Gün boyunca bitki topladığından Nie Yan'ın Toplama becerisi hızla gelişiyordu. Çok geçmeden Usta rütbesine ulaşacaktı.

Ustadan sonra Büyük Usta ve Bilge geliyordu. Lakin yalnızca efsanelerde yer alan bitkilere denk gelmediği sürece Usta rütbesi ihtiyacını karşılamaya yetecekti.

Çantası ağzına kadar şifalı bitkilerle dolmuştu. Onlarca türü, her türden en az iki istif olacak şekilde biriktirmişti. Kırmızı Ejderha Otu, Ateş Yılanı Otu, Bağa Kökü...  Her bitkinin farklı kullanım alanları vardı. Kimisi Panzehir üretiminde, kimisi Ateş Direnci İksiri üretiminde kullanılıyordu. Ortak noktaları ise hemen hepsinin yüksek kademe iksir oluşuydu.

Pazarda bu bitkiler astronomik rakamlara satılabilirdi.

Bitkilerin yanı sıra elinde çok sayıda beceri kitabı toplanmıştı. Toplama Ustası beceri kitabından bir istif tamamlanmış, diğer üretim ve toplama mesleklerinin beceri kitapları da epey artmıştı.

İçlerinden bir tanesi özellikle dikkat çekiciydi: Simya Ustası. Oyuncu bu beceriyle iki kat ustalık kazanıyor ve ürettiği iksirlerin yüksek kademe çıkma ihtimali artıyordu. Ancak ürettikleri iksirler yalnızca kendi kullanımlarıyla sınırlanıyordu.

"İnanılmaz..." Nie Yan ilk defa böyle bir beceri kitabı görüyordu.

Simya Ustası beceri kitabı onu düşüncelere daldırdı.

Antik Dünyadaki Berrak Dansçı sınıf atlama görevinde ilerledikçe daha güçlü yaratıklarla karşılaşacaktı. Haliyle yüksek kademe iksirler üretebilmesi işine yarardı.

Bir zamanlar Simya becerisi olan bir Hırsızın, Zehir Uzmanı olabilmek için Usta Simyacı Yvette ile konuştuğunu işitmişti. Kitabı kullananın Simya becerisi değişim geçiriyordu. Usta ve Büyük Usta rütbelerine ulaşması oldukça kolaylaşıyor ve hızlanıyordu. Lakin üretilen iksirler yalnızca şahsi kullanımla sınırlıydı. Buna rağmen becerinin cazibesi inkar edilemezdi. Yüksek kademe iksirler üretebilmek, kişinin savaştaki etkinliğini önemli ölçüde artırabilirdi. Aynı düşünceyle Simya öğrenen Büyücüler, kendi Mana İksirlerini üretebilirlerdi.

İmkanları hayal ettikçe heyecanlanan Nie Yan'a, Simya Ustası becerisini öğrenmek cazip geliyordu.

"Simyanın kasılmak için gerekli destek becerilerinden olduğunu inkar edemem."

Düşünüp taşındıktan sonra Simya Ustası becerisini öğrendi.

O andan itibaren avlanıp bitki toplamak dışında Simya becerisi üzerinde de çalışmaya başladı.

Simya Ustası son derece özel bir beceriydi. Normal Simyaya göre on kat daha az ustalık puanı gerektirdiğinden geliştirilmesi kolaydı. Birkaç düzine temel iksir üreterek Orta kademesine yükselmişti. Birkaç saat geçtiğinde Gelişmiş için gereken ustalığın %30'unu toplamıştı.

"Simya Ustasını Usta kademesine yükselttiğimde envai çeşit iksir üretip savaş gücümü artırabilirim!"

Nie Yan yeni şeyler öğrendikçe ne kadar az bildiğinin farkına varıyordu. Gölge Dansçısı tahminlerinden çok daha farklıydı. Artık statülerin belirleyiciliğinin ortadan kalktığı bambaşka bir dünyaya adım atılıyordu. Simya gibi destek becerileri bile denkleme dahildi.

Geçmiş hayatında hiçbir arkadaşı bu aleme geçiş yapamamıştı. O yüzden bilgisi ve anlayışı oldukça kıttı. Gölge Dansçısı kavramı hala zihninde tam oturmamıştı. Tekniklerini öğrendiği halde eksik kaldığı kısımlar mevcuttu.

Antik Dünyadaki monoton rutinine devam ederken içine sükunet hakimdi. Zerre kadar huzursuzluğu veya endişesi yoktu.

Etrafında gördüğü Kademe 2 yaratıkları avlamayı sürdürüyordu. Antik Dünyada geçirdiği zaman uzadıkça bazı şeyleri kavramaya başlıyordu. Gayet basit bir Tekme bile farklı şekillerde icra edilebiliyordu. Gerçek dünyadaki tekme çeşitlerini oyunda uygulamak mümkündü. Oyun karakterlerinin insanüstü güçleri sayesinde her bir saldırı hız, isabet ve tehlike bakımından üstün oluyordu.

İnanç gerçek dünyadan aldıklarını geliştirerek, asıl hallerinin üzerine çıkmalarını sağlamıştı.

Nie Yan geniş bir ormandan geçerken ağaçlar arasında yürürken koca bir yaratık gördü. Altın kürkü, güçlü vücudu ve heybetli yelesiyle buraların kralı olduğunu belli ediyordu.

Nie Yan yaratığı arkadan çaktırmadan takip ederken içinden bir orman şarkısı mırıldanıyordu.

Üstün Sezi!

"Antik Dünyada karşılaştığım ilk Elit." Aslan Kraldan yoğun bir baskı hissediyordu. Hafiften gözü korkmuştu. "Bu aslanı yenebilir miyim?"

O anda Aslan Kral bir şeyler sezip Nie Yan'ın saklandığı yere parlayan gözleriyle baktı.

Nie Yan telaşa kapıldı. Hemen kamuflajını güçlendiren becerilerini etkinleştirdi. Neredeyse görünmez hale gelmişti.

Güvende olduğuna ikna olmuşken Aslan Kral ağzını açıp ormanı inletecek şekilde kükredi. Kükreme bir şok dalgası olarak etrafa yayılıyordu.

Nie Yan kulaklarında keskin bir acı hissetti.

−103

Hasar aldığından kamuflajı silindi ve vücudu görünür hale geldi.

Aslan Kralın bakışları ona sabitlendi. Hafiften eğildikten sonra Nie Yan'ın üzerine sıçradı.

Öyle hızlıydı ki kısacık sürede hedefine varmıştı.

Pençesini savurduğunda Nie Yan eğilip kenara kaçtı.

Arkasında kalan ağaç, pençenin gücüyle paramparça oldu. Arkasında kalan ağaç, pençenin gücüyle paramparça oldu.

Aslan Kralın gücünü gördüğüne göre artık canını kurtarabilmek için kaçmalıydı.

O önde aslan arkada, kedi fare kovalamacası başladı.

Ormanın derinlerinde daha güçlü yaratıklar olacağından fazla ilerleyemezdi.

Kovalanırken bile pek çok defa diğer yaratıkların dikkatini çekmekten son anda kurtulmuştu. Gölge Adımları ve İllüzyon Adımları kullanışlı olsalar da temel amaçları saldırılardan basit hareketlerle kaçınmayı sağlamaktı. Aslan Kralın zekası yüksekti. Hedefinin numaralarını görebilirdi.

Nie Yan isabet alsa ölür müydü bilmiyordu.

Zira bu seferki rakibi sıradan Kademe 2 yaratıklardan çok daha güçlüydü.

Ölümle defalarca burun buruna gelirken yeni kaçış teknikleri geliştiriyordu. Kavisli bir yol takip etme, engellerden yararlanma, saldırı isabet etmeden hemen önce kaçma...

Elindeki her taktiği kullanıyordu.

Böylece araya biraz olsun mesafe koyabilmişti. Tam kurtulduğunu düşünürken orman bir kez daha kükremeyle inledi. Aslan Kral ağaçlar arasından çıkagelmişti.

Üzerine koşan yaratığa bakan Nie Yan gözlerini kıstı. Uçan tekme ile havaya sıçradı. Tekmesi Aslan Kralın soluk borusunu ezmişti.

−2.048

Yaratık acıyla inledi. Tekmenin gücüyle savrulan vücudu yere çakıldı.

"Kaybedecek zaman yok!" Nie Yan Aslan Kralın üzerindeki ağaca ağ fırlattı. Sertçe asılarak havaya yükselirken eline Zenard'ın Kılıcını aldı. Sallanır gibi yaklaşırken biriktirdiği momentumun yardımıyla güçlü bir kesik attı. Yaratığın boynundan kanlar fışkırıyordu.

−5.311

Ağı bırakan Nie Yan, karşısındaki ağaçtan destek alıp geri sıçradı.

Sırt Kıran!

İki saldırıdan etkilenen Aslan Kral, güç bela ayağa kalktı. Ancak daha kendine gelemeden sert bir darbe daha aldı. Bir kez daha yere yıkılmıştı.

−10.127

"Bu aşırı büyük kediyi ayağa kaldırırsam yine beni kovalayacak!" Nie Yan dişini sıktı. Ardından bütün gücünü tekmesiyle saldı.

Ayağı Aslan Kralın başına sertçe indi. Yaratık feryat ederek yere çakıldı.

−21.933

Hala bitmemişti. Nie Yan kenara geçip vücudunu döndürerek dirseğini savurdu. Yaratık karnına gelen dirsek darbesiyle savrulup ters döndü.

−36.444

Nie Yan birkaç adımla yaratığa yaklaştı. Bacağını iyice kaldırıp bütün şiddetiyle tekmesini indirdi. Tekme Aslan Kralın sırtını balyoz gibi parçalamıştı. Kırılan kemiklerin sesi ormanda yankılandı.

−59.648

Aslan Kral son defa acıyla inledikten sonra çırpınmayı kesti.

Nie Yan bile kendi hasarından korkmuştu. Son tekmesi Aslan Kralın yarı canını götürmüştü.

Bir bildirim geldi.

Nie Yan afalladı. "Demek az önce kullandığım saldırılar ben fark etmeden birbirleriyle bağlandı. Neden bu kadar yüksek hasar verdiğim şimdi anlaşılıyor!" Serideki ilk saldırı, kombonun hasar potansiyelini belirlerdi. Sonrasında her saldırı öncekinin iki katı hasar verirdi. Normalde kol gücü, bacak gücünden düşük olurdu. O sebepten başlangıçta tekmeler tercih edilirdi.

Yeni keşif Nie Yan'ı derinden sarsmıştı. Gelecekte düzenli olarak kombo kullanabilirse akla hayale sığmayan hasar değerlerine ulaşabilirdi.