Bölüm 598: Kasaba Katli

avatar
1810 57

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 598: Kasaba Katli


 

Nie Yan Cranston'un gizli görev veren bir NPC olduğunu düşünüyordu. Aslında o sadece bir tüccardı! Boşa harcadığı zamanı düşününce biraz depresif hissetti. Cranston kitabı bitene kadar Nie Yan'ı umursamamıştı.

 

Gerçek hayatta müşterilerine böyle davranan bir tüccar açlıktan ölüyor olurdu.

 

Lakin Nie Yan'ın bunu bir çeşit ön şart olarak kabullenmesi uzun sürmedi. Cranston'dan bir şey almak isteyenlerin kitap bitene kadar yanında durması gerekiyor olmalıydı.

 

Nie Yan önceki hayatında bu ihtiyarı duymamasını ilginç buluyordu.

 

Önünde bir alışveriş penceresi açıldı. Yalnızca üç eşya satılıyordu. Gözleri fal taşı gibi açıldı. Vay anasını! Bu eşyaları satan biri mi varmış?

 

Satılık ilk eşya siyah bir kristaldi. Mat görünümü ilk başta kömüre benzetilmesine sebep olabilirdi. Fakat ismi okuduğu anda Nie Yan'ın aklı durmuştu. Bu bir Diriltme Kristali idi.

 

Diriltme Kristali: Ölen evcili canlandırır. Kullandıktan sonra kaybolur.

Fiyat: 200.000 Altın

 

Diğer iki eşyanın da aşağı kalır yanı yoktu.

 

Esrar Mücevheri (Yuvalanabilir): Esrarlı büyülerin hasarını %30 artırır.

Fiyat: 200.000 Altın

 

Gizemli Siyah Yumurta: Hayatının baharındayken Cranston tarafından bulunmuş. İçinde güçlü bir yaratık yatıyor.

Fiyat: 500.000 Altın

 

Eşyaların hiçbiri normal oyuncuların karşılayabileceği şeyler değildi. Ve bu fiyatlar Nie Yan'ın Büyük Alim unvanından gelen indirim sonrasında kalan fiyatlardı.

 

"Genç iken bir ejderha öldürdüm. Bu eşyaları da ondan aldım." Cranston gençlik hikayelerini anlatmaya başlamıştı.

 

Nie Yan onu daha fazla dinlemek istemiyordu. Hemen Guo Huai ile iletişime geçip altın göndermesini istedi. Böyle bir fırsatı ne olursa olsun geri tepemezdi.

 

Çok geçmeden üç eşyayı da 900.000 altın karşılığında satın aldı. Tek seferde bunca harcama içini acıtmıştı. Lakin harcadığı her kuruşa değmişti. Müzayede evlerinde satılsalar 1.500.000 altın ederlerdi.

 

Cranston devam etti. "Ejderhayı yendikten sonra bu küçük kilisenin pederi bana bir teklif sundu. Bir kahraman olarak yaşamamı ve efsane olmamı istedi. Ne yazık ki beklentilerini karşılayamadım. Yıllar sonra öldüğünde onun pozisyonunu ben aldım ve bu yeri korumaya başladım. Günler farkında olmadan geçtiler ve benim de elim ayağım tutmaz oldu. Düşündükçe utanç duyuyorum. Genç adam, bu ihtiyarın son arzusunu yerine getirmek ister misin?"

 

Nie Yan'ın kalbi sıkıştı. Görev başlıyordu.

 

"Elbette Cranston Bey. Ne yapmamı istersiniz?"

 

"Bu bilekliği bana babam vermişti. Bileklik seni yönlendirecek. Kabul etmeye hazırsan zihinsel olarak kendini hazırla lütfen." Cranston sade görünümlü gümüş-beyaz bir halka ve zincirden bir bileklik çıkardı.

 

Cranston'un görevini kabul edecek misiniz?

 

Görev olduğu sürece zorluğu fark etmeksizin kabul ederdi. Şu anki gücüyle yapamayacağı çok az görev bulunuyordu! O yapamazsa kimse yapamazdı! Kimsenin yapamayacağı görev de oyuna eklenmezdi.

 

Nie Yan tereddüt etmeden evet tuşuna tıkladı. Cranston’dan bilekliği aldığı anda bir bildirim geldi.

 

Kahramanın Kalbi görevini kabul ettiniz.

 

Nie Yan sarsıldı. Kahramanın Kalbi görevinin Kutsal Ruh Kalbi ile bağlantısı olabilir miydi?

 

Aklı sorularla doluydu. Ancak şu anda bunları düşünmekten fayda görmeyecekti. Kahramanın Kalbi de Barbar Kelowitz'i kurtarması için gereken Kutsal Ruh Kalbi de gizem perdesiyle örtülmüştü. Ne olduklarına dair hala bir fikri yoktu.

 

Nie Yan bilekliği sol koluna taktı. Eşyanın herhangi bir özelliği yoktu. Çoğu yakın dövüş sınıfında bu tarz aksesuarlar olurdu. Söylentilere göre bazı nadir bileklikler çok miktarda kan emdiklerinde korkunç lanetler kazanırlardı.

 

Bilekliği taktığında eline yayılan bir soğukluk hissetti.

 

Görevi verdiğinde Cranston 10 yıl yaşlanmış gibiydi. Zayıf bir sesle konuştu. "Kahraman yolunu kovaladığın sürece bilekliği çıkarma. Sana mucizevi bir güç bahşedecektir. Yolunda başarılar dilerim. Bu altını çocuklarına miras bırakacağım. Bir gün bu kilisenin pederi gibi...topraktan olan toprağa dönecek. Dünya benim, ben de dünyayım. Gidişim, ayrılışım olmayacak."

 

Cranston veda ettikten sonra kilisenin arkasında kayboldu.

 

Nie Yan'ın Cranston'u görmemesinin sebebi görevi verdikten sonra kaybolmasıydı. Bu yüzden önceki hayatında kiliseye her geldiğinde burayı boş buluyordu.

 

Cranston'un kayboluşuyla Nie Yan bakışlarını çekti. Görevde sonraki ipucunu tetiklemek için ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Görev açıklamasını okuduktan sonra şimdilik bunları düşünmemeye karar verdi. Henüz başlamadığı veya ortasında olduğu görevler iyice birikmişlerdi. Birer birer onları tamamlaması gerekiyordu. İlk defa bu durumla karşılaşmıyordu.

 

Kilisede biraz daha beklediğinde kasabanın girişinden çatışma sesleri duydu. Hemen ayağa kalktı. Hayalet Prenses İna buradaydı!

 

Kiliseden çıktı. Palet Yüzüğünü etkinleştirip kilise çatısına tırmandı. Girişte ne olduğuna bakarken ağzı açık kaldı.

 

İşler hiç de beklediği gibi gitmiyordu. Crassus'un sakinleri ve savunması İna ile ilgilenmeye yeter sanıyordu. Lakin İna, Dev Çelik Golemi çağırmıştı. Beş metre uzunluğunda ve sivri dikenlerle kaplı golem, İna'ya korumalık yapıyordu. Attığı her adımda yer sarsılıyordu.

 

Halk korku içinde çığlık atıyordu. Savaşabilenler silahlanmışlardı. Surlardaki arbaletlerin başına geçmiş, Dev Çelik Golemi ateşe tutuyorlardı.

 

Lakin saldırılarının etkisi olmuyordu. Dev Çelik Golem yumruğunu sura geçirdi. BUM! Surun bir kısmı anında çöktü. Birkaç kişi de acı çığlıklar içinde surların altında kaldı.

 

Dev Çelik Golem kasabanın savunmasını çökertiyor, sakinlerini birer birer öldürüyordu.

 

İna asasını kaldırıp ölenleri hortlak olarak diriltti. Kontrolü altındaki Hayalet Kuklaların sayısı her geçen saniye artıyordu. Kuklalar halkı katlediyorlardı.

 

Bazı oyuncular da kaçma şansı bulamadan Hayalet Kuklaların önünde ezilmişti.

 

Nie Yan'ın rengi attı. Seviye 100 Varyant Lord sandığından çok daha güçlü çıkmıştı.

 

Bildiri: Crassus saldırı altında. Oyuncular, lütfen destek verin!

 

Bildiri: Crassus saldırı altında. Oyuncular, lütfen destek verin!

 

...

 

Bildirimler Kalor içindeki herkesin önünde beliriyordu.

 

Nie Yan meselenin bu kadar büyüyeceğini düşünmüyordu. Artık savaşın nasıl sonuçlanacağını kestiremiyordu.

 

Kalor oyuncuları canlanmışlardı. Bazısı izlemeyi tercih ediyordu. Diğerleri ise Crassus'a koşup düşecek eşyalardan nemalanmak istiyordu. Niuren Birliği, Kutsal İmparatorluk, Safir Tapınak ve Parlak Kutsal Alev dışında Kalor içinde büyüklü küçüklü 50 lonca bulunuyordu. Küçük güçler bildirimi aldıklarında keşif ekiplerini birer birer yola çıkardılar. Tecrübelerine göre bu gibi etkinlikler kolay kazanç için fırsattı.

 

Crassus transfer noktası gruplar haline gelen oyuncularla dolmuştu. Şehirlerden buraya oyuncu akını başlamıştı. Kalor'da görev yapanlara da bildirim gelmişti.

 

Haliyle onlar da Kalor sakini olmadıkları halde kasabaya gitmişlerdi. Binlerce oyuncunun birleşik gücü hafife alınmamalıydı.

 

Transfer noktasına akın eden oyuncuları görünce Nie Yan'ın nutku tutuldu. Oyuncu grupları Dev Çelik Golem ile İna'nın etrafını sarmışlardı.

 

Guo Huai de haberleri almıştı. Nie Yan'la iletişime geçti. Crassus bir patronun saldırısına uğramış. Onur kazanmak için adam gönderelim mi?

 

Belli ki mesele Guo Huai'nin ilgisini çekmişti. Nie Yan pis pis güldü. Crassus'taki karmaşadan sorumlu olanın o olduğunu kimse bilmiyordu!

 

Biraz bekleyelim. Ben şimdi Crassus'tayım. Gerektiği zaman haber veririm. Hayalet Prenses İna'yı öldürmek, şu anki oyuncu kitlesi için çok zordu. Neticede İna Seviye 100 Varyant Lorddu.

 

Ha? Ne ara vardın?

 

Saldırının sebebi benim...Nie Yan her şeyi anlattı.

 

Anlıyorum. Crassus epey canlı diyorlar. Kan İfritleri ve Melek Müfrezesinden bazıları bile oraya gitmiş. Katleden Kılıç ve Yarıgölge İmparatorluğu bile katılıyor. Crassus'ta şenlik vardı. Şehirlerarası yolculuklar artık kolay olduğundan, diğer büyük loncalardan çoğu oyuncu Kalor'a kasılmaya veya görev yapmaya geliyordu. Niuren Birliği oyuncuları da aynı şekilde diğer şehirlere seyahat ediyorlardı. Kalor'dan olmayanların eğlenceye katılmasında garip bir durum yoktu.

 

Öyleyse gidip bir selam vereyim. Kılıç Parıltısının ekibi Grifon Ormanlarını keşfetmeye devam etsin. Buradaki işlerle dikkatlerini dağıtmasınlar. Niuren Birliği takım gönderse bile işe yarar bir fayda elde edemeyecekti. Zamanlarını boşa harcamaları anlamsızdı. Nie Yan tek başına yeterdi.

 

O anda 1.000 kişilik bir keşif ekibi transfer noktasından çıkıp kasaba girişine yöneldi.

 

Nie Yan gruba baktığında tanıdık yüzler gördü. Kan İfritlerinden Hırsızlar gelmişlerdi. Toplanıp bir şey konuştuktan sonra kamuflaja girip kayboldular.

 

Nie Yan'ın kendisi de Hırsız olduğundan ne yapmaya çalıştıklarını anlamıştı. Böyle etkinliklerden eksik kalmazlardı. Kasabanın savunmasına katılmıyorlardı. Lakin Hayalet Prenses İna öldüğünde düşecek eşyalar için kavga verilecekti. Hırsızların eşya aşırma konusunda diğer sınıflar üzerinde avantajları bulunuyordu.

 

Crassus dışında bir kalabalık toplanmıştı. Bazı oyuncular İna'nın etrafını sarmışlar, bazıları ise Dev Çelik Golemler ve Hayalet Kuklalar ile ilgileniyorlardı. Savaş şiddetli görünse de herkes işini düzgün yapıyordu.

 

Kasaba savunmalarında Onur ödülleri kazanılırdı. Haliyle oyuncuların iştahları kabarmıştı. En zayıfları Seviye 70 idi. Daha düşük seviyeli oyuncular Crassus gibi yüksek seviyeli bölgelere yaklaşamazlardı.

 

Havada büyüler patlıyordu. Oyuncular birer birer can veriyorlardı. Ancak öldürdükleri Hayalet Kuklalardan yüksek kaliteli ekipman ve mücevherler elde etmişlerdi. Ganimetler için kıran kırana çatışmalar yaşanıyordu.

 

"Haha! Kara Altın kademe kılıç kazandım!"

 

"Ben de bir Yangın Mücevheri!"

 

...

 

Oyuncuların naraları ortamın şiddetini artırıyordu.

 

"Millet, Dev Çelik Golemle Hayalet Prenses İna'ya saldırın! Eminim Alt Efsanevi veya Efsanevi kademe ekipman düşürecekler!"

 

Kalabalığın heyecanı artmış, Savaşçılar naralar atarak ileri atılmışlardı. İna asasını sallayıp bir buz dalgası yayarak 50 metre yarıçapındaki her şeyi dondurdu. Savaşçılar yerlerinde donakaldılar.

 

"Lanet olsun! Dondum! Hareket edemiyorum!"

 

"Büyücüler, saldırıyı kesmeyin! Rahip ve Şövalyeler, hemen Kutsal Sıcaklık kullanın!"

 

Kalabalık içinde gümüş zırhlı bir Savaşçı 2.000 oyuncunun önünde Hayalet Prenses İna'ya saldırıyordu. Nie Yan onu gördüğünde şaşırmıştı. Eski bir tanıdıkla karşılaşmayı beklemiyordu. Bu kişi Muhteşem Tapınağın lideri Muhteşem Yıldız idi.

 

Onunla Link Kasabasına Düzen Muhafızı saldırdığı zaman karşılaşmışlardı.

 

Anlaşılan köylere saldıran patron etkinliklerinden eksik kalmıyordu.

 

İkili ilk karşılaştığında Nie Yan henüz isim yapmamıştı. Şimdiyse Niuren Birliğinin lideri ve Kalor'un hakimi Nirvana Aleviydi. Muhteşem Yıldız bile işlerin bu noktaya geleceğini tahmin edemezdi.

 

Muhteşem Tapınak dikkat çekici bir büyüme yakaladığı halde sadece orta düzeyde bir loncaydı. Niuren Birliği gibi bir devin yanında esamesi okunmazdı. Muhteşem Yıldız, Nie Yan ve Miskin Tilki arasındaki arkadaşlıktan ötürü Niuren Birliği ve Kutsal İmparatorlukla iyi ilişkiler kurmuşlardı.

 

"Eğlenceye katılma zamanım geldi. Önce intikamımı alayım, sonra eski bir arkadaşla muhabbet ederim." Nie Yan kilisenin çatısından atladı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44323 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr