Bölüm 631: Berrak Dansçı!

Bu, Nie Yan'ın ilk Seviye 7 Hayat Çekirdeğiydi. Bu zamana kadar elde ettiklerinin en iyisi Seviye 4'tü. Ayrıca bu çekirdek element özelliğine sahip olmadığından herhangi bir uçan hayvan sorunsuz şekilde bunu kullanabilirdi.

Hayat Çekirdeğini çıktığında, altın ejderha artık gerçekten de ölmüştü.

Kara Kanat Ejderhası kavramakta olduğu altın ejderhanın cesedini bıraktı, hayvanın cesedi havada süzülerek yere düşmeye başladı.

Bu esnada Nie Yan elini uzatarak Kara Kanat Ejderhasına bir ağ fırlattı. İleri atılarak havada bir takla attı.

Kara Kanat Ejderhası sahibini sırtına alacak şekilde yakaladı, sonrasında ise Dünya Kalbinin girişine doğru yöneldi.

Rüzgarın etkisiyle yayılan kan kokusunu alan çok sayıda yaratık olayın yaşandığı yere doğru ilerlemeye başlamıştı. Aralarından biri önceki Seviye 9 kartaldı. Nie Yan yaratıkların hızla yaklaştığını görünce biraz endişelendi. Kara Kanat Ejderhası bu şekilde bu yaratıkların yemi olabilirdi. Büyü sözlerini söyleyerek hayvanını tekrar evcil hayvan slotuna gönderdi.

Nie Yan kalenin duvarlarına yaklaştı. Uçan hayvanlar yavaşça etrafı kuşatmaya başlamıştı, sarmaşıkların arasında saklanan Nie Yan'ı fark edemediler ve altın ejderhanın cesedine yöneldiler.

Nie Yan uçan yaratıkların ayrıldığını görünce rahatlamış şekilde nefes aldı, nihayet sarmaşıkların arasından çıkabilecek duruma gelmişti. Derin bir nefes aldıktan sonra Dünya Kalbine doğru ilerlemeye başladı.

Nie Yan tıpkı bir kertenkele edasıyla kalenin duvarlarında tırmanmaya başladı. Yaklaşık iki dakika sonra giriş kısmına ulaşabilmişti.

Nie Yan duvardan nazikçe zıplayarak girişin önüne kondu. İleriye baktığında kalenin içinin oldukça geniş yapılı olduğunu ve tavanın neredeyse 60 metre yüksekliğinde olduğunu gördü. Kendisini bu manzara karşısında önemsiz birisi gibi hissediyordu, sanki tanrıların inşa ettiği kadim bir katedrale gelmiş gibiydi. Derin bir nefes aldıktan sonra ileri yürümeye başladı. İçeriye hiç ışık girmiyordu. O kadar karanlık ve sessizdi ki sinek uçsa sesi duyulurdu. Adım atarken çıkan sesler derinliklerden yankılanarak geri geliyordu.

Gece Görüş statüsünün yüksek olmasından dolayı 50 metre çapındaki her yerin boşluktan ibaret olduğunu görebiliyordu. Karanlıkta yarım saat kadar ilerledikten sonra ileride parıldayan bir kristal küre gördü.

Bu kristal küre küçük bir tepelik alan büyüklüğündeydi ve yerden beş metre kadar yükseklikte duruyordu. Göz kamaştırıcı bir beyaz ışık yayıyordu. Minyatür bir güneş görünümünde olan bu kürenin etrafındaki enerji yoğundu. İşte efsanevi Dünya Kalbi buydu. Dünya üzerindeki büyünün ve kutsal enerjinin kaynağının bu küre olduğu söyleniyordu.

Nie Yan yaklaştıkça sıcak ve rahatlatıcı bir hissin etrafını sardığını hissetti. Sanki başka bir boyuta geçmiş gibiydi. İstemsiz şekilde Dünya Kalbine doğru ilerlerken sanki gizemli bir ses onu çağırıyormuş gibiydi.

Bu esnada bir bildirim sesi duyuldu.

Nie Yan'ın aklı sanki başka bir yere ışınlanmış gibiydi, uzay-zaman içerisinde sürekli başka yerlere gidip geliyor gibi hissediyordu. Bir anda gözlerinin önünde sayısız manzara belirip geri kayboldu ve sonrasında aniden boşlukla karşılaştı. Zihninde bir ses yankılandı. Sesin ne dediğini anlayamıyordu ama oldukça sıcak ve huzurlu bir sesti, aklındaki bütün endişe doğurucu düşünceleri temizlemişti.

Aradan bir süre daha geçtikten sonra bir bildirim sesi daha yankılandı.

Nie Yan'ın kalbi patlayacak gibi atmaya başladı. Berrak Dansçı mı oluyordu?

Bunun bu kadar basit bir şey olduğunu tahmin edemezdi. Derhal tereddüt etmeden 'evet' seçeneğine bastı.

Vücudundan parlak bir ışık yayılmaya başladı. Omuzlarının üzerinde ışıklar belirdi ve sonrasında bu ışıklar birleşti.

"Neler oluyor böyle?" Nie Yan'ın ağzı açık kalmıştı. Beyaz ışığın içinde başka bir hayatın doğduğunu hissedebiliyordu.

Kısa süre sonra beyaz ışıkların içinden avuç içi büyüklüğünde bir figür belirdi. Dikkatli incelediğinde bunun minik bir melek olduğunu fark etti. Meleğin parlak ve geniş gözleri çok güzeldi. Cildi açık renkli ve zarifti, sırtında bir çift kanat vardı, Nie Yan'ın omzuna bu kanatlar sayesinde çok ağırlık vermiyordu.

Minik melek parlak gözleriyle Nie Yan'a bakıyordu, sanki yüz ifadelerini kullanarak iletişim kurma çabasında gibiydi.

"Berrak Dansçı Nirvana Alevi, benim ismim Kalenna. Bundan sonra senin koruyucu meleğin olacağım," dedi Kalenna. Meleğin sesi kulağa çok yumuşak geliyordu, sanki bir bahar esintisi gibiydi.

"Oh, anlıyorum... Seninle tanıştığıma memnun oldum Kalenna," dedi Nie Yan, yüzünde şaşkınlık ve hayret ifadesi vardı. Meleğin görünüşü Nie Yan'ı gerçekten de şaşırtmıştı.

Nie Yan önceki zaman diliminde Hatalı Gülümseme isimli oyuncunun bir koruyucu meleği olduğunu hatırlıyordu. Fakat bunun ne işe yaradığı hakkında bir fikri yoktu.

Nie Yan karakter penceresini açtı. Unvanı çoktan Yüce Hırsızdan Berrak Dansçıya geçiş yapmıştı bile. Ek olarak, üç adet pasif beceri elde etmişti.

Bu üç beceri de harikaydı. Özellikle Berrak Kaçınma olağanüstü güçlüydü. Kaçınma statüsüne bile bağlı olmadan, üzerine gelen her beş saldırıdan biri ıska olacaktı.

Nie Yan Berrak Dansçı olduğunda statüleri %30 daha artmıştı. Dahası, Gölge Dansçısı olan ilk kişi olarak Hırsız Derneğinden ek bir ödül alacaktı.

Bunun yanı sıra, Nie Yan sınıf geliştirme görevinin henüz bitmediğini, hatta bitmeye çok uzak olduğunu fark etti. Berrak Dansçı olmanın vereceği gücün sadece %30'unu açabilmişti henüz. Görev penceresinde yeni bir görev belirdi.

Görev açıklamasını okuyan Nie Yan şaşırdı. Gerçekten de Başmelek Tallod'u mu bulması gerekiyordu? Zümrüt İmparatorluğunda başmeleklik tanrısal bir rütbe olarak anılıyordu. Görünüşe göre Berrak Dansçı olma görevi küçümsenecek bir şey değildi. Aynı zamanda Yeraltının hortlak ve şeytanlarıyla da ilgiliydi. Acaba bu görev oyunun ana hikayesinin akışıyla ilgili olabilir miydi?