Bölüm 603: Tam Tersi

avatar
1605 59

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 603: Tam Tersi


 

"Lanet olsun! Bu NPC aşırı güçlü! Herkes Belirsiz Işınlanma Parşömenlerini kullansın. Geri çekiliyoruz!"

 

Kan İfritlerinin Hırsızları dört bir yana dağıldılar. Lafus hemen takibe başladı.

 

Kara Belirsiz Işınlanma Parşömenini çıkardığı anda Lafus tarafından susturuldu. Rengi soldu. "Kahretsin! Bu nasıl bir savaş zekası? NPC üst düzey oyunculardan daha korkunç!"

 

Kutsal Yargı!

 

Lafus kılıcını kaldırdı. Gökyüzünden inen ışık sütunu Karayı vurdu. BUM! Kara saldırının etkisiyle geriye savruldu.

 

Parşömen ve becerilerini kullanamadığı için çaresizdi. Kaçış şansı yoktu, sonu belliydi.

 

Lafus Karayı öldürdükten sonra etrafa bakındı. Coşkun ve diğerleri kaçmışlardı. Nerede olduklarını bilmediğinden onları takip edemezdi.

 

Nie Yan düşen Seviye 100 Kara Altın kademe deri zırh ile Seviye 100 Kara Altın dizliği aldı. Her iki ekipmana da seviye şartını düşüren mücevherler yuvalanmıştı. Kan İfritlerinin beş Hırsızının gücü ortadayken kullanacakları ekipmanların kalitesiz olması beklenemezdi.

 

"Hiç fena değil. Ama benim ekipmanlarım kadar iyi değiller. Hmm, loncadan birinin işine yarayabilirler." Nie Yan iki ekipmanı çantasına attı.

 

Bu daha başlangıçtı. Nie Yan kendisine ve diğer Niuren Birliği üyelerine pusu kurmanın bedelini onlara ödetecekti. Kan İfritleri Zirve Askeri Akademisinde bir kulüp olduğuna göre intikam için daha çok fırsatı olacaktı. Aceleye gerek yoktu.

 

Coşkun, Gölge ve Gece ormanda buluştular. Lafus'un üç lonca oyuncularını katlettiğini gördüklerinde kalplerindeki korku büyüdü.

 

"Şövalye Lafus aşırı güçlüydü. Acele edip kaçmasaydık hepimiz ölmüştük," dedi Coşkun. İlk defa böylesine büyük bir yenilgi almışlardı. O da bir NPC elindendi!

 

"O NPC çoğu oyuncudan zekiydi. Birisi onu kontrol ediyor olmalı. Başka bir ihtimal yok!"

 

Gölgenin bu sözlerine Gece de katıldı. "Ben de öyle düşünüyorum." Kimde Kış Karanlığı, Ölüm İnişi ve Gök Elekçilerine karşı gelecek cesaret olduğunu merak ediyordu.

 

Çok geçmeden Kara ve Mühür mezarlıkta dirildiler. Coşkun, Gece ve Gölge de kamuflaja girip savaş meydanından uzaklaştı.

 

Lafus'un sahibinin kim olduğunu bulmakta kararlılardı.

 

Kan İfritleri geri çekildiğinde üç loncanın akıbeti belliydi. Yerler cesetlerle doluydu. Buz Devri Muhteşem Yıldızın elinde ölmüş, Lafus da diğer elitleri halletmişti. Yalnızca birkaç önemsiz kişi kaçabilmişti.

 

Muhteşem Tapınak sinirini çıkarmıştı. Binlerce oyuncu izlerken üç düşman loncayı katletmişlerdi.

 

En çok da Lafus dikkat çekiyordu. Aklı olanlar Lafus'un gücünün açıklanamayacak kadar fazla olduğunu bilirlerdi. Lafus'tan korkanlar düşman olmadıkları halde geri çekiliyorlardı. Kimse ona 200 metreden fazla yaklaşamıyordu.

 

Muhteşem Yıldız bile Lafus'a temkinli yaklaşıyordu. Ancak Lafus'tan düşmanlık görmediğinde rahatlayabilmişti. Yine de onu kışkırtamazdı.

 

Muhteşem Tapınağın oyuncuları diğer üç loncanın oyuncularından düşen ekipmanları topluyordu.

 

İna'nın canı bu sırada %7'ye yükselmişti. Şu anda etrafı Savaşçılarla sarılıydı.

 

Nie Yan çevreye bakındı. Savaş meydanındaki taraflar içinde Muhteşem Tapınak en güçlüydü. Savaşta ölenler cesetlerine koşarak güvenle dirilmişlerdi. Böylece ölümle birlikte gelen kayıpların çoğunluğundan kurtulmuşlardı. Yere oturup can ve manalarını yenilerken dirilme sonrasındaki zayıflık durumunun geçmesini bekliyorlardı.

 

Nie Yan bir anlığına düşünüp Muhteşem Yıldıza mesaj attı.Bana bir iyilik yap. Hayalet Prenses İna'yı öldürmeme yardım et.

 

Muhteşem Yıldız yeniden Hayalet Prenses İna'ya saldıracakken mesajı aldı. Gönderen kişi yerinde Nirvana Alev yazısını gördüğünde şaşırmıştı. Mesajı okuduğunda neler olduğunu anlamıştı. Şövalye Lafus savaş meydanında belirdiğinde gizli birinden yardım aldığını anlamıştı. Neticede o kadar olağanüstü bir NPCnin gidip de oyuncular arasındaki savaşa müdahale etmesi olacak iş değildi. Ancak beklemişti. Gizemli yardımcısının kendisine ulaşmasını beklemişti. Ve o yardımcı Nie Yan çıkmıştı!

 

Muhteşem Yıldız duygulandı. Sakinleşmekte zorlanıyordu. Şövalye Lafus olmasaydı Muhteşem Tapınak felaket derecesinde zarara uğrayacaktı. 2.000 oyuncu kaybedecekleri gibi ölen her oyuncu en az bir seviye ve bir parça ekipman kaybedecekti. Böyle bir kaybı kısa zamanda telafi etmek neredeyse imkansızdı. Kış Karanlığı, Ölüm İnişi ve Gök Elekçileri gibi loncalar zayıf anlarında tepelerine çökecekti. Muhteşem Tapınak belirsiz bir geleceğe sürüklenecekti.

 

Lafus'un ortaya çıkısı işleri tam tersine çevirmişti. 300 üzerinde Muhteşem Tapınak oyuncusunu kurtarmış ve 3.000 oyuncunun ölümünde doğrudan veya dolaylı pay sahibi olmuştu. Savaş esnasında ölen 1.700 oyuncu cesetlerine koşuyor veya Rahipler yardımıyla diriltiliyordu. Yani ölüm cezaları %20 tecrübe kaybıyla sınırlıydı. Ayrıca ölen düşmanlarından 2.000 parça ekipman toplamışlardı. Yani bu işten karlı çıkmışlardı.

 

Yardımın için ne kadar teşekkür etsem azdır. Sen olmasan felakete sürüklenmiştik. Gelecekte bir şeye ihtiyacın olduğunda haber göndermen yeter. İki elim kanda olsa gelirim. Muhteşem Yıldız iyiliği karşılıksız bırakmazdı.

 

Nie Yan güldü. Bu sözleri pek umursamazdı. Muhteşem Yıldızın hisleri asıl önemli olandı.

 

2.058 parça ekipman ele geçirdik. Hayalet Prenses İna öldüğünde adamlarımı gönderip hepsini Niuren Birliğine teslim edeceğim.Lafus tarafından kurtarılmasını yeterli bir iyilik olarak görüyordu. Ekipmanların Nie Yan'a gitmesi doğru olandı. Aksini yapmasına prensipleri el vermezdi.

 

Önemli değil. Ekipmanları siz topladınız, sizde kalsın. Hayalet Prenses İna'yı öldürmeme yardım edebilirseniz borcunu ödedin say. İna ölse ona yeterdi. O zaman içi rahat edecekti.

 

Emin misin? Peki o halde. Nie Yan'a Hayalet Prenses İna'yı öldürmede yardım etmek borcunun karşılığı değilmiş gibi hissediyordu.

 

Şövalye Lafus konusunu gizli tutalım.Nie Yan bu kozunu düşmanın öğrenmesini istemiyordu.

 

Elbette. Muhteşem Yıldız Lafus'un kudretini düşündükçe derin düşüncelere dalıyordu. Çılgın Hırsız Nirvana Alevi nasıl oluyordu da yenilmez unvanını koruyordu? Çünkü kimse onun gerçek gücünü kestiremiyordu. Şövalye Lafus dışında kim bilir elinde ne tür kozları vardı? Bu sorunun cevabı yalnızca ondaydı.

 

Konuşma bittiğinde adamlarına seslendi. "Millet, Hayalet Prenses İna'yı öldüreceğiz. 1. Savaşçı takımı öne çıksın! Şövalyeler kutsamalarınızı kullanın! Büyücü ve Rahipler hazır olsunlar!"

 

Emri alan oyuncular harekete geçtiler. 60 Savaşçılık bir takım Hayalet Prenses İna'ya koştu.

 

Şövalyeler hemen arkadan takip ediyorlardı. Her Savaşçıya bir Şövalye düşüyordu. Görevleri şifa, kutsama ve zayıflatma kaldırmaydı. Büyücü ve Rahipler asalarını kaldırıp büyülü sözler okuyorlardı.

 

Muhteşem Tapınağın İna'ya saldıran ana kuvvet olması fazla uzun sürmemişti. O anda Lafus kılıcını kaldırdı. Işık huzmeleri Muhteşem Tapınak oyuncularının üzerine düştü. Oyuncuların statüleri birkaç katına çıkıverdi.

 

"Oha! Bu kutsamalar harika!"

 

"Patron, Şövalye Lafus'u sen mi kiraladın? O yüzden mi bize yardım ediyor?"

 

"Orası lonca sırrı. Hayalet Prenses İna'ya odaklanın. Fazla soru sormayın." Muhteşem Yıldızın cevabı adamlarını iyice meraklandırmıştı.

 

Casusluk görevindeki oyuncular dahi Muhteşem Yıldızdan bilgi koparamıyorlardı. Ya vazgeçecekler, ya da üzerlerine şüphe çekeceklerdi.

 

Savaşçılar İna'nın aggrosunu sağlama aldıklarında büyü sınıfları saldırıya başladı. Sayısız büyü İna'nın üzerine gidiyordu. İna'nın üzerinden 700 ila 800 arasında hasar değerleri fırlıyordu.

 

Lafus'un kutsamalarından sonra büyülerinin hasarları üç kat artmıştı.

 

Yoğun saldırı altında İna'nın canı öncekinden çok daha hızlı şekilde azalmaya başlamıştı.

 

Lafus'un kutsamaları herkesi büyülemişti.

 

Çok geçmeden İna'nın canı %3'ün altına düştü. Öfkeli çığlıklar eşliğinde seri saldırılar yaptı. Etrafındaki Savaşçılar anında yok oldular.

 

"2. Savaşçı takımı, öne çıkın!"

 

2. takım da bozguna uğramadan önce 30 saniye dayanabildi.

 

"3. Savaşçı takımı, ileri!"

 

Savaşçılar gruplar halinde ileri atılıp canları pahasına Hayalet Prenses İna'yı durduruyorlardı.

 

Aralıksız büyü yağmuru sonucu İna'nın canı sıfıra düştü. Hayalet Prenses İna acıyla inleyerek yere yığıldı.

 

Nihayet ölmüştü.

 

Beklemedeki oyuncular hemen harekete geçtiler.

 

"Ganimete koşun!"

 

"Çabuk olun!"

 

Sayısız oyuncu İna'nın cesedine koşuyordu. Seviye 100 Varyant Lorddan düşen ekipmanın cazibesine kimse dayanamazdı.

 

Büyücüler alan etkili büyülerini kullanıyorlardı. Sonu gelmez bir ateş yağmuru başlamıştı. Muhteşem Tapınak Savaşçılarından birçoğu ateşler içinde can vermişti.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr