Bölüm 636: Hız'ın Zirvesi!

Cadde her ne kadar kalabalık olsa da oyuncular Nie Yan'a yol açtığı için rahatlıkla ilerleyebiliyordu. Oyuncuların liderlerine olan saygısı büyüktü. Niuren Birliği içerisindeki prestiji diğer birlikler tarafından anlaşılamayacak derecedeydi.

Nie Yan Niuren Birliğinin temel yapıtaşı olarak görülüyordu. Bütün birliği kendi emekleriyle kurmuştu.

Nie Yan caddede ilerlerken karşısına tanıdık yüzler de çıkıyordu.

"Patron, son zamanlarda iyi ekipmanlar aldın mı?"

"Elbette." Nie Yan güldü.

"Patron, artık bir Gölge Dansçısısın. Bize havalı birkaç şey göstersene!"

"Evet."

"Lütfen Patron!”

Tezahüratlar gittikçe artıyordu. Sıradan Hırsızlar için Gölge Dansçısı olmak sadece bir hayalden ibaretti. Hırsız sınıfının en üst noktasında olmanın nasıl bir şey olduğunu görmek istiyorlardı.

Nie Yan çevreden gelen ısrarcı tavırları reddedemezdi. Bir süre düşündükten sonra kararını verdi ve konuştu. "Pekâlâ, pekâlâ, bunu sadece bir kez yapacağım, o yüzden dikkatli izleyin. Ben aranızdan çok kişinin zamanı geldiğinde Gölge Dansçısı olacağına inanıyorum."

Etraftakiler tam da bir şey söyleyecekken Nie Yan'ın figürü bir anda bulanıklaştı ve kaşla göz arasında birkaç düzine metre kadar uzakta belirdi. Sanki bir anda ışığa dönüşüp tekrar maddeleşmiş gibiydi. Kalabalığın kalbi heyecanla atıyordu. Gölge Dansçısının hızı bu muydu? Ne kadar da korkutucu!

Nie Yan'ın hareket hızı şoka uğratacak cinstendi, bütün kalabalığın nefesini kesmişti.

Uzak hasar veren oyuncular kanlarının buz kestiğini hissetti. PvP karşılaşmada böyle bir oyuncuyla karşılaşırlarsa ellerinden hiçbir şey gelmezdi. Henüz kendileri bir büyü bile yapamadan muhtemelen Nie Yan'ın kılıcı boğazlarına dayanmış olurdu bile.

Gölge Dansçısı, işte bu Gölge Dansçısıydı! Kalabalığın içindeki Hırsızların da ağzı bir karış açık kalmıştı. Bu unvan bütün Hırsızların kalbinde büyük bir yer edinmişti. Bundan sonra bu Hırsızlar da bu üstün başarının peşinde koşacaklardı.

Nie Yan gerçek hareket hızının bir kısmını göstermişti. Şu anda kalabalıkta kendisini izleyenler arasında düşman oyuncuların da olabileceği ihtimalinin farkındaydı.

Nie Yan etrafındaki oyuncuları eğlendirdikten sonra karargaha giriş yaptı.

...

Nie Yan'ın Cripps Kalesine geldiği haberi birçok çevre  tarafından ilgi çekmişti.

Katleden Kılıç Birliğinin karargahı, çok sayıda oyuncu bir toplantı salonunda bir araya gelmişti. Qin Han odanın orasında, geniş masanın merkezinde oturuyordu. Her zamanki halinden biraz farklı görünüyordu. Kül rengi cübbe giyinmişti, Nie Yan'ın Cripps Kalesindeki yüksek başarısını düşündükçe yüzündeki ifade çirkinleşiyordu. Nie Yan'ın sahip olduğu hareket hızı Qin Han'ın kafasının arkasında soğuk bir his oluşmasına sebep olmuştu. Eğer Nie Yan'la savaşacak olsa kesinlikle anında yenilirdi.

Kendisi Nie Yan'a layık bir rakip olmaktan çok uzaktı.

Qin Han'ın yüzünde karanlık bir ifade vardı. Astları yüzündeki düşünceleri okumakta zorluk çekiyordu.

"Qin Han, Nirvana Alevi geri geldi. Plan dahilinde mi ilerleyeceğiz?" diye sordu bir birlik lideri. Çılgın Hırsız ismi kalplerini endişeyle doldurmuştu.

Toplantı salonunda en az 130 kişi vardı. Hepsi de İlahi Muhafızlar, Yarı Gölge İmparatorluğu ve Katleden Kılıç gibi birliklerin liderleriydi. Bu kadar yüksek statülü kişiyi bir araya getirebilecek güç inanılmazdı.

Bu esnada Ebedi Günah isimli oyuncu bir köşede oturmuştu, gözlerinde belli belirsiz bir ışık vardı. Qin Han elbette güçlü bir oyuncuydu. Zümrüt İmparatorluğunun birliklerinin yarısından fazlasını bir araya toplama gücüne sahip olduğu düşünülürse, Niuren Birliği ile başa çıkabilecek tek kişi kendisi olabilirdi.

İçinde bulunduğu şartlar, Ebedi Günah'ın Qin Han'ın yanında olmasına sebep olmuştu. Niuren Birliğine karşı yapılacak bir savaşta kendisi de aktif rol oynama planındaydı. Fakat elbette zafer sadece tek bir kişi ile elde edilemezdi. Şu anda hissettiği asıl şey meraktı, bu kargaşadan kimin galip çıkacağını merak ediyordu.

Toplantı salonu o kadar sessizdi ki sinek uçsa duyulurdu. Herkes Qin Han'ın cevabını bekliyordu.

"Planımıza sadık kalacağız! Öncelikle Savaş Delisi İttifakını yeneceğiz, ardından Savaş Tanrısı Kabilesini," dedi Qin Han. Böl ve fethet! Savaş Delisi İttifakı ve Savaş Tanrısı Kabilesi Kalor'a en uzak noktalarda bulunuyordu.

Qin Han'ın sesi kararlıydı, bütün odayı etkisi altına almıştı.

Toplantı salonundaki oyuncuların hepsi kafasını sallayarak onayladı. Qin Han, bu oyuncuların arkasındaki kişiydi, onlara güç veren asıl varlıktı, bundan dolayı kimse onun sözüne karşı çıkma cesaretine sahip değildi.

Qin Han'ın emirleri üzerine derhal işe koyuldular. En geç altı gün sonra saldırıya geçeceklerdi.

...

Nie Yan Niuren Birliğinin karargahında Guo Huai'yle buluştu.

"Bilmem gereken bir hareketlilik oldu mu?" diye sordu Nie Yan. Kendisi Antik Dünyadayken dışarıdan sadece birkaç küçük bilgi güncellemesi almıştı. Guo Huai'yle sadece birkaç defa konuşmuştu. Bundan dolayı önlerindeki manzaranın ne olduğunu tam olarak bilmiyordu.

"Katleden Kılıç, Yarı Gölge İmparatorluğu ve İlahi Muhafızlar küçük hareketlilikler içinde. Ayrıca, Gouvest, Tay, Bennidon ve birkaç diğer şehirdeki birlikler birleşerek bir ittifak oluşturdu. Son zamanlarda gizli şekilde birbirleriyle irtibata geçiyorlar. Sanırım büyük bir planın peşindeler." dedi Guo Huai. Geçmişte, istihbarat ağı biraz zayıf kalıyordu, bundan dolayı bazı olaylardan düşman kapılarına dayandıktan sonra haberleri oluyordu. Birkaç acı olaydan ders çıkardıktan sonra istihbarat ağını genişletme çabasına girişmişti, bütün geniş birliklerin çekirdek üyelerine yüksek oranda rüşvet vererek neredeyse her birliğe bir köstebek yerleştirmişti. Sonuç olarak istihbaratlarının kuvveti katlarca artmıştı. Son gelişmeler ise bu çabaların boşa gitmediğinin bir kanıtı niteliğindeydi.

"Ne zaman hamle yapacaklarını düşünüyorsun?"

"Hazırlıklarını tamamlamak için en az beş güne ihtiyaçları var. Yarı Gölge İmparatorluğunun hafta bitmeden ilk hamlesini yapacağına dair bir bilgi aldım. İlk olarak Savaş Delisi İttifakına saldıracaklar, sonraki hedefleri ise Savaş Tanrısı Kabilesi. Planları, bizim Kalor'a en uzak noktalardaki müttefiklerimize zarar vererek bizi zayıflatmak, bizim destek kuvvet gönderemeyecek durumda olduğumuz bölgelere saldıracaklar."

"Yarı Gölge İmparatorluğundan alınan bilgi güvenilir mi?" diye sordu Nie Yan, kaşlarını çatmıştı. Yanlış istihbarat almış olmaktan korkuyordu.

"Bence güvenilir. Diğer kaynaklardan aldığım bilgilerle de örtüşüyor. Gerçi Ebedi Günah oldukça şüphe uyandırıcı hamlelerde bulundu. Bu bilgiyi bilerek sızdırdı." dedi Guo Huai.

Nie Yan gözlerini kıstı. Ebedi Günah gerçekten de ne düşündüğünü belli etmeyen birisiydi. Acaba Niuren Birliğine karşı bir iyi niyet göstergesi mi içerisindeydi?

"Peki, bununla nasıl başa çıkmalıyız?" diye sordu Guo Huai.

"İş işten geçmeden saldıralım. Yeterince uzun süre bekledik, artık gücümüz daha fazla. Artık kısıtlı hareket etmemize gerek yok. Zümrüt İmparatorluğunda yolumuza çıkan herkesi ezebilecek durumdayız. Eğer otoritemizi kabul etmek istemezlerse, o halde ikna edene kadar onları doğrarız!" dedi Nie Yan.

Guo Huai'nin gözleri titredi. Geçmişte, Niuren Birliğinin temelleri çok sağlam değildi, düşmana hazırlıksız yakalanma riskinin korkusuyla sürekli olarak dikkatli şekilde ilerlemeleri gerekiyordu. Savaş ve sürtüşme gibi konularda nadiren ilk adımı kendileri atıyordu. Fakat sayısız fırtına atlattıktan sonra, sonunda güçlerini toplamışlardı, temellerini sağlam bir zemine oturtmuşlardı ve bütün Zümrüt İmparatorluğunu etkileri altına almışlardı. Bu hale gelene kadar ne denli zorluklarla mücadele edip nice belalarla başa çıkmışlardı, bunu düşünen ikili derin bir nefes aldı.

"Ana birlikte 170,000 oyuncumuz var, 300,000 oyuncu ise yan birliklere dağılmış durumda. Kutsal İmparatorluk, Safir Tapınak, Parlak Kutsal Alev ve diğerleri senin emrinle bütün Zümrüt İmparatorluğunu silip süpürebilecek durumda. Katleden Kılıç, İlahi Muhafızlar, Yarı Gölge İmparatorluğu... hepsi de bizim merhametimiz için dilenecekler!" Guo Huai heyecanlı şekilde konuşuyordu.

Guo Huai Niuren Birliğinin gelişimini ve büyümesini en baştan beri izleyen birisiydi, küçücük bir birlikken nasıl gelişip egemen bir birlik olduğuna kendi gözleriyle şahit olmuştu. Bu halinden ne kadar memnun olduğunu kelimeler açıklayamazdı.

"Mademki önümüzde beş gün gibi bir süre var, öncelikle hazırlık yapmalıyız. Yarından sonra biz de harekete geçeceğiz! Hedefimiz Tay Şehri!" dedi Nie Yan. Tay Şehri, Kalor ve Nisode arasında bir yerdeydi. Eğer bu şehri işgal edebilirlerse, şehirleri arasında fiziki bir bağlantı da oluşturmuş olacaklardı, bu şekilde savaş makinelerini, mancınıkları ve diğer kuşatma silahlarını taşımak çok daha kolay hale gelirdi.

"Pekâlâ, ben derhal işe koyuluyorum!" Guo Huai konuşurken başıyla da onayladı.

"Şu anda kaç tane kuşatma makinemiz var?" diye sordu Nie Yan. Neredeyse bu önemli konuyu unutacaktı.

"300 Zırhlı Buz Mancınığımız ve 100 adet kuşatma mancınığımız var, ayrıca bütün önemli kalelerimizin içi Cüce Büyü Toplarıyla dolu." diye raporladı Guo Huai. Niuren Birliğinin işleri yolunda olduğundan dolayı her gün büyük miktarda altın geliri oluyordu, Mühendisler, Tamirciler, Efsuncular ve diğer savaşmayan meslek grupları büyük oranda gelişim göstermişti. Üretim kabiliyetleri göklere fırlamıştı. Nie Yan'ın uzaklarda olduğu süre içerisinde kuşatma makinelerinin sayısı deli gibi artmıştı.

"O kadar fazla ha?" Nie Yan'ın ağzı açık kalmıştı. Bu kadar fazla sayıda mancınık ve kuşatma mancınıklarının olacağını düşünmemişti. Ama Antik Dünyada iki aydan fazla zaman harcadığını hatırlayınca mantıklı geldi.

Önceki zaman diliminde Nie Yan yüzden fazla sayıda kuşatma mancınığının aynı anda ateşleme yaptığı manzaraya bizzat şahit olmuştu. Etrafa saçılan mermi parçaları gökyüzünü tamamen kaplamış ve şehrin güçlendirilmiş duvarlarına isabet etmişti.

Anılarını tekrar yaşayan Nie Yan'ın kalbi heyecanla doldu. Bu kadar fazla sayıda mancınık ve kuşatma mancınığı ile önüne çıkan her kaleyi ezip geçebilirdi!

"Düşmanın kaç adet kuşatma silahının olduğuna dair bir bilgi alabildin mi?" diye sordu Nie Yan. Savaşlarda galip gelmenin tek yolu önce kendini sonra düşmanını tanımaktı.

"İlahi Muhafızlar, Katleden Kılıç ve Yarı Gölge İmparatorluğu toplamda 200 sıradan mancınığa ve 20 kuşatma mancınığına sahip, üstelik hepsi de dağınık bölgelerde. Eğer bizimle direkt karşılaşacak kadar aptallarsa onları ezmek çocuk oyuncağı olur. Onların bizim gerçek gücümüzden haberdar olduklarını sanmıyorum. Gece Işığı Şehrinde güvenli bir yer buldum ve neredeyse bütün mancınık ve kuşatma mancınıklarımızı oraya sakladım. Sadece en güvenilir üyelerimiz bunu biliyor, dolayısıyla oldukça güvenli,"

Guo Huai bu meseleyi oldukça iyi idare etmişti. Bu kuşatma makinelerini saklamakla, savaş başladığında düşmanı hazırlıksız yakalayabilirlerdi. Katleden Kılıç, Yarı Gölge İmparatorluğu ve diğer birlikler kesinlikle ellerinde koz kartları barındırıyor olmalıydı, fakat Nie Yan çoktan kaliteli bir plan oluşturmuştu bile. Önlerindeki iki gün içerisinde büyük bir hazırlık yapmaları gerekiyordu.

"Antik Dünyadan birkaç şey getirdim. Birkaç kişi toplayıp dağıtım işlemi için görevlendir," Nie Yan konuşmasını bitirince çantasından çok sayıda beceri kitabı çıkardı.

200'ün üzerinde esnaf beceri kitabı vardı, hepsi de nadir bulunan kitaplardı.

Guo Huai'nin gözbebekleri şaşkınlıkla genişledi. "Bu... Bunların hepsini özel haritadan mı aldın?"

Nie Yan başıyla onayladı. "Bu kitapları birlikteki esnaf sınıfı oyuncular arasında dağıtın. Ayrıca, birkaç materyal daha topladım."

Çantasından farklı çeşitlerde madenler, tıbbi bitkiler ve diğer materyaller çıkardı.

"Tanrım! Kırmızı Ejderha Otu! Bi saniye, bu da ne, bu bir Altın Akik!? Bir de şuradaki... ne kadar da fazla!" Guo Huai materyalleri görünce istemsiz şekilde nefesini hızlandırdı.