Bölüm 597: Cranston

avatar
1941 60

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 597: Cranston


 

Nie Yan Kara Kanat Ejderhası üzerinde uçuyordu. 10 dakika sonra küçük bir kasaba gördü.

 

Crassus kasabadan ziyade küçük bir malikaneye benziyordu. Sağlam ahşap surlarla çevrilmiş ve surların üzeri döner arbaletletle kaplanmıştı.

 

Sık sık büyük Lord sınıf yaratıklarla kuşatıldığından kasabanın sakinleri güçlülerdi. En zayıfları Seviye 90 Elit, en güçlüleri ve aynı zamanda yöneticileri ise Seviye 100 Lord idi.

 

Nie Yan bu yüzden İna'yı buraya çekiyordu.

 

Seviye 100 altındaki kasabaların savunmaları zayıf olurdu. Seviye 100 ve üzerindeki kasabalara da İna uğramazdı.

 

Nie Yan Kara Kanat Ejderhasını Crassus'un dışına indirdi. Ejderhayı gönderdikten sonra kasabaya yöneldi.

 

Siyah pelerini ile kapılardan geçti. Sokaklardaki dükkanlar dağınık yerleşmişlerdi. İşleri kesat olduğundan yalnızca en temel sarf malzemeleri, silahlar ve zırhlar satıyorlardı. Arada bir yolu oyuncularla kesişiyordu. Etraftaki haritalar yüksek seviye olduğundan oyuncular da en az Seviye 70'e ulaşmış haldelerdi. Görev dışı sebeplerden buraya gelen oyuncu nadir bulunurdu. Yeni yerler keşfetmek daha cazip geliyordu.

 

Nie Yan kasabadaki NPCleri inceledi.

 

"İna'nın gelmesi ne kadar sürer bilmiyorum. Sanırım o gelene dek beklemem gerek. Zaman geçirmek için ne yapsam acaba?"

 

Ana caddede yürüyerek sonunda kasaba merkezine vardı. Meydandaki kilise diğer bütün binalardan farklı görünüyordu.

 

Sıradan görünümlü beyaz taşlardan yapılmış kilise, Kalor'dakilere kıyasla oldukça sade duruyordu. Yine de Crassus içindeki en büyük yapıydı.

 

Nie Yan önceki hayatında buraya gelmişti. O zamanlar içeride olması gereken mobilyalar dışında bir şey ve bir kişi yoktu.

 

"İçeride bekleyeyim." Nie Yan kapıdan girdi. Ortada on kadar sıra yerleştirilmişti. NPCler ortalıkta yoklardı. Mekan boştu. Tam karşıda bir tanrıçanın heykeli duruyordu. Bakımı yapılmadığından üzeri toz kaplamıştı.

 

"Yapacak bir şeyim yok." Nie Yan sıralardan birine oturup beklemeye başladı. İna gelmeden kasabadan ayrılamazdı.

 

Kasabaya felaket getirdiğinin farkındaydı. NPClerin İna ile ilgileneceklerini umuyordu.

 

20 dakika sonra bastonlu bir ihtiyar kiliseye girdi. Nie Yan'a göz ucuyla baktıktan sonra tanrıça heykeline yürüdü. Elinde eski bir kutsal kitap tutuyordu.

 

Adamın bir ayağı çukurdaydı. Yüzü kırışıklardan ağaç kabuğuna dönmüş, saçı bembeyaz olmuştu. Bacakları her adımda titriyordu. Üflesen yıkılacak gibiydi.

 

Nie Yan'ın gözleri fal taşı gibi açıldı. Önceki zaman diliminde Crassus'u yüzlerce defa ziyaret etmişti. Takımını beklediği sırada ya kasabada dolanır, ya da kiliseye gelir otururdu. Onlarca defa geldiği kilisede hiçbir zaman bu ihtiyarla karşılaşmamıştı. Bu NPCnin nereden çıktığını anlamamıştı. Uzun süre düşündüğü halde bu adamla daha önce karşılaştığına dair bir şey hatırlayamadı.

 

Nie Yan ihtiyarın sıradan NPClere benzemediğini tek bakışta anlamıştı. "Acaba ondan gizli bir görev falan alabilir miyim?"

 

Nie Yan adamı Üstün Sezi ile inceledi.

 

Eski Toprak Cranston (Elit): Seviye 180

Unvanlar: Ejderha Katili

 

"Aman tanrım!" Nie Yan dehşete düştü. İhtiyarın böyle inanılmaz bir unvanı olacağını tahmin edemezdi.

 

Nie Yan Cranston'un sağlığına baktı. Sadece 100.000 kadardı.

 

Statüleri de unvanıyla eşleşmiyordu. Nie Yan sonunda gençliğinin zirvesindeyken kahraman olan biriyle karşılaştığını anlamıştı. İnanç içindeki NPCler Karsi veya Kelowitz gibi olağanüstü kişiler olmadıkları sürece zaman geçtikçe yaşlanırlardı.

 

Rakipsiz kahramanlar bile zaman içinde yitip giderlerdi.

 

"Cranston Bey, merhaba." Nie Yan ihtiyardan görev alıp alamayacağını bilmiyordu.

 

Cranston Nie Yan'a baktıktan sonra kitabına geri döndü.

 

Nie Yan garip bir durumda kalmıştı. İlk defa onunla zerre kadar ilgilenmeyen bir NPC ile karşılaşmıştı.

 

Lakin aksilikler onun kararlılığını güçlendirirdi. Bu engeli aşamayacağına inanmıyordu. Yaklaşıp Cranston'un kısık sesle okuduklarını dinlemeye başladı.

 

Okudukları bir kutsal kitaptandı.

 

"Cömert ol. Her insana nazik ve samimi davran. Koruns Dağlarındaki her ağaca can veren ve asla kurumayan Kutsal Ruh Pınarı gibi olmayı dile." Kadim Ortak dilde okuyordu. Yumuşak fakat güçlü sesi insanın ruhunu rahatlatıyordu.

 

Nie Yan Kadim Ortakta akıcıydı. Gizemli kelimeleri dinlediğinde içi dinginleşti.

 

İlk defa kelimelerin böylesi bir güç barındırdığına şahit olmuştu. Her cümle zihninde derin bir etki bırakmıştı.

 

Dinledikçe büyüleniyordu. Cranston'dan alacağı görevi düşünmeyip sadece dinledi. Metin eski hikayeleri anlatıyordu.

 

Saniyeler, dakikalar geçti. Nie Yan'ın endişeleri ve kuşkuları silinmişti. Tazelenmiş hissediyordu.

 

Nie Yan'ın acelesi yoktu. Gitmesi gereken bir yer, iştirak etmesi gereken bir iş bulunmuyordu. Dinlemekten zarar gelmezdi.

 

20 dakika sonra Cranston nihayet son sayfaya ulaştı. Sakince ve acele etmeden son cümleyi de okuyup kitabı kapattı. Arkasını döndüğünde bulanık gözleri Nie Yan'a sabitlendi. "Yolcu, ne almak istersin?"

 

Carston'un sözleriyle Nie Yan sudan çıkmış balığa döndü. İçinde bulunduğu transtan çıkması biraz zaman almıştı. Neler oluyordu? İhtiyar tüccar çıkmıştı! Cranston Nie Yan'ı görmezden gelmemişti, gözleri bozuk olduğundan görememişti. Nie Yan kitabı dinlemek için yaklaşmasa yine göremeyecekti!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44260 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr