Bölüm 602: Tuzak

avatar
1570 59

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 602: Tuzak


 

Kişinin statülerini en azından ikiye katlayan kutsamalar oyuncular tarafından esas kutsama olarak adlandırılırdı.

 

Şövalye veya Rahipler bu gibi kutsamalar kullandıklarında değerleri 5-6 kat artardı. Esas kutsamalar zindanlarda kullanıldıklarında olağanüstü etkilere sebep olabilirlerdi.

 

Muhafız ve Başrahiplerin önceki zaman diliminde çok kıymetli olmalarının sebebi buydu. Esas kutsamaları takımlarını ciddi şekilde etkilerdi.

 

Şövalye Lafus'ta böyle becerilerden en az sekiz tane vardı. Aslında doğaları bakımından sıradan becerilerdi. Lakin tamamı Seviye 10 ve üzerinde olduğundan hayranlık uyandırıcı bir şekle bürünmüşlerdi.

 

Kan İfritlerinin Hırsızları gafil avlanmışlardı. Büyük bir hızla kontrolü kaybediyorlardı.

 

"Neler oluyor? Bu Şövalye Lafus da nereden çıktı? NPCler Muhteşem Tapınağın yardımına mı geliyor?" Kutsamalardan sonra Muhteşem Tapınak oyuncuları resmen ölümsüz olmuşlardı. Hırsızlar geri çekilmek durumundalardı. Kara endişeliydi. Muhteşem Tapınak oyuncularının güçlerindeki değişim Lafus'un gücünü daha iyi anlamalarını sağlıyordu. Oyuncuların biraz önceki halleriyle alakaları yoktu.

 

"Bilmiyorum. NPC bir anda ortaya çıktı." Coşkun da şaşkındı. NPCler oyunculara kendi aralarındaki savaşlarda yardım etmezlerdi. Bu durumun yalnızca birkaç istisnası vardı. Lafus Muhteşem Yıldızın çağırdığı biri veya doğrudan hizmetkarı olabilirdi. Coşkun bunun mümkün olmadığını biliyordu. Doğru olsaydı savaşın en başından beri Lafus'u kullanırdı.

 

İşler çığırından çıkıyordu. Kış Karanlığı, Ölüm İnişi ve Gök Elekçileri geri çekiliyorlardı. Hala öldüremedikleri İna, oyuncularına ağır hasarlar veriyordu. Verilen hasar yetersiz kaldığından İna'nın canı yavaş yavaş doluyordu. Loncalar arasındaki savaş dikkatini çektiğinden saldırılarını o yana yöneltti. Üç büyüyle Kış Karanlığı, Ölüm İnişi ve Gök Elekçileri loncalarına ağır kayıplar verdirmişti.

 

Nie Yan İna'nın ortalığı karıştırmasını zevkle izliyordu. Onu öldürmek zor olduğu halde hala mümkündü. Ancak şu anda Kan İfritleri ile ilgilenmeliydi. Beş Hırsızın nerede olduklarını bilmiyordu.

 

Onları en son gördüğü yere gitti.

 

Hakikat Gözü!

 

Gözleri derinden gelen bir ışıkla parlıyordu. Etrafı ararken siluetler tespit etmesi uzun sürmedi. Bunlar Kan İfritlerinin Hırsızlarıydı. Henüz kaçma gibi bir niyetleri yoktu.

 

"Birkaç tanesini öldürsem mi?"

 

Bir süre düşünüp uzaklardaki Lafus'a baktı. "Lafus'a öldürtsem daha iyi olur."

 

Nie Yan'ın emriyle Lafus yaklaştı. Kan İfritlerinin Hırsızlarından 30 metre uzaktaydı.

 

"NPC buraya geliyor. Gidecek miyiz?" diye sordu Mühür. Lafus'u şu halleriyle mağlup edemezlerdi. Kış Karanlığı, Ölüm İnişi ve Gök Elekçileri dezavantajlı konumdalardı. Bu kritik anda ortaya çıkarlarsa savaşın seyrini tekrardan kendi lehlerinde değiştirebilirlerdi.

 

"Bizi tespit edebileceğini sanmıyorum. Beklemeye devam edelim. O yalnızca bir NPC. Yeterli zekaya sahip değildir," dedi Kara. Onca Lord ve NPC ile etkileşime geçtikten sonra en büyük zayıflıklarının düşük zekaları olduğunu fark etmişti. Bazı numaralar kullanıldığı sürece hepsi de kandırılabilirdi.

 

Kara ve diğerleri bilmiyordu ki, Şövalye Lafus bir oyuncu tarafından kontrol ediliyordu. Yani savaş hisleri oyuncularınkinden aşağı kalmıyordu.

 

Lafus Gök Elekçileri oyuncularını kılıçtan geçirirken Hırsızlara doğru çaktırmadan yaklaşıyordu. Onların varlığından haberi yokmuş gibi davranıyordu.

 

Kara ve diğerleri onu dikkatle gözlemliyorlardı. 5 metre yakınlarına geldiği halde fark edilmediklerini gördüklerinde tedbiri elden bıraktılar. Lafus'un tespit menzilini bulmaya çalışıyorlardı.

 

Nie Yan Lafus'un becerilerine baktı. Onca beceri sayesinde birkaç Hırsız öldürmek daha kolay olamazdı.

 

Kara ve diğerleri Nie Yan'ın tuzağına düştüklerinden habersizdi.

 

"Bu NPCnin Sezgisi epey düşükmüş. Saldırıya geçsek mi?" Coşkun huzursuzlanıyordu.

 

Şövalye Lafus'un tespit menzilini üç metre ölçmüşlerdi. O menzile sahip birini kolaylıkla pusuya düşürebilirlerdi. Bu şekilde beşi birlikte saldırırsa Lafus, ölene kadar kitle kontrol becerileri yüzünden yerinden kıpırdayamazdı.

 

"Kim ilk saldırıyı yapacak?"

 

Karanın sorusuna Mühür cevap verdi. "Ben yaparım." Aralarında en genci oydu.

 

"Pekala, ilk kontrol becerisini sen kullanacaksın. Sersemlediği anda hepimiz birden saldıracağız!" Güçlü kutsamalar ve yüksek canı olmasa Lafus'un pek bir numarası kalmayacaktı.

 

Mühür arkadan Lafus'a yaklaştı.

 

Bir siluetin Lafus'a yaklaşmakta olduğunu gören Nie Yan pis pis sırıttı. Sonunda başlıyordu.

 

Lafus'un üç metre yakınına kadar sokulduğunda Mühür ileri atıldı.

 

O anda Lafus, kitle kontrol becerilerine karşı bağışıklık sağlayan Kutsal Ayinle kendini korumaya aldı.

 

Mühür Lafus'un sırtına vurdu.

 

Kitle kontrol becerisi işe yaramamıştı. Afalladı. Lafus'un böyle bir tepki vereceğini düşünmemişti. İleri atıldığı anda Kutsal Ayini etkinleştirmişti. Bir anda dehşete kapıldı.

 

İlahi Gözler!

 

Lafus'un gözlerinden altın renkli bir ışık yayıldı. Mühür, Coşkun, Kara ve diğerlerine odaklandı.

 

Etraftaki bütün Hırsızlar artık görünür haldeydi.

 

Mührün ayakları yere basmadan Kutsal Bağ ile bütün Hırsızları sabitledi.

 

Kutsal Vuruş!

 

Kılıcını Mührün üzerine indirdi. Yağ kesme kolaylığında zırhı kesti. Tek hamlede işi bitmişti!

 

"Lanet olsun! Tuzağa düştük!"

 

Lafus'un savaş sezgileri tahminlerinin çok ötesindeydi.

 

"Herkes kaçsın!" Kara bağırdığında herkes Rüzgar Adımını etkinleştirdi.

 

Hırsızlar kaçmaya yeltendiğinde Nie Yan'ın gözleri parladı. "Demek kaçmak istiyorsunuz? Düşündüğünüz kadar kolay olmayacak!"

 

Sarsılmaz İrade!

 

Lafus'un hızı mislilerce arttı. Kara ve diğerlerinin üzerine çullandı.

 

Rüzgar Adımından kazandıkları hız müthiş olsa da, Lafus'a kıyasla kaplumbağa gibilerdi. Nie Yan dahi Lafus'tan kaçamayacakken, onlar nasıl kaçacaklardı?

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44266 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr