Bölüm 570: Edith’in Sebepleri

avatar
2461 35

Release That Witch - Bölüm 570: Edith’in Sebepleri




Çevirmen: Lodos

Bir anlamda bu soruna bir çözüm yoktu.


Bunun nedeni, toplam tahıl miktarının sınırlı olmasıydı. Şeytan Ayları’ndan sonra krallıktaki tahıl dolaşımı bir kıtlığa girerdi. Fiyatlar kesinlikle yükselir ve ortada satın alınacak tahıl kalmazdı. Yeni buğday hasadına kadar da bu kıtlık giderilemezdi. En çok tahıl satılan mevsim sonbahardı. Sonrasında Şeytan Ayları başladığında durumlar tekrardan kötüleşecekti.


Elbette tahıl işleri genelde işadamları ve soylular arasında olurdu. O beş parasız mülteciler ve fareler ise mevcut buğday miktarı ne olursa olsun kışı boş bir mideyle geçirirlerdi.


Barov'un; bakan yardımcısı olarak uzun yıllar yaptığı görevinden edindiği tecrübelere göre büyük şehirlerdeki işadamları buğdayın olgunlaşmasını beklerlerdi. Ondan önce eldeki tahılları büyük miktarlarda satmaları pek olası değildi. Ellerinde kalanlar birkaç bin insanı doyurabilirdi belki… Ama on binlerce insan için asla yeterli olmazdı.


“Daha fazla kaynak bulamayacağımız için tüketimi sıkılaştırmamız gerekiyor. Şehrin tahıl ihtiyacını ve günlük tüketimini azaltalım. Halk ekmekten ziyade yulaf ezmesi yesin ve hasat gününe kadar bu şekilde gidilsin. Muhtemelen Edith bunları söyleyecek…” diye düşüncelere dalmıştı Barov: “Bunları demesi halinde ben de o tarz bir politikanın Majesteleri’nin tahıl vaatlerine karşı olduğunu, krallığın içsel değerlerine aykırı olduğunu ve yiyecek paniğine neden olabileceğini söyleyerek karşı çıkarım. Formu okurken ki yüz ifadesine bakılırsa epey sıkıntıda gibi görünüyor. Benden tavsiye istemesi uzun sürmeyecektir.”


Bu düşünceler içerisinde kendisini tutamayarak sakalını sıvazladı Barov. Sözde ‘büyük tabloyu görebilmek’ için bakanın hükümet meselelerinde yetenekli ve deneyimli olması yetmiyordu, aynı zamanda şehri tanıması da gerekiyordu. Örneğin Kral Şehri’nde iken Simya Atölyesi’nin tüm fiyatlarını ve Gümüş Şehir’in aylık gümüş maden sevkiyatının rakamlarını ezberden okuyabilirdi. Bütün o sayılar kısa sürede girmiyordu insanın aklına…


Neverwinter Şehri’nin eşsiz karakteristik özelliği ise cadılardı.


Barov, Cadı Birliği’ndeki yeşil saçlı ve buğdayın akıl almaz bir oranda büyümesini sağlayabilecek Yaprak isimli kadını tanıyordu. Arazinin bakımını önemsemiyor olsaydı buğdayı bir gün içinde hasada hazır hale getirebilirdi.


Başka bir deyişle Yaprak’tan, sadece hızlı üretim için bir parça buğday tarlasıyla ilgilenmesini istemeleri gerekiyordu. Sonrasında tahıl kıtlığı kolayca çözülebilirdi.


Tabii ki Barov, Majesteleri’nin Yaprak’tan Batı'daki Gizli Orman’ı kontrol etmesini istediğini de biliyordu. Bu sayede şeytanlara karşı erken bir uyarı savunma hattı inşa edilebilecekti. Ama onun olmasına daha birkaç sene vardı. Yani Yaprak 2-3 ay tahıllar ile ilgilense problem olmazdı.


Ama Edith'in bu bilgiyi bilmesinin imkânı yoktu.


Süper yetenekli bir kız olsa da, yetişkinliğe girdiğinden beri Kuzey Bölgesi’nin işleri ile ilgileniyor olsa da daha yarım ay önce her şeyinin garip geldiği bir şehri tanımasının imkânı yoktu. Cadıların yeteneklerini bilmesinden bahsetmiyordu bile Barov…


Aynı zamanda Eğitim Bakanlığı ofisinin neden arşivlere bitişik olduğunu ve Eğitim Bakanı’nın neden sık sık arşivlerde görünerek tüm belgelere bakma yetkisinin olduğunu da anlayamamıştı.


Uzun bir süre sonra listeyi bırakan Edith hafifçe sırıttı: “Aslında çok da büyük bir problem değil.”


“Evet…” diyecek olan Barov başını sallamış ama sonra şaşırmıştı: “Ne?”


“Derin Vadi Kasabası gelişmeden önce Kuzey Bölgesi’ndeki arazilerin çoğu buğday ekimi için uygun değildi. Her ilkbaharda şiddetli tahıl kıtlıkları yaşanırdı. Bu yüzden yerel Lord gözünü Doğu Bölgesi’ne ve Şafak Krallığı’na dikerdi.”


“Yani sen…” diyen Barov, aniden bir şey fark etmişti.


“Yeterince buğday üretemedikleri veya satın alamadıkları için de geriye kalan tek seçenek soymaktı.” dedi Edith yumuşak bir sesle: “Bu tam da bizim de içinde bulunduğumuz durum değil mi? Majesteleri’nin ordusu şu an Mağlup Ejder Sırtı’na saldırıyor. Kontes Spear’ın kardeşinin ona direnmeleri için birçok soyluyu yanına çektiğini duydum. Doğru mu? Şu anda elimizde yeterli sebepler var. Doğrudan oraya gidip onları tek tek öldürmeliyiz. Bodrumlarında ne kadar tahıl ve kraliyet altını sakladıklarını bir düşün.”


“Tahıl sıkıntısı olmasının sebebi ortada dolaşan miktarın çok az olması… Aslında krallıktaki tahıl üretiminin çoğu bölünerek soylular tarafından alınıyor. Bu tahılları da kendi bölgelerindeki özgür insanları ve çiftçileri kontrol etmek için veya kıtlık içerisinde geçen yıllarda para kazanmak için kullanıyorlar.” diyen Edith, çok hızlı konuşmuyordu. Ama Barov’un yine de içi ürperiyordu. Dük’ün kızı devam etti: “Mağlup Ejder Sırtı’nı tırmıklarsak on binlerce insanın ne yiyeceği sorunu çözülür. Eğer çözülmezse aşırı güneyde Majesteleri’nin yağmalamasını bekleyen birçok şehir var.”


“Ama onların hepsi soylular…” diyen Barov, cümlesine devam edemeden susmuştu: “Bu doğru… Majesteleri oraları ele geçirdikten sonra soylu olmayacaklar artık… Yeterince hızlı hareket edersek elimize geçen tahıllar Neverwinter Şehri’nin tahıl ambarlarını rahatlıkla dolduracaktır.”


Ayrıca Kral Şehri’nden farklı olarak Mağlup Ejder Sırtı tamamen Majesteleri’nin kontrolüne geçmişti. Ki orası da güney topraklarına önemli bir geçiş idi. O zamana dek Belediye Binası, Kontes Spear’a sadece yeni bir hükümet kurmasına yardım etmek için eleman göndermeyecek, aynı zamanda oranın iç şehri yasaları, eğitim sistemini ve planlamayı da benimseyecekti.


Barov'un kafasını asıl karıştıran şey; Majesteleri’nin soyluları yok etme isteğini Edith'in nasıl bu kadar çabuk kabul edebildiğiydi. Kuzey Bölgesi Dükü’nün halefi olan kızı bırak; Barov için bile Majesteleri’nin emirlerini tamamen desteklemek daha uzun sürmüştü.


*******************


Edith, Dışişleri Binası’na döndü. Kapıyı itince Cole'un masaya eğilmiş ince bir kitabın sayfalarını karıştırdığını görmüştü.


“O ne?”


“Ee… Ucuzluk Pazarı’ndan aldım. Resimli bir kitaba benziyor ama hikâyeleri de var. Epey ilgi çekici…” diyen Cole, ablasına baktı: “Mutlu görünüyorsun.”


“Gerçekten mi?” diye sordu Edith.


“Evernight Şehri’ndeyken nadiren böyle gülümserdin.” dedi Cole: “Gerçekten geri dönmeyecek miyiz biz?”


“Sadece geçici olarak buradayız. Babam cevap verene kadar Majesteleri, senin Kuzey Bölgesi’ne dönmene izin verecektir.” diyen Edith de oturmuştu. Kitabın kapağına bakınca ‘Cadı Günlükleri’ yazısını görmüştü.


“Ya sen ne yapacaksın?” diye sordu Cole.


“Ben burada kalacağım.”


“Neden?” diye soran Cole, şaşırmıştı: “Belediye Binası o kadar mı ilginç?”


“İlginç olan şey Belediye Binası değil, Roland Wimbledon'un Belediye Binası.” diyen Edith, gülümseyerek kardeşini düzeltti: “Evernight Şehri’nde işleri nasıl hallettiğimi biliyor musun?”


“Sadece babama söylüyordun ve iş tamam oluyordu.”


"Aşağı yukarı evet… Sadece bir emir verirdim ve sonrasında o emri benim için yapan insanlar olurdu. O vakitleri düşündüm de… O emirleri benim için yapmıyorlardı, benim kimliğim için yapıyorlardı. Ne de olsa Dük’ün kızı idim ve babamın benim önerilerime uyacağını biliyorlardı. Elbette bu da sadece Kant Ailesi’nin malikânesinde işe yarıyordu.” dedi Edith, büyük bir coşkuyla: “Ama burada kimliğimin hiçbir önemi yok. Belediye Binası’nda neredeyse hiç soylu yok ve kimse ben Kuzey Bölgesi Dükü’nün kızıymışım falan umursamıyor. Herkes kendi yeteneğine güveniyor. Ne demek istediğimi anlıyor musun?”


Cole başını sallamıştı.


“İnsanlar seni dinlemeye istekli oluyorlar. Ama kim olduğun için değil, ne yapabildiğin için… Majesteleri bir konuda haklı: Feodalizm soylulara büyük bir güç veriyor gibi görünüyor evet… Ama aynı zamanda onları bir noktada sınırlıyor da… Şu andaki duruma bakıldığında görüyoruz ki; Majesteleri tüm kıtayı kendi eline alabilecek güçte… Sonrasında Belediye Binası da aşırı büyük bir kuruluşa dönüşecek ve Gökhisar Krallığı’nın her bir köşesine yayılacak. Ve bu organizasyonun içinde tanındığın ve bilindiğin sürece tüm krallıkta senin söylediğin tek bir kelime geçebilir. Yani ben neden o küçük malikâneye razı olayım ki?” 



...

Bu yazar, Edith’i bir anda zirveye taşıdı yahu! Tamam, sevmediğimiz bir karakter değil de… Yine de bu kadar mükemmellik fazla değil mi sizce de? Önce çatır çatır konuştu koca Belediye Yöneticisi Barov’u susturdu. Sonra da dönüp kardeşini sorunsuzca ikna etti… Hakikaten bravo!

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44312 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr