Bölüm 591: Şövalye Lafus

avatar
1980 59

Rebirth of the Thief Who Roamed the World - Bölüm 591: Şövalye Lafus


 

Nie Yan Kutsal Taşın Arama becerisini etkinleştirdi. Çok geçmeden haritada bir işaret belirdi. Despot Abak Setinden bir parça yakınlardaydı!

 

Çantasında Abak'ın Mühür Eldivenleri, Abak'ın Kanlı Hançeri ve Abak'ın Harap Pelerini bekliyordu. Sekiz parçanın üç tanesi toplanmıştı.

 

Nie Yan Seviye 180'e ulaştığında kendisini Despot Abak Seti giyerken hayal ediyordu. O zaman statüleri bambaşka bir boyuta yükselecekti. Önündeki her engeli aşacak güçle, bulutların üzerinden dünyaya bakacaktı.

 

"81 seviye kaldı. Acaba burada setin hangi parçası saklıdır?"

 

Kara Kanat Ejderhası alçalarak bir vadiye indi. Nie Yan aşağı atlayıp çevreyi kolaçan etti.

 

Her taraf yüksek dağlarla kaplıydı. Görünürde bir yol veya patika yoktu.

 

"Güneyde bir yerde olmalı." Güneyde tek görebildiği taşlarla ve garip şekilli kayalarla kaplı ve sisle örtülü bir bölgeydi.

 

Kara Kanat Ejderhasını evcil alanına geri çağırdı.

 

Ardından kayaların üzerinde sekerek ve engebeli araziyi aşarak işarete doğru yürüdü.

 

Hedefine doğru giderken rüzgarın uğultusunu duyuyordu. Dağın yarısına vardığında adeta taştan bir ormana girmişti. Burası oldukça esrarengiz görünüyordu. Kayalar üzerinde insan izleri görülüyordu. Bazı kayalar ise doğrudan heykellere dönüştürülmüştü. Dağı saran sis burada da mevcuttu. Arada bir esen soğuk rüzgar atmosferi iyice ürkünç hale getiriyordu.

 

Nie Yan taşların arasında dolaşıyordu. Her yeri aramasına rağmen eli boş kalmıştı. "Garip. İşaret burayı gösteriyor. Neden bir şey bulamıyorum?"

 

"Neyse. Hazır gelmişken biraz daha arayayım. Muhtemelen bir köşeye gizlenmiştir."

 

Aramaya devam etti. İki koca kayanın arasındaki boşluktan geçerken ileride bir mağara gördü. Girişin etrafı sivri dişli şeytani kadınların heykelleriyle donatılmıştı.

 

"Sanırım burası doğru yer." Nie Yan girişe yöneldi. Mağara nemli ve karanlıktı.

 

Yüksek gece görüşü sayesinde yürüdüğü yolu görebiliyordu. İlerledi. Bir noktada kulağına damlama sesi geldi. Ses derinlerden geliyordu.

 

300 metre uzunluğundaki mağarada herhangi bir yaratık yaşamıyordu. İnce ve kıvrımlı yolları uzak bir yere gidiyordu.

 

Nie Yan bir elini duvara koyup yürüdü. Eline ansızın sert bir şey temas etti. Koyu gri taşlar arasında metalik bir dokunuş hissetmişti. Yani bir maden yatağı keşfetmişti.

 

Zenard'ın Kılıcıyla duvarı oyarak avuç içi büyüklüğünde bir parça çıkardı.

 

Rengini, parıltısını ve yapısını dikkatle incelediği metalin Habo Platini olduğunu anlamıştı.

 

Habo Platini üst kalite üretim malzemelerindendi. Seviye 100 Kara Altın kademe ekipman üretiminde kullanılabilirdi. Saflığı arttıkça üretilen ekipmanın statüleri de iyileşirdi. Malzemenin enderliği sebebiyle bir külçe Habo Platini (5), 600 altın gibi fahiş bir fiyata satılıyordu.

 

Nie Yan Guo Huai'ye haber gönderdi. Tang Yao ve diğer uçan binek binicilerini loncanın Kıdemli Madencilerine eşlik etmekle görevlendirip, madeni çıkarmaya bir an önce başlamalarını emretti.

 

Mağarada yaratık olmadığından Madenciler güven içinde çalışabilirlerdi.

 

Her şeyi ayarladıktan sonra Nie Yan keşfe devam etti. Derinlere indikçe mağara genişliyordu. Nihayet içerisinde titrek ışıkların yandığı dev bir taş kapıya vardı. Burası bir yeraltı mezarıydı.

 

Keşfinin bildirimi geldiğinde Nie Yan şaşırdı.

 

Firavun Farnas'ın Mezarını keşfettiniz.

 

İnanç içindeki tarihte böyle birisinin adı geçiyordu. Farnas kötü bir tanrıya tapan bir kabilenin güçlü bir büyücüsüydü. Kabile şiddet ve katliam eğilimleri sebebiyle Kutsal Kilise tarafından sapkın ilan edilmişti. Üzerlerine bir sefer düzenlenmiş ve Farnas yakalanıp idam edilmişti. Hikayenin asıl garipleştiği nokta Farnas'ın cesedinin kaybolmasıydı. Bu gizem perdesi asla aralanamamıştı.

 

Önceki hayatında Nie Yan kıtanın tarihini öğrenmeye uzun zamanını harcamıştı. Öğrendiği bilgiler pek çok yerde işine yaramıştı. Hiç değilse tarihi konuları içeren şeylerle karşılaştığında şaşıp kalmıyordu.

 

Mezarın içerisinde yaratıkların gölgeleri kol geziyordu. Nie Yan kamuflaja girdi. Gölgelerden birine yaklaşıp Üstün Seziyi etkinleştirdi.

 

Karanlık Kız: Seviye 110

Sağlık: 120.000/120.000

 

Bunlar sıradan yaratıklardı. Siyah pelerinler giyiyorlardı. Pelerinin vücutlarına oturuşu dışında cinsiyetlerini belli edecek bir özellikleri yoktu.

 

Ve sayıları çok fazlaydı!

 

Nie Yan ileriye baktı. Salonun her tarafı en az birkaç yüz Karanlık Kızın işgali altındaydı. Aralarından gizlice geçmek imkansızdı. Tek yapabileceği yolu temizlemekti.

 

Bir süre düşünüp geride bir köşeye çekildi. Küçük Altını çağırıp önünü açmayı düşünüyordu. Küçük Altının güçlü saldırıları Karanlık Kızları temizlemeye yeterdi. Elit veya Lordlarla karşılaşmadığı sürece endişelenecek bir şeyi yoktu.

 

"Tabii ya, Karanlık Kızlar karanlık özellikli. Şövalye çağırabilirim!" İlahi Alım penceresini açtı. Listedekilere tek tek bakıp bir tanesinde karar kıldı: Şövalye Lafus.

 

Lafus gelişmiş kutsal büyü Kutsal Işık Parıltısı kullanabilen bir Şövalye Kaptanıydı. Saatlik ücreti ise 20.000 altındı.

 

Sıradan oyuncular bu miktarı astronomik görebilirlerdi. Çok azı böyle bir harcama yapabilirdi.

 

Nie Yan bile tereddüt içerisindeydi. 20.000 altın beş tane Niuren Birliği oyuncusunu Seviye 70 Kara Altın kademe setlerle donatmaya yeterdi.

 

Ancak Şövalye Lafus için sadece bir saatlik ücretti.

 

İlahi Alımı öğrendiğinden beri asla en üst sıradaki Şövalyeyi çağırmamıştı. Şövalye Lafusun ne kadar güçlü olduğunu merak ediyordu.

 

20.000 altın harcamak hoşuna gitmiyordu, ama bütçesi bu miktarı karşılamaya yeterdi.

 

"Bakalım ne kadar güçlüsün." Nie Yan Şövalye Lafusu çağırmaya karar verdi.

 

Şövalye Lafus'u çağırmak istediğinize emin misiniz?

 

Evet!

 

Göz alıcı ışıkla birlikte gümüş-beyaz zırhlı bir Şövalye Nie Yan'ın önünde belirdi. Katı duruşuyla kırklarında birine benziyordu. Yaydığı güçlü kutsal aura vücudunu ışıtıyordu.

 

Nie Yan tek bakışta Lafus'un, önceki çağırdığı Şövalyelerden daha güçlü olduğunu anladı.

 

"Efendi Nirvana Alevi, hizmete hazırım."

 

Nie Yan Lafus'un statülerine baktı. İlahi Alımın açıklamasında Lafus’un statüleri, kendi statülerinin %300'ü olarak belirtilmişti.

 

Nie Yan'ın statüleri korkunç derecede yüksekti. Üçle çarpıldığında ortaya çıkacak sayılar hayal edilemezdi.

 

200.000 sağlık, 20.000 saldırı gücü, 10.000 savunma... Ayrıca Şövalyelerin olmazsa olmaz becerilerinin yanında gelişmiş kutsal büyü olan Kutsal Işık Parıltısı becerisini biliyordu.

 

Nie Yan'ı asıl şaşırtan Lafus'un statülerinden ziyade becerileriydi.

 

Becerilerinin seviyesi de onu çağıran oyuncuya göre belirleniyordu. Nie Yan'ın becerileri Seviye 8 ve üzerindeydi.

 

Lafus'unkiler daha da yüksekti. Seviye 11 Sarsılmaz İrade, Seviye 15 Parlak Şifa, Seviye 15 Dağıtıcı, Seviye 15 Kutsal Ceza, Seviye 11 Kutsal Vuruş...

 

Ne muhteşem bir beceri dizilimi!

 

Oyunda böyle bir Şövalye olsa rakipsiz olurdu.

 

Şövalyelerin savunma kabiliyetleri Savaşçılardan zayıf olsa da, güçlü şifa becerileri sayesinde önemli rakipler haline geliyorlardı. Hayatta kalma konusunda yakın dövüş sınıfları arasında en başarılı sınıf Şövalyeydi. Küçük Parlak Şifa yalnızca %20-30 can doldurabiliyordu. Lakin Lafus’un becerilerinin seviyeleri normalin dışında yüksek olduğundan tek bir defa beceriyi kullanmasıyla canını doldurabilirdi. Buna 200.000 canı olması da eklenince, manası bitmediği sürece ölmeyeceği söylenebilirdi. Bundan daha iyi tank bulunamazdı!

 

Lafus sayesinde Nie Yan'ın güveni tazelendi. Yanında güçlü bir yoldaş varken korkması gereksizdi!

 

Nie Yan emirlerini verdi.

 

Parlak Bariyer!

 

Sarsılmaz İrade!

 

Kutsal Nimet!

 

 

Kutsamalarla kendisini korumaya alan Lafus, yaratıklara koştu.

 

Vücudundan yayılan kutsal ışık anında Karanlık Kızları üzerine çekmişti. Karanlık yaratıklar kutsal şeylerden ölesiye nefret ederlerdi.

 

Lafus önden gittiğinde Karanlık Kızlar Nie Yan'a saldırmayacaklardı.

 

Karanlık Kızlar ellerinde siyah alevler topluyorlardı. Sayısız ateş topu Lafusu dövdü.

 

Lafusun üzerinden 2.000-3.000 civarlarında hasar değerleri fırlıyordu. Bu da toplam canının %1'ine tekabül ediyordu. Yani önemsizdi.

 

Lafus Küçük Parlak Şifa ile canını doldurdu. Ardından bir Karanlık Kızın üzerine gitti.

 

İlahi Vuruş!

 

Parlak Arındırma!

 

-43.799

 

-35.000

 

-35.000

 

...

 

Karanlık Kız çuval gibi yere yığıldı.

 

Lafus’un katliamı başlamıştı.

 

Her adımda bir yaratığı öldürürken, Nie Yan hayranlıkla onu izliyordu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44301 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr