasıl olabilir bu? Acaba onlar…” diyen Heidi, Skyflare’yi yakasından tutarak sordu: “Gitmesine izin mi vermiştin onun?”


“Hayır Leydim… Bana emrettiğiniz şeyi yaptım! Lütfen inanın bana! Size asla ihanet etmem!” diye kendisini savunmuştu Skyflare.


Heidi gözlerinin içine baktı ve sonra yavaşça Skyflare’yi serbest bıraktı: “Ne olmuş ona? Saraya taşındığını söyledin az önce…”


Skyflare bir nefes alarak anlatmaya girişti: “Soğuk algınlığına yakalanmış gibi ve ciddi şekilde hasta. Della’yı getirmesi için birisi çoktan gönderildi.”


Della soğuk algınlığını tedavi edemezdi. Ancak acıyı keserek hastayı sakinleştirebilirdi. Heidi bir süre odada ileri geri yürüdükten sonra sordu: “Tilly adada değil, değil mi?”


“Evet. İki gün önce İkiz Ejder Adası’na gitti. Denizdeki keşif için hazırlık yapmakla meşgul.”


Bir an duraksayan Heidi, devam etti: “Nightfall’ı buraya getir. Shaji de gidip daha fazla bilgi alsın. Annie’yi hiç görmedi. Bu yüzden birbirlerini tanımayacaklardır.”


“Emredersiniz Leydim!”


...


Yağmur yağmaya başlamıştı. Yağmur damlaları pencerede patlıyorken Heidi sessizce masanın yanında oturmuştu. Skyflare ve Nightfall, Heidi'nin emrini bekleyerek yanında duruyorlardı. Ortam bir hayli gergindi.


Hızlı bir ayak sesi dizisi sessizliği bozmuştu.


Kapı açılarak hızla tekrar kapatılmıştı. Geri dönen Shaji, kapıya yaslandı. Islak kıyafetleri ve hasır şapkasını çıkararak derin bir nefes aldı: “Annie isimli cadı çoktan uyuyor. Della'ya göre soğuk algınlığı çoktan akciğerlerine indiği için durumu iyi değil. Uzun zamandır hasta olmalı.”


“Öyle mi? Peki Camilla ne yapmayı planlıyor?” diye ciddi bir ses tonuyla sordu Heidi.


“Gökhisar Krallığı'nın Batı Bölgesi’nde her türlü hastalığı tedavi edebilecek bir cadı olduğunu söyledi. Yağmur durduğunda Annie'yi Batı Bölgesi’ne gönderecekmiş.”


Heidi o kadar sinirlenmişti ki gülesi geliyordu. Tek gözlü Jack ve gemisini kiralamak yaklaşık 100 kraliyet altını idi. Camilla hep onların diğer adalara ya da Gökhisar’a gitme isteklerini reddetmek için çeşitli bahaneler ileriye sürmüştü. Ama şimdi işe yaramaz garip bir cadı için gemi çıkarmaya hazır mıydı yani?


Heidi’nin tamamen katlanılmaz bulduğu başka bir şey daha vardı. Eğer Annie, Batı Bölgesi’ne gider de Iffy ile görüşürse Heidi’nin daha önce yaptığı şey açığa çıkacaktı.


Ne olursa olsun Annie'nin adada kalmasını ya da sonsuza dek susmasını sağlamak zorundaydı.


Öfkesini kontrol altına alarak Nightfall’a döndü: “Onu sonsuza kadar uyutabilirsin, değil mi?”


Titreyen Nightfall, söze girdi: “Huzurlu Ölüm Tohumu’ndan mı… Bahsediyorsunuz? E-Evet yapabilirim… Ama… Neden?”


“Çünkü o Bloodfang Derneği'nin bir haini! Detayları bilmek zorunda değilsin. Yalnızca onun bağışlanamaz olduğunu unutma!” diye araya girmişti Heidi.


“O da mı bir savaş cadısı? Neden karar vermeden önce Tilly'yi beklemiyoruz? Eğer öğrenilirse başımız belaya girer.” diye sorguladı Nightfall.


Heidi gözlerini kısarak sert bir sesle söze girdi: “Bloodfang Derneği kendi hainlerinin icabına kendisi bakar. Hem onu Tilly’ye teslim edersek sence o saf kız, onun cezasını verir mi? Neyin var senin? Yoksa emrime itaatsizlik mi etmek istiyorsun?”


“Elbette hayır… L-Leydim… Sizin için o haini halletmeye hazırım.” diyen Nightfall titreye titreye olsa da söz vermişti. 



...

Yaa işte Heidi Morgan! Annie geri döndü, tutuştun hemen… Sizi bilemem de ben Heidi’ye epey sinirlenmiş durumdayım… Zamanında o cadıyı dışarıda bıraktığı yetmiyor, üstüne bir de tekrar karşısına çıkınca öldürme emri veriyor.

Umarız bir şekilde engeller bizimkiler, gerçi Tilly de Uyku Adası’nın dışında imiş ama… Bakacağız artık…

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44301 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr