Yan Hikâye 7: Yeni Akraba Ziyareti (7)

avatar
827 0

Reborn as My Love Rival’s Wife - Yan Hikâye 7: Yeni Akraba Ziyareti (7)


Çevirmen: Solevra

Düzenleyen: Gandalf

 

Su Jie için gerçekler ortaya çıktığından Su Jian aynı zamanda ebeveynlerine de kimliğini açıklamıştı.

 

Su ailesi elbette oldukça şaşırmıştı. Su Jian'ın beklediği gibi onlar da çok heyecanlı ve mutluydular.

 

Su Jian ailesine yeniden doğuştan sonra ona ne olduğunu tekrar anlattı. Ardından ailesinin şaşkın bakışlarıyla karşı karşıya kaldı.

 

Anne Su hem şaşırmış hem de mutlu görünüyordu. “Daha önce asla bir kız arkadaş bulmayı başaramamıştın. Bu yüzden sonsuza kadar bekar olacağından çok endişeleniyordum. Fakat evli olduğun kişi bir adam olmasına rağmen en azından biri seni istiyor.” dedi.

 

Su Jian: “……”

 

Öte yandan baba Su bakışlarını tüylerini diken diken eden Su Jian’ın saçlarına dikmişti. Yanında duran anne Su kahkaha atarak, “Aslında baban hep bir kızı olsun istedi. Daha önce Xiao Jie'ye hamile olduğumda onun bir kız olmasını istedi. Ancak tabii ki o da bir oğlan çocuğuydu. Diğer herkes iki oğlana sahip olduğumuz için ailemizi kıskanıyordu ama baban da iki kızı olan Li ailesini kıskanıyordu. Dürüst olmak gerekirse ben de bir kızım olsun isterdim. Onu bebek gibi giydirebilir, saçlarını örer ve güzel elbiseler giydirebilirdim. Bir kız evlada sahip olmak çok daha samimi hissettiriyor. Kızların annelerinin göz bebeği olduğunu söylerler.” dedi.

 

Bu yüzden en başından beri reddedildim! Su Jian bunu düşünürken içinden sessizce ağlıyordu.

 

   ……

 

Aile bir kez daha birlikte oldukları için kesinlikle mutluydu. Su Jian endişelerini dile getirdi. İki büyük konunun karmaşıklığını anladı. Sonra bu sırrın aile içinde tutulması ve kimsenin bilmemesi gerektiğini düşündüler. Bununla birlikte Su Jian’ın bir çocuğu olduğunu ve dahası çok sevimli bir kızı olduğunu öğrendikten sonra yaşlılar artık en büyük oğullarından rahatsız olamazdı. Torunlarını en kısa sürede görmek için yalvarıyorlardı.[1]

 

Ailesiyle tekrar bir araya geldikten sonra Su Jian doğal olarak An Yize ve bebeğini de ailesiyle tanıştırmak istiyordu. Ancak şu anda onunla An Yize arasında bir sorun vardı. Çok sinirli hissediyordu.

 

Tam zamanında Su Jie, “Abi, dün gece eniştem ım şey An Yize ile kavga mı ettiniz? Dün geceden beri üzgün görünüyorsun.” diye sordu.

 

“Hayır.” Su Jian üzgünce devam etti, “Bir kavga olsaydı harika olurdu. Sorun şu ki neden bu kadar sorunlu olduğu hakkında hiçbir fikrim yok.”

 

Su Jie, “Öyleyse neden bana bundan bahsetmiyorsun? Seninle düşünebilirim.” diye sordu.

 

Su Jian şüpheyle ona baktı ve “Senin kocan bile yok ki, bu konu hakkında ne düşünebilirsin?” diye sorguladı.

 

Su Jie gülümsedi ve “Ama ben bir erkeğim. Belki kocanın ne düşündüğünü anlayabilirim.” dedi.

 

Su Jian öfkeyle haykırmadan önce ona bir süre boş boş baktı: “Seni velet, ne demek istiyorsun? Ben bir erkek değil miyim?”

 

Gözleri Su Jian'ın göğsüne inmeden önce Su Jie onu baştan aşağı süzdü. “Abi, sen hala bir erkeksin.” dedi. Erkeksi bir kadın.[2]

 

Su Jian An Yize'nin son davranışlarını Su Jie’ye anlattı. Bitirdikten sonra iç çekti. “Lafı açılmışken, daha önce onunla hiç kavga etmedim. Ne zaman üzgün hissetse kendi kabuğuna çekilir ve saklanırdı. Nasıl kavga edebiliriz ki?”

 

Su Jie, genç ve evli bir kadın gibi saklanan ve tek başına kızgın olan güçlü bir An Yize'ye baktığını hayal ettiğinde yıldırım çarpıyormuş gibi hissetti.

 

Su Jian ona, “Hiç Xiao Rou ile kavga ettiniz mi?” diye sordu.

 

Su Jie başını salladı ve “Yanlış bir şey varsa Xiao Rou bana söylerdi. Söylemese bile anlarım.” diye cevap verdi.

 

Su Jian’ın yüreğinde içini ekşiten bir düşünce doğdu: İkisi de aynı soyadına sahipti. Fakat An amca niye bu kadar zor birisi! Kahretsin! Başka birine aşık olsa bile, en azından bana söylemeli! O zaman aile mirasını nasıl böleceğimi planlayabilirim!

 

   ……

 

İki gün daha geçmişti, ama An Yize hala kendini ifade etmemişti. Su Jian daha fazla dayanamadı.

 

An Yize’nin sekreteriyle iletişime geçen Su Jian, An Yize'nin kaldığı yerin adresini aldı. Kimseye söylemeden Su Jian uçağa bindi.

 

O uçaktayken, dünyanın diğer tarafında olan An Yize her zamanki gibi evi aradı.

 

Ama bu sefer bebeğini sorduktan sonra An Yize Su Jian'ı sormadan önce bir an tereddüt etmişti

 

Hizmetçi dürüstçe cevap verdi, “Küçük hanım dışarıda. Bu gece eve dönmeyeceğini söyledi.”

 

An Yize telefonu kapatmadan önce bir an için sessiz kaldı.

 

O gece, An Yize bir rüya gördü.

 

Rüya, Su Jian'ın hastanede uyandığı noktadan başlıyordu. Rüyasında Su Jian başından beri olduğu gibi aynıydı, sadece ona samimi ve nazikçe davranmıyor, aynı zamanda yabancı gibiydi.  Onu eve getirdi ve birbirlerine iyi davrandılar. Bir yıl sonra sözleşme sona erdi ve ikisi barış içinde boşandı.

 

Boşanma günü hava güneşliydi. Onun önünde dururken onun için özel olarak hazırladığı hediyeyi verdi. Reddetmedi ve kibarca, “Teşekkür ederim.” dedi, sonra döndü ve gitti.

 

Onun dönüp gidişini izlerken kalbi sakindi, bağlılığa dair bir şey hissetmiyordu.

 

An Yize uyandığında kalbi bomboşmuş gibi hissetti.

 

Rüya çok açıktı, bu yüzden uyandığında zihninde hala tazeydi. Her şey paralel bir dünyada olmuş gibi hissetmişti.

 

Bir düşünce aniden zihninde yankılandı: Ya bu aslında gerçekte olmuşsa?

 

Aslında Su Jian’la birlikte değildi. Kimseyi sevmiyordu ve çocuğu yoktu. Daha önce gelen hareketli Su Jian aslında bir rüya mıydı?

 

Sessiz gecede An Yize tüm vücudunun donduğunu hissetti.

 

Kısa bir süre sonra burnunu ovmak için elini kaldırdı ve alaycı bir şekilde güldü. Son birkaç gündür iyi uyuyamıyordu. Muhtemelen işle meşguldü ve böyle vahşi hayal gücüne sahip olması için çok yorgundu.

 

Yataktan indi ve kendine bir bardak su doldurdu. An Yize ülkesinin saat dilimini kontrol etti ve sonunda Su Jian'ı aradı.

 

Ancak telefondan gelen ses Su Jian’ın telefonunun kapalı olduğunun bildirimi oldu.

 

An Yize’nin gözleri karardı ve tekrar aradı.

 

Doğal olarak telefon hala kapalıydı.

 

An Yize karanlıkta sessizce durdu. Kalbinde bir panik duygusu yayıldı.

 

Tam o anda kapı aniden çaldı.

 

   ……

 

An Yize kaşlarını çattı. Her nasılsa dışarıdaki kişinin kim olduğunu fark ettiğinde kıpırdayamamıştı.

 

Kapının dışında yorgun görünümlü Su Jian parlak gözlerle ona baktı ama utanarak konuştu, “Um, seni bulmaya geldim.”

 

An Yize ona odaklanarak baktı ve “Hm.” diye cevap verdi.

 

“Hm” da ne demek? An Yize’nin suratında hiç hoş bir sürpriz ile karşılaşmamış birinin ifadesi vardı. Su Jian utanç ve hayal kırıklığı hissetti. Düşünmeden, “Canım, artık beni sevmiyor musun?” diye sordu.

 

An Yize: “……”

 

Su Jian hayal kırıklığına uğradı. Zaten çok inisiyatif aldım ve çok romantiktim. Neden An Yize’den hiç tepki alamıyorum?

 

An Yize’ye gelince, su Jian ona acınacak bir şekilde gözyaşlarıyla bakıyordu, kalbindeki tüm sıkıntıları yakan bir alev gibiydi.

 

Bu nedenle olabildiğince kocaman gülümsemeye çalıştı.

 

Şimdi su Jian'ın şaşkına dönme sırasıydı. Bu herif neden bu kadar mutlu?

 

Su Jian Yize’nin gözlerini izlerken içindeki mutluluk çoktan dolup taşmıştı. Önündeki adam beklenmedik bir şekilde çok etkileyiciydi. Bugünlerdeki soğuk davranışları sanki sadece ufak bir ifade nöbeti gibiydi. Su Jian ayrıca Yize’nin mutluluğundan da etkilendi ve anında neşeyle doldu. Kalbinin içinden bir ses yükseldi: Benim erkeğim gülümsediğinde çok iyi gözüküyor.

 

Bu yüzden bu güzel manzaradan etkilenen Su Jian kollarını açtı ve An Yize’ye sarıldı.

 

Sonraki an An Yize’nin de ona sarıldığını hissetti. Sıcak kucaklaşmayı ve kademeli bir şekilde artan sarılmayı kalbinde hissederken artık An Yize hakkında önceki memnuniyetsizlikleri düşünmüyordu.

 

Vücudunu An Yize’nin kollarına doğru iyice yasladı ve içinden şöyle düşündü: Evde An amcanın garip ve sessiz bir kişiliğine sahip olan bir kişinin olması fazlasıyla yeterli. Benim kaderim daha muazzam olmalı!

 

Hislerine daha fazla engel olmadı ve ne düşündüğünü yüksek bir sesle söyledi: “Yize, seni çok özledim.”

 

An Yize gözlerini kapattı ve gülümseyerek, “Hm.” diye cevap verdi.

 

“Seni çok özledim, bu yüzden seni bulmaya geldim.”

 

“Hm.”

 

Su Jian biraz sinirli hissetti. Neden hala bu kadar garipsin? Görünüşe göre kaderim daha bağışlayıcı olacak!

 

Su Jian kendini An Yize’nin kucağından uzaklaştırdı. Yize’nin gözlerine bakarak ciddiyetle: “Kocacım, hadi yapalım.” Dedi.

 

An Yize: “……”

 

   ……

 

Sonunda ikisi hiçbir şey yapmadı.

 

An Yize onun banyoyu hazırlamasına yardımcı oldu. Su Jian banyo yaparken o biraz yemek hazırladı.

 

Su Jian ona büyük bir gülümsemeyle baktı. An Yize gülümsedi ve “Neden gülümsüyorsun?” diye sordu

 

Su Jian omzunu okşadı ve kocaman bir gülümseme ile “Beni hala sevdiğini biliyordum!” dedi.

 

Her zamanki gibi An Yize “Hm.” diye cevap verdi.

 

Yemeklerini bitirdikten sonra Su Jian yatağa uzandı ve An Yize’nin ona sarılmasına izin verdi.

 

“Gerçekten istemiyor musun?” Su Jian An Yize'nin göğsüne hafifçe vurdu ve iç çekti, “Beni sevdiğini söylememiş miydin? Yapacağını düşünmüştüm.”

 

An Yize alnını öptü ve “Çok yorgunsun. İtaatkar ol ve uyu.”

 

Su Jian'ın dudaklarının köşesi kıvrıldı.

Buraya hiç durmadan gelmişti ve bu oldukça yorucuydu. Kendisini oldukça uykulu hissediyordu. Ancak uykusuna dalmadan önce şaşkınca sordu, “Yize… ne zaman... açacaksın… senin…”

 

Onun kelimeleri yutmasına karşın An Yize rahat bir şekilde dediklerini anlayabilmişti. An Yize, Su Jian’ın muhtemelen ona neden kalbini Su Jian'a açmadığını sormak istediğini biliyordu.

 

Yine de Su Jian çok uykuluydu. Olan şeyleri kendi anılarıyla birleştirince “kalp” demek istemişti ancak söylediği şey başkaydı.

 

Su Jian: “İç çamaşırını… aç…”

 

An Yize: “……”

 


Dipnotlar:

 

[1] Torun - Çince'de baba tarafının ve anne tarafının torununa biraz farklı denir. Su ebeveynleri başlangıçta baba torun şeklini kullandılar, ancak Su Jian şimdi bir kadın olduğu için anne biçimine geçtiler. Ancak, her iki dava için de torunu kullanan bir İngilizce cümlede iyi olmuyor.

 

[2] Su Jie, konuşurken the kelimesini kullandı, bu da insan anlamına geliyor. Kız anlamına gelen 女 kelimesini 汉子 önüne ekleyerek, ly 汉子 kelimesi erkekçe bir kadın, bir Çin argo anlamına gelir. Doğrudan aşağıdaki siteden alıntı yapıldığında, “dışarıda kadınsı görünen, ancak“ içte “saf erkekler” olan kadınları ifade eder. Bu kadınlar, görgü veya yön hakkında özel olmamakla karakterizedir; neşeli, samimi, iyimser, “sorumluluk taşıyabilen” ve “güçlü bir kalbe” sahipler. Onların "aurası" nispeten daha güçlüdür ve bu nedenle başkalarını etkileme olasılığı daha yüksektir.

 

http://www.chinesetimeschool.com/en-us/articles/popular-chinese-internet-slang-10/

 

 

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44354 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr