Bölüm 30: O An, An Yize Sanki Kalbi Durmuş, Sonra Tekrar Atmaya Başlamış Gibi Hissediyordu

avatar
1078 1

Reborn as My Love Rival’s Wife - Bölüm 30: O An, An Yize Sanki Kalbi Durmuş, Sonra Tekrar Atmaya Başlamış Gibi Hissediyordu


Çevirmen: Solevra

Düzenleyen: Gandalf

 

Su Jian, tuvaletten çıktıktan sonra kalçası ve bacakları uyuşmuş gibi hissediyordu

 

Neyse ki midesi daha iyiydi. Rahatlamıştı, koltuk değneklerini kullanarak bekleme yerine dönmüştü ancak An Yize’yi görememişti. Etrafına bakmıştı ancak onu bulamadı.

 

Belki o da tuvalete gitmiştir değil mi?

 

Su Jian biraz daha beklemişti ancak An Yize hala ortalıkta yoktu. Morali bozulmuş gibiydi, etrafına bakarak An Yize’yi ararken birden az önce koltuklarında oturup An Yize hakkında konuşan kadınları fark etti. Su Jian yanlarına doğru gitti ve “Affedersiniz, ikinizden biri benimle olan adamın nereye gittiğini gördü mü?” diye sordu.

 

Koltuk değnekleri dikkat çekiciydi ve buna ek olarak bu kadınların An Yize hakkında fikirleri vardı. Bu yüzden kolayca hatırlayabilmişlerdi ancak ona hemen cevap vermeyip, “Sen o yakışıklı adamın kız arkadaşı mısın?” diye sordular.

 

Su Jian başını salladı. “O benim kocam, nereye gittiğini biliyor musunuz?”

 

“Koca mı?” İki kadın birbirlerine baktı, gözleri şaşkınlıktan kocaman olmuştu.

 

“Evet, o benim kocam. Beni burada bekleyeceğini söylemişti ancak ortalıkta yok. Nereye gittiğini gördünüz mü?”

 

Kadınlar ona acıyarak baktılar. İçlerinden biri, “Az önce bir kadın geldi ve kocan onu alıp götürdü.” dedi.

 

Kadın? Alıp götürmek? Su Jian buz tutmuştu.

 

Boş surat ifadesini gördüklerinde, kadınlar onun büyük bir darbe yediğini düşünmüşlerdi. An Yize’nin göğsünde yatan halsiz ve narin Bai Ningxue’yi gördüğünü hatırlayan kadınlardan biri, istemsiz olarak kıskanmıştı ancak bununla birlikte dedikodu yapmaktan da haz alıyordu: “Sanırım o kadın metres! Karşılaşır karşılaşmaz kendini kocanın kollarına attı. Ondan sonra kocan onu aldı götürdü. Kocan çok yakışıklı, gözünü ondan ayırmamalısın!”

 

Karşılaşır karşılaşmaz kollarına atladı ve An Yize onu alıp götürdü mü? Su Jian, bu kadının An Yize’nin gerçek aşkı olduğuna karar vererek olayları kafasında canlandırmıştı.

 

Qixi Festivalinde film izlemek için birden onu dışarıya çıkarmasına şaşmamalıydı! Sadece sevgilisiyle buluşmak için onu bir bahane olarak kullanmıştı!

 

Yanındaki kadınlar metresi defetmesi ve onu mahvetmesiyle ilgili tavsiyeler vermekle meşgulken, Su Jian buruk bir şekilde: An Yize ve ben gerçek bir çift değiliz. Gerçek aşkı o kadındır. Asıl metres olan benim! diye düşünüyordu.

 

Su Jian, An Yize tarafından bir bahane olarak kullanıldığını ve gerçek metresin kendisi olduğunu fark etmişti. Üstüne An Yize tarafından da terk edilmişti. İster istemez sinirlenmişti: An Yize, hala arkadaşım mısın? Sevgilin yanındayken, iş ortağını tamamen unuttun. Hani profesyonelliğin nerede!

 

An Yize ile olacağından yanına telefonunu almamıştı. Birinden telefonunu istese bile An Yize’nin telefon numarasını hatırlamıyordu. Şimdilik yapabileceği tek şey beklemekti.

 

Ancak, ya An Yize tüm dikkatini sevgilisine vermişse ve onu unuttuysa?

 

Su Jian biraz düşündükten sonra otoparka bakmaya karar verdi.

 

Böylece, asansörle otoparka indi.

 

Aynı anda, An Yize yandaki asansörle çıkıyordu.

 

Asansörlerden biri çıkarken diğeri iniyordu. Tesadüfen birbirlerinin yanından geçmişlerdi.

 

Su Jian asansörden inip otoparka geldiğinde birden önemli bir şey hatırlamıştı: Ananı! Hiçbir şekilde An Yize’nin arabasının plakasını hatırlayamıyordu. Dışarı çıktıkları zaman An Yize’nin siyah bir Benz sürdüğünü hayal meyal hatırlayabilmişti…

 

Su Jian’ın bacağı bütün otoparkı arayabilecek kadar iyi değildi. Yalnızca bulanık hafızasını kullanarak bir yeri hatırlayabilmişti. Tesadüfen, oraya park etmiş siyah bir Benz vardı.

 

Benz asansörün yanına park edilmişti. Su Jian, ilk önce arabanın yanında beklemeyi düşünmüştü ancak fikrini değiştirip asansörün yanındaki basamaklara oturdu. Eğer bu gerçekten An Yize’nin arabasıysa o hala alışveriş merkezinde olmalı diye düşündü. Ne kadar sürerse sürsün eninde sonunda otoparka inecekti. Onu kaçırma ihtimaline karşı asansörün yanında ona dikkat edebilirdi.

 

Böylece Su Jian, duvara yaslanıp gölgede saklanabileceği bir yer buldu. Sonuçta asansörle inip çıkan birçok insan vardı. Göz önünde olmak istemiyordu.

 

Asansörün açılan kapısına bakarken, sessizce yalvarıyordu: An Yize çabuk geri dön! Sevgilinle bir araya gelmek istiyorsan gelebilirsin ancak önce beni eve bırakmalısın!

 

   …………..

 

Bu arada, An Yize asansörle çıkmıştı ve Su Jian’ın hala ortalarda görünmediğini fark etmişti. Su Jian’ın hala tuvalette olduğunu düşündü. Bu yüzden biraz daha bekledi.

 

Uzun süre beklemesine rağmen Su Jian hala gelmemişti. An Yize dakikaları saydı ve ters giden bir şeyler olduğunu hissetti.

 

An Yize tuvaletin girişine gidip bir kadına Su Jian’ın hala içeride olup olmadığını sordu. Ancak sonuç olumsuzdu. Kalbi yerinden çıkacak gibiydi.

 

Birden, uzun süre geri dönmediği için Su Jian’ın gitmiş olabileceği aklına geldi.

 

An Yize kalabalığa doğru baktı. Sinemanın yanı sıra alışveriş merkezi de vardı. İnsanlar geziniyordu ama çok kalabalık değildi. Su Jian’ın bacağının onun için uğraştırıcı olmasından korkuyordu. Su Jian için kalabalıkta yürümek hiç kolay olmazdı.

 

An Yize kaşlarını çattı. Önce sinemanın her katında Su Jian’ı aramıştı ancak bulamamıştı. 

 

Gerçekten de o tanıdık kişiyi bulamamıştı.

 

O anda, Su Jian’ın onu otoparkta arama ihtimalini hiç düşünmemişti. Yalnızca Su Jian’ın dışarı çıkmadan önceki heyecanlı bakışlarını ve “Dışarı çıkalı çok uzun zaman oldu.” demesini hatırlayabiliyordu. Bu yüzden Su Jian’ın tek başına alışverişe gittiğini düşündü ve alt katlara koştu.

 

Alışveriş merkezinde büyük bir insan seli vardı. Kalabalığın içinde bir adam aceleyle yürüyordu ve etrafındaki ürünlere bakacak zamanı yoktu. Etrafındaki insanları meraklandıran bir endişeyle etrafına bakınıyordu. Dikkatli bir şekilde bakan birisi bu adamın çok telaşlı olduğunu söyleyebilirdi.

 

Birçok katı aramıştı ancak hala Su Jian’ı bulamamıştı. An Yize suratındaki endişeyi gizleyememişti. Tam aramaya devam edecekken, alışveriş merkezinin anonsunu fark etti. Anonstaki ses: “Değerli müşterilerimiz…” dediğinde hareket etmeyi bırakmıştı.

 

Acele ederken bu aklına gelmemişti!

 

An Yize yönünü değiştirerek danışmaya yöneldi.

 

Birkaç dakika sonra, anonsçunun tatlı sesi tüm alışveriş merkezi boyunca yankılandı: “Sıradaki anons bir arama bildirisidir: Bayan Su Jian, Bayan Su Jian, anonsu duyduysanız, lütfen hemen danışmaya gidin. Kocanız sizi burada bekliyor. Tekrar ediyorum…”

 

An Yize danışmanın yanında sessizce bekliyordu.

 

On dakikadan fazla zaman geçmesine rağmen An Yize henüz beklediği kişiyi görmemişti.

 

An Yize’nin yüzü çirkinleşiyordu. Yumruğunu sıktı, sonra gevşetti. Anonsçuyla gerginlikle konuştu. “Lütfen bir kez daha anons yap.”

 

Anons hoparlörden bir kez daha yankılandı.

 

Zaman geçmeye devam ediyordu, ancak tanıdık yüz hala An Yize'nin görüş alanına girmemişti.

 

An Yize’nin soğuk bir yüz ifadesi vardı.

 

Yüzünü gören yayıncı onu ikna etmeye çalıştı: “Lütfen panik yapmayın. Neden biraz daha beklemiyorsunuz? Belki eşiniz de sizi arıyordur…”

 

An Yize’nin aklına birden bir fikir geldi. Aceleyle anonsçuya teşekkür etti ve asansöre koştu.

 

An Yize asansörle otoparka indi ve hızlı adımlarla arabasına doğru yürüdü. Bununla birlikte surat ifadesi birden sevimsiz bir hal almıştı: siyah arabanın yanında ondan başka kimse yoktu.

 

Arabaya yaslanan An Yize yumruğunu sıktı.

 

Su Jian’ın bacağının onu zorlayacağını ve yanında para ya da telefonunun da olmadığını biliyordu. Üstelik Su Jian hafızasını kaybetmişti ve sadece ondan medet umabilirdi. Ancak o bu durumda bile onu alışveriş merkezinde yalnız bırakmıştı…Küçük kızın tuvaletten çıkıp onu bulamadığında yüzünde oluşan korkmuş ve endişe dolu ifadeyi hayal ettiğinde An Yize’nin yüreği daralmıştı.

 

Su Jian otoparkta onu beklemediği için aramaya devam etmeliydi. Bir an, Su Jian’ın durumundan dolayı çok da uzağa gitmiş olamayacağını düşündü. Büyük olasılıkla ya alışveriş merkezindeydi ya da yakınlarda bir yerdeydi. Böylece, dönüp bir kez daha asansöre yöneldi.

 

Asansörün düğmesine basmak üzereyken göz ucuyla yakındaki köşede bir şey olduğunu fark etti.

 

An Yize’nin eli havada kalmıştı.

Adım adım oraya doğru yürürken, nihayet An Yize daha net görebilmişti. Bu şey aslında duvara doğru kıvrılmış biriydi.

 

An Yize o kişiye doğru yürüdü ve yavaşça önünde çömeldi.

 

Su Jian sırtını ve başını duvara doğru yaslamıştı. Uzun kirpikleri her zaman açık ve parlak olan gözlerinin üstünü güzelce örtmüştü. Sessiz ve son derece usluydu. Ayrıca, dudakları bükülmüştü ve acı çekiyor gibi bir ifadesi vardı.

 

Duvarın köşesine kıvrılmış kız sessiz ve uysal bir şekilde uyuyordu.

 

O anda, An Yize sanki kalbi durmuş ve tekrar atmaya başlamış gibi hissetti.

 

Elini yavaşça kaldırarak Su Jian’ın yanağına düşmüş saçını nazikçe düzeltti. Güzel beyaz yüze dikkatlice dokundu. Sesi onun bile fark edemediği bir yumuşaklığa ve üzüntüye sahipti: “Jian Jian? Jian Jian? Uyan!”

 

Su Jian’ın kirpikleri kelebek gibi titredi. Gözlerini açınca önündeki An Yize’yi gördü. Hala sersem gibiydi, şaşkın şaşkın bakarak: “Yize?” dedi.

 

An Yize nazikçe, “Hıhı, benim.” diye cevap verdi.

 

Su Jian şaşkınlık içeren bir sesle gözlerini ovuşturdu ve tatlı bir şekilde, “Döndün mü?” diye sordu.

 

“Hıhı.” An Yize yüzüne dokundu ve ona sarıldı.

 

Su Jian afallamıştı. An Yize’nin omzunun arkasındaki gözlerini kırpıştırdı: “Yize.”

 

“Hı?”

 

“Acıktım.”

 

“……”

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43989 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr