Bölüm 552: Doğa Üstü

avatar
2396 28

Release That Witch - Bölüm 552: Doğa Üstü




Çevirmen: Lodos

Yukarı bakan şeytan, daha ne olduğunu anlayamadan Maggie tarafından yere gömülmüştü. Bülbül, bu güçlü darbenin yeryüzünü bile titrettiğini hissetmişti.


Şeytanın yerinde sıradan bir insan olsaydı çarpma sonrasında bütün kemikleri kesinlikle parçalanırdı.


“Aferin Maggie! Ölene kadar ez onu!” diye bağıran Yaprak, ellerini yumruk yapmış sallıyordu.


“Isır onu! Kuyruğunla kırbaçla!” diye bağıran Iffy o kadar heyecanlıydı çok yüksek bir sesle haykırıyordu.


“Aw!!!”


Maggie neşeyle uluyordu. Agatha'yı yere bıraktı ve tam şeytanı tekrar dövecekti ki bir anda devasa bir şeytani canavardan küçük kız formuna dönüşmüştü. Ne olduğunu anlayamadan yerde oturuyor bulmuştu kendisini.


“O bir Büyü Avcısı!” diye bağırdı Agatha.


İlk tepki veren oydu. Yeraltından bir buz dikeni yükseltti ve şeytana isabet ettirerek onu arkaya doğru uçurdu. Şeytana nefes alma şansı vermeden ona yetişen Agatha, hızla şeytanın ayaklarını dondurmuştu.


“Şimdi!” diye bağırdı Maggie'ye.


Kendine gelen Maggie, tabancasını çekti ve donmuş haldeki hedefe doğru hızlı hızlı ateş etmeye başladı. Dudaklarını ısıran Bülbül de kendi silahını tekrardan doldurdu ve ayağa kalkmak için Iffy’den yardım istedikten sonra Maggie’ye doğru yürüdü. Şeytanın büyülü bariyeri zırhında belirse de çok geçmeden sönmeye başlamıştı. Gözlerindeki kırmızı ışık da titrek bir şekilde gidip gidip geliyordu.


Aniden kısık bir sesle kükreyen şeytan elini Agatha’ya doğru uzatmış ve ona dokunmadan geriye doğru uçmasını sağlamıştı. Aynı anda ayaklarının etrafındaki buz kristalleri de erimiş ve sendeleyerek kaçmaya çalışmıştı.


“Gitmesine izin verme Maggie!” diye haykırmıştı Agatha.


“Onu ben durdurayım!” diyen Yaprak, Tanrı İradesi Mührü’nü Anna’nın elinden aldı. Önceki savaşta çok fazla büyülü güç harcamamıştı. Zorla orman formundan çıkarıldığı için ciddi şekilde yaralanmıştı sadece… Yaptığı denemeler esnasında mühürdeki dört taşı yakabilirdi genelde… Ama şimdi tüm gücünü mühre enjekte etmeyi düşünüyordu. Öyle de yaptı. Parlak altın ışık bütün ormanı tekrar aydınlatmıştı. Başını çeviren şeytan, güvensiz bir şekilde inlemişti.


Altın yıldırım şeytanı tekrar vurmuştu.


Ve bu sefer hayatta kalamayacaktı.


...


Bülbül zayıf bir sesle: “Şeytan… Öldü mü?” diye sordu.


“Ondan geriye sadece yarım zırhı kaldı…” diyen Maggie ‘düşmanı’ geriye doğru sürüklüyordu.


Yıldırım da bulunmuştu.


Şeytan siyah dalgayı serbest bıraktığında etkilenmiş ve büyülü gücünü geçici olarak kaybetmişti. Gökten düşerken de başını bir dala çarparak bayılmıştı. Neyse ki çok yukarıda değildi ve kalın ağaç yaprakları ile dalları yastık etkisi yaptığı için başındaki hafif şişlik dışında herhangi bir yara almamıştı.


Ancak savaşı kaçırdığı için hala üzgündü ve hayal kırıklığına uğramıştı. Herkesin iyi olduğundan emin olduktan sonra: “Ben Brian'a buradaki durumları haber vereceğim için ve sizi alması için birilerini göndermesini isteyeceğim.” dedi.


“Hayatta kalmışsınız… Bu bir mucize!” diye haykırdı Agatha.


“Evet. Majesteleri’ne hepimizin sadece tek bir şeytandan dayak yediğini nasıl açıklayacağım bilmiyorum.” diyen Bülbül, acısını bastırmak için hafifçe nefes aldı.


“Hayır Bülbül… Bu sıradan bir zafer değil. Düşman bir Büyü Avcısı idi!” diyen Agatha başını salladı ve devam etti: “Birkaç kıdemli cadı belki kıdemli bir şeytanı yenebilir ama bir Büyü Avcısı’nı asla! Sadece Kutsal Birlik’in üç şefi Büyü Avcısı’yla rekabet edebilirdi!”


“Sadece Aşkın olanlar mı yani?” diye soran Yaprak, kaşlarını çatmıştı.


“Evet.” diye onaylayan Agatha devam etti: “Kutsal Birlik bu dersi dökülen kanlar sonucu kesin bir biçimde öğrendi.”


“Bir Büyü Avcısı’nın ne tür bir yeteneği var?”


“Büyü Avcılığı belirli bir yetenek yerine bir unvandır.” diye açıkladı Agatha: “Her bir kıdemli şeytanın birden çok yeteneği vardır ve cadılardan farklı olarak bu yetenekleri uyanış yoluyla elde etmeleri şart değildir. Kutsal Birlik’ten birisi zamanında Taquila’ya yapılan saldırıları yönlendiren bir şeytanın seneler içinde vücudunda iki farklı büyülü fırtına geliştirdiğine tanık olmuştu. Yani aradan geçen zamanda iki farklı yetenek daha kazanmış demek bu… Ama onun bunu nasıl yaptığını kimse bilmiyordu. Sanırım şeytanlar büyülü güç konusunda doğal olarak bizden daha yetenekliler… Bir Büyü Avcısı, belirli büyü fırtınalarına sahip olan şeytan demek değildir. Aksine Tanrı Taşı’na benzer etkiler meydana getirebilen son derece güçlü bir kıdemli şeytan demektir.”


Agatha'nın son cümlesi Bülbül’ün kalbinin bir atışı es geçmesini sağlamıştı: “Yani sen… Büyü gücünü engelleyebildiğini mi söylüyorsun?” diye sordu.


“Daha açık olmak gerekirse… Büyülü güce müdahale eder.” diye düzelten Agatha, devam etti: “Büyü Avcısı, Tanrı Gözü’nün İntikamı taşının savunmasını kırabilir, büyülü güç saldırılarını engelleyebilir ya da azaltabilir. Ayrıca büyülü güçlerin etkilerini de ortadan kaldırabilir ya da durdurabilirler. Tüm cadılar için en sert rakip onlardır.”


“Ben… Anlamıyorum…” diyen Iffy’nin kafası karışmıştı: “Bu… Bir tür özel bir yetenek değil mi?”


“Hayır, değil.” diye yanıtladı Agatha: “Örneğin Anna'yı ele alalım. Eğer Anna bir Büyü Avcısı olsa idi siyah alevleri Tanrı Gözü’nün İntikamı taşı altında bile aynı kalırdı ve siyah alevlerini uyguladığı yer de onun etki bölgesi olurdu. Yani bu demek oluyor ki; Anna’nın rakibi bir Büyü Avcısı olmadığı sürece etki alanında sadece Anna’nın siyah alevleri var olur ve diğer bütün büyülü güçler kaybolur.”


Agatha'nın söyledikleri Bülbül’ün aklına hemen şeytanın ışıksız kara deliğini hatırlatmıştı. Az önceki savaşı tekrar hafızasında canlandırınca şeytanın etrafındaki loş gölgeyi yani büyülü bariyeri sisin içinden gördüğünü hatırlamıştı. Şeytanın saldırı sırasında, sanki kendisi Tanrı İradesi’nin Mührü imiş gibi hareket ettiğini ve herhangi bir büyülü güç ışığı yaymadığını düşününce şaşırmıştı.


Agatha'ya savaş sırasında sisin içinden gördüklerini anlattı ve sonra sordu: “Bu yüzden mi Tanrı İradesi Mührü’nün ilk saldırısında ölmedi?”


“Muhtemelen…” diyen Agatha, omuz silkti ve devam etti: “Ama emin değilim. Ben de bu tür bir şeytanla ilk defa karşılaşıyorum. Ve Kutsal Birlik’ten kalan kayıtlarda; bir Büyü Avcısı’na karşı savaşırken Tanrı İradesi Mührü’nün kullanımıyla alakalı hiçbir şey de yok…”


“Yani Birlik şefleri Büyü Avcı’sı yenmek için tamamen kendi güçlerine mi dayanmışlar?”


“Aynen öyle…” diyen Agatha başını salladı: “Olağanüstüler, özellikle de Tanrı Gözü’nün İntikamı taşını giydiklerinde, gerçekten çok güçlü olurlar. Savaş alanında güneş gibi parlarlar. Nereye giderlerse gitsinler şeytanlar güneşin altındaki karlar gibi erirler. Ama Aşkın olanlar güneşin çekirdeği gibidir. Eğer Lord Alice’i savaşırken görseydiniz onun gücü altında ezilmiş olurdunuz.”


Bunu duyan Bülbül: “Sadece üç Aşkın varmış…” diye düşündükten sonra sordu: “Kutsal Birlik’ten hiç Büyü Avcısı olan bir cadı olmamış mıydı?”


“Bildiğim kadarıyla hayır.” diye yanıtladı Agatha: “Ve muhtemelen kimse de olmayacak. Cadıların ve şeytanların arasında temel farklılıklar vardır. Çok sayıda şeytan dönüşüm geçirerek Çılgın İblis olabilir. Ama çoğumuz ne kadar zorlarsak zorlayalım Alice gibi olamayız.”


Şeytanın zırhıyla uğraşmaya devam eden Maggie, geriye kalan malzemelerin içinden küçük kara bir kutu bularak sormuştu: “Bakın! Bu ne?”


Kutuyu alarak açmaya çalışan Agatha: “Kilitli.” dedi.


“Bir de ben deneyeyim.” diyen Bülbül, kara metal kutuya sisin içinden baktı. Parmaklarını içine koyarak içinde olanları dışarı çıkardı.


Yere birkaç ışıltılı taş düşmüştü.


...

Maggie yine tam zamanında yetişerek günü kurtardı be! Bravo!

Sonunda başlarındaki bu bela bitti. Sadece görevi tamamlayamamış oldular. Sağlık olsun, canlarından önemli değil ya! Hem biz de şeytanlar hakkında önemli şeyler öğrenmiş olduk. Şu taşları incelemek için hepinizi sonraki bölüme bekliyorum!

Takipte kalın! Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı ve serimizi beğenmeyi de unutmayın lütfen! Görüşmek üzere!









Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44254 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr